
Gectiğimiz yıl Latin Amerika'da meydana gelen iki sıra dışı olay, bolgede sol eğilimli iktidarların ve siyasetcilerin somut bir tehditle karşı karşıya olduklarını ortaya koydu. Bunlardan ilki, 23 Ocak 2019 tarihinde Venezuela Meclis Başkanı ve muhalif Milletvekili Juan Guaido'nun bir parkta kendini cumhurbaşkanı ilan etmesi; ikincisi ise 20 Ekim 2019'da anayasayı zorlayarak da olsa dorduncu kez Bolivya'da cumhurbaşkanlığı secimlerini kazanan Evo Morales'in yirmi gun icinde bir darbeyle iktidardan uzaklaştırılmasıydı. 21. yuzyılın ideal demokratik değerleriyle, ozgurlukle ve adaletle ortuşmeyen bu iki onemli olay, bolgede sol iktidar sahiplerinin iktidardan zorla da olsa indirilebileceklerini ve yeni dunyanın bu renkli coğrafyasında demokratik değerlerin kolaylıkla ayaklar altına alınabileceğini gosterdi.
Evo Morales ulkesini kasıp kavuran şiddeti durdurmak ve şahsına ve ailesine yonelen tehlikeleri bertaraf edebilmek icin ulkeyi terk etti. Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro ise arkasındaki toplumsal destek, ordunun ve milis grupların yanında durması sayesinde iktidarını surdurebildi.
Morales'in ulkeyi terk etmesinin ardından Bolivya'da iktidarı gecici olarak devralan muhalif Meclis Başkan Yardımcısı Jeanine Anez ile Venezuela'da cumhurbaşkanlığını kendi kendine devralmaya calışan yine muhalif Meclis Başkanı Juan Guaido ise harekete gectikleri andan itibaren beceriksizliğin, tutarsızlığın ve iş bilmezliğin sınırlarını zorladılar. Morales'in partisi Sosyalizm Hareketi Partisi'nin (MAS) ellerinden zorla alınarak Anez'e teslim edildiği Bolivya, 2020 yılını bir yandan Kovid-19 salgınının zorluklarıyla diğer yandan da hasbelkader iktidar olan Anez'in beceriksiz ve tutarsız politikalarıyla skandalların golgesinde gecirdi. Gecici cumhurbaşkanının anayasanın ongorduğu surede ulkeyi secime goturmemesi ya da goturememesi, yolsuzluk iddiaları ve Anez'in askeri bir helikopteri kızına tahsis etmesi gibi olaylar ulkeyi yeni bir dizi buhrana surukledi. İstikrarlı ve kararlı bir yonetim gosteremeyen Anez, once iktidarda kalmayacağını, gorevinin ulkeyi secime goturmekten ibaret olduğunu acıkladıysa da bir sure sonra başkanlığa adaylığını koydu, arka arkaya yaptığı hatalar ve gunden gune azalan halk desteği sonrasında ise adaylığını geri cekmek zorunda kaldı. Darbeden ancak bir yıl sonra 18 Ekim 2020 tarihinde duzenlenebilen secimleri Morales'in partisi MAS adayı Luis Arce yuzde 55 oy alarak azımsanamayacak bir halk desteğiyle kazandı ve sular Bolivya'da şimdilik durulmuş oldu. Evo Morales surgunden dondu ve tekrar partisi MAS'ın başına gecti. Eski Cumhurbaşkanı ve halihazırda iktidarı elinde tutan partinin efsane lideri Evo Morales ile onun kabinesinde ekonomi bakanı olarak gorev yapmış olan yeni Cumhurbaşkanı Luis Arce arasındaki guc ve iktidar dengesinin nasıl şekilleneceğini ise 2021 yılında goreceğiz.
Venezuela'nın guclu adamı Maduro'ya karşı duzenlenen darbe ise Chacaito'da Juan Pablo II meydanında başladı. Kendisini cumhurbaşkanı ilan eden Juan Guaido ABD, Avrupa Birliği (AB) ve Latin Amerika devletlerinin bircoğu tarafından tanınmasına karşın neredeyse bir arpa boyu yol alamadı. Ulkeye zorla yardım malzemesi sokma denemesi ve Karakas'ta La Carlota askeri ussunu bir avuc yandaş askerle ele gecirmeye calışması Guaido'nun zaten son derece tartışmalı olan saygınlığını tamamen yok eden onemli adımlar oldu. Kolombiya sınırında yanan yardım kamyonunun Guaido ve yandaşlarının iddia ettikleri gibi Venezuelalı yetkililerce yakılmadığının, olayın bir mizansen olduğunun ortaya cıkması; La Carlota ussunu ele gecirme girişiminin ise birkac saat icinde kendi kendine sonup gitmesi Maduro yanlılarının değil, bizzat muhalif kesimlerin bile Guaido'yu eleştirmeleri, sorgulamaları sonucunu doğurdu. Guaido muhalefetteyken oy ve saygınlık kaybeden bir lider olarak, dış guclerce desteklenen ve ayakta tutulan bir siyasi şahsiyete donuştu. Oyle ki, bizzat muhalefetin icinden bile aleyhine sesler yukselmeye başladı: Daha once hem Hugo Chavez'e hem de Maduro'ya karşı cumhurbaşkanı adayı olan ve mucadele veren Henrique Capriles bile artık Guadio'nun "tukenmiş bir siyasetci" olduğunu soyluyor. Maduro yonetimi ise silahlı isyan, anayasanın bircok maddesini ihlal gibi son derece ağır suclar işlemekle itham edilen Guaido'ya karşı başından beri istikrarlı ve sabırlı bir siyaset yuruttu ve ulkeyi daha fazla gerebilecek, uluslararası kamuoyu nezdinde iktidara karşı yapılan darbeyi belli olcude meşrulaştırabilecek adımlardan kacındı. Bu kapsamda, hukumet tarafından Guaido'ya karşı son derece sabırlı, olculu ve fazlasıyla musamahakar bir politika izlenerek, en azından şu ana dek cok da yetenekli bir siyasi profil cizemeyen Guaido yalnızlaştırıldı.
Başta Guaido olmak uzere, onu destekleyen muhalif unsurların 6 Aralık 2020 tarihinde duzenlenen secimlere katılmama kararı ise bu anlamda bardağı taşıran son damla oldu. Muhalefet, aralarında Turkiye'nin de bulunduğu uluslararası cevrelerin kolaylaştırıcılık cabalarına kulaklarını tıkayarak secimlere katılmadı, buna mukabil tum gucunu anılan secimlerin halk tarafından boykot edilmesini sağlamaya kullandı. Bu tutum, bir yandan muhalefetin ve Guaido'nun dış gucler tarafından ortaya cıkarıldıklarına ve ayakta tutulduklarına dair var olan kanıyı guclendirdi, diğer taraftan milletvekili secimlerinde iktidar koalisyonunun kolay ve ezici bir galibiyet almasını da beraberinde getirdi. Bu saatten sonra muhalefetin "kendi iradesi ve kararıyla boykot ettiği secimlerin meşru olmadığını" savunmasının da pek bir anlamı yok. Venezuela'da muhalefet katılmadığı secimleri kaybetmiş oldu ve Ulusal Meclis'te temsil edilme şansını yitirdi. 277 uyeli Meclis'in 253 sandalyesi iktidar koalisyonu Buyuk Vatansever Kutup (GPP) tarafından kazanıldı; alınan oy oranı ise neredeyse yuzde 70.
Kendi kendini cumhurbaşkanı ilan eden, ilk gunden itibaren ulkeyi secime goturme sozu veren ancak aradan gecen iki yıllık surecte bu sozunu tutamayan Guaido'yu halen desteklemeye devam eden ABD-AB ekseninin ve Latin Amerika ulkelerinin bircoğunun baştan haksız ve hileli ilan ettikleri secimlere resmi gozlemci yollamamaları ise şaşırtıcı olmadı. Secimlere tum dunyadan resmi gorevliler arasından secilerek davet edilen ve resmi gorevi olmayan yuzlerce gozlemci katıldı. Heyet olarak secimlere gozlemci yollayan ulkelerden, katılımlarıyla en cok dikkati cekenler ise Rusya Federasyonu, İran ve Turkiye oldu. Bir NATO ulkesi olan ve ideolojik tutumu itibarıyla konumu ABD karşıtlığıyla tanımlanmayan Turkiye'nin yolladığı heyet bu yonuyle diğerlerinden ayrıldı. Uc milletvekili, iki Yuksek Secim Kurulu (YSK) uyesi hakim ve bu satırların yazarından oluşan Turk heyeti gorevini azami dikkat ve ozenle yerine getirdi. Fiziksel şartlar ve duzen acısından oldukca iyi hazırlandığı gozlemlenen secimin ne guvenlik ne Kovid-19 şartlarından kaynaklanan herhangi bir eksikliği vardı. Sandıklara erişim acısından secmenleri kısıtlayabilecek, secimin gercekleşmesini zorlaştırabilecek kayda değer olumsuzluklar gozlemlenmedi. Herhangi bir şiddet olayı da gercekleşmedi. Bu cercevede gercekleşen secimlerin genel bir sulh ve sukun havasında gectiğini ve nihayete erdirildiğini soylemek mumkun.
Secimlere golge duşuren iki unsurdan ilki ise katılımla ilgiliydi. Venezuela'nın 6 Aralık 2020 tarihindeki secimlerine halkın ilgisi gercekten yetersizdi. Bu durumun iki ana nedeninin muhalefetin boykot cağrısı ile başkanlık sistemiyle yonetilen ulke halkının geleneksel olarak milletvekili secimlerine gorece daha az ilgi gostermesi olduğu acıklandı. Hukumet tarafından secimlere katılım oranının yuzde 30 civarında gercekleştiği acıklandı. One surulen sebeplerden muhalefetin boykot cağrısının etkili olduğu goruluyor; ancak "halkın milletvekili secimlerine geleneksel ilgisizliği" savının tam olarak doğru olduğunu soylemek zor. Venezuela'da yirmi yıldan bu yana gercekleştirilen beş parlamento seciminden yalnızca birinin katılım oranı 6 Aralık secimlerinin altında gercekleşmiş, 2005 yılında duzenlenen milletvekili secimlerinde katılım oranı yuzde 25,3 oranında kalmış. Buna karşın, 2010 secimlerinde katılım yuzde 66,5, 2015 yılındaki secimlerde ise yuzde 74 oranında gercekleşmiş. Dolayısıyla son secimlerde katılım oranının yuzde 30,5 duzeyinde olmasının halkın ilgisizliğiyle acıklanması doğru değil. Muhalefetin boykot cağrısının onemli olcude etkili olduğunu kaydetmek gerekiyor. Son yirmi yılda, bu yıl yapılan secimlerden daha da az katılımla gercekleştirilen 2005 secimlerinin de muhalefet tarafından boykot edilmiş olması bu cıkarımı guclendiriyor.
Secimler konusunda kaydedilebilecek bir diğer unsur ise, Venezuela'da ortaya cıkan muhalif lider Juan Guaido'yu destekleyen ABD-AB ulkeleri ile aynı eksende yer alan Latin Amerika ulkelerinin secimlerin adil ve demokratik şartlarda gercekleşmediğini one surerek secimleri tanımadıklarını acıklamış olmaları.
Başkanlığını Guaido'nun yuruttuğu ve muhalefetin coğunlukta olduğu parlamento ise Anayasa uyarınca 5 Ocak 2021 gunu son bulacak gorev surelerinin son bulmasını kabullenmeyeceklerini, secim sonuclarını tanımadıklarını ilan ettiler bile. Meclis 26 Aralık gunu aldığı bir kararla anayasanın amir hukmu hilafına gorev suresini bir yıl uzattığını acıkladı. Anayasa ise acık ve net bir şekilde Meclis'in ve Başkanı olan Juan Guaido'nun gorev suresinin 5 Ocak 2021 tarihinde son bulmasını emrediyor.
Bolivya halkı ekonomik, toplumsal ve pandemiden kaynaklanan cok onemli sorunlarla boğuşmasına karşın demokrasisine sahip cıktı. Anayasal meşruiyeti tartışmalı da olsa dorduncu kez secilen Evo Morales'i uğradığı haksızlıktan, mağduriyetten cıkaran, halkın iradesi oldu. Venezuela'da sandığa gitmekten kacınan, iktidara gelmek icin guc kullanmaktan ve dış guclerinin desteğinden yararlanmaktan kacınmayan Juan Guaido ise surekli halk desteği ve prestij yitiriyor gibi gorunuyor.
[Prof. Dr. Mehmet Necati Kutlu Ankara Universitesi Latin Amerika Calışmaları Araştırma ve Uygulama Merkezi mudurudur]
Kaynak: Anadolu Ajansı / Prof. Dr. Mehmet Necati Kutlu