
? Yeni "Best of" albumunuz hayırlı olsun. Oncelikle tanıtım icin yaptığınız 72 saatlik kayıt maratonunda beni de unutmadığınız icin teşekkur ederim.
Rica ederim, ne demek...
? Orgun başına gecmiş, tavernada yaptığınız gibi binlerce sanatcıyı ve medya mensubunu tek tek adlarıyla dansa davet etmişsiniz. Gercekten sabır işi... Kimin fikriydi bu?
Polat Yağcı'nın... Sevgili produktorum. 100 yıl duşunsem boyle bir şey benim aklıma gelmezdi zaten.
? Projesinden size bahsettiğinde "Hadi canım, nasıl cıkılır o işin icinden?" demediniz mi?
Demez olur muyum? Aradı beni, "Arif abi, sana cok onemli bir şeyden bahsedeceğim, telefonda anlatamam ama bir zahmete şirkete gel" dedi. Allah'tan ben de o zaman İstanbul'dayım, buradan gelip gitmek zor oluyor cunku. "Peki" dedim, gittim.
BEN BUNLARIN HEPSİNİ OKURSAM HAŞAT OLURUM
? Nasıl actı konuyu size?
"Ya Arif abi, sen yıllar once butun ailelere hitap ettin, herkesi dansa davet ettin, konuşmalı kasetin buyuk sukse yaptı. Yine orgun başına gececeksin, sanatcıların ve medya mensuplarının isimleri bende var, onları soyleyeceksin" dedi. "Kac tane yani?" diye sordum. "Herhalde 2 bine yakındır abi" diye cevap verdi. Bahsettiğiniz tepkiyi de o zaman verdim işte (guluyor).
? Ne dediniz?
"Polat sen ne yapıyorsun ya! Ben bunları tek tek nasıl okuyayım? Haşat olurum ben" dedim. Ama geri adım atmadı. 'Hem kişiye ozel yeni yıl kutlaması yaparak insanlara guzel bir hatıra bırakacağız hem de albumdeki şarkıyla onları piste davet ederek gecmişe gotureceğiz. Abi bu iş cok doğru proje, cok ses getirecek. Bana guven" diyerek ikna etti beni. Aslında yeni yıl kutlaması olarak başlamıştık projeye ama iş album tanıtımına dondu.
İLK GUN EVE GİDEMEDİM ŞİRKETTE YATTIM
? İşin sonuclarına bakılırsa ısrar etmekte cok da haklıymış...
Zaten bir yandan proje benim de aklıma yatıyordu ama gercekten zor işti. Sonunda "Peki, seni kırmayacağım" dedim, girdim studyoya. Tam 72 saat! İlk gun orada yattım. Yiyorum, iciyorum, şirkette yatıyorum...
? Tum kayıt bir gunde bitemezdi zaten...
Ne bir gunu... Hepsi birden bir anda okunmaz bunların. İkinci gun "Ben haşat oldum" dedim. "Abi yarın devam edelim kalanını" dedi. Oyle yaptık. Ertesi gun devam ettik. Ucuncu gun bitiririz artık bu işi diye duşunuyorum. Tekrar bir 10-15 saat okudum. "Şukur, bitti" deyip cıktım Balmumcu'daki studyodan.
Tam Halic Koprusu'ndeyim, bir telefon... "Abi şunları unutmuşuz"... Hadiii... Akşam trafiğinde tekrar don geri.
? ve sonunda gecmiş olsun...
- Ne gecmiş olsunu... Bitirip duştum yine yola, bu kez yardımcısı Seda Hanım arıyor; "Arif abi, benim listeyi vermemişler sana, o sanatcıları okumamışsın!"
? Donmeseydiniz artık...
- Zaten "Seda olmaz, ben bittim" dedim. "Arif abi, gel yoksa Polat beni mahveder" diyor o da... Nasıl "Hayır" diyeyim. "Tamam, seni mahvetmesin" deyip tekrar dondum mu yoldan! Okudum kalanları da... O yorgunluğun ustune Silivri'ye nasıl vardım bilmiyorum. Olu gibiyim bildiğin.
? Dinlerken ben yoruldum.
Bitti sanıyorsun.
? Yok artık!
Var vallahi. Ertesi sabah baktım telefon calıyor zır zır zır. Kimse beni o saatte aramaz. Bir baktım Polat Yağcı. Gozlerimi acamıyorum ama, oyle bir yorgunluk. Actım telefonu, "Arif abim, guzel abim, nasılsın? Kendini iyi hissediyor musun?" diye saymaya başladı. "Bu hayra alamet değil Polat, sen yine beni cağıracaksın" dedim. "Abi, cok onemli isimleri unutmuşuz" diyor. Verdiği isimler de hep şohret yani. Madem boyle bir şeye başladık, yarıda bırakmayalım diye yine yollara duştum. Bir sekiz-dokuz saat daha orada kayıt yaptım ve sonunda tamamlandı.
? Sadece sanatcılar ve medya mensuplarının kulaklarını cınlatmadınız yani. Yelpaze cok daha genişmiş...
Farklı sanat dallarından aklınıza kimler geliyorsa hepsini okuduk. Ayrıca Turkiye'ye mal olmuş iş adamları, siyasetciler, milletvekilleri...
SAMİMİ OLDUĞUM SANATCILAR BENİ SAYFASINDA PAYLAŞMADI
? Yorgunluğunuza değdi ama... Cok ilgi gordu yaptığınız kayıtlar.
Tabii... Mesela Cem Yılmaz, Ajda Pekkan, Seda Sayan gibi isimler, sanatcı dostlarım, arkadaşlarım. Toplamda 30 milyona ulaştı izlenme rakamı.
? Sizi hayal kırıklığına uğratan, emeğinizi boşa cıkaran isimler oldu mu?
Bakınız Ajda Pekkan, bir super star... Cem Yılmaz, ustune yok. Onlar sosyal medya hesaplarında yer verdi. Ama cok samimi olduğum arkadaşlarım sayfasında paylaşmadı bile.
? Kimler onlar?
İsim vermeyeceğim.
? Yıllardır sahnede taklidinizi yapan Ata Demirer'i de unutmamışsınız. Tanışmış mıydınız kendisiyle?
Yok. Şimdiye kadar hic karşı karşıya dahi gelmedik. Ama arkadaşlar izlemiş, "Gosteride bir taklidini yapıyor, inanamazsın" dediler.
Demiş ki "Arif Susam buraya gelene kadar her gosteride taklidini yapacağım"...
? Bu vesileyle o buluşma da gercekleşir belki...
İnşallah. Kısmet...
Arif Susam, torunu Arif'le birlikte poz verdi.
KİŞİLİK OLMADAN SES VE ŞARKI YETMEZ
? Arif Bey siz hala canlı performanslara devam ediyor musunuz?
Pandemiden dolayı maalesef.
? Peki sevilen bir sanatcı olmanın formulu var mı? Sadece iyi ses ve şarkı yetmiyor galiba...
Kişilik... Şahsiyet... Cok guzel şarkı soyluyor, isim oluyor, fakat gel gelelim karakter sıkıntılı. Olmuyor o zaman. Hepsinin birbirini tamamlaması lazım.
18 YIL BOYUNCA ARALIKSIZ HER GUN SAHNEYE CIKTIM
? "Şimdikiler ne ki, asıl bizim zamanımızda sahne calışması yapılıyordu" mu diyorsunuz?
Oyle demeyeyim de... Bazen gazetelerde okuyorum, bir sanatcı butun yıl calışmış, tabii ki Bodrum'da denize girmek, eğlenmek, dinlenmek hakkıymış. O da yıl boyunca haftada bir gun calışmış yani... Duşunun o zaman 18 yıl boyunca her gun sahne yapmak nasıl olur?
? İyi ama o mekanı haftanın 7 gunu doldurmak asıl mesele... Bugun haftanın her gunu aynı ismi sahneye cıkarsa, mekanlar zarar eder.
Tabii, orası oyle. Haftanın dort gunu beni izlemeye gelenler vardı.
EKSTRALARA GİDEMEZDİM
? Her gun aynı mekanda cıkıyorsanız, farklı şehirlerdeki sevenlerinize nasıl ulaşıyordunuz? Ekstralar mı oluyordu?
Yok, ekstra almıyordum. Muşteriler sırf benim icin geliyordu. Yani onlar benim icin ta kalkıp Tarabya'ya gelirken, ben biraz daha fazla kazanayım diye ekstra yapamazdım.
? Geniş kitlelere, her kesimden insana ulaşabilmenizin sırrı nedir Arif Bey?
E commercial muzik yapıyorum ben Tulay. Mesela geldiniz, başka bir sanatcının şarkısını istediniz benden diyelim, hemen okurum. Repertuvarımda 2 bin 500'e yakın şarkı var.
? Her gun sahnede olmanın avantajı...
Ve yılların vermiş olduğu birikim. Ben aynı zamanda İstanbul Konservatuvarı Klasik Batı Muziği bolumunde 8 yıl oğrenim gordum. Daha once de orkestra şefi olarak calışıyordum. Fusun Onal yeni cıkmıştı, ona eşlik ediyordum. Rahmetli Esin Engin'inden tut Ertan Anapa'sına kadar yani pek cok sanatcıya eşlik ettim. Sonra askere gittim. O donem Ferdi Ozbeğen cıktı. Piyanist şantor furyası patladı. Yani bizim tarzı Turkiye'ye yayan o oldu. Askerliğim bitince dedim ben de tek başıma soyleyeceğim. Derken Şahin Ozer'le tanıştım. Bir taverna kaseti yaptık. Adı da "Tavernada Yıldonumu"... 1.5 milyonu gecti duşunebiliyor musun?
? Ama herkes evlerde kendi tavernalarını yaratıyorlardı.
Aynen oyle.
O ŞARKIMA TEPKİ BUYUK OLDU: "KOCAMIZI YOLDAN CIKARMAK MI İSTİYORSUN!"
? Yalnız benim aklımda bu albume almadığınız bir şarkı var; "Evliler de Sevebilir"... Hele de o yıllar icin cok riskli bir cıkış değil miydi? Sozleri tepki cekmedi mi?
Of of of, hem de ne tepkiler geldi. O donem Şahin Ozer'de, Ozer Plak'taydım. Bahsettiğiniz şarkının sozunu de sevgili Aşkın Tuna yazmıştı, koyduk albume. Koymaz olaydık (guluyor). Herkes firmayı arıyor. Yuzde 90'ı da kadınlar.
? Ne diyorlardı?
"Evliler nasıl sevebilir? Kocamızı yoldan mı cıkarmak istiyorsunuz yani"... Ama ne tepki... Cunku işlerine gelmedi. Gerci aynı şarkı restorana sevgilisiyle gelen evli erkeklerin bir hoşuna gidiyordu ki sormayın.
? Bizim işimize gelen şarkılarınız da vardı ama... "Sıktı mı Canını" mesela...
"Sıktı mı canını kov gitsin, unutursun... Aramaya kalkarsan daha neler bulursun"... O şarkı da patlama yapmıştı. Zaten bugun bile sahnede hareketli parcalara başladım mı "Arif abi şu 'Sıktı mı Canını'yı cal da coşalım" diyorlar.
BİZİM İŞİMİZ COŞTURMAK
· Pandemiden once en son nerede program yapıyordunuz?
Belli bir yer yoktu. Ekstralara gidiyordum. İzmir'e gidiyorduk mesela, Ankara'ya, Antalya'ya, Adana'ya...
· Tarabya'daki gibi mekanlar var mı hala?
Tabii ki... Yemekli restoranlar coğunlukta artık. İnsanlar masa aralarında bile oynuyor.
· Onu diyorum işte, pist diye bir şey kalmadı. İnsanlar artık masa aralarında, oldukları yerde oynuyor.
Yooo, pist her zaman var. Daha modernleşmiş halleri şimdikiler. Pistte yer bulamayanlar masaların aralarında oynuyorlar. Bizim işimiz coşturmak.
· Yeni jenerasyon da bu eğlence tarzını benimsiyor mu?
Fazlasıyla... Sosyal medya işimize yaradı.
Kaynak: Hurriyet