
ABD'nin Afganistan konusundaki politikası, kuresel duzeyde beliren genel politikalar ve guc dengeleriyle doğrudan bağlantılı. Bu nedenle ABD'de son yılların en cekişmeli başkanlık secimlerinin ardından Joe Biden liderliğindeki yeni yonetimin Afganistan'a yonelik politikalarında Donald Trump'ın politikalarına kıyasla koklu bir değişiklik beklenmiyor.
ABD'nin 7 Ekim 2001'de Afganistan'da El Kaide ve Taliban'a yonelik "terorle mucadele" adı altında başlattığı askeri operasyonun uzerinden 19 yıl gecti. ABD, tarihinin en uzun sureli savaşında 2 bin 452 askerini kaybetti ve yaklaşık 900 milyar dolar para harcadı. Ancak Taliban Afganistan'ın neredeyse yarısında kontrolu ele gecirmiş durumdayken ABD'li yetkililer, Afganistan sorununun askeri bir cozumu olmadığı sonucuna vardı ve sorunu kontrollu bir şekilde cozebilmek icin caba harcamaya başladı.
Afganistan sorununa mudahil olan tum kuresel ve bolgesel aktorler Taliban'la ceşitli seviyelerde goruşmeler ve istişarelerde bulunurken, bu silahlı orgutu resmen bir hukumet duzeyine yukselten ve muzakere masasına getiren ise ABD oldu. Trump yonetiminin bu yondeki cabalarına karşın Cumhuriyetcilere nazaran demokrasi ve insan hakları sorunlarına daha fazla ağırlık vermesi beklenen Demokratlar doneminde ABD'nin, Taliban'ın etkinliğini sınırlandırmak amacıyla Kabil merkezi hukumetine desteği artırmak gibi kısmi politika değişiklikleri yapabileceği duşunuluyor.
Taliban ile muzakereler
Aradan gecen sure zarfında ABD'nin Afganistan'da askeri, stratejik ve politik alanlarda başarısız olduğu acık. ABD, bir donem Afganistan'daki askerlerinin sayısını 100 binin uzerine cıkarmasına, Nisan 2017'de Nangarhar kentinde DEAŞ hedeflerine yonelik "tum bombaların anası" olarak nitelendirilen GBU-43'un kullanılması gibi geniş caplı ve yıkıcı askeri operasyonlar duzenlemesine karşın yine de somut bir başarı elde edemedi. Akabinde Trump yonetimi 2017'de "Guney Asya Stratejisi" adlı bir strateji acıkladı ve bunu uygulamaya başladı. Soz konusu strateji Afgan sahnesini yonetmeye, Pakistan'a baskı yapmaya ve Hindistan'ı Afganistan'daki cozum arayışına katılmaya teşvik etmeye dayanıyordu ancak bu strateji de başarısız oldu. Boyle bir durumda, askeri ve stratejik olarak başarısız olan ABD, ya yenilgiyi kabul etmek ve Vietnam tecrubesindeki gibi kacmak ya da başka bir yol bulmak zorundaydı.
ABD'deki hukumetlerin her biri Afganistan'da farklı bir senaryo denedi. Trump doneminde ise George W. Bush doneminde buyukelci olan, Taliban'la bağlantıları ve Başkan Eşref Gani gibi Afgan liderlerle munasebetleri onlarca yıl oncesine dayanan ve bolgenin ana dillerine hakim Afgan asıllı Zalmay Halilzad ABD askeri ve stratejik yenilgilerinden bir cıkış yolu bulmak ve hatta bunu siyasi bir zafere donuşturmek icin Kabil'de gorevlendirildi.
Nihayet Trump, Kabil'deki hukumetle 2014'de imzalanan İkili Guvenlik Anlaşması'nı gormezden gelip her turlu riski alarak Taliban'la muzakere masasına oturdu ve 29 Şubat 2020'de ABD ile Taliban arasındaki goruşmelere ev sahipliği yapan Katar'ın başkenti Doha'da "Afganistan'a Barışı Getirme Anlaşması" imzalandı. Trump yonetimi Taliban'la uzlaşabilmek icin anlaşma metninde "İslam Emirliği" ifadesinin yer almasına da itiraz etmedi.
ABD-Taliban anlaşma metninde acıklanmayan bir kısım var: Taliban, ABD askerlerini Afganistan'daki iki ana uste sınırlı bir seviyede tutmayı kabul etmiş olabilir. Ancak bu konunun ayrıntılarına ilişkin henuz guvenilir bir bilgi yayınlanmadı. Fakat genel olarak ABD'nin Afganistan'ı butunuyle tahliye etmeyeceği sonucuna varılabilir cunku Washington icin Afganistan meselesi, genel olarak Orta Asya, İran, Cin gibi daha onemli dış politika dosyalarıyla da bağlantılı.
Taliban politika değişikliğinden endişeli
Taliban, Biden'ın secilmesini ABD'nin ic meselesi olarak nitelendirip ABD ile imzaladığı barış anlaşmasına bağlı olduğunu belirtmesine karşın yeni yonetimin imzalanan anlaşmada değişikliğe gitme ihtimalinden endişeli. Nitekim varılan anlaşma, mevcut haliyle Taliban lehine goruluyor ve Kabil hukumeti de kendi konumunu zayıflattığı gerekcesiyle bu durumdan rahatsız.
Biden'ın, ABD askerlerinin nihayetinde Afganistan'dan cekilmesi hedefinde Trump ile aynı goruşte olduğu bilinmekle beraber Trump'ın gecen ay geri cekilme takvimini onemli olcude hızlandırması ve ulkedeki asker sayısının yaklaşık 2 bin 500'e duşuruleceğini acıklaması Biden yonetimini zor durumda bırakacak bir girişim olarak değerlendiriliyor. Asker sayısında ani bir indirimin ulkeyi istikrarsızlaştırabileceği, bu adımın Taliban'la barış goruşmelerinde ABD'nin elini zayıflatacağı gerekcesiyle NATO uyeleri tarafından da tepkiyle karşılanan bu karar hayata gecirilirse, Biden yonetimi, Afganistan'da yeni bir fiili durumla baş başa kalmış olacak.
ABD'nin yeni başkanı Biden, Obama donemindeki başkan yardımcılığı sırasında da Afganistan'da ABD askerlerini azaltmakta ısrar ediyordu, artık ABD'nin secilmiş başkanı olarak bu hususta karar verme yetkisine sahip olacak. Bu cercevede Biden'ın Afganistan'daki savaşı sona erdirmeye odaklanması bekleniyor ancak bu surecin kademeli ve dengeli bir şekilde yurutulmesi, Afganistan'ın guvenliğinin busbutun tehlikeye atılmaması hayati onem taşıyor. Ote yandan mevcut koşullarda yurutulen muzakereler, Taliban'ın askeri yeteneklerini korumasına imkan verdiği gibi Afganistan hukumetinin konumunu da zayıflatıyor.
ABD askerlerinin ongorulduğu gibi Mayıs 2021'de cekilmesi ve barış surecinin belirlenen koşullarda devam etmesi Taliban'ın daha fazla guc kazanmasına ve ulkenin geniş kesimlerinde kontrolu ele gecirmesine zemin hazırlayabilir. Afganistan'daki yabancı birliklerin ulkeden ayrılmadan once Afganlar arası goruşmelere katılan tum taraflar arasında kalıcı bir ateşkesin tesis edilmesi ve Afgan halkının taleplerine de yanıt veren bir barış anlaşmasının yapılmış olması hayati onem arz ediyor. Aksi takdirde ulkenin yeni ve daha buyuk bir kaosa suruklenmesi muhtemel. ???????
???????
Kaynak: Anadolu Ajansı / Halil Silahşor