Uzmanlar, Tel Aviv'in uzun suredir hayalini kurduğu Korfez ulkeleriyle demir yolu projesinin, bolge icin ekonomik ve askeri riskler taşıdığını, hakların gasbedilebileceğini ve soz konusu projeyle İsrail'in bolge ulkeleri uzerinde hegemonyasını guclendirmeyi hedeflediğini belirtiyor.
İsrail'in Birleşik Arap Emirlikleri'yle (BAE) normalleşme anlaşması imzalaması, Tel Aviv'in uzun suredir dillendirdiği demir yolu uzerinden Korfez ulkeleriyle bağlantı kurmayı planladığı projesini uygulama fırsatını guclendirdi.

Soz konusu projeyi 2018 yılında alenen duyuran İsrail, 15 Eylul'de Beyaz Saray'da BAE ile imzaladığı normalleşme anlaşmasının ardından da projeyi hayata gecirme konusundaki kararlılığını bildirdi.
Tel Aviv projeyle, Urdun uzerinden Korfez ulkeleriyle Avrupa ve ABD arasında bağlantı kurmayı; mesafeyi azaltıp maliyeti duşurmeyi hedeflediğini iddia ediyor.
"İsrail, herhangi bir karşılık odemeden bolgeye entegre olmayı hedefliyor"
Lubnanlı araştırmacı yazar Ali Bekir, AA muhabirine yaptığı acıklamada bu projenin, petrol boru hattı ile deniz yolu hattı projeleri gibi İsrail'in nihai şekilde bolgeye entegre olmayı hedeflediği adımlardan biri olduğunu belirtti.
Bekir, bu entegrasyonun, İsrail'in Filistinlilere veya Arap dunyasına Filistin topraklarındaki işgalini sona erdirme, Birleşmiş Milletler kararlarına uyma ya da Arap barış girişimini uygulama konusunda hicbir teklif sunmasına gerek kalmadan gercekleştiğine dikkati cekti.
"İsrail, projeyle herhangi bir karşılık odemeden bolgeye entegre olmayı hedefliyor." değerlendirmesinde bulunan Bekir, "Proje, Abu Dabi'nin Tel Aviv hizmetindeki rolunu yansıtıyor." ifadesini kullandı.
Projenin, bir yandan tum Arap dunyasını diğer yandan Mısır gibi ulkeleri siyasi, ekonomik ve guvenlik alanlarında tehdit ettiğini vurgulayan Bekir, demir yolu hattının, Mısır'ın Arap dunyasındaki siyasi rolunu BAE ve İsrail yararına baltalayacağını soyledi. Bekir, bu adımın Mısır ekonomisine ciddi şekilde zarar vereceğini savundu.
Araştırmacı yazar Bekir, "Proje, ayrıca Korfez ulkelerini İsrail'e bağımlı ya da ekonomik acıdan ona bağlı hale getirecek. Bu da guvenlik risklerine neden olacaktır." diye konuştu.
BAE'nin bu projedeki niyetini de sorgulayan Bekir, şoyle devam etti:
"Abu Dabi eğer iyi niyetli olsaydı İsrail'i herhangi bir karşılık odemeden bolgeye entegre etmeye calışmak yerine Hicaz Demir Yolu Hattını canlandırmak icin caba sarf edebilirdi."
Riyad'ın Tel Aviv'le normalleşmesinin başlangıcı
Mısırlı yazar Yasir Abdulaziz ise Korfez ile Akdeniz arasındaki demir yolu hattıyla Korfez bolgesiyle bağlantı kurmanın İsrail işgal guclerinin uzun suredir kurduğu hayali olduğunu ve bu projenin jeostratejik boyutlar taşıdığını belirtti.
Projenin, İsrail'in hayal ettiği halkların normalleşmesi seviyesinde askeri ve ekonomik boyutları olduğunu da belirten Abdulaziz, şunları soyledi:
"BAE, projeyi Abu Dabi ekonomisinin yararına olacak bir girişim şeklinde pazarlamaya calışıyor. Ancak durum bunun tam aksine. Bu proje bir hayaldi, BAE'nin işgal gucleriyle normalleşme anlaşmasıyla gerceğe donuşmeye başladı. Demir yolu hattının guzergahını inceleyecek olursak, bu Suudi Arabistan'ın işgal gucleriyle normalleşmesinin başlangıcı."
Abdulaziz ayrıca, "Proje, Arap ve hatta İslam ulkelerinin ulusal guvenliğine buyuk zarar veriyor." goruşunu dile getirdi.
Mısırlı yazar, Arap ve İslam ulusunun jeostratejik ve jeopolitik onemi acısından bakılacak olursa bolge ulkelerinin en onemli boğazlar ve denizlere nazır olduğuna bunun da onlara, işgal guclerinin aksine buyuk bir avantaj sağladığına işaret etti.
"Bu projeye gore, dunya ticaretinin ve enerjinin buyuk bir kısmının gectiği boğazlar, su yolları ve Suveyş Kanalı,Tel Aviv'in elinde olacak." diyen Abdulaziz, şunları kaydetti:
"Proje, İslam ummetini birleştirmeyi amaclayan Hicaz Demir Yolu'nun aksine Arap ulkeleri arasındaki bağlantıyı engelliyor. Ote yandan BAE ve İsrail projesi olan demir yolu hattı, Filistin ve Hicaz bolgesinde bulunan Muslumanların kutsal mekanlarını teknik, askeri ve ekonomik acıdan daha guclu olan Tel Aviv'in kararına tabi kılıyor."
"Projenin sloganı: Refah karşılığında normalleşme"
"Bu projeyi, ABD Başkanı Donald Trump yonetiminin acıkladığı tek taraflı sozde Orta Doğu barış planının (Yuzyılın Anlaşması) kucuk bir parcası" olarak değerlendiren Tunuslu yazar ve gazeteci Ayade bin Omer de proje sloganının ise "Refah karşılığında normalleşme" olduğunu kaydetti.
Siyonist oluşumun tamamen tanınması karşılığında ekonomik refah zemininin oluşturulmasına işaret eden Bin Omer, normalleşme adımlarının acıklanmasının dev proje anlaşmalarıyla eşzamanlı ilerlemesine dikkati cekti.
Bin Omer, bu projelerin, normalleşmeye karşı cıkan ulkeler uzerinde psikolojik bir korku ve baskı oluşturmak icin abartılabileceğini soyledi.
"Demir yolu projesi, İsrail'in bolgedeki cıkarlarını guclendiriyor." diyen Bin Omer, ahlaki duygular, ulkenin iki kutsal mescide ve kutsal mekanlara ev sahipliği yapmasından kaynaklanan manevi sorumluluklar ile İslam alemindeki otoritesini kaybetme korkusu olmasa Riyad'ın İsrail ile acıkca ilişki kurmasının onunde bir engel olmadığını kaydetti.
Bin Omer, Abu Dabi Veliahtı Muhammed bin Zayid ile Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman arasındaki mutabakatın demir yolu hattı konusunda oluşabilecek sorunları cozmek icin yeterli olduğunu dile getirdi.
Demir yolu hattına yonelik herhangi bir askeri ya da teror tehdidi bulunmadığını soyleyen Bin Omer, hattın ciddi şekilde korunacağını, ona zarar verilmesinin ulusal guvenlik ihlali haline geleceğini vurguladı.
Bin Omer ayrıca "İsrail, projenin guvenliğinin sağlanması konusunda Filistinlilerin hakları da dahil 'duşman hedef' olarak tanımladığı şeylere karşı saldırmak konusunda ileri gidebilir." dedi.
İsrail'in, Filistinlilerin haklarını da bu hedefler arasına koyabileceğine işaret eden Bin Omer, hatta projeye ev sahipliği yapan ulkelerin de ulusal guvenliğinin buyuk bir risk altında olabileceğini aktardı.
Bin Omer, "Hicaz hattı projesinde olduğu gibi bolgenin, guvenliği artıran, ekonomik acıdan bolgeyi birbirine bağlayan ve İslam Arap birliğini guclendiren ideal bir projeye ihtiyacı var." şeklinde konuştu.
Hicaz projesinin inşasını gerektiren sebeplerin bolge halklarının yararına olduğuna dikkati ceken Bin Omer, bu nedenle Birinci Dunya Savaşı'nda (1914-1918) somurge guclerinin Hicaz hattını yok ettiğini sozlerine ekledi.
Kaynak: Anadolu Ajansı / Muhammed Yusuf