
Bu sene yılbaşında hepimiz evlerdeyiz. Peki Nurgul Yeşilcay yeni yılı evde nasıl karşılayacak? "Cocukluğumuzdaki yılbaşı gecelerine ışınlanıp evde, eski zamanlardan kopya bir yılbaşı gecesi gecireceğiz. Umarım bu yılbaşı hepimize iyi gelir" diyor. Cok dakik kendisi, tam cekimin başlayacağı saatte JW Marriott İstanbul Bosphorus'ta; kıyafetlerinden makyajına her şeyiyle hazır. Sekiz yıldır tanışıyoruz, hic değişmiyor, tam aksine zamanı tersine akıtıyor gibi. Hep uretiyor, bu sebeple de kendini Sunger Bob'a benzetiyor: "Sunger Bob her gun hevesle para kazanmak icin işe gider, işini onemseyip yapar ve mutlu olur." Hep dobra, hep matrak... Filtre kahvelerimizi alıp başlıyoruz hoş sohbete...
Asıl soru şu bence: 2021 bizden neler bekliyor?
Donup baktığında 2020'yi nasıl hatırlayacaksın?
Bu yıl tum dunyada kac sezon sureceğini bilmediğimiz bir korku dizisinin kahramanları gibiydik. Yok karantinası, yok aşısı, yok mutasyonu derken hepimiz kendimizi, filmlerdeki malvarlığını hizmetcisine bırakmış zengin ihtiyar gibi oturur bulduk. Eskiden cocuklar tabletlerden, telefonlardan uzak dursun diye evde ne taklalar atardık, şimdi eğitim alsınlar diye zorla ellerine tutuşturuyoruz. Alışkanlıkların değiştiği bir yıl oldu, doğru bildiğimiz her şeyin yanlış olduğu soylendi. Beraber yemek yiyip eğlenemez olduk, birbirimize sarılamaz olduk, hep beraber sinemaya, tiyatroya gidip, gulup eğlenemez olduk. Maalesef 2020 hayallerimizden vazgectiğimiz bir yıl oldu. Meğer şimdiye kadar yaşadığımız yıllar, hayalini kuracağımız kadar guzelmiş.
Peki 2021'den beklentilerin neler?
Valla Hakan asıl soru şu bence: 2021 bizden neler bekliyor? Artık gun gectikce dijitalleşen bir dunyanın icindeyiz, ve ben buna ayak uydurabilecek miyim, inan bilmiyorum. Şimdilik merakla olanı biteni izliyorum. 2020 icin en sağlıklı, en mutlu, en bereketli yılımız olsun diye dilekte bulunmuştum. Bu yıl bir dilek dilemeyeyim istersen!
Pandemide hepimiz evlere kapandık. Herkes kendini keşfettiğinden bahsediyor. Ekmekler yapıyor, yogaya dalıyor... Senin kendine dair keşiflerin oldu mu?
İlkbaharda yaşadığımız birinci dalgada hepimiz oyalanacak yollar aradık. Ben de her şeyi biraz denedim ama pek konsantrasyon sağlayamadım.
Neler yaptın?
Bir ara temizlik ve duzene sardım. İyi de geldi başta. Sonra yeni yeni dertler ediniyorsun, akşama ne yemek yapsam mesela, buyuk problem. ya da pencereyi sildiğin gun yağmur yağması... Bir de işin duzen kısmı var. Kuru boyaları boy sırasına gore, kitapları konularına gore, ayakkabıları renk gecişlerine gore sıralasanız bile hemen başka bir takıntı daha bulunuyor. Ben eser miktarda deliriyorum galiba deyip orada bıraktım. Şimdi temizlik filan yok, herkes kendi yapıyor, olduğu kadar... Yemeği de dışarıdan soyluyoruz. Ohhh be! Anladım ki ekmek fırından alınan bir yiyecek. Domates manavdan, profiterol pastaneden...
İnsanların gozlerinin icine bakarak...
En cok neleri ozledin?
Kalabalık bir sokakta, insanların gozlerinin icine bakarak sohbet edebilmeyi ozledim.
Yılbaşı gecesi icin ozel bir planınız var mı?
Cocukluğumuzdaki yılbaşı gecelerine ışınlanıp evde, eski zamanlardan kopya bir yılbaşı gecesi gecireceğiz. Umarım bu yıl hepimize iyi gelir. Biz televizyon karşısında olacağız. Cunku gecen yaz cektiğimiz dijital proje 'Vahşi Şeyler' yılbaşı gecesinden itibaren 'Exxen'de yayımlanmaya başlayacak.
Yeni oyuncu arkadaşlara 'Sunger Bob'u izlemelerini tavsiye ediyorum
Bir roportajında kendini Sunger Bob'a benzetmişsin. Neden?
Evet, "Kendimi Sunger Bob'a benzetiyorum. Sunger Bob' her gun hevesle para kazanmak icin işe gider, işini onemseyip yapar ve mutlu olur" dedim. Hala aynı fikirdeyim ve yeni oyuncu arkadaşlarıma da 'Sunger Bob'u izlemelerini tavsiye ederim.
Nurgul Yeşilcay dendiğinde akla hemen 'cılgın' benzetmesi geliyor. Gercekten cılgın bir tip misin?
Cılgın ne demek ben bilmiyorum. Bence ben cılgın değilim, evden işe işten eve gidiyorum, coluğum cocuğumdayım, valla cılgın ne demek bilmiyorum.
Yine de dayanamayıp soracağım. En cılgın hareketin neydi?
James Joyce'un 'Ulysses'ini uc gunde bitirdim.
Cok iyi 'Diablo' oynarım
Sosyal medyadaki son paylaşımlarında eğlenceli yonun daha da ortaya cıktı. Mesela buyuk markaların reklam kampanyalarıyla dalga geciyorsun. Bu fikirler ve icindeki bu kadın nasıl ortaya cıktı?
Ben zaten oyleyim, o videoları cekerken acayip eğleniyoruz. Evde birlikte tasarlayıp, cekerken yeterince eğlenip insanlar da eğlensin diye paylaşıyorum.
Sosyal medya eğlenceli olduğu kadar linc kulturunun de olduğu bir mecra. Senin yaşadığınız en buyuk linc ne oldu?
Unutulmaz bir linc durumuyla karşılaşmadım, inşallah karşılaşmam da. Bu mecralarda sinir bozucu kotulukler gorebiliyoruz ama coğu zaman da ovguler ve guzel sozler... Sosyal medya toplumun bir yansıması. İcimizde ne varsa orada ortaya cıkıyor. Ben sosyal medyayı genel olarak eğlenceli ve yaratıcı buluyorum.
Hakkında bilmediğimiz bir şey var mı? Ne soylesen şaşırırız?
Bilgisayarda cok iyi 'Diablo' oynarım ama klavye ve fareyle. Rakip tanımam.
Yaa Taro bu işler booyleee!
Meslek hayatında en unutamadığın anılarınızdan birini anlatır mısın?
Cannes Film Festivali'nde 2007'den unutamadığım bir anım var. Martin Scorsese sahnede. Soyleşisini dinliyoruz, salonda bin kişi falan var. Bizim film bir gun once gosterilmiş. Salonda beni tanıdılar, oturduğum yerde roportaj yapıyorlar, cok havalıyım... İnsanlar 'kim bu kız' diye donup bakıyor. Bir anda roportaj yapan kişiler beni bırakıp yeni gelen Tarantino'nun yanına koştu. Tarantino'nun kolunda da Didem Erol var. Az sonra George Clooney girdi salona. Aynı kalabalık basın grubu bir anda oraya gidince Tarantino'yla goz goze geldik. İcimden "Yaa Taro, bu işler booyleee" dedim.
Bizim memlekette cok iyi oyuncular var
Gecmişte oynadığın ve pişmanlık duyduğunuz ya da icinde bir şeyleri duzeltsem dediğin bir filmin var mı?
Pişmanlık duyduğum filmim yok, hepsini cok severek oynadım. 'Vicdan' filmini de cok severim ama filmin butunu biraz kopuk. Keşke ek sahne cekmek icin ısrar etseydim diye duşunurum bazen.
İşin eğitimini almış bir oyuncu olarak yeni nesli nasıl buluyorsun? Kimleri beğeniyorsun?
Her zaman soyluyorum, bizim memlekette coookkk iyi oyuncular var. Ben cok kişiyi beğeniyorum.
Mesela...
Binnur Kaya, Demet Evgar, tiyatroda izlediğimden beri Merve Dizdar. Neslihan Atagul, Hazal Kaya, Engin Gunaydın... Daha var da hemen şimdi gelmedi.
Guclu kadını yeniden ayağa kaldırıp ozune dondureceğiz
Resimlerinde ana konu 'kadın' ve 'Anadolu motifleri'. Neden?
Kadın ve Anadolu birbiriyle cok ortuşuyor. Bu topraklar anaerkil duzenin kurulduğu yerler. Kadınların hakim olduğu duzenin Anadolu'daki gecmişi 16 bin yıl oncesine gidiyor. Ana tanrıcanın doğduğu yer buralar. Biz Kibele'nin, Afrodit'in, Amazonların torunlarıyız. Resimlerde kullandığım Anadolu motiflerine, mozaiklerine hayranlıkla bakıyorum ve bunlara da sahip cıkmamız gerektiğini duşunuyorum.
Sence kadınların değeri ne zaman bilinir?
Hep birlikte, elimizden geleni gostererek guclu kadını yeniden ayağa kaldırıp ozune dondureceğiz. Adı ustunde, burası 'ana dolu', dişi bir medeniyet. Guclu kadınlara ev sahipliği yapmış bu coğrafyaya yakışır kadınlar olacağız. Ben bir kadının gozlerimizin icine baka baka "Olmek istemiyorum" diye haykırdığını gorunce sergi yapmaya karar vermiştim. Uzulmek yerine, sosyal medyada paylaşıp gecmek yerine duygularımı resimlerle anlatmak istedim.
Peki unlu bir isim olduğun halde erkekler kadar ozgur musun?
Hala alınması gereken cok yol var diye duşunuyorum. Elbette zorluklar cıkıyor ama bunlar da aşılacak.
Ressam olmayı amaclıyordum
'Avrat Otu' başlıklı bir sergi actın. Resim merakın ne zaman, nasıl başladı?
Tam olarak ne zaman meraklandığımı hatırlamıyorum. Resim tutkusu icimde hep vardı. İlkokul yıllarında yaptığım resimlerle odul dahi aldım. Lisede dort yıla yakın resim uzerine eğitim gordum, ressam olmayı amaclıyordum. Sonra oyuncu bir cocuğa aşık olunca onunla iletişim kurabilmek icin konservatuvara girdim. Ama olmadı, ayrı şehirlerde yaşamaya başladık. Konservatuvara girdikten sonra onu gormedim. Belki de kader denen şey bu olabilir! Oyunculuğu cok sevince; hayat koşuşturmacası da araya girince resmi neredeyse tamamen unuttum.
Peki sonra ne oldu?
Senaryo sayfalarının arkalarına yapılmış resimlerimle ufak ufak devam ettim. Dort yıl once bir arkadaşımla atolye kiralamaya karar verdikten sonra sergideki resimleri yapmaya başladım.
Ben bilmem, beyim bilir
Hep taş gibisin, bunun sırrı ne?
Hakan Allah razı olsun, o senin taşlığın. Ben yemek yemeyi cok severim. Bizim evde kahvaltı uc saat filan surer, bu esnada diğer oğunler konuşulur. Yemeği fazla kacırdığım donemler cok oluyor. Genel olarak dikkat etmeye calışıyorum. Ama oğlum diyetimi bozmaya calışıyor. Gorev dağılımı belli (guluyor)...
Bir kadını seksi yapan nedir?
Ben bilmem, beyim bilir.
Sevgilisi Necati Kocabay'la...
Aşk bir cilek gibi
Yıllar once konuştuğumuzda aşkı sulu bir şeftaliye benzetmiştin. Peki şimdi aşk senin icin nasıl?
Ruhları daha once birbirini bulmuş ama yıllarca fiziken birbirini bulamamış iki insanın kavuşması gibi... Yani bir cilek gibi.
Necati Bey'le uzun suredir birliktesiniz. Evlilik ne zaman?
Pandemi bittiğinde inşallah.
Hicbir zaman 'attaya gidiyoruz' diyen annelerden olmadım
Oğlu Osman Nejat'la...
Oğlun Osman Nejat artık 15 yaşında. O bir delikanlı oldukca ilişkiniz nasıl şekil değiştirdi, değiştiriyor?
Bu soruyu Nejat'a sordum...
Ne dedi?
"Anne sen bana hic cocuk gibi davranmadın ki" dedi. Ben hicbir zaman 'mamanı yediysen', 'papilerini giy', 'attaya gidiyoruz', 'babamızı bekletmeyelim' gibi şeyler diyen annelerden olmadım. Şu anda da ergenlik hallerini cok seviyorum, cok eğlenceli! Arkadaşım gibi ama değil gibi...
İleride kadınlara saygı duyan bir erkek olması icin neler yapıyorsun?
"Okulda mesela bir kız seninle uğraşsa, sana bağırıp cağırsa, vursa dovse asla ama asla karşılık vermeyeceksin" derim. O da hatta dalga gecer, "Ya suratımın ortasına patlatırsa" diye sorar. "Oradan uzaklaşacaksın" derim. Bu yaşlarda zaten adrenalinleri cok yuksek. Adam iri, 1.90 boyunda. Devamlı telkin... Kucukluğunden beri hep bunları duydu, gordu cocuk.
Gelecekte senden nasıl bir kaynana olur?
Nejat buyudukce tek cocuğumun olmadığını fark ettim, evimiz oğlumun arkadaşlarıyla dolu. Zaten onların annesi gibiyim, o yuzden oğlumun kız arkadaşının da onlardan farkı olmazdı. Yani onun da annesi gibi olurum.
İhanet, ayrılık, evlilik... Hepsi hayata dair
'Kefaret'te aldatılan bir kadını canlandırıyorsun. İhanet, sadakatsizlik, aldatmak, aldatılmak... Hep gundemde olan konular ama bu sene sanki bu hikayelere olan ilgi daha da yukseldi. Sence neden ihanet konusu bu kadar gundemde?
'Kefaret' dizisinde Zeynep'in yaşadığı; toplumda kabul goren, elaleme karşı mutlu yuvalarında sıcacık bir aile gorunumu veren, evcilik oyununun her kuralını yerine getiren orta-ust sınıf ciftimizin cocuğu kacırıldıktan sonra aslında pembe panjurlu evlerinin sırca bir koşk olduğunu anlama sureci... Diziler de hayatı yansıtıyor. İhanet, ayrılık, evlilik, sosyal farklılıklarda denge kurmaya calışmak... Hepsi hayata dair. İnsanlar bu yuzden ilgi gosteriyor. Bizim dizilerimizin sevilme nedeni aslında konularının hayatın icinden olması.
Son donemde genelde acılı ve cilekeş anne rollerinde izliyoruz seni. Bu ozel tercihin mi? Havalı, modern bir kadını oynamak istemiyor musun?
Bu tur roller tamamen tesaduf. Aslında bunlara guclu kadın rolleri demek daha doğru. Kadına bicilen teslimiyetci duruşa karşı cıkan, bunun icin serveti değil ozgurluğu ve ayakları uzerinde durabilmeyi secip bunun onemini anlatan kadınlar bunlar. Bu mucadeleciliğiyle kadınlara ilham olan karakterler.
Kaynak: Hurriyet