
Uygur Turklerinin azınlık haklarına yonelik calışmalar yapan Ankara Hacı Bayram Veli Universitesi Uluslararası İlişkiler Bolumu Doktora Oğrencisi Dilnaz Saipedinova, "Uygur azınlıklar kendi kimliklerini koruma ve kendi kaderlerini tayin etme hakkına sadece Turkiye'de sahipler." ifadesini kullandı.
Kendisi de ailesi Kırgızistan'a goc etmiş bir Uygur Turku olan Saipedinova, Goc Araştırmaları Vakfının duzenlediği "Cin'de İslamofobi" seminerlerinin ikincisinde sunum yaptı.
"Uluslararası Azınlık Hakları Bağlamında Uygur Turklerinin Durumu: Turkiye, Kırgızistan ve Doğu Turkistan Orneği" başlıklı sunum yapan Saipedinova, Uygur Turklerinin tarihi, goc nedenleri, demografik yapısı ile eğitim, dil ve kultur hayatı gibi konularda bilgi verdi.
Uygur Turklerinin Kırgızistan ve Turkiye'ye 20. yuzyılın ceşitli donemlerinde goc ettiğini belirten Saipedinova, bugun Doğu Turkistan'da resmi sayılara gore 10 milyon, gayriresmi sayılara gore ise 40 milyon Uygur Turkunun yaşadığını, bu nufusun 50 bin civarının da Turkiye'de olduğunu soyledi.
Saipedinova, Turkiye'de yaşayan 40 yaş altı Uygurların, Uygur Turkcesine gore daha fazla Turkce konuştuğunu soyleyerek, "Turkiye'de konuştuğumuz Uygur Turkleri, kendi kultur ve geleneklerini surdurebiliyor ve herhangi bir sıkıntı yaşamıyor." diye konuştu.
Kırgızistan'da Kırgız Turkcesi ve Rusca dillerinin konuşulduğunu anımsatan Saipedinova, bu ulkedeki Rusca etkisiyle Uygur Turkcesi kullanımının daha azaldığına işaret etti.
Uygurların, Cin sınırları icindeki Doğu Turkistan'da yaşadığı hayata ilişkin bilgiler de paylaşan Saipedinova, "Turkiye'de ve Kırgızistan'da Uygur Turkleri dillerini daha rahat konuşuyorlar, ibadetlerini rahatca yapıp umreye veya hacca gidebiliyorlar ancak Doğu Turkistan'da bu hayatı yaşamak daha zor. Dini faaliyetler, Kur'an kursları ve medreseler yasak. Normal eğitim sisteminde de din eğitimi ihtiyacını karşılayacak herhangi bir kurum bulunmuyor." dedi.
Saipedinova, Doğu Turkistan'da Turkce konuşulmasına ilişkin baskı bulunduğunu belirterek, yeni nesillerin ailelerinden dil oğrenemediğine dikkati cekti.
"Gecmişte yurt dışına cıkanlar tutuklanıyor"
Başortusu, sakal gibi dini kimliği yansıtan kıyafetlerin bazı kamu kurumlarında yasak olduğunu aktaran Saipedinova, "Ramazanda okullarda oğretmen ve oğrencilerin oruc tutması yasak, iftar vakitlerinde evlerine gonderilmiyorlar." ifadesini kullandı.
Yıkılan camiler ve engellenen ibadetlere ilişkin bilgi veren Saipedinova, Cin'de 2016'da Musluman Uygur Turklerine yonelik toplama kampları acıldığını soyledi.
Kamplarda eski mahkumlar, din adamları, eğitimli Uygur Turkleri, gecmişte Kur'an kursu ve medreselerde eğitim gorenler, evinde dini yayın bulunanlar gibi cok sayıda kişinin tutulduğunu kaydeden Saipedinova, "Gecmişte yurt dışına cıkanlar da tutuklanıyor. Bunların başında Turkiye'ye gidenler yer alıyor." bilgisini paylaştı.
Saipedinova, kamplarda tutulanların yakınlarının, yıllardır haber alamadığını belirterek, "Uygur azınlıklar kendi kimliklerini koruma ve kendi kaderlerini tayin etme hakkına sadece Turkiye'de sahipler. Turkiye'de dil, din, kultur, orf ve adetlerini yaşama konusunda Kırgızistan ve Doğu Turkistan'a gore daha ozgur durumdalar." diye konuştu.
Turkiye'de Doğu Turkistan ve Uygur Turkleri konusunda daha cok kaynak ve bilimsel yayın bulunduğuna işaret eden Saipedinova, "Cin'de ve Kırgızistan'da bu konuda calışma yapılmamakta ya da yapılsa dahi yayımlanması ve okunması yasak." acıklamasını da yaptı.
Kaynak: Anadolu Ajansı / Behlul Cetinkaya