TBMM Genel Kurulunda, Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Onlenmesine Dair Kanun Teklifi'nin tumu uzerindeki goruşmeler tamamlandı.
İYİ Parti Grup Başkanvekili Lutfu Turkkan, bu teklif yasalaştığında İcişleri Bakanı ve valiliklerin, sivil toplum kuruluşlarının yonetiminde bulunan ve hakkında teror orgutu mensubu olduğu iddiasıyla soruşturma acılan isimleri gorevden alabileceğini belirterek, "Şupheye binaen işlem yapılması, Anayasa'nın hukuk devleti ilkesine aykırıdır. Yargının bağımsızlığını ortadan kaldıran bu maddenin teklif edilmesi, tek adam yonetiminin en acık gostergesidir." diye konuştu.

Teklifte yer alan bircok maddenin sucun şahsiliği ilkesine aykırılık teşkil ettiğini savunan Turkkan, şoyle devam etti:
"Bu kanun teklifi ulkemiz icin ihtiyac duyulan bazı duzenlemeleri de bunyesinde bulundurmaktadır. Teror orgutleri yıkıcı ve bolucu faaliyetlerine ulaşmak icin iktisadi yontemleri arac olarak kullanmaktadır. Terorle mucadeleden başarılı sonucların elde edilmesinde onemli bir unsur olan terorun finansmanının onlenmesi hususu tum devletler icin onem arz etmektedir. Terorle mucadelenin merkezinde hukuka uygunluk olmalıdır ancak bu mucadelede, devleti idare edenlerin kalbinde ve zihninde taşıdığı sağlam iradeyle şekillenip ve sonuclanması gerekmektedir."
"Turkiye ayağında ciddi katkılar sunacak"
MHP Kırıkkale Milletvekili Halil Ozturk, Turkiye'nin ozellikle tum Avrupa ve Ortadoğu icin teror konusunda emniyet sibobu durumunda olduğunu belirterek, "Batı dunyası bu durumun farkında olmakla birlikte teror unsurlarına destek olarak, uluslararası hukukta 'devlet destekli terorizm' şeklinde tarif edilen terorizmin somut orneklerini sergilemektedir. Oysa Turkiye gerek kuresel terorizm tehdidine gerekse batıyı tehdit eden bolgesel terorizm faaliyetlerine karşı uluslararası toplum acısından onemli bir şanstır." değerlendirmesinde bulundu.
Goruşulen teklifin, kuresel teror ve kitle imha silahlarının yayılması ve finansmanının onlenmesine Turkiye ayağında ciddi katkılar sunacağını kaydederek, "Batılı ulkeler, 'senin teroristin', 'benim teroristim' anlayışından vazgecmeli. Siyasal cıkarları icin teror odaklarını desteklemeyi bırakmalıdır." ifadelerini kullandı.
Kanun teklifinin sınır guvenliği kadar onemli tedbirleri de icerdiğini dile getiren Ozturk, "ABD, NATO uyesi olarak Turkiye'ye yaptırım kararı alarak, devlet destekli terorizme dolaylı olarak canak tutmaktadır." dedi.
Bu durumun, Turkiye'nin terorle mucadelesine sekte vuramayacağını belirten Ozturk, "Butun dunya bilsin ki; Turkiye, kimden hangi silahı alacağına kendi karar verebilecek gucte ve kararlılıktadır." diye konuştu.
"Kanunu cıkarmak icin neden 2020'nin 18 Aralık'ı beklendi?"
HDP Batman Milletvekili Mehmet Ruştu Tiryaki, AK Parti'nin Suc Gelirlerinin Aklanmasının Onlenmesi Hakkında Kanun'u cıkarmak icin neden 2006 yılını, Terorizmin Finansmanının Onlenmesi Hakkında Kanun'u cıkarmak icin neden 2013 yılını, kitle imha silahlarının yayılmasının finansmanının engellenmesi hakkındaki kanunu cıkarmak icin neden 2020'nin 18 Aralık'ını beklediğini sordu.
Tiryaki, AK Parti'nin suc gelirlerinin aklanması, uluslararası terorizmin finansmanı ve kitle imha silahlarının yayılmasının finansmanının engellenmesi icin mucadele etmekte samimi olmadığını one surdu.
Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Onlenmesine İlişkin Kanun Teklifiyle getirilen duzenlemeleri de anlatan Tiryaki, şu ifadelere yer verdi:
"SMA hastası icin de olsa tekerlekli sandalye icin de olsa, yurt dışında tedavi gormek icin yardım isteyen de olsa ve gercekten uluslararası terorizmin finansmanı veya kitle imha silahlarının yayılmasının finansmanı icin de olsa bu yasa değişikliğiyle yardım toplamaların tamamı aynı kapsamda değerlendiriliyor. AK Parti, kitle imha silahlarının yayılmasının finansmanının onluyorum diyerek her turlu insani dayanışmayı sınırlayabileceği bir duzenlemeyi onumuze getiriyor, neden bunu kabul etmiyorsunuz diyor. Onerimiz acık. Eğer amacınız suc gelirlerinin aklanmasını onlemek, uluslararası terorizmin finansmanını onlemek, kitle imha silahlarının yayılmlasının finansmanını onlemekse ve yardım toplama konusundaki değişiklikleri bu amacla yapıyorsanız neden kanun teklifine bunu acıkca yazmıyorsunuz? Kuvvetli şuphe halinde BMGK kararları uyarınca yapılabileceğini neden soylemiyorsunuz?"
Teklifin en tartışmalı bolumunun dernekler yasasıyla igili maddelerin olduğunu dile getiren Tiryaki, dernekler ilgili getirilen duzenlemelerin siyasi partilere, sendikalara da uygulanabileceğini soyledi.
Tiryaki, Avukatlık Kanunundaki değişikliğin de avukatların sır saklama yukumluluğunu ortadan kaldırması icin kapı aralacağını savundu.
"Bu, iki yıllık donemin telafisidir"
CHP İstanbul Milletvekili Zeynel Emre, teklifin, Turkiye'nin gri listeye, stratejik acıdan yetersiz ulke sınıfına duşmemesi icin getirildiğini soyledi.
FATF'ın 4'uncu Değerlendirme Raporunda Turkiye'nin neyi eksik yaptığının tek tek yazdığını dile getiren Emre, FATF'ın 12 No'lu tavsiye kararına Turkiye'nin uymadığını soyleyerek, "12 No'lu tavsiye kararı gereği devlet başkanları, bakanlar, siyasete yakın iş dunyasından insanlar, yuksek yargıdaki kişiler, siyasi parti genel başkanları hepsi belli standartlar altında, denetim altına girmiş olacak. Yani, Turkiye bu duzenlemeleri yapmış olsaydı Reza Zarrab rezaletini yaşamayacaktık. Turkiye bu duzenlemeleri yapmış olsaydı o 4 bakan aile boyu, pervasızca yolsuzluk yapamayacaktı." ifadesini kullandı.
Turkiye'deki 120 bin civarındaki derneğin yonetiminde ve denetiminde gorev yapan herhangi birine bir şekilde soruşturma actıktan sonra, o derneğe kayyum atayacak bir duzenlemenin getirildiğini one suren Emre, "Anayasa'da, Turkiye'de orgutlenmenin, STK'lerin, derneklerin ozgur olduğunu yazmanızın ne onemi kalıyor? Bu ne biliyor musunuz? İki yıl once OHAL kalktı ya; iki yıl onceki OHAL'de, OHAL'le ilgisi olmayacak şekilde ekli KHK'lerle dernekleri kapatıyordunuz. Şimdi, bu, iki yıllık donemin telafisidir. Onumuzdeki donem İcişleri Bakanlığı, istediği her derneği, istediği an kapatabilecektir." değerlendirmesinde bulundu.
Teklifteki Avukatlık Kanunuyla ilgili duzenlemeyi eleştiren Emre, avukatların sır saklama yukumluluğunun bulunduğunu, soz konusu duzenlemenin BMGK kararları ve FATF ile ne ilgisinin olduğunu sordu.
"FATF'ın tavsiye niteliğindeki talepleri karşısında duzenleme yapıldı"
AK Parti İstanbul Milletvekili Abdullah Guler, Mali Eylem Gorev Gucu (FATF), adli birimler ve kolluk birimlerinin mali soruşturmanın onemine ilişkin olarak farkındalıkların artırılması, ekonomik suclarda, paralel mali soruşturmanın sistematik bir şekilde yapılmasının teminini tavsiye ettiğine dikkati cekerek, "Kısa vadeli taleplerinde, ozellikle Dernekler Kanunu ve ikincil duzenlemelerde yer alan denetimle ilgili hususları risk bazlı anlayışla burada terorizmin finansmanı ve kara para dediğimiz suclarla mucadeleyi de kapsayacak şekilde yenilenmesini tavsiye etmektedir. Taslak kanunda bu tekliflerimiz de var." dedi.
FATF'ın, derneklere yonelik risk bazlı denetimlerin gercekleştirilmesi ve yapılan risk bazlı denetimlere ilişkin istatistiklerin derlenmesini, bir rapor haline getirilmesini tavsiye ettiğini anlatan Guler, "FATF, sektorel duzenleyici ve denetleyici kuruluşlar olan Bankacılık Denetleme ve Duzenleme Kurumu, SPK, SDDK ve Turkiye Cumhuriyet Merkez Bankası ile MASAK arasında yapılacak protokol calışmaları kapsamında, kara para sucları ve terorizmin finansmanı denetimleri konulu uluslararası bilgi paylaşımlarının alınması ve gonderilmesi hususunda kapsamlı değişiklikler talep etmektedir." ifadelerini kullandı.
Guler, FATF'ın tavsiye niteliğindeki talepleri karşısında, 44 maddeden oluşan bu teklifin ilk 6 maddesiyle kitle imha silahlarının yayılmasının finansmanının onlenmesi kapsamında duzenleme yapıldığını belirterek, "Terorizmin Finansmanının Onlenmesi Hakkında Kanun'da duzenleme yapılarak Birleşmiş Milletler Guvenlik Konseyinin 1373 sayılı Kararı ve FATF'ın 6 numaralı tavsiyesiyle uyum icerisinde terorizmin finansmanının onlenmesi amacıyla mal varlığının dondurulması mekanizmasının oluşturulması ongorulmektedir." dedi.
Guler, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin bir kararına işaret ederek, "'Muşteriye ait para, senet ve diğer aktifleri yonetmek, banka tasarruf ya da tahvil hesabı acılması, şirket kurulması, katkı sağlanması, şirketlerin oluşturulması, yabancı vakıf ve vakıf benzeri yapılanmanın oluşturulması, diğer meslek birliklerinin icerisinde yer almayan danışmanlık faaliyetleri. Bunlar meslek sırrı niteliğinde değildir, Avukatlık Kanunu kapsamında değildir. Bunlarla ilgili sen kara paraya yonelik bir şuphe duyduğunda, gorduğunde mutlaka ilgili barolar birliğine, Avrupa'da, Fransa'da, ihbarda bulunmak zorundasın.' demiş. Bizim getirdiğimiz teklif nedir?" diye konuştu.
AK Parti ve CHP arasında "Siz kimsiniz" tartışması
CHP İstanbul Milletvekili Turan Aydoğan, iktidarın 12 Eylul'de cıkan Anayasa'ya, dernek kurma ozgurluğune tahammulu olmadığını one surerek, "İki gunde bu yasayı getirip her taraftan parmak sayısıyla bu yasayı geciremezsiniz. Bunları toplumla tartışarak getirmeniz lazım. Kimsiniz ya, kimsiniz?" diye konuştu.
Aydoğan'ın bu sozleri uzerine AK Parti ve CHP milletvekilleri arasında tartışma yaşandı.
Meclis Başkanvekili Sureyya Sadi Bilgic, Aydoğan'ın acıklamalarının şık ifadeler olmadığını belirterek, konuşmalarda icerik ve usluba dikkat edilmesini istedi.
"Muhalefetin itirazlarını dikkate aldık"
AK Parti Afyonkarahisar Milletvekili Ali Ozkaya, Dernekler Kanunu'nda getirilen 3 sucla ilgili muhalefetin eleştirilerine işaret ederek, "Terorizme finansman sağlama sucu, uyuşturucu ve uyarıcı madde imal ve ticaret sucu, suctan elde edilen varlığın aklanması sucu, bu suclarda soruşturma aşamasında İcişleri Bakanı'na organları uzaklaştırma yetkisi ongorulmuştu. Muhalefetin itirazlarını dikkate aldık. Bu konuda bir hazırlık yapılıyor. 15. maddede, 'soruşturma'nın, 'kovuşturma'ya donuşturulmesiyle ilgili bir teklif olacak." bilgisini paylaştı.
Savunma hakkının kutsal olduğunu kaydeden Ozkaya, "FATF, tum alanların kanun kapsamına alınıp, yalnızca avukatların istisna edilmesi, burada bir gri alan oluşturduğunu soyluyor. Barolar Birliği Başkanımız ve avukat arkadaşlarımızla uzunca muzakere ettik. Avukatlık Kanunu'nun 35. maddesinin 1. fıkrasında munhasıran avukatların yaptığı işleri ve arabuluculuk aşamasında, alternatif cozum yolları arasındaki elde edilen bilgilerin bu kanun kapsamında olmaması gerektiğiyle ilgili. Bu konuyla ilgili bir duzenleme olacak." şeklinde konuştu.
Kaynak: Anadolu Ajansı / Aynur Ekiz