Din de gercekleşen ceşitli goruş ayrılıklarına mezhep denmektedir. Bu goruş ayrılıkları beraberinde pek cok soruyu da meydana getirmektedir. İşte ayrıntılı bir şekilde derlediğimiz mezhepler hakkında bilgiler. Peki, Mezhep nedir? Mezhepler kaca ayrılır? Mezheplerin ozellikleri nelerdir? Fıkhi, İtikadi, Hanefi, Şafi mezhebi nedir? İşte detaylar...
[h=3]MEZHEP NEDİR?[/h]Mezhebin kelime manası, izlemek, gidilen yol, benimsenen goruş demektir. Dini anlamda ise muctehid bir İslam aliminin kapalı ve kesin olmayan ayet ve hadisleri, İslam'a ters olmayacak şekilde yorumlaması ve bu konuda cozum getirmesi demektir. Başka bir tanıma gore ise mezhep, herhangi bir dinin ceşitli goruş ayrılıklarından dolayı ortaya cıkan kollarından her birine verilen isimdir. Mezhepler aynı zamanda dini kişilik ve toplumların dine bakış acısıdır. Algılayan kişinin kendisine bağlı bazı sebeplerden dolayı farklı şekillerde duşunmesine yol acılır. Mehzebi kısacası ayrım, farklılık, kıvrım olarak tanımlayabiliriz.

Şiîliğin dalları: Tum İslÂm Dîni icerisinde %1 ve Şiîliğin icerisinde ise yaklaşık olarak %10 nufusa sahip olan İsmÂ'îlî mezheplerin kollara ayrılışını gosteren bir şema. Burada İsmÂ'îlî mezhebi icerisinde %10a yaklaşan bir nufus oranına sahip ve boylece tum İslÂm Dîni icerisinde binde birin altında bir nufusu olan MustÂ'lîlik kolunun TÂyyîb'îyye şubesinin ayrıldığı dalları Davudî Bohra, Caferî Bohra, Suleymanî Bohra, Alevî Bohra, Hebtiahs Bohra, Etbe-i-Melek Bohra, ve İleri Davudî Bohra şeklinde en ince ayrıntılarına kadar gosterilmiş. İsmÂ'îlî mezhebinin %90'ından fazlasını temsil eden NizÂrîler'in takip ettiği NizÂr'îyye fıkıh sistematiği tum İslÂm Dîni icerisinde %1 orana sahipken Durziler'in yuzdesi ise sadece binde birlik bir oranda kalmaktadır.
[h=3]İSLAMDA MEZHEPLER KACA AYRILIR?[/h]Bircok dinde olduğu gibi İslam'da mezhepler farklılık gosterir. İslam'da mezhepler Fıkhi Mezhepler ve İtikadi Mezhepler olmak uzere iki ana gruba ayrılır. İceriğimizin bu bolumunde hem Fıkhi mezhepleri hem de İtikadi mezhepleri derinlemesine inceleyeceğiz. İşte, İslam'da yer alan Hak Mezhepler ve bu mezhepler hakkında bilgiler...
1. Fıkhi Mezhepler
İslam dininde ibadet, evlilik, boşanma, ticaret, miras ve amel gibi konular doğrultusunda ortaya cıkan mezheplerdir. Bu mezhepleri kısaca şu şekilde sıralayabiliriz;
A) Hanefi Mezhebi
İslam dininin sunni fıkıh mezheplerindedir. Kurucusu İmam- Azam diye adlandırılan Ebu Hanefi'dir. Hanefi mezhebi ilk olarak Irak topraklarından doğmuş, ortadan batıya doğru yayılmıştır. Abbasiler doneminde başlıca fıkıh mezhepleri icinde yer almıştır. Abbasiler'in yıkılmasıyla Hanefi mezhebinde bir gerilemeye gidilmiş ancak Osmanlı Devleti'nin kurulmasıyla birlikte yeniden canlanmaya başlamıştır. Turkiye nufusunun coğu Hanefi mezhebine mensuptur. Gunumuzde, Turkiye, Afganistan, Pakistan, Mısır, Suriye, Urdun, Hindistan, Bulgaristan, Yunanistan, Bosna Hersek ve Romanya topraklarında yaşayan Muslumanların coğu Hanefilik mezhebindedir. Hanefilik mezhebine gore bir konunun cozumu ile ilgili olarak ilk olarak Kuran ayetlerine bakılır. Ayetlerde konu ile ilgili bir cozum yolu yok ise bu kez de sunnete başvurulur, peygamber efendimizin yaşayışını, davranışlarını esas alırlar.
B) Maliki Mezhebi
İmam Maliki bin Enes tarafından kurulmuştur. İhtiyacı olunan ilmin Medine'de olduğuna inanan İmam Maliki, yaşamı boyunca kutsal olan bu peygamber şehrinden ayrılmamıştır. Bu mezhep ilk olarak Hicaz halkı tarafından benimsenmiş, daha sonrasında hac gorevini yapmak icin gelenler tarafından hızlı bir şekilde yayılmaya başlamıştır. Tamamen Hz. Muhammed (S.A.V)'in doğrultusunda ilerleyen ve bu yolda fetva veren İmam Malik, Maliki mezhebinin oluşmasını sağladı.
C) Şafii Mezhebi
Kurucusu İmam-ı Şafi hazretleridir. Şafii mezhebi ilk olarak Mısır'da doğmuş sonrasında Irak, Yemen, Suriye ve Horosan'a yayılmıştır. Gunumuzde Mısır, Suriye ve Irak'taki Muslumanların coğu Şafii mezhebine mensuptur. Turkiye topraklarında ise Doğu Anadolu ve Guney Doğu Anadolu'daki insanların coğu Şafiilik mezhebindedir.
D) Hanbeli Mezhebi
Kurucusu Ahmet bin Hanbel'dir. Kuran ve hadislerin onde geldiği fıkhi mezhepler icerisinde yerini almıştır. Eğer bir konu hakkında Kuran ve sunnette kesin bilgilere varılmıyorsa, buna en yakın yola başvurulur. Gunumuzde Irak, Kuveyt, Suudi Arabistan 'da bu mezhebe mensup Muslumanlar coğunluktadır.
2. İtikadi Mezhepler
İtikad kelime manası olarak aksine ihtimal vermeyecek bir şekilde bir şeyi kabullenmek, gonulden bağlanmak demektir. İtikadi mezhepler ise iman ve inancla ilgili konular uzerine yoğunlaşmış mezheplerdir. Bu mezhepleri şu şekilde sınıflandırabiliriz;
A) Ehl-i Sunnet Mezhebi
Hz. Muhammed (S.A. V) 'in yolundan giden ve bu yoldan hic sapmayan mezheptir. Bu mezhebin kaynağı Kuran- ı Kerim ve sunnetlerdir. Ehl-i sunnet mezhebi Kuran-ı Kerim'de ya da sunnette ne buyrulmuşsa ona inanır ve onu uygularlar. Ehl-i sunnet mezhebi kendi icerisinde iki kola ayrılır.
B) MÂturiddiyye Mezhebi
Kurucusu Semerkand koylerinde Maturid'de doğmuş olan Ebu Mansur Muhammed'dir. Genellikle Hanefiler MÂturidi mezhebindedirler.
C) Eş'ariyye Mezhebi
Kurucusu Ebu'l Hasan Eş'ari hazretleridir. Maliki ve Şafiler genellikle eş'ariyye mezhebine mensupturlar. İki mezhep de peygamber efendimizin sunnetine uygundur.
D) Ehl-i Bid'a Mezhebi
Hz. Muhammed (S.A.V)'in sunettlerini ve Kuran-ı Kerim'in hukumlerini kendilerine gore yorumlayıp uygulayan kimselerdir. Yani bu şu demek oluyor, sunnet yolundan sapan, bid'ata giren kişilerdir. Bid'at kelime anlamı olarak dinin esaslarına ters duşen her turlu davranış, soz ve duşunce manasına gelmektedir. Peygamber efendimiz bir hadisinde şu şekilde soylemiştir;
" Sozlerin en hayırlısı Allah'ın Kitabi, yolların en hayırlısı Muhammed'in yoludur" İşlerin en kotusu ise sonradan cıkarılanlardır. Sonradan cıkartılan, uydurulan şeylere bidi'at yani sapkınlık denilmektedir.
Ehl-i bid'a mezhebinin bircok kolu bulunmaktadır.
D.1) Cebriye:
?İnsanda cuzi irade olmadığı icin secme şansının verilmediğini savunur.
D.2) Mu'tezile
Aklın vahiden daha ustun olduğunu goren mezheptir.
D.3) Murcie
İstedikleri kadar gunah işleselerde "La ilahe İllallah Muhammeden Resulullah" dediklerian cennete gireceklerine inan mezheptir.
D.4) Haricilik
?Yalnız ve mutlak suretle Kuran-ı Kerim'de hukum cıkartmakta, Peygamber sunnetlerini yok saymaktadır.
D.5) Şia
?Kuran-ı Kerim'in bazı ayetlerinin eksik olduğunu iddia edenler ve dort buyuk halifeden Hz. Ali'nin dışındakileri sevmeyenlerdir.
D.6) Vehhabilik
?İngilizler'in ummeti bolup, dağıtmak icin ortaya cıkarttıkları bir mezheptir.
E) Ehli Delalet Mezhebi
Allah'a, peygambere ve ahrete iman konusunda sapkınlığa duşen kişilerin mezhebidir. Delalet, doğru yoldan sapkınlık manasına gelir. Ehl-i Delalet ise Allah'a, peygambere ve ahrete iman konusunda sapkınlığa duşmuş kimselerin mezhebidir. Durzilik ve Bahailik bunlara ornektir. Bahailer kurucularını ilah olarak sayarlar, namazlarını o kişinin olduğu evin yonune doğru kılarlar.
Haricîlik
Hz. Ali ve Muaviye arasında surdurulen savaşlar ve mucadelelerde HÂricîler ucuncu grup olarak ortaya cıkmışlardır. Siyasi, itikadi veya tarihi bazı ihtilaflar nedeniyle HÂricîler kendi iclerinde de ceşitli gruplara ayrılmışlardır. Bu grupların bazıları İslam dininin temel akide kaidelerini takip ederken, bazıları İslam dininin itikadi prensiplerinden ayrılarak İslam dairesi dışı ilan edilmiş ve İslam dinin dışında incelenmiştir. Fakat bu grupların da temelleri Haricilere ve İslam dinine dayanır.
Haricî Grupların Başlıcaları
-Ezarika
-Sufr'îyye
-Necedat
-Acaride
-İbadiyye
İslÂmda aşırı kabul edilenler
-Meymûn'îyye
-Yezîd'îyye
-Selefiye
İslam dunyasının haritası. Hanefiler (yeşil renkte) Turkiye'de, Yakın Doğu'nun kuzeyinde, Merkezi Asya ve Hindistan'da ustunluk teşkil eder.
[h=3]MEZHEPLER NASIL ORTAYA CIKMIŞITIR?[/h]Hz. Muhammed (S.A.V) hayattayken sahabeler etrafında toplanır, merak ettiklerini, akıllarına takılan her soruyu sorarlardı. Peygamber efendimiz de Kuran-ı Kerim'in nasıl yorumlanacağını ve ayetlerin iniş sebeplerini tek tek bildiğinden oturu en doğru şekilde yorumluyordu. Peygamber efendimizin olumuyle birlikte sahabeler Mekke ve Medine topraklarının dışına cıkmışlardır. Gittikleri yerlerde halk dini konularda bu kişilere sorular soruyor, onlar da bu soruları cevaplandırıyordu fakat her yerin kendine ozgu gelenekleri ve gorenekleriyle bazı meseleler bunlara uygun cozuluyordu. Farklı yerlere dağılan bu sahabelerin yayılması ve uygulamalarıyla zamanla farklı goruşler ortaya cıkmıştır.
İslam mezhepleri, Hz. Ali ile Muaviye arasındaki savaş ve İslam toplumundaki bolunme Sunnilik, Şiilik ve Haricilik şeklinde olarak ilk mezhepsel ayrışmayı beraberinde getirmiştir. Erken donemlerde değişik İslam şehirlerinde, bu şehirlerin adıyla anılan okullar bulunmaktadır. Şam, Kufe, Basra, Medine medreseleri bunlardan sadece birkacıdır.
Değerlendirme ve tartışmalar
Mezhepler ayet ve hadisleri farklı anlamaktan kaynaklanan ekollerdir ve farklı anlayışların en baştan itibaren İslam toplumunda bulunması doğaldır. Ancak farklı anlayışların kurumsallaşması anlamında Hz. Muhammed'in zamanında mezhep olduğu soylenemez.
Dini meselelerde inananlar Hz Muhammed'e geliyor, soruyordu. Hz. Muhammed hukum veriyor, muhakeme icin gelenlerin davalarını neticeye bağlıyordu. Bazen de soruyu cevaplandırmak icin konu hakkında vahiy gelmesini bekliyordu. Eğer ayet acıklamaya muhtacsa, Muhammed o ayeti izah ediyordu.
Hz Muhammed'in sozleri kesin bağlayıcılığa sahipti, bir meselede ne diyorsa, Sahabiler onu yapıyorlardı. Cunku bununla ilgili Allah'ın emri vardı: "Hz.Muhammed size ne emretmişse alın, neyi yasaklıyorsa ondan da kacının…"
Boyle olunca, Hz Muhammed hayatta iken farklı mezheplere ihtiyac yoktu diye duşunenler olsa da, gunumuzde mezheplere gercekten ihtiyac var mı, yok mu diye farklı Âlimler tarafınca tartışılıyor. Bu goruşun en onemli gerekcelerinden bir tanesi de, mezheplerin varlığının İslam Âleminde birlik oluşturulmasında en buyuk engellerden biri olarak gorulmesidir. Mezhep karşıtı olanlar tarafından Kuran'dan Al-i İmran Suresi 103. ayet gosterilir: "Hep birlikte Allah'ın ipine (Kur'an'a) sımsıkı sarılın. Parcalanıp bolunmeyin..."
İnananlar acısından mezheplerin bağlayıcı olup olmadığı da tartışıla gelen meselelerdendir. Mezhepler arası catışmaların siyasi, dini karakterde egemenlik ya da menfaate dayalı catışmalar olması muhtemeldir.