
Yılbaşı tatilinizi ailenizle birlikte eğlenceli bir şekilde gecirmek istiyorsanız Tabu oyunu oynayabilirsiniz. Ailenizle hem sohbet, muhabbet hem de eğlenceli vakit gecirmek isteyenler bu tarz oyunların oynanışını araştırıyor. Peki Tabu nasıl oynanır? Tabu kartları hakkında bilgiler! Tabu nasıl biter? Birinci nasıl olunur? Evde tabu yapımı! Evde tabu oyunu yapılışı!
[h=3]TABU OYUNU NEDİR? NASIL OYNANIR?[/h]Tabu, ailenizle birlikte oynayabileceğiniz eğlenceli bir kelime oyunudur. Tabu oyunu, 2 takım halinde oynanır. Oyuncular iki eşit gruba ayrılmalıdır. Oyun tahtası da duz bir alana yerleştirilir ve uzerine de rengine gore kartlar dizilir. Gruptan biri oyuna başlamak icin tabu kartlarından 5 tanesini secer.
Kelimeyi anlatacak olan kişi kartları eline aldığı anda sure başlar ve kum saati cevirilir. Ancak, kelimeyi anlatırken yasaklı sozcukler kullanılamaz. Bunun icin de karşı takımdan biri karta bakarak yasaklı kelimenin kullanılıp kullanılmadığını kontrol eder. Doğru bilinen her kart, takıma puan kazandırır.
Cok sayıda kelimenin yer aldığı tabuda amac; kartta yazan kelimeyi yasaklı kelimeleri kullanmadan anlatabilmektir.
[h=3]TABU KELİME NEDİR?[/h]Tabu kelime, sosyal kısıtlamalar nedeniyle kelimelerin veya dilin diğer bolumlerinin kullanımını kısıtlayan bir tabu turudur. Bunun sebebi dilin belirli bolumlerindeki (belirli kelimeler veya sesler gibi) bir tabu veya tabunun konusundan kacınma ihtiyacı olabilir. Dunyanın bazı yerlerinde oluleri isimlendirmeye karşı kullanılan tabu buna bir ornektir. Tabu kelimelerin kullanımı genellikle husnutabir ile engellenir. Turkcede "olmek" anlamına gelen melek oldu, husnutabire bir ornektir. Tabu kelimeleri bircok yeni sozcuğun veya soz grubunun oluşmasına esin kaynağı olmuştur.

Hastaları ve oluleri toplumun geri kalanından ayırmak en eski zamandan beri bir gelenektir. Bazı tabular ise kadınlara, cinselliğe, doğuma veya belli olaylara yoneliktir. Dovuşte olmuş bir horozu yemek, reisi silah altında olan bir evin erkek hayvanını oldurmek vb.
Bazı tabular gecici, belli donemler icinken bazıları sureklidir. Bazı kozmik ya da kutsal sayılan bolgeler, kimsenin yaklaşmaya cesaret edemediği yerler, bazı mezarlar gibi.
Bugun farkında olmadan uygulanan bazı gelenekler de tabulardan kaynaklanmıştır. Bazı bolgelerde hukumdar toprağa dokunmamalıydı, cunku gucleriyle toprağın olmesine neden olabilirdi; bu nedenle taşınmalı ya da halı uzerinde yurumeliydi.
Evrensel bir tabu yoktur ancak tabu mekanizması her zaman aynıdır. Bazı nesneler, kişiler ya da bolgeler tamamen farklı bir ontolojik sisteme dahil olurlar ve bunlara dokunmak ontolojik duzlemde olumcul sonuclar doğuracak bir kırılmaya neden olur.
Bazı tabu ornekleri kaygı ve uzaklaşma yaratan, tuhaf, uğursuz, gizemli vb. olanların normal olanlardan ayrılarak tabu haline getirildiğini gosteriyor. Bu nesne, kişi ya da davranışlar aşağılanmaz, tersine bir değer atfedilir. Kızılderililerde, bircok Afrika kabilesinde, Şamanlarda kutsal guclere sahip olan kişilerin itici gorunuşe sahip, noropat, sinirsel acıdan dengesiz ya da cirkin kişilerden secilmesi gibi.
Son olarak Sigmund Freud'dan bahsetmek gerekir. Freud tabuların bilimsel bir analizini yapmış ve bu tur yasaklara karşı guclu bilincaltı gudulerle hareket edildiğini ortaya cıkarmıştır.
[h=3]TURK HALK KULTURUNDE TABU[/h]Kutsal yasaklar, Turk halk kulturunde "Koruğ" sozcuğu ile karşılanır. Bu kelime "Kor" sozcuğunden turemiştir ve korumak fiilinden gelir. Turk halk inancında, şamanizmde ve mitolojide sık sık rastlanan bu yasaklara Koru veya Korı da denir. Yapılması, dokunulması, gidilmesi, soylenmesi dinsel veya metafizik icerikli bir sonuca bağlanmış olan yasak. Masallarda ve efsanelerde sık sık gorulen yasaklar şu şekildedir.
Bakma yasağı : Savaşcının geriye donup bakmaması gerekir. Bazen de herkesin başını cevirip bakması yasaklanır.
Uyuma yasağı : Bir ağacın altında ejderhayı bekleyen yiğidin uyumaması gerekir. Bunun icin kolunu keserek tuz basar.
Soyleme Yasağı : Bazı sozlerin soylenmemesi veya hic kimseyle konuşulmaması gerekir. Ozellikle kutlu hayvanların adı anılmaz. Bazı soyut varlıkları anmak da onları cağırmak dermektir.