'La Havle Vela Kuvvete İlla Billahil Aliyyil Azim' duası sabır duası, sıkıntı duası ve İsmi Azam dualarında da gecmektedir. Bu duanın anlamı ve fazileti cok buyuktur. Peki La Havle Vela Kuvvete İlla Billahil Aliyyil Azim ne demek, ne anlama geliyor? Duanın okunuşu, Arapca yazılışı ve Turkce meali nasıldır?
[h=3]LA HAVLE VELA KUVVETE İLLA BİLLAHİL ALİYYİL AZİM DUASI NEDİR?[/h]La Havle Vela Kuvvete İlla Billahil Aliyyil Azim, Allah'tan guc ve kuvvet istemek, gucun ve kuvvetin Allah (c.c.) 'den geldiğini bilmek manasına gelmektedir. Duanın Turkce meali 'Guc ve kuvvet, sadece Yuce ve Buyuk olan Allah'ın yardımıyla elde edilir.' anlamına gelmektedir. Bu duayı Hz. Muhammed (S.A.V.) bizzat ashabına tavsiye etmiştir. Surekli okunan ve tesbihi cekilen bir duadır. Ozellikle gunde en az 100 kere tesbihi cekilmesi tavsiye edilmiştir. Fazileti ve anlamı cok buyuk olduğu icin zor durumlarda, sıkıntılı anlarda, sabırlı olunması gereken zamanlarda okunur. Eğer gunluk tesbih ve zikir cekmek istiyorsanız bu duanın da okunması tavsiye edilir.

[h=3]LA HAVLE VELA KUVVETE İLLA BİLLAHİL ALİYYİL AZİM TURKCE MEALİ NEDİR?[/h]Duanın Turkce anlamı : "Guc ve kuvvet, sadece Yuce ve Buyuk olan Allah'ın yardımıyla elde edilir."
Duanın Okunuşu : La havle vela kuvvete illa billahil aliyyil azim.
[h=3]LA HAVLE VELA KUVVETE İLLA BİLLAHİL ALİYYİL AZİM ARAPCA YAZILIŞI VE OKUNUŞU[/h]Normal okunuşu : La havle vela kuvvete illa billahil aliyyil azim
Kısa okunuşu : La havle vela kuvvete illa billah'
'La havle vela kuvvete illa billah' duasının kısa okunuşu da yukarıdaki gibidir.
[h=3]LA HAVLE VELA KUVVETE İLLA BİLLAHİL ALİYYİL AZİM HANGİ SUREDE GECER?[/h]'La havle vela kuvvete illa billahil aliyyil azim' duası bir zikirdir. Kur-an'ı Kerim'de doğrudan gecmemektedir. Fakat Kehf Suresi 39. ayetinde "L Kuvvete İll BillÂh" şeklinde gecmektedir.
Yukarıda gorduğunuz gibi Kehf Suresi'nin 39. ayetinde bu şekilde geciyor.
"La Havle Vela Kuvvete İlla Billahil Aliyyil Azim" duasının uzun hali de mevcuttur.
Uzun hali : Subhanallahi vel hamdu lillahi ve la ilahe illellahu vallahu ekber. Ve la havle ve la kuvvete illa billahil aliyyil azim.
Meali : Allahı butun noksan sıfatlardan tanzih eder, kemal sıfatlarla muttasıf olduğunu kabul ederim. Butun hamd ve şukurler Allah'adır. Allah'tan başka hic bir ilah yoktur. İhtiyacları gideren ve zararları yok eden yalnız yuce ve guclu olan Allah'tır.
[h=3]KEHF SURESİ 32-44. AYETLERİ TEFSİRİ[/h]Yuce Allah onceki Âyetlerde inanmayanların cehennemdeki durumlarıyla inananların cennetteki durumlarını anlattıktan sonra, burada da bu iki grubun hallerine uygun olarak biri imanın, diğeri kufrun temsilcisi durumundaki iki adamın inanc ve davranış ozelliklerini ornek vermiştir. Âyetlerden anlaşıldığına gore kufrun temsilcisi olan şahıs buyuk bir servete sahiptir; imanın temsilcisi ise fakir ve zayıftır. Servet sahibi olan şahıs Allah'a iman edip verdiği nimete şukredeceği yerde, servetini fakir arkadaşına karşı boburlenme ve nankorluk vesilesi yapmıştır. Malının yok olmayacağına ve kıyametin kopmayacağına inanmaktadır; kopsa bile Âhirette Allah katında dunyadakinden daha iyi bir durumda olacağını iddia etmektedir.
Âhirete inanan arkadaşı ise iman ve sÂlih amel konusunda ona oğut vermiş, kendisini topraktan yaratıp ceşitli safhalardan gecirdikten sonra mukemmel bir insan haline getiren Allah'a ortak koşarak nankorluk etmesinin uygun olmadığını, Âhireti inkÂr etmenin bir bakıma Allah'ı inkÂr etmek olduğunu bildirmiştir. Zenginlik de yoksulluk da birer imtihan aracıdır. Bu Âyetlerde imtihanı kazanan ile kaybeden iki ornek canlı bir uslûp icinde, karşılaştırma yontemiyle verilmektedir.
Bu iki kişinin kimlikleri konusunda tefsirlerde farklı goruşler vardır: a) Bunlar Mekke'de Mahzûm kabilesinden iki kardeştir. Biri kÂfir olan Esved b. Abdu'l-Eşed, diğeri ise musluman olan kardeşi Ebû Seleme'dir. Bahceler ise muhtemelen TÂif'te bulunmaktadır. b) Bunlar İsrÂiloğulları'ndan iki kardeştir. Babalarından kalan mirası boluştuklerinde, mumin olan malını hayır yolunda harcamış, diğeri ise ornekte anlatılan bağları satın almıştır. Sonuc ise anlatıldığı gibi husrandır (İbn Âşûr, XV, 316). c) Bu olay inananla inanmayan insanın ic dunyalarını anlatan bir temsildir. Burada inanmanın insan ruhuna verdiği guven ve huzur ile inancsızlığın sebep olduğu guvensizlik ve huzursuzluk anlatılarak Mekkeli zengin muşriklerle yoksul muslumanların ruh halleri tasvir edilmiştir. Yoksul insanlarla beraber oturmaya tenezzul etmeyen zenginlerin tutumlarını kınayan ve Hz. Peygamber'e onların sozlerine uymamasını emreden Âyetlerden sonra bu misalin getirilmesi, muşriklerin sonunun o bahce sahibi zenginin sonuna benzeyeceğine işaret etmektedir.
[h=3]KAF SURESİ 39-40. AYET TEFSİRİ[/h]Tefsircilerin bir kısmı, guneş doğmadan onceki hamd ve tesbihi sabah namazı, batmadan oncekini oğle ve ikindi namazları, gecenin bir kısmındakini akşam ve yatsı namazları, secdelerin ardından yapılması istenen tesbihi ise nÂfile (sunnet) namazları olarak yorumlamışlardır. Sûrenin peygamberliğin ilk yıllarında nÂzil olduğu ve bu sırada henuz beş vakit namazın farz kılınmadığı dikkate alındığında, Âyetlerde zikredilen vakitlerde Allah'ı hamd ve tesbih (tenzih) ile anmayı, nÂfile namaz veya doğrudan zihin ve dil ile anma şeklinde anlamak daha uygun olur. Konuya acıklık getiren sahih hadisler de vardır:
a) Cerîr b. Abdullah isimli sahÂbî anlatıyor: Hz. Peygamber ile beraber oturuyorduk, dolunayın bulunduğu gece idi, aya baktı ve şoyle buyurdu: "Bakın, şu ayı nasıl goruyorsanız rabbinizi de boyle, zahmet cekmeden goreceksiniz. Guneş doğmadan ve batmadan namaz kılmayı engelleyen şeylerin ustesinden gelebilirseniz kılın." RÂvi Cerîr, bununla sabah ve ikindi namazlarının kastedildiğini soylemiş, sonra da acıklamakta olduğumuz Âyeti okumuştur (Muslim, "MesÂcid", 211). RÂvi bu ifadeyi sabah ve ikindi namazları olarak yorumlamış olsa da, "yapabilirseniz, meşgaleleri yenebilirseniz" mÂnasına da gelen şart, kastedilen namazın farz namaz olmadığını gostermektedir.
b) Geceleyin uyanıp da "L ilÂhe illallÂhu vahdehû l şerîke leh, lehu'l-mulku ve lehu'l-hamdu ve huve al kulli şey'in kadîr. SubhÂnallÂhi ve'l-hamdu lillÂhi ve l ilÂhe illallÂhu vallÂhu ekber. Ve l havle ve l kuvvete ill billÂhi'l-aliyyi'l-azîm" diyen, sonra da bağışlanmayı dileyen bağışlanır, dua edenin duası kabul edilir, abdest alanın (ve namaz kılanın namazı) makbul olur" (BuhÂrî, "Teheccud", 21). Bu hadis de gece zikrinin (tesbihinin) ne olduğunu acıklamaktadır.
c) Hz. Peygamber'in namazlardan sonra, bugun de soylemeye devam ettiğimiz sozleri (zikir ve tesbihleri) soylediği sahih kaynaklarda yer almaktadır (mesel bk. Muslim, "MesÂcid", 135-146). Vahiy dilinde namaz, secde kelimesiyle de ifade edilmektedir, her secdeden sonra yapılacak zikir ve tesbihin ne olduğu da bu hadislerden anlaşılmaktadır.
Muşriklerin sozlu sataşmalarına ve iftiralarına karşı sabır tavsiye edilirken arkasından namaz ve zikir tedbirine yer verilmesi, namaz ve zi-kirle (Allah'ı anma, O'nunla gonul ve şuur ilişkisini diri tutma) sabır, direnme ve dayanma arasında sıkı bir ilişkinin bulunduğunu gostermektedir.
[h=3]LA HAVLE VELA KUVVETE İLLA BİLLAHİL ALİYYİL AZİM FAZİLETİ VE HAKKINDA HADİSLER[/h]- Enes b. MÂlik"in naklettiğine gore, Hz. Peygamber (sav) şoyle buyurmuştur: "Kişi evinden cıkacağı zaman, "BismillÂh, tevekkeltu alÂllÂh, l havle vel kuvvete ill billÂh." (Allah"ın adıyla. Allah"a tevekkul ettim. Guc ve kuvvet sadece Allah"tandır.) dediğinde (ona) şoyle denilir: "(İşte şimdi) sana rehberlik edilir, ihtiyacların karşılanır ve korunursun…""
(D5095 Ebû DÂvûd, Edeb, 102-103)
- Ek olarak Kaf Suresi'nin 39-40. ayetindeki tefsirine gore de gece uyanıp da aşağıdaki duayı okuyan kişi bağışlanma dilerse bağışlanır, dua edenin duası kabul edilir, abdest alanın ve namaz kılanın namazı makbul olur şeklinde buyurulmuştur. (Kaynak : Buhari)
"L ilÂhe illallÂhu vahdehû l şerîke leh, lehu'l-mulku ve lehu'l-hamdu ve huve al kulli şey'in kadîr. SubhÂnallÂhi ve'l-hamdu lillÂhi ve l ilÂhe illallÂhu vallÂhu ekber. Ve l havle ve l kuvvete ill billÂhi'l-aliyyi'l-azîm"