
Cehalet kelimesi gunluk hayatta sık kullanılan kelimelerden bir tanesidir. İletişimde, sosyal medyada ve gunluk hayatın icerisinde cok sık kullanılan cehalet kelimesi, yaygın kullanılan bir kelimedir.Turk Dil Kurumu'na (TDK) gore bircok farklı anlamda kullanılan cehalet kelimesi, Ahlak kurallarında ve İslam'da farklı ceşitlerde yorumlanabilmektedir. Peki Cehalet ne demek, TDK'ya gore anlamı nedir? İslam'da cehalet ne anlama gelir? İşte cevapları...


[h=3]İSLAM'DA CEHALET NE DEMEK?[/h]CehÂlet kelimesi İslam'da, Cehl gibi "bilmemek, bilgi ve gorguden yoksun olmak" anlamında bir sıfat olup isim olarak da kullanılır. Kur'Ân-ı Kerîm'de dort Âyette cehÂlet şeklinde, yirmi Âyette de aynı kokten gelen muhtelif isim ve fiiller şeklinde gecmektedir (bk. M. F. AbdulbÂki, el-Mu?cem, "chl" md.). Bu Âyetlerde genellikle cehÂletin fenalığı, cahillerin yanılgıları, kotuluk ve zararları uzerinde durulmuştur. Yine Kur'an'da ilim ve hikmetin Allah'ın sıfatları arasında yer alması, ayrıca Hz. Âdem'den itibaren butun peygamberlere verilen en onemli meziyetler icinde ilim ve hikmetin zikredilmesi (mesel bk. el-Bakara 2/31-33, 151, 251; en-Nis 4/113; Yûsuf 12/22), cehÂlete karşı bir tavır olarak yorumlanmıştır. Kur'an'ın ilk inen Âyetlerinde kalem kullanmanın ve Allah'ın insana bilmediği şeyleri oğretmesinin oneminin vurgulanması (bk. el-Alak 96/4-5), dolaylı olarak cehÂletin insan icin en başta gelen kusur ve tehlikelerden biri olduğunu gostermektedir. Nitekim RÂgıb el-İsfahÂnî, insanı diğer canlılardan ayıran meziyetlerin başında akıl ve bilginin geldiği şeklindeki yaygın goruşu hatırlatarak hayatını bilgisizlik icinde geciren bir kimsenin hayvanlık mertebesini aşamayacağını, hatta varlık alanına cıkmış dahi sayılamayacağını belirtmiştir. Cunku hayvan kendi varlık imkÂnlarından yani duyumlarından tam olarak faydalanırken cehÂlete razı olan insan bilgi edinme imkÂnını kullanmamıştır (e?-?erî?a il mekÂrimi'ş-şerî?a, s. 99). İsfahÂnî'ye gore hayatla bilgi arasındaki sıkı ilişkiden dolayı Kur'an'da ilim "ruh" kelimesiyle de ifade edilmiştir (bk. eş-Şûr 42/52).
Hadislerde de gerek cehÂlet ve cehl, gerekse bunlardan turemiş olan diğer kelimeler sıkca kullanılmış, Hz. Peygamber hem sozleriyle hem de icraatıyla muslumanları din ve dunya işlerinde cehÂletten kurtarmak icin buyuk caba sarfetmiştir. Nitekim hicretten hemen sonra, ilki Mescid-i Nebevî bitişiğindeki Suffe olmak uzere Medine'nin ceşitli mahallelerinde mektepler acılmış, Hz. Peygamber'in sağlığında bu şehirde sayıları dokuza ulaşan mescidler aynı zamanda birer mektep olarak kullanılmıştır. Suffe'de bizzat Hz. Peygamber ders verdiği gibi sahÂbîlerden de oğretmenlik yapanlar vardı. Mesel UbÂde b. SÂmit okuma yazma, Abdullah b. Saîd de hikmet mahiyetindeki ozdeyişleri oğretiyordu. Hz. Peygamber'in, Bedir Savaşı'nda esir duşenler arasından okuma yazma bilen muşrik askerlerinden her birinin 4000 dirhemlik kurtuluş fidyesi yerine on muslumana okuma yazma oğretmesini şart koşması, onun cehÂleti yenme cabalarının onemli bir orneğidir. Esasen İslÂm dunyasında, ozellikle ilk yuzyıllarda dinî ve din dışı ilimlerde gozlenen hızlı gelişmeler, Kur'an ve Sunnet'te cehÂletin yerilmesine ve bilgi donanımına verilen buyuk onemin sonucudur. İslÂm bilginleri cehÂletin kotuluğu ve ilmin değeri uzerinde ısrarla durmuşlar, başta hadis mecmuaları olmak uzere ahlÂk, edeb, eğitim ve oğretime dair kitaplarla bibliyografik eserler vb. kaynaklarda cehÂletin kotuluk ve zararları, sebepleri ve careleri, cahillerin yanılgıları, ilimler ve Âlimler karşısındaki olumsuz tavırları, ilmin onemi, eğitim ve oğretimin şartları ve kuralları gibi konular işlenmiştir.