Turkiye Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıcdaroğlu'nun "uyuşturucu, organ ticareti yapanlardan vergi alınması gerektiği" yonundeki sozlerine ilişkin, "Sen ne yapıyorsun, farkında mısın? Bu ne sapkınlıktır? İstikametini tamamen şaşırmış." dedi.
Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda, Kılıcdaroğlu'nun dun CHP Grup Toplantısı'ndaki, "Asgari ucretten hangi vergiyi alacaksın? Sen asıl vergiyi, alınması gereken yerlerden alacaksın. Uyuşturucu ticareti yapan adamdan, organ ticareti yapan adamdan, kara parayla devleti dolandıranlardan vergi alacaksın." ifadelerini anımsatarak, şoyle konuştu:

"Bu ne demek biliyor musunuz? 'Uyuşturucu satıcılığı yapabilirsiniz, organ mafyası olarak orgutler kurabilirsiniz.' Sen ne yapıyorsun, farkında mısın? Bu ne sapkınlıktır? İstikametini tamamen şaşırmış. O zaman gel, şoyle bir uyuşturucu orgutunu kur, bir de uyuşturucu orgutu dışında organ mafyasını kur, hic olmazsa devlet senden bir şeyler elde etsin. Başka bir işe yaramıyorsun. Dun bunu kendin grup konuşmanda soyledin. Vergi konusunda da maliyede belli bir tecrubesi var. Dolayısıyla bu adımı atarsa belki bir işe yarar."
Siyasetin, bu olmadığının altını cizen Erdoğan, Kılıcdaroğlu'nun siyaseti oğrenmesi icin bu soylediklerine ispat gerektiğini soyledi. Erdoğan, meselenin sadece bunlardan ibaret olmadığını, CHP zihniyetinin asıl gayesini anlamak icin son gunlerdeki kimi uygulamalara bakmak gerektiğini belirtti.
Kendilerini ulkenin ve milletin değerleriyle barışmış gostermek icin kırk takla atanların, buldukları her fırsatta nasıl tek parti faşizmine donduklerini bu orneklerde acıkca gormenin mumkun olduğunu ifade eden Erdoğan, şoyle devam etti:
"Bu zihniyet gectiğimiz gunlerde, 'Mevlana'nın vuslat yıldonumu toreni' kılıfı altında, asırların birikimi olan bir geleneği yerle yeksan etmeye kalktı. Milletimizin uzun mucadeleler sonunda yıktığı, Kur'an-ı Kerim'i ve ezanı Turkce okutma benzeri bir garabet, 'Mevlevi Mukabelesi' adı altında İstanbul'da sahnelendi. 'Allahuekber' demekten, 'Lailaheillallah' demekten, 'Sadakallahulazim' demekten imtina eden zihniyetin, 70 yıl sonra yeniden hortladığına şahit olduk.
Aynı zihniyetin, Ayasofya'nın ibadete acılmasından, Buyuk Camlıca Camii, Melike Hatun Camii gibi abide eserlerin ulkemize kazandırılmasından duyduğu rahatsızlığı da unutuyor değiliz. Aradan gecen bunca yıla rağmen demokrasiyi hala hazmedememiş olanların, tek parti faşizminin ozlemiyle yanıp tutuştukları anlaşılıyor. Biz milli iradeyi guclendirdikce, bu ozlemin emareleri ortaya sacılmaya başladı. Tabii buradaki asıl mesele, naatın ve duaların nasıl okunduğundan ziyade, nicin bu yola başvurulduğudur. Gercekten inanıyorsanız, dinimizin temel kaynaklarında belirtilen hukumler ve usuller acıkca ortadadır. Buna gore inancınızı, ibadetinizi, zikrinizi yaşarsınız, yaşatırsınız. Şayet inanmıyorsanız da boylesine hassas bir konuda inanc sahiplerini rencide edecek yollara başvurma hakkınızın olmadığını bileceksiniz."
Erdoğan, hayatları boyunca kimsenin kokeniyle, inancıyla, meşrebiyle, kulturuyle, hayat bicimiyle uğraşmadıklarını, uğraşmayacaklarını dile getirerek, ancak kimsenin de kendi inanclarına, meşreplerine, kulturlerine el ve dil uzatmasına musaade etmeyeceklerini belirtti.
Tasavvuftaki bir kaideye işaret eden Erdoğan, dergaha girerken bazı yerlerde 'Edeb ya Hu.' ifadesinin gorulebileceğini soyleyerek, "Yani el, dil, bel... Bunlara dikkat edeceksin. Buna dikkat etmediğin zaman rezil rusva olursun. Bunların da akıbeti budur." dedi.
"Yasin-i Şerif'i niye Turkce okumadın?"
"Kur'an-ı Kerim'e inanıyorsanız, ona gereken hurmeti gostermek mecburiyetindesiniz." diyen Erdoğan, "Eyup Sultan Camii'nde secim oncesi, kalkıp da bir mihrabiye yerine, Kur'an-ı Kerim'i onune acıp orada Yasin-i Şerif'ten beli bir bolumu aslına uygun olarak okumak sana bir şey getirmez. Niye onu Turkce okumadın? Bari onu da Turkce okusaydın. Bak bakalım millet sana ne değer veriyor. Her şey istismar… Gereken dersi, gereken hesabı sormak suretiyle bunlar alacak." diye konuştu.
"Hazreti Mevlana'nın veya bir başka murşidin izinden gidiyorsanız, bu yolun asırlara sari geleneklerine saygı gostermek mecburiyetindesiniz." diyen Erdoğan, aynı durumun Hristiyan'ından Musevi'sine kadar diğer inanc sahipleri icin de gecerli olduğunu kaydetti.
Muslumanlar icin Kur'an-ı Kerim'in nasıl kıraat edileceğine, ezanın nasıl okunacağına, ibadetin nasıl yapılacağına, o inancın temel kaynakları ve onlardan beslenen alimlerinin karar vermesi gerektiğini soyleyen Erdoğan, "Siz anlamazsınız bu işten. Kaldı ki bu ulkenin bir Din İşleri Yuksek Kurulu var. Buraya sorun. Diyanet teşkilatına sorun. Ama dert başka. Dert, bu ulkenin değerleriyle oynamak, istihza etmek. Milletin boyle bir talebi yokken kimi zaman ideolojik, kimi zaman turistik ve ticari hesaplarla dini sembollerimize sataşılmasını art niyetli buluyoruz." ifadelerini kullandı.
"Korkarız bu işin sonu, İstiklal Mahkemelerini yeniden kurma teşebbusune kadar varır"
"CHP'nin kafasında, 1940'ların faşist uygulamalarına geri donuş gibi bir hesap varsa, peşinen bunun yanlış olduğunu soyluyoruz." diyen Erdoğan, şunları kaydetti:
"Korkarız bu işin sonu, bir tarihci yazarımızın da isabetle belirttiği gibi, İstiklal Mahkemelerini yeniden kurma teşebbusune kadar varır. Gerci bu kafa, her fırsatta AK Parti mensuplarını yargılamaktan şirketlere ve gazetelere el koymaya kadar ancak İstiklal Mahkemesi icraatı olabilecek pek cok zırvayı acıkca dile getirmekten da kacınmıyor. Bu carpık hesap, bizden once milletten doner.
Demokrasiyi, hukuk devletini, milli iradenin ustunluğunu, maziden atiye kurduğumuz kopruyle inşa etmekte olduğumuz buyuk ve guclu Turkiye vizyonunu zehirleme gayretleri beyhudedir. Ulkemizi geriye değil ileriye doğru goturecek her hizmetin başımızın uzerinde yeri vardır. Ama milletimizin değerlerine, tarihine, kulturune yonelik hicbir terbiyesizliği, hicbir saldırıyı da hoş goremeyiz. Gecmişte uzunca bir sure ulkemizin enerjisini ve vaktini bu tur konularla heba edenlerin, bir kez daha aynı oyunu oynamalarına izin vermeyeceğiz. Onceleri cehaletlerine verdiğimiz sozlerinin ve davranışlarının, aslında bilincli ve kasıtlı olduğunu şupheye yer vermeyecek şekilde gorduğumuz icin kendilerine hak ettikleri şekilde mukabele etmeyi surdureceğiz. Elbette bu demokrasi, kalkınma, hak ve hukuk duşmanlarına en buyuk dersi, sandıkta milletimiz verecektir."
(Surecek)
Kaynak: Anadolu Ajansı / Ali Kemal Akan