30 Ekim 2020'de gercekleşen İzmir Depremi, 198 kişinin hayatını kaybetmesi ile tum Turkiye'yi yasa boğmuştu. Her ne kadar saatler sonra gercekleşen mucizeler yureğimize su serpse de deprem gerceği ile yıkıcı bir şekilde yeniden yuzleştik. ODTU Deprem Muhendisliği'nde gorevli bilim insanları ise İzmir Depremi uzerine yapılan bilimsel araştırmayı tamamladı.
Calışmanın ardından yayınlanan rapora gore İzmir’deki yapı stoğunun yaklaşık %70’i betonarme binalardan oluşuyor. Ayrıca TUİK verilerine gore de İzmir’de yaklaşık 670 bin bina bulunuyor. Bu binaların yaklaşık %88.5’i ikamet amaclı kullanılırken, %11.5’i ikamet amaclı olmayan (ofis, otel, muzeler vb.) binalar olarak belirlenmiş durumda.
[h=2]İzmir'deki binaların %77,5'inden fazlası modern deprem yonetmeliğine uygun değil:[/h]
İzmir'deki yapı stoğunda bulunan binaların taşıyıcılık ozellikleri rapora gore uce ayrılıyor. Betonarme binalar, yığma binalar ve diğerleri (celik yapı, ahşap vb.). TUİK verilerine gore İzmir’de bulunan binaların %69’u betonarme, %30’u yığma, %1’i ise diğer grubunda yer alıyor. Bu veriler, deprem yonetmeliklerinin yayınlanma tarihleri goz onune alınarak değerlendirilirse %17.2’si 1980 oncesi, %52.7’si 1980-2000 yılları arasında inşa edilmiş yapılardan oluşuyor. Son olarak yapıların %30’u 2000 sonrası inşa edilmiş durumda.
Raporda yer verildiği uzere, 1980-2000 yılları arasında İzmir'de ciddi bir yapı stoku artışı soz konusu. Daha onceki depremlerden tecrube edildiği uzere bu yıllar arasında inşa edilen binalar, hasar almaya daha musait durumdalar. Gunumuzde uygulanan modern deprem yonetmeliğine ise İzmir’deki yapı stoğunun %77.5’inden fazlası uygun olmadığı belirtiliyor.
[h=2]İzmir Bayraklı'da deprem normalden 2 ila 15 kat daha şiddetli sarsıntıya neden oldu:[/h]
İzmir'in Bayraklı ve Bornova ilceleri derin yumuşak gevşek aluvyon sahalarına sahip. Bu durum, sıkı zemin veya kaya sahalarına sahip yerlere kıyasla Bayraklı ve Bornova cevresinin yaklaşık iki ila beş kat daha şiddetli sarsıldığını ortaya koyuyor. Bu da bolgede bulunan yapı stoğu ciddi bir nasıl ciddi bir şekilde hasar aldığını ortaya koyuyor.
Cevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın hasar tespit verilerine gore 6.6 buyukluğundeki (AFAD) depremde 17 bina tamamen yıkılmış, yaklaşık 110 binanın ağır hasar aldığı ortaya koyulmuştu.
[h=2]Aşağıdaki fotoğrafa benzer sorumsuzluklar yıkımı kat ve kat artırdı:[/h]
Beton yapıların icerisinde bulunan demirler (donatılar) binanın hasar almaması acısından deprem anında buyuk bir oneme sahip. Ote yandan ODTU'nun raporunda belirtildiği uzere İzmir Depremi'nde hasar alan tum binaların donatılarında yaygın bir korozyon problemi (yukarıdaki gorsel) var.
Korozyon, en basit tabirle demirin cevre etkisiyle aşınmasıdır ve yıllar icinde betonarme binalarda ciddi hasarlara yol acabilir. Bu cercevede İzmir Bayraklı ilcesinde ozellikle toprağa temas sağlayan kolonların alt kısımlarında, aşırı korozyona uğramış demirlere rastlanmış durumda. ODTU tarafından yayınlanan raporda demir uzerinde oluşan bu aşınma demirin alanında %25-%65 arasında azalmaya yol acmıştır. Yani betonlar kalıyor ancak onları taşıyan demirler zamanla yok oluyor.
[h=2]Tsunamiye olan farkındalık arttı:[/h]
Sisam Adası yakınlarında oluşan deprem nedeniyle oluşan tsunami, Ege Bolgesi kıyılarını da vurmuş, dalgalar Sığacık iclerine kadar ilerlemişti. Rapora gore tsunamiden en cok etkilenen bolgeler deprem merkez ussune 30 km uzaklıkta bulunan Sığacık Teos Marina, Sığacık Korfezi ve Akarca bolgesi oldu.
Yine rapora gore Sığacık Korfezi'nde su baskını karadan 415 metre iceriye kadar kadar ulaştı. Alacatı Azmak'ta bu mesafe 2487 metrelere kadar ilerledi. Tsunaminin etkili olduğu kıyı bolgelerinde ciddi maddi hasarlar kaydedildi Yaşadığımız bu olay tsunamiye olan farkındalığı arttırmış olup, tsunaminin ulkemizdeki tehlikesini hatırlattı.
[h=2]İzmir bolgesinde sıvılaşma tehlikesi var:[/h]
Sıvılaşma, deprem benzeri dinamik yuklemelerde zeminin taşıma kapasitesini kaybederek zeminin sıvı gibi davranış gostermesidir. Rapora gore İzmir bolgesinde potansiyel sıvılaşma tehlikesine sahip bolgeler bulunuyor. Fakat Seferihisar ve guneyindeki aluvyon kesimlerinde saha araştırma ekibinin calışmaları sonucunda, herhangi bir sıvılaşma orneğine rastlanmıyor.
Ote yandan daha uzakta bulunan (fay yırtığından yaklaşık 45-50 km uzaklıkta) Gulbahce ve İcmeler kıyılarında sıvılaşmanın neden olduğu kum kaynamalarına rastlanıyor. Bu durum yayınlanan raporda Gulbahce’nin fay alanına yakınlığı ve bolgede sıcak su kaynaklarının bulunmasına bağlanıyor. Elde edilen numuneler ise ODTU İnşaat Muhendisliği Bolumu Zemin Mekaniği laboratuvarında test edilmek uzere alınıyor.
Araştırmada Tuzla ve Seferihisar faylarına ek olarak Kuşadası, Gumuldur, Selcuk, Soke ve Dilek Yarımadası cevresinde yer alan faylar da araştırıldı. Bu bolgelerde fay yuzluklerine cok yakın bolgeler dahil olmak uzere depreme bağlı kalıcı yuzey hasarlarına rastlanmamış durumda.
[h=2]Barajlar şimdilik guvende:[/h]
Raporda belirtildiği uzere, hasar tespit icin 31 Ekim'de bolgede bulunan Kucuk Menderes Havzasında Urkmez, Tahtalı, Kavakdere, Seferihisar, Alacatı, Balcova barajları ziyaret edilmiş ancak gorunur hicbir hasara rastlanmadı
Bu buyuk depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza rahmet diliyor, depremden etkilenen vatandaşlarımıza gecmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. Son olarak, İzmir’deki depremin araştırılmasında emeği gecen hocalarımıza teşekkurlerimizi sunuyoruz. Raporun tamamına buradan ulaşabilirsiniz.