adet duzensizliği nedenleri
adet duzensizliği neden olur



Merhaba Sevgili Melek'ler, bu yazımızda kadınsal hastalıkların basşında gelen ve hemen hemen her kadının nadir de olsa karşılaştığı adet duzensizliği nedenleri hakkında bilgiler paylaşıyor ve adet duzensizliğinin sonuclarını konu alıyoruz.




Adet donemleri kısa suren kadınların dikkate alması gereken luteal faz yetmezliği (periyodun ikinci doneminin kısa surmesi) kısırlık sebebi olabiliyor.

Normalde 28 gunde bir adet gormesi gereken bir kadın, 14. gunden sonra (yumurtlama gunu) 28 gunu tamamlamadan tekrar adet goruyorsa luteal faz yetmezliği durumu ile karşı karşıya demektir.

Luteal faz (periyoyodun ikinci donemi); adet dongusunde yumurtlama olduktan sonra diğer adetin başlamasına kadar gecen suredir. Adetin ikinci doneminin kısa surmesi sık gorulen, zor farkedilen fakat tedavisi kolay bir durumdur. Rahimin icini doşeyen dokunun doğru zamanda doğru yerde olmaması halidir. Bebeğin rahime yerleşmesi, rahimin icini doşeyen dokunun zamanlaması ile cok ilgili olduğu icin yumurtlama zamanından sonraki doneminin kısalığı gebeliğin gercekleşmesi ve devamlılığını surdurmesini etkileyebilir.



İdeal bir adet dongusunde vucut adet kanaması başlamadan birkac gun once FSH (Follikul uyarıcı hormon) salgılamaya başlar. Bunun sonucu yumurta taşıyan follikul denilen kistler buyumeye başlar. Follikul yeterli olgunluğa ulaştıktan sonra LH ( Luteinize Hormon) salınımı başlar. Bu hormonla follikul catlar ve icindeki yumurta tuplere doğru atılır. Catlamadan sonra follikul yeniden daha yoğun bir sıvı ile dolar. Oluşan korpus luteum adındaki yapı adet dongusunun ikinci yarısından itibaren progesteron hormonunun salgılanmasından sorumludur. Artmış progesteron seviyeleri rahimin icini doşeyen dokunun kalınlaşmasını ve damarlanmasını artırarak rahimi embriyonun tutunması icin uygun hale getirir. Progesteron adet kanamasının erken başlamasını da onler. Normal bir adet dongusunde korpus luteum ortalama 12 gun sureyle progesteron salgılar.

Luteal Faz Yetmezliği?nde normal adet dongusu birkac yonden bozulabilir. Zayıf follikul gelişimi, korpus luteumun erken sonlanması, rahimin icini doşeyen dokunun progesterona uygun yanıt vermemesi luteal faz yetmezliğinin sebepleri arasında olabilir.

Luteal fazda vucut ısısının artışından progesteron sorumludur. Vucut ısısını takip eden hastalar vucut ısısının 12 gun sureyle yuksek kalmadığını farketmektedirler. Ayrıca bir sonraki adet doneminde adet kanamaları yumurtlama olduktan sonraki 12-14 gunden daha once olduğu farkedilebilir.

Luteal Faz Yetmezliğinden şuphelenildiğinde kan progesteron seviyesine yumurtlamadan yedi 7 gun sonra bakılır. Progesteron seviyeleri az olduğunda, tedavi genellikle dışarıdan progesteron takviyesi vermek şeklinde olmaktadır. Bununla birlikte, yetersiz folikul gelişimi de duşuk progesteron seviyesine neden olabilir. Adetin ortasında follikulun boyutunu ultrason ile olcmek ayrıca kan hormon seviyelerine bakmak gerekmektedir. Eğer folikul gelişimi normal ise, luteal fazda porogesteron desteği verilir. Eğer folikul gelişimi yetersiz ise, yumurtalıkları uyarıcı ilaclar vermek gerekebilir. Bu sayede folikul gelişimi sağlanmakta ve daha kaliteli yumurta oluşabilmektedir.

TANI İCİN YAPILAN TETKİKLER;
Genellikle, teşhiste kan progesteron seviyesi, luteal faz uzunluğu ve ultrasonografik takip yeterli olabilmekte iken daha uzun suren hastalarda endometrial biopsi gerekebilmektedir.

Normalde endometrial biopsiyi bir sonraki adetten bir iki gun once almak gerekmektedir. Ayrıca bu adet doneminde hastanın hamile olmadığının tespit edilmesi de gerekmektedir.

İşlem sırasında ufak bir miktarda rahim icindeki doku patolojik inceleme icin alınmaktadır. Doku seviyesinde incelendiği icin, elde edilen bilgi cok onemlidir. Patalog, adetin o gunu ile doku gelişiminin uygun olup olmadığını inceler. Eğer uygun ise, rahimin ic dokusunun siklus ile uyumlu olduğu belirlenir. Eğer iki gunden fazla uygunsuzluk varsa, doku uyumlu değil denir.

Luteal faz yetmezliği sık gorulen bir durum olup tanı konması oldukca kolaydır. Ayrıca, doğru tedaviye hemen cevap vermektedir. Dolayısıyla, bu işlemde en onemli nokta, gercek nedenin belirlenmesi ve uygun tedavisinin planlanmasıdır.