Duygular uzerine yemin etmek ne kadar da boştur cunku duygularımızı kontrol altına almak cok zordur. Duygularımız beynimizin duygu merkezinde kayıtlı dururlar ve her an harekete gecmeye hazır, tetikte beklerler.

Ofkelendiğimizde, uzulduğumuzde ya da mutlu olduğumuzda, duygu merkezimiz bir takım hormonlar salgılar ve bizler harekete geceriz, davranışlarımızla tepkimizi gosteririz. Bağırırız ağlarız ya da mutlu olduysak gulumseriz. İşte; terk edilmek de aynen boyledir. Terk edildiğimizde muthiş bir acı duygusu hisseder ve tepkilerimizi veririz. Kimisi karşı tarafı suclayarak kendisini rahatlatır, kimisi pişmanlıklarının icine gomulur, kimisi dunyadan elini eteğini cekerken, kimisi de aşka isyan eder. Ama bunların hic birisi aşk acısını ve terk edilmişliğin yenilgisini dindirmez. Cunku, yapılması gereken yapılmıyordur, işte bu yuzden terk edilmenin dayanılmaz ağırlığında ezildikce eziliyordur.

Acıya ne kadar direnirseniz, o kadar artırırsınız. Şimdi soruyorum sizlere, pek cok guzel yaşanmışlıklar ve paylaşımlar yaşadığınız bir insanı ve ona olan duygularınızı unutmanız mumkun mu? Unutamazsınız, sadece zaman etkisini azaltır. Eğer kendinize direnmezseniz, acıyı hafifletirsiniz. Bir zamanlar mutlu olduğunuz ve mutlu ettiğiniz, dolayısıyla mutluluğu paylaştığınız bir insanı unutmak, onun yokluğunun verdiği acıyı hissetmemek gercek dışı bir beklenti değil mi? Acınızı yaşayın, ağlayın, yakınlarınızla duygularınızı paylaşın, gerekiyorsa uzman yardımı alın ve kendinizle yuzleşin.

Nerede hata yaptım?"ın cevabını arayın

Hicbir birliktelik, tek taraflı başlamaz ve bitmez. Eğer taraflardan biri akıl hastası, madde bağımlısı, alkol bağımlısı vb. gibi sorunlara sahip değilse, aşkta olduğu gibi, sorunlarda da eşler aynı sorumluluğa sahiptir. Terk edildiğinizin acısını yaşadıktan sonra, kendinize şu onemli soruyu sormaktan kacınmayın; "Bu ilişkide benim yanlışlarım nelerdi?" Bulacağınız ve yuzleşeceğiniz yanıtlar, sizin bir sonraki ilişkinizin daha sağlıklı yurumesini sağlayacaktır.