
Tunus'ta seyyar satıcı Muhammed Buazizi'nin yerel polisten gorduğu aşağılayıcı muamele karşısında kendisini yakmasıyla fitilini ateşlediği "Arap Baharı", aradan gecen 10 yılda sadece devrimlerin uğradığı ulkeleri değil tum bir coğrafyayı yıllara uzanacak bicimde derinden etkiledi.
"Arap Baharı" adı verilen surecin ilk kıvılcımı bundan 10 yıl once Tunus'ta parladı. Tunus kırsalındaki Sidi Buzid kentinde seyyar satıcılık yapan Muhammed Buazizi, 17 Aralık 2010'da polis karşısında gorduğu kotu muameleye dayanamayarak belediye binası onunde kendisini ateşe verdi. Soz konusu olay ulkesinde bir kıvılcım etkisi yarattı ve kitleleri "ekmek, onur ve ozgurluk" talepleriyle sokağa doktu.
Polisin sert mudahalesi karşısında gosteriler hızla Tunus icindeki kentlere yayıldı ve kısa surede ulke genelinde yuz binler meydanlara indi. Tunus'u 24 yıldır adeta bir polis devleti biciminde yoneten Zeynel Abidin bin Ali'nin 14 Ocak 2011'de yakın ailesini de yanına alarak ulkeden kacmak zorunda kaldı ve boylece Arap Baharı'nın ilk devrimi gercekleşmiş oldu.
Gosteriler hızla yayıldı
Arap Baharı'nın ikinci durağı Mısır'da 25 Ocak 2011'de başlayan halk hareketleri, 3 hafta gibi kısa bir surede 30 yıllık Husnu Mubarek iktidarının sonunu getirdi.
Adı pek cok yolsuzluğa bulaşan Mubarek, 11 Şubat 2011'de gorevini bırakmak zorunda kaldı.
Yemen'de ise 1978'den beri ulkeyi yoneten Ali Abdullah Salih'e karşı 27 Ocak 2011'de başlayan halk ayaklanması, Salih'in gorevden cekilerek yerine yardımcısı Abdurabbu Mansur Hadi'nin gecmesi ve ardından Hadi'nin 21 Şubat 2012'de tek aday olarak girdiği secimlerde ulkenin yeni Cumhurbaşkanı secilmesiyle sonuclandı.
Korfez ulkeleri arasında yonetimin Sunni ancak halkın coğunun Şii olduğu ve monarşiyle yonetilen Bahreyn'de, 14 Şubat 2011'de patlak veren yonetim karşıtı ayaklanmalar, hukumetin sert mudahalesiyle karşılaştı. Gostericilere yonelik şiddetli mudahalelerde olu ve yaralı sayısı ile tutuklamalar artarken gosterilere katılım da katlanarak surdu. Bahreyn yonetimi tum cabasına rağmen gosterileri bastıramayınca Korfez İşbirliği Konseyi (KİK), 14 Mart 2011'de bu ulkedeki gosterilere ortak askeri gucle mudahale etti. Boylece Bahreyn'deki gosteriler bastırıldı.
Libya'da 42 yıl boyunca iktidarını koruyan Muammer Kaddafi'ye karşı başlatılan gosterilere, yonetimin cevabı sert oldu. Gosterilerin 17 Şubat 2011'de silahlı mucadeleye, sonrasında ic savaşa evrilmesinin ardından NATO, Libya'ya mudahale etti. Arap Baharı isimli surecin hafızalarda iz bırakan en onemli sahnelerinden biri de devrik lider Kaddafi'nin 20 Ekim 2011'de Sirte'de oldurulduğu anlara ilişkin goruntuler oldu.
Suriye'nin Dera şehrinde 15 Mart 2011'de başlayan barışcıl protestolar daha sonraki surecte Beşşar Esed rejiminin kanlı mudahalesiyle yerini yıllardır suren ic savaşa bıraktı. İc savaşta şu ana kadar buyuk coğunluğu rejim ve rejime destek veren gucler tarafından duzenlenen saldırılarda olmak uzere yuz binlerce kişi katledilirken, milyonlarca Suriyeli evini kaybederek ya ulke icinde yerinden oldu ya da bolge ulkelerinde sığınmacı durumuna duştu.
Fas ve Urdun gibi parlamenter monarşiler ise bu sırada yaptıkları anayasal reformlarla gosteri dalgasını kısmen atlatmayı başardı.
Bu kadar kısa sure zarfında bu kadar geniş bir coğrafyada yaşanan ani değişim dalgası, super gucler ve bolgesel aktorler başta olmak uzere bolgedeki tum oyuncuları yeni bir denklem icinde tavır almaya itti.
"Arap Baharı kışa dondu"
Suriye'de başlayan halk ayaklanmasının dış mudahalelerin yaşandığı uzun ve kanlı bir ic savaşa donuşmesi ve Mısır'da demokratik yollarla goreve gelen yonetimin 2013 yazında askeri darbeyle devrilerek Abdulfettah es-Sisi liderliğindeki cunta yonetiminin ulkede uyguladığı baskılar, "Arap Baharı kışa dondu" yorumlarının sıkca dillendirilmesine yol actı.
Libya ve Yemen'in de aynı şekilde ic savaşın ve dış mudahelenin yaşandığı ulkeler olarak one cıkmasıyla, bu değerlendirme daha da pekişti.
Arap Baharı isimli surecin yol actığı protesto dalgasını, halka sunduğu refah ve mali imkanları coğaltarak otelemeye calışan Korfez monarşileri, devrimlerle sahneye cıkan aktorleri kendisi icin bir tehdit olarak gordu.
Korfez'deki petrol zengini monarşiler, devrimlerin iktidara getirdiği ya da koalisyon ortağı yaptığı İhvan yanlısı hareketleri, ulusal guvenlik tehdidi kabul etti ve karşı devrimler icin yoğun ve maliyetli bir caba icine girdi.
Aradan gecen 10 yıl icinde Arap Baharı'nın beşiği ve kalesi niteliğindeki Tunus, Arap dunyasının kişisel hak ve hurriyetlere en geniş alan tanıyan bir anayasayı kabul etmeyi başardı. Tunus, yaşadığı sosyoekonomik sorunların derinleşmesine rağmen iktidarın secimler aracılığıyla devredildiği bir demokrasiye kavuşmayı başaran tek ulke olarak one cıktı.
Mısır'da darbe sonrasında ve Bahreyn'de de ayaklanmaların bastırılmasının ardından yonetimlerin muhaliflere karşı baskıları ciddi bicimde arttı.
Suriye'de yaşanan ic savaşta ortaya cıkan fanatik silahlı gruplar giderek guc kazandı ve teror orgutu DEAŞ, Suriye'de Rakka'dan Irak icinde Musul'a kadar uzanan Britanya adasından daha geniş bir coğrafyada hakimiyet sağladı. DEAŞ, sadece Suriye ve Irak'ı değil geniş bir coğrafyayı kanlı saldırılarla hedef aldı. DEAŞ'ın guc kazanması, Arap Baharı'nın ozgurluk taleplerindense bolgede yeni bir guvenlik arayışını oncelik haline getirdi.
Arap Baharı depremi durdu ancak artcıları suruyor
Arap Baharı isimli surecte bolge başkentlerindeki ayaklanmalar ve yonetimlerin devrilmesi peş peşe ve cok kısa bir zaman icinde yaşandı.
Ancak, aradan gecen 10 yıllık sure icinde, farklı başkentlerde benzer taleplerle ayaklanmalar yaşanmaya da devam etti.
Artcı protesto dalgası Urdun ve Sudan'a 2018; Cezayir, Irak ve Lubnan'a da 2019 yılında ulaştı ve hukumetleri koltuklarından ederek yeni isimlerin onunu actı.
"Yuzyıllardır suren otoriterlik ve reform eksikliği, 10 yıllık bir surecle giderilemez"
Beyrut Amerikan Universitesi Tarih Bolumu'nden Makram Rabah, Arap Baharı'nın tum bolgeyi şekillendireceği fikrini baştan gercek dışı bulduğunu belirterek, "Devrimler zaman alır. Arap Baharı hala devam ediyor. Bunu birden fazla bicimde bolgedeki protesto dalgalarıyla yaşıyoruz. Bolgedeki diktatorluklerin ya da yonetimlerin, daha once kullandığı tehdit dilini artık kullanamadığını ve bilakis iktidara ilişkin muzakerelerde pazarlıklar yapmak zorunda kaldığını goruyoruz. Sistemlerin otoriter yapıları değişmemiş olabilirler ama artık kesinlikle iktidara yonelik bir pazarlık soz konusu." diye konuştu.
Sudan'daki protestolara ve Irak'ta gosterilerin ardından goreve gelen yeni Başbakan Mustafa el-Kazımi'nin halka reform vadettiğine işaret eden Rabah, tum bunların Arap Baharı'nın kazanımları olduğunu soyledi.
Arap Baharı'nın kışa donduğunu soylemek icin henuz erken olduğunu ve mevsimlerin surekli değiştiğini unutmamak gerektiğini dile getiren Rabah, "Yuzyıllardır suren otoriterlik ve reform eksikliği 10 yıllık bir surecle giderilemez. Bu, uzun soluklu bir surec. Ben bunu kendi oğrencilerimde, bolgenin genclerinde de goruyorum. Beklentilerimizi kontrol etmeliyiz. Değişim yavaş bir surec bebek adımlarına ihtiyac duyar." ifadelerini kullandı.
"En buyuk zafer, korku eşeğinin aşılması"
Long Island Universitesi'nden Dr. Dalya Fehmi, Arap Baharı surecindeki protesto dalgasının "yıllardan beri katlanarak gelen tiranlık, kitlesel işsizlik, ekonomik buhranın birikmişliği ile başladığına" işaret ederek, "Bu donemdeki en buyuk zafer, korku eşeğinin aşılmasıydı. İnsanlar ilk defa gercekten cok yerleşik vaziyetteki rejimlerden hesap sordu. Kimse Bin Ali'nin, Mubarek'in devrilmesini beklemiyordu." dedi.
Mısır'da bir anda siyasi katılımın hızla arttığını aktaran Fehmi, 3 yıl icinde 17 kez kurulan sandıklar onunde uzun kuyruklar oluşturulduğunu ve demokrasiye inancın pekiştiğini vurguladı.
Fehmi, ayaklanmaların ardından ilk birkac yıl icinde bolge icin her şeyin mumkun olduğuna yonelik bir umut yukseldiğini ancak ordunun rolu, jeopolitik dengeler ve uluslararası guclerin cıkarlarının buna musaade etmeyeceğinin gozden kacırıldığını kaydetti.
Arap Baharı'nın kış değil her şeyi yok eden "bir kutup girdabı" halini aldığı değerlendirmesini yapan Fehmi, "Bugun gelinen noktada, 'Artık masumları oldurmeyin', 'Yargısız infazları durdurun', 'Toplu yargılamaları, idam kararlarını engelleyin' cağrıları yapıyoruz. Bu 2010-2011 doneminin sunduğu beklentiler, o kadar yoğun bir işkence ve baskıya donuştu ki bugune kadar ışık tutmadığımız değişkenler nelerdi sorusunu kendimize sormayı zorunlu hale getirdi." ifadelerini kullandı.
Fehmi, Arap Baharı'nın Orta Doğu'ya yonelik genel bazı algıları da ortadan kaldırdığını belirterek, şunları kaydetti:
"Hala daha Orta Doğu hakkında, demokrasi ve otoriterlik madalyonun iki ayrı yuzuymuş gibi konuşuyoruz. Genel olarak otoriterlikten istikrar doğar, bunun karşılığında da demokrasi aşırı bir istikrarsızlık getirir gibi duşunuluyor. Bu, tarihsel olarak da bizim bolgeye bakışımızdı. Arap Baharı'nın genel olarak en buyuk mirası, bu madalyonu değiştirmesi oldu. Demokrasi ve istikrar madalyonun iki ayrı yuzu gibi gorunduğu algısını kırarak, otoriterlik ve aşırı otoriterliğin, sonunda daha da ağır bir istikrarsızlığa yol acacağını anlamamızı sağladı. Bu sayede bizim istikrarın nereden geldiğine ilişkin yanlış algımızı da kırmış oldu."
Kaynak: Anadolu Ajansı / Enes Canlı