KONYA'da 44 yıldır semazenlik yapan Celalettin Berberoğlu (53), dede mesleği kececiliği de surduruyor. Yok olmaya yuz tutan kececilik mesleğinin kullerinden yeniden doğduğunu belirten Berberoğlu, "Bu atolyede keceden belki 30- 40 tane farklı urun yapıyoruz. Aynı zamanda da oğrenci yetiştiriyoruz. Yunun, kece ve sikke olana kadar gecirdiği aşamalarla insanın, insanın kamil olana kadar gecirdiği zamanla muazzam bir benzerlik vardır" dedi.
6 yaşında izlediği sema gosterisinden etkilenen Celalettin Berberoğlu, semazen olmaya karar verdi. 9 yaşında ilk kez semazen olarak resmi bir sema gosterisine katıldı. 44 yıl semazenlik yapan Berberoğlu, bir taraftan da dede mesleği olan kececiliği surdurdu. Keceden yaptığı sikke, şal, terlik, cuzdan, kolye, biblo, tablo, hediyelik eşya gibi yaklaşık 40 farklı urunu siparişe gore yurt dışına da gonderen Berberoğlu, şunları soyledi:
"6 yaşında bir sema ayinine gitmiştim. Eve geldikten sonra annemin geniş bir etekliği vardı. Onu giydim sema yapmaya başladım. 9 yaşıma kadar kendi imkanlarımla sema yaptım. İcten gelen bir şeydi. 9 yaşımda da tekniğini oğrendim ve semazen olarak, sema ayinine katıldım. O gun bugundur semazen olarak sema gosterisine katılıyorum. Semanın gizemli bir ilahi buyusu var. Semaya kendinizi verirseniz, kaptırıp gidiyorsunuz. Kurmalı bir saatimiz vardı. Onu verirdim anneme, 'anne kac saat donuyorum bir bak' diye. 2 saat donduğumu hatırlıyorum. Annemin de biraz, sema yaparken yaramazlık yapmadığım icin işine geliyordu. Hatta ara da annem sorardı, 'Hadi oğlum sema yapmayacak mısın?' diye. Oyle bir neşeyle gecti."DEDE MESLEĞİ OLAN KECECİLİĞİ SURDURUYORDede mesleği olan kececiliği surdurduğu icin mutlu olduğunu ifade eden Berberoğlu, "Kececilik genetikte var. Dedem kececiymiş, babam kececi. Dedem, Mevlevi sikkesi yaptığı icin bize 'kulahcılar' derlermiş. Daha sonra babam başlamış işe, askere gidene kadar dedemle birlikte calışmışlar. Babam askerden geldikten sonra hallaclığa gecmiş. Benim cocukluğum da kececiler icerisinde gecti, onlarla nakış doşerdik, cocukluğum gencliğim hep kececiler sokağında gecti. 1993 yılında da meslek olarak başladı tekrar" diye konuştu. İNSANLAR ARTIK SENTETİK URUNLERE İLGİ DUYUYORTurkiye'de kececilik mesleğinin gittikce azaldığını soyleyen Berberoğlu, "Bazı sanatlar yok olmaya yuz tuttu. Sanayileşme, makineleşme ve insanların artık sentetik urunlere ilgi duyması, hanımların da artık keceyi eve almadıklarından dolayı Konya'daki kece atolyeleri teker teker kapanmaya başladı" dedi. KECECİLİK KULLERİNDEN YENİDEN DOĞDU Yok olma noktasına gelen kececiliğin son yıllarda kullerinden yeniden doğduğunu ifade eden Berberoğlu, "Kece adeta tam yok olmak uzereyken, kullerinden yeniden doğdu ve sanat dalı olarak geri dondu. Bu atolyede keceden belki 30- 40 tane farklı urun yapıyoruz. Aynı zamanda da oğrenci yetiştiriyoruz. Yunun, kece ve sikke olana kadar gecirdiği aşamalarla insanın, insanın kamil olana kadar gecirdiği zamanla muazzam bir benzerlik vardır. Bu sikke yapımı Mevlevi dergahlarında ozellikle Konya'daki dergahlarda bir kişisel gelişim ve aynı zamanda terapi, tekamul aracı olarak sikke yapımı dergahlarda kullanılmış" dedi. Berberoğlu, "Surekli yune dokunan, yunlu bir şey giyen insanda, doğal olarak bir rahatlama olur. Yumuşak ve istediğiniz kalıba girebiliyor. Sıcakta giyerseniz sıcağı gecirmeyen, soğukta giyerseniz soğuğu gecirmeyen, ozu muhafaza eden yılan ve akrebin uzerinde yuruyemediği, cok farklı bir objedir yun. Kece biraz da Selcuklu'nun başkenti olmasından dolayı Konya'ya has bir değerimiz. Bu sanat bitmesin diye biz burada kalfalar yetiştirmeye devam ediyoruz ve yetiştireceğiz" diye konuştu.

?

Kaynak: Demiroren Haber Ajansı / Muhammed Salih BUYUKSAMANCI