Yonetmen Atalay Taşdiken, filmlerin hikayesinin samimi olmasının onemine işaret ederek, "İnsanlar bir filmi izlerken o hikayenin, o yonetmenin anlatmak istediği, dunyanın butun unsurlarıyla hikayesiyle mekanıyla dekoruyla aksesuarıyla yani ekrana gelen her şeyiyle ilgili bir samimiyet testi yapıldığında o testi geciyorsa seyirci ya da profesyoneller filmi seviyorlar." dedi.
Taşdiken, bu yıl ucuncusu duzenlenen Uluslararası Dostluk Kısa Film Festivali kapsamında festivalin Instagram hesabından canlı yayınlanan soyleşiye katıldı.

Anadolu Ajansının (AA) Global İletişim Ortağı olduğu festivalin direktoru Faysal Soysal'ın sorularını yanıtlayan Taşdiken, izleyicilere sektordeki tecrubelerini aktardı.
Taşdiken, kendi filmlerinin yapımcılığını biraz da zaruretten dolayı ustlendiğini, bu yuzden kendisini hicbir zaman "yapımcı" kimliğiyle tanımlamadığını soyledi.
Yeşilcam doneminin sinema anlayışından bahseden yonetmen, "O donem 'yapımcı sineması'nın olduğu bir donem. Yani bugunku Hollywood benzeri, sermaye akıtan sektorleşmiş bir yapımcıdan soz etmiyoruz tabii. Ama en azından Anadolu'daki işletmecilerin 'Bana bu sene uc tane Cuneyt Arkın filmi yap' ya da 'Bana iki tane Ayhan Işık filmi yap' gibi siparişlerinin belli anlamda finansmanını garanti edebileceği yapımcılar... Evet ama sonucta yapımcılar ve iş yaptıran insanlar. Bugun maalesef o yok." diye konuştu.
Atalay Taşdiken, sektorun zorluklarını anlatarak, şoyle devam etti:
" 'Mommo Kız Kardeşim' filmi benim ilk senaryom, ilk projem değildi. Mommo'dan once uc tane yazdığım, bitirdiğim sinema projesi vardı. Tabii insan sektorun icinde değilken biraz romantik bakabiliyor. Daha doğrusu biz romantik insanlarız. Yani ister istemez oyleyiz. Zannediyoruz ki biz bu projeyi yazdığımız zaman birileri kapımıza gelecek, 'Aman bunu biz yapalım' diyecek, oyle olmasa bile biz birilerinin kapısına gidip cok kolay ikna edeceğiz. İşte Yeşilcam'daki yapımcı gibi, 'Tamam yapalım kac para lazım?' diyecekler... Tabii biz bu romantizmle hareket ettik. Daha once uc tane senaryom vardı ve her birinde de benzer hayal kırıklıklarını yaşadım."
"Mommo'yu cocukların gozunden anlatmayı sectim"
Kendisini ilk filmi "Mommo"ya getiren surecin hic kolay gecmediğine işaret eden Taşdiken, "Mommo'ya geldiğimde aslında artık bir projeyi yazıp cok kolaylıkla hayata gecirmenin mumkun olmadığını gormuştum. Mommo'yu yazmaktaki motivasyonum hem hikayenin benim acımdan cok değerli ve etkileyici olmasıydı hem de acıkcası, kimsenin cok yuksek butceler gerektiren bir projeyle ilk filmini yapma riskine girmeyeceğini gordum. Mommo biraz da o acıdan benim icin avantajlı bir projeydi. En son 'Koyume giderim, bana inanmış arkadaşlarımı alırım, gerekirse oyuncu olmayan insanlarla ben bu hayalimi gercekleştiririm. Yapabileceğim bir işi yazayım.' dedim ve o işi de kendim girdim, kendim başladım, kendim bitirdim." ifadelerini kullandı.
Taşdiken, "Mommo"nun ilgi gormesinin "samimi" olmasından kaynaklandığını vurgulayarak, şunları kaydetti:
"İnsanlar bir filmi izlerken o hikayenin, o yonetmenin anlatmak istediği dunyanın butun unsurlarıyla hikayesiyle mekanıyla dekoruyla aksesuarıyla yani ekrana gelen her şeyiyle ilgili bir samimiyet testi yapıldığında o testi geciyorsa bir defa seyirci ya da profesyoneller filmi seviyorlar. Bence Mommo'nun sırrının ilk unsuru samimiyet. Bir diğer temel unsur da ben Mommo'yu cocukların gozunden anlatmayı sectim. Yani kamerayı o cocuğun dunyası, o cocuğun gozuyle kullanmaya calıştım. Sonucta cocuklar da buyukler de onun icine girebildi. Cunku buyukler de zamanında cocuktu. Yani cocukluğu hepimiz biliyoruz."
Alışılmışın aksine once uzun sonra kısa metraj film cektiği bilgisini veren yonetmen, "Bizde 'Filmin iş yapmasını istiyorsan ya ağlatacaksın ya guldureceksin' diye klasik bir laf vardır. O kadar basit bir şey değil. Ağlatmak kolay bir şey olabilir ama daha değerli olan, insanın gonlunde bir iz bırakıp zaman zaman hatırına gelmesi, bir sahnesinden, diyaloğundan ya da bakışından hafızasına kazınması ve o filmi izledikten sonra kucuk de olsa hayata bakışının değişmesi. Bir film bunu başarabiliyorsa başarılı olmuştur." dedi.
Dunyanın dort bir yanından 47 kısa film ile 3 uzun metraj filmi cevrim ici olarak sinemaseverlerle buluşturan 3. Uluslararası Dostluk Kısa Film Festivali, yarınki gosterimlerin ardından odul toreniyle sona erecek.
Kaynak: Anadolu Ajansı / Musa Alcan