Bu haftaki Cuma hutbesini kuraklığa ayıran Diyanet, vatandaşları Cuma namazının ardından yapılacak yağmur duasına katılmaya davet etti. Yağmur duası nedir? Yağmur duası nasıl yapılır? Duaların kabul olması icin ne yapmak gerekir? Duada eler nasıl olmalı?
[h=3]YAĞMUR DUASI NEDİR? NASIL YAPILIR? DİYANET YAĞMUR DUASI[/h]Kuraklık donemlerinde yağmur yağması icin yapılan duaya yağmur duası (istiskÂ) denir. Yağmur duası yapılacağında, uc gun peş peşe cemaatle birlikte yerleşim yeri dışına cıkıp dua yapmak mustehaptır. Duadan once fakirlere sadaka verilmesi, herkesin gunahlarından tovbe ve istiğfar etmesi, kus olanların barışması uygun olur. Yağmur duasına giderken mutevazı ve boynu bukuk bir durumda olmak, ihtiyarları ve cocukları, yavrularıyla birlikte hayvanları da goturmek mustehaptır (Zeylaî, Tebyîn, I, 231).

Yağmur duasında kıbleye donulur, imam ayakta ellerini yukarıya kaldırarak dua eder; cemaat de oturduğu yerde ellerini kaldırarak "Âmin" der (el-FetÂva'l-Hindiyye, I, 169).
Ebû Hanîfe'ye gore yağmur duasında kılınacak sunnet bir namaz yoktur. Ancak, cemaatin ayrı ayrı namaz kılması caizdir.
İmam Ebû Yûsuf ve İmam Muhammed'e gore ise, bayram namazı gibi iki rekÂt cemaatle namaz kılmak menduptur. Yağmur duasında, ezan okunmaz, kÂmet getirilmez, zevÂid tekbirleri alınmaz. Namazdan sonra hutbe okunur. Hutbe bitince imam insanlara arkasını doner, hep beraber kıbleye yonelerek dua ve istiğfar ederek yağmur talep ederler (KÂsÂnî, BedÂi', I, 282-284).
ŞÃ‚fiî, MÂlikî ve Hanbelî mezheplerinde ise, yağmur duasında bayram namazı gibi zevÂid tekbirleri getirilerek cemaatle kılınan iki rekÂtlık bir namaz ve hutbe vardır (Nevevî, el-Mecmû', V, 74; İbn KudÂme, el-Muğnî, III, 338-339; Cezîrî, el-MezÂhibu'l-erbe'a, I, 325).
[h=3]DUANIN ONEMİ NEDİR VE DUA NASIL YAPILMALIDIR?[/h]Sozluk anlamı ile dua "cağırmak, seslenmek, istemek, yardım talep etmek" demektir. Dinî bir terim olarak ise, insanın butun benliğiyle Allah'a yonelerek maddî ve manevî isteklerini O'na arz etmesidir. Temeli, insanın Allah'a hÂlini arz etmesi ve O'na niyazda bulunması olduğuna gore dua, Allah ile kul arasında bir irtibattır.
Duada daima tÂzim (Allah'ı yuceleme) ve tÂzimle birlikte istekte bulunma anlamı vardır. Dua aynı zamanda zikir ve ibadettir. Boylece duada biri zikir ve saygı, diğeri de dilek olmak uzere iki unsur hep yan yana bulunur. Bu sebeple Hz. Peygamber (s.a.s.), "Dua, ibadetin ozudur." (Tirmizî, DeavÂt, 2) buyurmuştur. Aynı sebeple en onemli ibadet olan namaz, dua (salÂt) kelimesiyle ifade edilmiştir (En'Âm, 6/52; Kehf, 18/28). Diğer bir Âyette de, "De ki; duanız (kulluğunuz) olmasa Rabbim size ne diye değer versin." (FurkÂn, 25/77) buyurulmak suretiyle insanın ancak Allah'a olan bu yonelişiyle değer kazanabileceği belirtilmiştir. Duanın sadece Allah'a yoneltilmesi; Allah'tan başkasına, putlara veya kendilerine ustun nitelikler izafe edilen başka yaratıklara dua ve ibadet edilmemesi Kur'an'da ısrarla vurgulanmıştır (ŞuarÂ, 26/213; Kasas, 28/88).
[h=3]DUALARIN KABUL OLMASI İCİN ON ŞARTLAR VAR MIDIR?[/h]Duanın kabul edilmesi icin şu hususlara riayet edilmesi istenmiştir:
a) Duadan once tovbe ve istiğfar edilmelidir. Gunah işleyen, haramlardan uzak durmayan bir kulun duası kabul edilmeye layık değildir. Hz. Peygamberin (s.a.s.) şu hadisi cok dikkat cekicidir: "Allah yolunda seferler yapmış, ustu başı tozlanmış bir adam ellerini semaya kaldırarak, 'YÂ Rabbi, YÂ Rabbi' diye yalvarıyor. Oysa yediği haram, ictiği haram, giydiği haram, gıdası haramdır. Boyle birisinin duası nasıl kabul olur?" (Muslim, ZekÂt, 65; Tirmizî, Tefsîru'l-Kur'an, 3)
b) Duaya Allah'a hamd, Peygambere salÂt-u selam ile başlanmalı; yine salÂt-u selam ve Allah'a hamd ile bitirilmelidir. FudÂle b. Ubeyd'den (r.a.) rivÂyete gore o, şoyle demiştir: "Resûlullah (s.a.s.), mescidde oturmakta iken bir adam geldi, namaz kıldı, sonra şoyle dua etti: Allah'ım beni bağışla, bana acı. Bunun uzerine Resûlullah (s.a.s.), 'Ey namaz kılan, acele ettin, namaz kılıp oturduğun vakit Allah'a layık olduğu şekilde hamd et, sonra bana salÂt ve selam et, sonra da yapacağın duayı yap.' Bundan sonra başka biri namaz kıldı. Namazdan sonra Allah'a hamd etti ve Peygambere salÂt ve selam getirdi. Başka bir şey yapmadı. Bunun uzerine Resûlullah (s.a.s.), o kimseye: 'Ey namaz kılan kimse! Dua et, duan kabul edilsin.' dedi." (Tirmizî, DeavÂt, 66; NesÂî, Sehv, 48)
c) Dua icten, tevazu ile ve yalvararak yapılmalıdır. Bir Âyette şoyle buyrulmaktadır: "Rabbinize yalvara yalvara ve icin icin dua edin. Cunku o, haddi aşanları sevmez." (A'rÂf, 7/55)
d) Israrla dua edilmelidir. Bir mumin, ettiği duanın kabul edilmesi hususunda aceleci olmamalıdır. Hz. Peygamber (s.a.s.) şoyle buyurmaktadır: "Sizden herhangi biriniz 'dua ettim de kabul olunmadı' diyerek acele etmediği surece duası kabul olunur." (Tirmizî, DeavÂt, 12)
e) Umut ve korku icinde dua edilmelidir. Kur'an'da şoyle buyurulmaktadır: "Onlar gercekten hayır işlerinde yarışırlar, (rahmetimizi) umarak ve (azabımızdan) korkarak bize dua ederlerdi. Onlar bize derin saygı duyan kimselerdi." (EnbiyÂ, 21/90)
f) Dua ederken zaman secimine de dikkat edilmelidir. Dua her zaman yapılabilirse de bazı vakitlerde yapılması, duanın daha cabuk kabul edilmesini sağlar. Bu vakitlerden biri de seher vaktidir. Allah Teala, geceleri dua, ibadet ve istiğfar ile meşgul olanları Kur'an-ı Kerim'de ovmekte ve şoyle buyurmaktadır: "Onlar, geceleri az uyurlardı. Seher vakitlerinde bağışlanma dilerlerdi." (ZÂriyÂt, 51/17-18) Hz. Peygambere (s.a.s.), "Ey Allah'ın Resûlu, hangi dua daha makbuldur? diye sorulunca, 'Gece yarısı ve farz namazlardan sonra yapılan duadır.' cevabını vermiştir." (Tirmizî, DeavÂt, 80)
[h=3]DUADA ELLERİN DURUMU NASIL OLMALIDIR? DUADAN SONRA ELLERİ YUZE SURMENİN DAYANAĞI VAR MIDIR?[/h]Dua sırasında avuclar yukarıya gelecek şekilde elleri acık tutmak, istek ve niyazın anlamına uygun bir hÂldir. Ellerin yukarıya, goğe doğru kaldırılması Allah'ın gokte, belli bir mekÂnda oluşundan değil, goklerin yucelik ve azameti temsil etmesi sebebiyledir. Resûl-i Ekrem (s.a.s.), dua ederken bazen koltuklarının beyazlığı gorunecek kadar ellerini kaldırırdı (BuhÂrî, DeavÂt, 23). Hz. Peygamber (s.a.s.) buyuruyor ki; "Allah'a avuclarınızı yukarıya getirerek dua edin, ellerinizin tersini değil. Duayı bitirdiğiniz zaman da ellerinizi yuzunuze surun." (İbn MÂce, DuÂ, 13). Ancak, Hz. Peygamberin (s.a.s.), bela ve musibetler sırasında dua ederken avucları yere bakacak şekilde dua ettiği de rivayet edilmiştir (Ahmed b. Hanbel, el-Musned, XVII, 98; AzîmÂbÂdî, Avnu'l-Ma'bûd, IV, 251).
Resûlullah'ın ellerini kaldırmadan da dua ettiği rivayet edilmiştir (Ahmed b. Hanbel, el-Musned, XX, 231).
Dua sırasında normal olarak omuz hizasına kadar kaldırılan ellerin (BuhÂrî, De'avÂt, 23) arası normal aralıkta tutulur. "Hz. Peygamber (s.a.s.), dua sırasında ellerini bir araya getirdi." şeklindeki rivayet, "ellerini bir hizada tuttu; biri aşağıda, biri yukarıda değildi." (TahtÂvî, HÂşiye, s. 317-318) şeklinde yorumlanmıştır. Bununla birlikte ellerin birleştirilmesi de mumkundur. Onemli olan husus, bu konuda taassup gostermemektir.
Namazlardan sonra veya başka zamanlarda dua ederken elleri yuze surmek, duada el kaldırıldığında sunnettir (İbn MÂce, DuÂ, 13). El kaldırmadan dua edildiği zaman, ellerin yuze surulmesi gerekmez (TahtÂvî, HÂşiye, 318).