
Ceşitli ziyaretlerde bulunmak ve kentin atmosferini solumak icin Diyarbakır'a gelen, merkezi Kuzey Kıbrıs Turk Cumhuriyetinde bulunan Turk Mukavemet Teşkilatı (TMT) mensubu Veli Koreli, EOKA ve PKK'nın aynı merkezler tarafından kurulan 2 orgut olduğunu soyledi.
Bir dizi ziyarette bulunmak uzere Diyarbakır'a gelen Koreli, burada acıklamalarda bulundu, EOKA ve PKK'nın aynı merkez tarafından kurulduğunun altını cizen Koreli, Turkiye'de yaşatılmak istenen kaosların Kıbrıs Turk kesiminde de aynı hain kesim tarafından aktive edildiğini belirtti. Veli Koreli Kıbrıs'ta yaşayan Turklerin basın yayın kuruluşları dahil hicbir mecrada seslerini duyuramadıklarını vurgulayarak, "Mustafa Akıncı'nın Cumhurbaşkanlığı doneminde yazılı, gorsel basınla birlikte kurdukları sosyal medya ordusu uzerinden Turk halkını olumsuz yonde algı bombardımanı altında tutuyorlardı" dedi.
"Diyarbakır, dunyada eşine az rastlanabilecek bir şehirdir"
Diyarbakır'ı gordukten sonra kente hayran kaldığını ifade eden Koreli, "Cok uzun yıllar boyunca medya aracılığı ile Diyarbakır hep terorun merkezi gibi gosterilmişti ve insanların on yargı ile yaklaşmasına sebep olmuştu. Ama on yargılardan uzak gelip gorunce Diyarbakır'ın medyada yer aldığı gibi bir şehir olmadığını gordum. Herkesin mutlaka gelip gormesini ve yemeklerinden tatmasını istediğim bir şehirdir. Ayrıca tutkuyla bağlanılan şehirler vardır, İstanbul, İzmir gibi, Diyarbakır'da oyle bir yer. İnsanı yabancılara karşı tum Anadolu halkı gibi konukseverdir. Ben Diyarbakır'ı bu kadar guzel beklemiyordum. Bu saatten sonra tarihin en onemli anlarına tanıklık eden ve farklı kulturleri bir arada tutmayı başaran Diyarbakır birbirinden guzel ve değerli yapılarıyla gorenleri kendine hayran bırakıyor. Binlerce yıllık gecmişiyle bircok medeniyete ev sahipliği yapan Diyarbakır, benim icin ikinci memleketim diyebilirim. Cunku bircok medeniyete beşiklik etmiş ve başkent olmuş bir şehrin havası, suyu ve manevi değerlere sahip yonuyle dunyadaki bircok kentten daha iyidir. Her ilcesinde farklı hikayesiyle misafirlerinin kalbini calan şehir, cevresini saran anıt gorunumlu surları ile eski Mezopotamya kale şehirlerinin son simgesidir" diye konuştu.
"Kıbrıs'tan Turkiye ve bolgeye 3 bakış acısı var"
Kıbrıs Turk kesiminden Turkiye'ye ve bolgeye coklu bakış acısının hakim olduğunu aktaran Koreli, şoyle konuştu:
"Kıbrıs Turk kesiminde birden fazla Turkiye ve bolgeye bakış acıları mevcuttur ve bu bakış acıları mevcut kesimlerin siyasi duşuncesine veya ideolojisine gore değişir. Bu bakış acılarını da Kıbrıs'taki solcu ve AB'ci kesim, yuzde 65-70'lik Turkiye'ye bağlı sağcı ve milliyetci kesim ve AK Parti hukumetinin, Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan onderliğinde guclenen Turkiye'yi destekleyen kesim olmak uzere 3 başlık altında şoyle ozetleyebilirim; 'Kıbrıs'taki solcu ve AB'ci kesim, Turkiye'nin 1970'li sağ-sol kavgaları sırasında Turkiye'de tahsildeyken sol kesimde yer alan ve Kıbrıs'a dondukten sonra siyasete atılan o zamanki 'Solcu' Kıbrıslı oğrencilerden gelme egemen liderliğin kontrolu veya perde gerisinden gudumu altındadır. Bu kesim Turkiye'yi Kıbrıs'ta 'işgalci' olarak gorur ve aynı kesime gore 'Kurtler zulum gormektedir' gibi sacma sapan soylemleri vardır ki bu anlamda Diyarbakır başta olmak uzere Kurt nufusunun yoğun olduğu yerler mercekleri altındadır. Bu kesim Kıbrıs'ta yuzde 30 - 35 civarında olup Guney Kıbrıs, AB ve batılı fonların hibe, destek ve ortulu odeneklerle ayakta tuttuğu bu kesim icerisinde ayni goruşu paylaşmayan ve kucaklayıcılıktan uzak, bencil ve cıkarcı sağ politikacılara tepki olarak o kesimin icinde olan yuzde 10'luk bir kesim mevcut olmakla birlikte coğunluğun baskın soylemleri nedeniyle suskun durumdadırlar. Ote tarafta, yuzde 65 - 70'lik Turkiye'ye bağlı sağcı ve milliyetci kesim mevcut olmakla birlikte bu kesim de kendi icerisinde Turkiye'ye bakış acısı itibarıyla farklılıklar arz ediyor. Kıbrıs'taki milliyetci kesimin diğer yarısına gore ise Turkiye Ortadoğu'da guclendikce guclenen, guclu ordusu ve enerjik nufus yapısı nedeniyle Ortadoğu'da en buyuk soz sahibi durumuna gelen, tarihinden gelen devlet tecrubesi ve aklı ile hareket eden, dinine, kulturune ve ozune bağlı cağdaş bir Turk devletidir. Turkiye'nin gelişip guclenmesinin rahatsız ettiği AB ve batılı merkezler Turkiye'nin zengin kulturel mozaiğini Turkiye'ye karşı kendi lehlerine bir avantaj gibi gorup bu mozaik uzerinden Turkiye'yi icten cokertme ve parcalama peşindedirler. Diyarbakır ise Turkiye'nin kulturel mozaiğinin onemli parcalarından Mezopotamya kulturunun bir nevi başkenti olma ozelliği taşıması nedeniyle, AB ve Batılı merkezler Diyarbakır'da etkilerini artırma ve orayı kendi emellerinin bir ussu haline getirme gayreti icerisindedirler. Bu kesime gore Anavatan Turkiye'nin ulaştığı mali ve ekonomik guc AK Partinin eseridir, PKK ise Turkiye'nin gelişip guclenmesini kendisi icin tehlike olarak goren AB ve batılı merkezlerin Turkiye'nin başına musallat ettiği bir silahlı orguttur."
"Yunanistan ve Avrupa, Kıbrıs'ta Turkler aleyhine calışmalar yurutuyor"
Koreli, Kıbrıs Rum kesimi başta olmak uzere Yunanistan ve Avrupa'nın Kuzey Kıbrıs Turk Cumhuriyeti uzerinde oyunlar oynadıklarını ve bu oyunlarla KKTC uzerinden Turkiye'yle ilgili projeleri olduğunu aktardı. Koreli, "Kuzey Kıbrıs Turk Cumhuriyeti uzerinde Guney Kıbrıs, Yunanistan, AB ve Anglo-Amerikan merkezlerince organize edilen oyunlar, Kıbrıs Turk varlığının adadan silinmesine yonelik olarak bir asırdan beri devam eden ve 1950'li yıllardan itibaren hızlanıp 1974 mağlubiyetiyle daha da alevlenerek suregelen operasyonların bir devamıdır. Ozellikle Annan Planı doneminde Kıbrıs Turk halkının gecirdiği siyasi sarsıntıyı paralar akıtarak kullanan Rum kesimi ve AB merkezlerince Kıbrıs Turklerinin o gune kadarki milli bakış acısı torpulenmiş, halkın devletine bağlılığı zayıflatılmış, Turk halkının toplumsal duşunce yapısına '1974 oncesine donuşu ve AB'ye katılımı' savunan duşunceler enjekte edilmiş ve bu duşunceler paralelinde durmaksızın arguman uretip pompalayan algı ve medya merkezleri kurulmuştur. Kıbrıs Turk halkının plana 'evet' demesi sonrasında KKTC icerisine iyice yerleşerek ilk hedefini gercekleştiren bu merkezler, uzun uzadıya devam eden goruşme ortamlarının gereği olarak gosterilen hoşgoruyu istismar ederek hedef buyutmuş ve Kıbrıs Turklerinin anavatanla olan bağlarını koparmayı, bunun icin K/T halkı arasında anti-KKTC'ci ve anti-Turkiyeci bir kamuoyu oluşturmayı yeni hedef olarak belirlemiştir. Bu medyatik merkezleri kurma ve hibelerle yardımlarla ayakta tutma konusunda organize bir işbirliği icerisinde calışan Elenist-Avrupai ust akıl, bir taraftan K/T halkı icerisindeki operasyonlarını surdururken diğer bir taraftan da Yunanistan ve Guney Kıbrıs uzerinden Turkiye'deki orgutlere ve Turkiye'nin başını ağrıtmaya aday her turlu yapılanmalara el altından destek vermiştir ve vermeye devam etmektedir. Bu nedenledir ki, Rum kesimi tarafından Abdullah Ocalan'a sahte Kıbrıs pasaportu verilmiştir. Butun bu oyun ve operasyonlardan AB'nin, Ortadoğu ve Kuzey Afrika'daki yeraltı zenginliklerine Turkiye'ye muhtac olmadan Kıbrıs uzerinden uzanabilme, Kıbrıs Rumları ile Yunanistan'ın ise 1974'un intikamını alma amacı guttuğu, her ucunun ortak amaclarının ise tehlike olarak gordukleri Anavatan Turkiye'nin buyuyup gelişmesini ve guclenmesini onlemek olduğu değerlendirilmektedir" diye konuştu.
"Akıncı'nın kaybetmesi KKTC'de bircok şeyi değiştirdi"
Gectiğimiz aylarda KKTC'de yapılan secimi ve secim sonrası Kıbrıs'taki havayı değerlendiren Koreli, Kıbrıs'ta son haftalarda guzel şeylerin olduğunu ifade etti. Bundan sonra daha da guzel gelişmelerin olacağını belirten Koreli, "Kıbrıs'taki Turklerin tek caresinin Rumlarla anlaşmak olduğunu savunan ve hakimiyeti altındaki yazılı, gorsel basın ile kurdukları sosyal medya ordusu uzerinden Turk halkını bu yonde algı bombardımanı altında tutan 'federalist ve birleşmeci' kesim, Akıncı'nın Cumhurbaşkanlığını kaybetmesiyle cok buyuk bir yara aldı. Cumhurbaşkanlığı'ndaki değişim ile birlikte, Rumların KKTC ve Turkiye'yi hedef alan agresif eylem ve beyanlarına karşı eziklik icerisinde hareket eden ve 'zulfu yare dokunmasın' tavrıyla hak ettiği cevabı Rumlara vermekten ve atılması gereken adımları atmaktan kacınan Akıncı liderliğindeki eski duşunce gitmiş, yerine, Kıbrıs Turkunun coğunluğunun hislerine tercuman olan, Rum propagandasıyla 'dişe-diş, soze soz, arşına bez' bir mucadele başlatan ve cozum konusunda halkı alternatifsizlikten kurtarıp iki devletli cozumu goruşme masasına koyan, tanınma yolunda anavatan Turkiye ile birlikte adımlar atma planları yapan yepyeni bir anlayışın egemen olduğu bir Cumhurbaşkanlığı makamı gelmiştir. Cumhurbaşkanlığını kaybetmekle buyuk bir guc kaybına uğrayan 'federalci ve birleşmeci' kesim, ilk şaşkınlığı attıktan sonra toparlanma faaliyetlerine başlamış, bu maksatla Lefkoşa'daki Dereboyu'nda Akıncı onderliğinde birkac bin kişilik bir yuruyuş gercekleştirilmiş, bunun yanında bir suredir sessiz duran sendikalar devlet-hukumet karşıtı eylem ve faaliyetlerini artırmıştır. Diğer yanda yeni hukumetin kurulması ile ilgili olup bitene bakıldığında, KKTC ve Turkiye karşıtı ust akıl tarafından secimde yenilgiye uğrayan parti liderlerinin egolarını kaşıyarak iktidarı ele gecirme ve iktidar uzerinden bir taraftan tanınma yonunde Cumhurbaşkanlığı'nca yapılacak faaliyetlerin tekerine takoz koyma, diğer taraftan da guc kaybını telafi etme ve artırma planları yapıyorlar" şeklinde konuştu.
"Kıbrıs 1571'den beri Turk'tur ve Turk olarak kalacaktır"
KKTC'deki EOKA orgutuyle ilgili acıklamalarda bulunan Koreli, "Kıbrıs'ta bircok dernek ve orgut faaliyet yaptığı gibi EOKA da bunlardan biridir. Orneğin, kuruluşları, gecirdikleri evreler, faaliyetleri bakımından tıpa tıp benzerlik arz eden PKK ve EOKA orgutlenmelerinin aynı merkezlerce kurdurulduğu, başlarına getirilen Abdullah Ocalan ve Grivas'ın aslında hem batılı merkezlerin ajanı, hem de batının Ortadoğu'daki cıkarlarının bir nevi 'procuratoru' olduklarına ilişkin bircok delil mevcuttur. 1956-58 yılları arasında İngiliz MI5 elemanlarının EOKA'nın kurucusu ve yoneticisi Grivas'ı yakalamak icin Kıbrıs'ta yaptığı operasyonlar sırasında Grivas'ın yerini nokta olarak belirlemişken son anda İngiltere'den gelen emirle yakalama operasyonu iptal edildi. Ayni şekilde Kıbrıs'taki Osmanlı Vakıflarının İngiliz somurge idaresince Rumlara EOKA aracılığıyla yağmalatıldığını soyledi. Kısıtlı imkanlarımızla Guney Kıbrıs ve KKTC medyasında surdurduğumuz takiplere, cevremizdeki olayların akışı ile ilgili olarak yapabildiğimiz gozlemlere, gozlemlerimizle ilgili tespitlerimize, bu tespitlerimizi sahadaki olgularla harmanlayarak elde edebildiğimiz sonuclara ve bu sonuclar uzerinden edindiğimiz kanaatler ile fikirlere dayanmaktadır. Sizlere de bana bu imkanı verdiğiniz ve sesimizin anavatanımızda duyulacak olmasından dolayı cok teşekkur ediyorum. Allah anavatanımızı yanımızdan eksik etmesin. Son olarak da şunu net olarak soylemek isterim milli ada Kıbrıs 1571'den beri Turk'tur ve Turk Kalacaktır" dedi. - DİYARBAKIR
Kaynak: İhlas Haber Ajansı