AK Parti Sozcusu Omer Celik, "Turkiye olmadan Avrupa'nın guvenliği olmaz. Sadece multeci meselesinde bile Turkiye bu kadar multeciyi misafir ederek Avrupa demokrasilerini kurtarmıştır. Buna karşılık kalkıp da Turkiye'ye yaptırım dili kullanmak tamamen bir akıl tutulmasıdır" dedi.
AK Parti Merkez Karar ve Yonetim Kurulu (MKYK) ile Merkez Yurutme Kurulu (MYK), Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın başkanlığında toplandı. AK Parti Sozcusu Omer Celik, genel merkez binasında basın toplantısı duzenleyerek MKYK ve MYK gundemine ilişkin acıklama yaptı, soruları yanıtladı. Bazı yayın organlarında yer alan Covid-19 salgını surecinde AK Parti'nin bazı il ve ilce binalarının kiraları ile calışanlara ucretlerinin odenmediğine ilişkin haberi hatırlatan Celik, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın teşkilatların ihtiyacları konusunda son derece hassas olduğuna dikkat cekerek, "Normal zamanlarda yuzde 30 civarında hazine yardımından pay gonderdiğimiz teşkilatlarımıza, Covid zamanı yuzde 40 yardım gonderdik. Bu konuda AK Parti'nin bir problemi yoktur, herhangi bir borcu da yoktur. Odenmemiş bir ilce ve il binası kirasıyla ilgili bir durum soz konusu değildir, bize yansıyan bir durum soz konusu değildir. Hicbir AK Parti'de calışan kardeşimizin, arkadaşımızın maaşının odenmemesi diye bir şey soz konusu değildir" acıklamasını yaptı.
'ORTAK MERKEZ YAKINDA FAALİYETİNE BAŞLAYACAK'Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Azerbaycan'a tarihi onemde bir ziyaret gercekleştireceğini ve Azerbaycan Silahlı Kuvvetlerini tebrik etmek uzere duzenlenecek gecit torenine katılacağını kaydeden Celik, "Cumhurbaşkanımızın Baku'yu bu ziyareti, Azerbaycan Turku kardeşlerimizle buluşmamız acısından, bu zaferden sonraki ilk buluşmamız olması acısından son derece onemli" dedi. Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki ateşkesi kontrol etmek amacıyla Turkiye ve Rusya tarafından ortak bir merkez oluşturulacağına işaret eden Celik, "Bu ortak merkezin oluşturulması ile ilgili calışmalar surduruluyor. Turk Silahlı Kuvvetleri (TSK) personeline ilişkin hazırlıklar tamamlandı. Silahlı kuvvetlerimiz her zaman olduğu gibi verilen emre ve talimatlara en kısa zamanda hazır olacak şekilde calışmalarını tamamlamış bulunuyor, goreve hazırdır. Yakında bu ortak merkez de faaliyetine başlayacak. TSK'nın oradaki ateşkesi gozlemlemek uzere surdureceği faaliyet de son derece tarihi bir oneme sahiptir" diye konuştu.'FRANSA, MİNSK GRUBU'NDAKİ TARAFSIZLIĞINI DA KAYBETTİ'Fransa Parlamentosu'nun Yukarı Karabağ ile ilgili kararını eleştiren Omer Celik, "Tabii bu karar hukuki acıdan hukumsuzdur, ama Fransa'daki devlet zihniyetini, siyasi zihniyeti gostermesi bakımından manidardır. Ustelik Fransa Minsk Grubu icerisinde bir devlet, bu kararın alınmasıyla birlikte aslında Minsk Grubu icerisindeki tarafsızlığını da kaybetmiş oluyor. Yani Yukarı Karabağ Cumhuriyeti'ni tanımak demek oradaki işgale, korsanlığa, gayrimeşru yapılara onay vermek demektir. Bu zaten Ermenistan tarafından işgal edildiği net olan, Azerbaycan toprağı olduğu kayda gecirilmiş olan Birleşmiş Milletler (BM) kararlarına da aykırı bir durumdur" değerlendirmesinde bulundu.Fransa'nın bu kararını, diasporanın radikallerine şirin gozukme kaygısıyla ortaya koyulmuş bir yaklaşım olarak gorduklerini ifade eden Celik, "Fransa gibi ulkeler aslında Ermeni toplumunun rehin tutmaya calışıyorlar. Sonucta Azerbaycanlı kardeşlerimiz, Azerbaycan Ordusu, Azerbaycan Turkleri zafere ulaşmıştır, oz topraklarına kavuşmuşlardır, işgal sona ermiştir. Fransa'nın bundan sonra parlamento ile birlikte aldığı bu karar, sembolik bile olsa tamamen hakkın yerine gelmesi, hukukun tahakkuk etmesi karşısında provokatif bir karardır" dedi.'TURKİYE TAKINTISINDAN KURTULMASI GEREKİYOR'Sozcu Celik, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un Turkiye'ye karşı takıntılı bir siyaset izlediğini dile getirerek, "Bu, son derece radikal bir yaklaşımdır. Bu radikal yaklaşımdan Fransa'nın vazgecmesi, Turkiye ile makul zeminde, saygıya dayalı bir dil ile ilişki kurması gerekiyor. Muttefiklik ilişkilerine zarar veriyor. Dolayısıyla Cumhurbaşkanımız ve Turkiye ile ilgili takıntıdan Fransız diplomasisinin kurtulması gerekiyor" ifadelerini kullandı.Avrupa Birliği (AB) zirvesi oncesi Yunanistan'dan gelen acıklamalara da değinen Celik, "Yunanistan surekli olarak masa kurmaktan, diplomasiyi calıştırmaktan bahsediyor. Ama tam AB Zirvesi oncesi Turkiye'ye karşı, Dışişleri Bakanları başta olmak uzere, son derece provokatif acıklamalar yapıyorlar. Yunanistan Başbakanı Micotakis'in acıklaması uzerine AB kurumlarının ciddi bir şekilde duşunmesi lazım" dedi. Micotakis'in 'Turkiye ile olan ikili sorunumuzu AB sorunu haline getirdik' sozunu hatırlatan Celik, zirve oncesi 11 NAVTEX ve 12 NOTAM ilan eden Yunanistan'ın 9 Ekim'den bu yana catışmanın onlenmesi amacıyla NATO'nun tertip ettiği toplantıların hicbirine katılmadığını dile getirdi.'AB ACISINDAN EN YANLIŞ SİYASET TURKİYE'YE YAPTIRIM DİLİNİN KULLANILMASIDIR'Celik, "Turkiye Cumhuriyeti devleti kendi gundemine sahip, bağımsızlığı olan, vakar sahibi bir devlettir. Muzakere masasına oturursa kazan-kazan temelinde Turk diplomatlarının kabiliyetlerini gostereceği siyasi irade Turkiye'de mevcuttur, ama masaya oturmaktan kacan ve surekli şantaj siyaseti uygulayan Yunanistan tarafıdır. Dolayısıyla Yunanistan'a bir kere daha soyluyoruz. Komşuyuz ve bu coğrafyada beraber yaşayacağız, bu coğrafyadan cok uzak kimselerden medet umarak Turkiye'ye herhangi bir dayatmada bulunmanız hicbir şekilde sonuc almaz. Başkalarından medet ummak yerine, Turkiye ile sağlıklı bir ilişki geliştirdiğiniz zaman cozulemeyecek problem yoktur. İşbirliği ve diyalog bu sorunun cozumunun temelidir. AB acısından ise en vahim konu, AB kuruldu kurulalı en yanlış siyaset, Turkiye'ye karşı yaptırım dilinin kullanılmasıdır" diye konuştu.'TURKİYE OLMADAN AVRUPA'NIN GUVENLİĞİ OLMAZ'Multeci meselesinde Turkiye'nin izlediği politikanın oneminin altını cizen Celik şu mesajları verdi: "Turkiye olmadan Avrupa'nın guvenliği olmaz. Sadece multeci meselesinde bile Turkiye bu kadar multeciyi misafir ederek Avrupa demokrasilerini kurtarmıştır. Tabii ki Turkiye bunu Avrupa demokrasilerini kurtarmak icin yapmıyor. Turkiye, vicdan temelinde olumden kacan mazlum insanları korumak icin yapıyor. Turkiye, bu insani ve vicdani politika cercevesinde olumden kacan mazlumlara kucak acmamış olsaydı, aynı Kavimler Gocu gibi Avrupa'nın jeopolitik haritasının alt ust olması gibi bir tablo ile karşı karşıya kalınacaktı, Avrupa reel politiği alt ust olacaktı, Avrupa demokrasileri tamamen cokecekti. Hatta şunu soyleyebilirim, bugunku liderlerin coğu iktidarda olamayacaklardı. Cunku siyaset tamamen şekil değiştirmiş olacaktı. Aşırı sağcıların, ırkcıların Avrupa'da başbakan, cumhurbaşkanı olduğu bir tablo ortaya cıkacaktı. Dolayısıyla Avrupa demokrasisi, Turkiye'ye borcludur. Sadece guvenlik acısından değil, siyasi paradigma acısından da borcludur. Buna karşılık kalkıp da Turkiye'ye yaptırım dili kullanmak tamamen bir akıl tutulmasıdır."'AB SAĞDUYULU DAVRANIP DİPLOMATİK MEKANİZMALARI CALIŞTIRMALI'AB'nin kuruluşundan bu yana ilk defa bir krizi yonetemez ve fırsata ceviremez halde olduğunu belirten Celik, "Halbuki kopruler kuran, diyalog geliştiren, iş birliği geliştiren bir Avrupa, dunyanın geleceği icin, herkes icin bir referans kaynağıydı, demokrasiler icin bir umut kaynağıydı. Biz o Avrupa'nın, o AB'nin parcası olma konusundaki irademizi koruyoruz. Demokratik değerlere sahip, iş birliği, diyalog mekanizmalarını artıran, kazan-kazan ilkesi cercevesinde siyasi değerleri ve demokratik değerleri pekiştiren bir AB, Turkiye'nin de icinde yer almak istediği bir birliktir. Dolayısıyla bunun yolu, o birliğin hayatiyetini surdurmesi, genişleme politikasını surdurmesi ile mumkundur. Burada Turkiye ile Avrupa arasındaki koprunun bu yanlış ajandalara mahkum olarak zedelenmemesi lazım. Onun icin de AB'nin yapması gereken ilk iş, Turkiye'ye karşı bu yaptırım dilini kullanmaktan vazgecmesidir. Turkiye'ye karşı yaptırım uyguladığınızda, Turkiye bu diyalogların dışında kaldığında, bu diyalog masalarını onemsemediğinde, guvenlik meselesini nasıl yoneteceksiniz? Doğu Akdeniz'deki meseleleri nasıl yoneteceksiniz? Multeci meselesini nasıl yoneteceksiniz? Yani AB acısından ilk 5 mesele olarak hangi meseleleri sayarsanız, Turkiye olmadan AB'nin bunu yonetmesi mumkun değil. Butun bunları nasıl gercekleştireceksiniz? AB sağduyulu davranmalıdır. Sağduyulu davranırken de Turkiye ile diplomatik mekanizmaları calıştırmalıdır. Yapmaması gereken tek şey vardır, o da yaptırım dili kullanmak. AB'nin kurumlarından yaptırım dilinin cıkması demek, AB'nin faşistler, ırkcılar, neonaziler karşında yenilenmesi demektir" diye konuştu.'KARŞI TARAFIN TEZLERİNİN, CHP'NİN TEZİ HALİNE GELMESİNİ İBRETLE İZLİYORUZ'CHP Genel Başkanı Kemal Kılıcdaroğlu'nun İrini Harekatı cercevesinde Turk gemisine yapılan mudahale ile ilgili acıklamasını eleştiren Omer Celik, "Doğrusunu soylemek gerekirse bunu inanılmaz yadırgatıcı buluyorum. Yani 'Turkiye'nin oraya zamanında bilgi vermediği, Cumhurbaşkanına ulaşılamadığı' gibisinden bir yaklaşımla karşı tarafın tezlerinin, ic siyasette CHP yoneticilerinin tezi haline gelmesini biz son derece şaşkınlıkla, ibretle izliyoruz. Cumhurbaşkanımızda arkadaşlarımızın hepsinin cep telefonu vardır, aradığınızda 1 dakika icinde ulaşırsınız, acil bir konu olduğunda. Bu kadar kolay bir şekilde ceşitli konularda goruşunu almak, talimatını almak kolaydır. Oyle bir konuda Turkiye haklıyken, halen dun de butce goruşmesinde Kılıcdaroğlu'nun, İrina Harekatı cercevesinde Yunanlıların, Almanların tezini Turkiye'nin tezine karşı doğru bir tez gibi savunması son derece yadırgatıcı" dedi.Yunanistan gazetesinde yer alan bir haberi gosteren Celik, "Yunanlılar manşet atıyorlar. Bir tek Yunanlılar, Turkiye'nin muhalefet liderinin doğru soylediğini soyluyorlar. Başkası tarafından takdir gormuyor, bir tek orası tarafından takdir goruyor. Biz soylediğimiz zaman 'Sayın Kılıcdaroğlu sadece Turkiye'ye karşı yabancı devletlerin tezini savunuyor' diye. Bakın bu gemi hadisesinde, komuta merkezinde Yunanlılar da olduğu icin, kendilerinin Turk muhalefet lideri tarafından farklı bulunduğuna dair surekli bir anahtar veriyor. Gelinen nokta budur. Kendi devletine karşı eleştirel olan, yabancı devletlerin tezini surekli olarak kendi devletinin tezi karşısında, gercek bir tez gibi savunan bir muhalefet anlayışı ile karşı karşıyayız" goruşunu dile getirdi.'CHP'DEKİ SUSKUNLUĞUN ADI, AHLAKSIZLIĞA GOZ YUMMAKTIR'CHP'den Azerbaycan, Suriye ve Libya ile ilgili gelişmelerde Turkiye'nin tezlerini değil, yabancı devletlerin tezlerini destekleyen acıklamalar geldiğini vurgulayan Celik, "Turkiye'deki bir siyasi partinin yoneticisine yakışıyor mu, kendi devletini başka devletlerin teziyle suclamak? Boylesine bir beşinci kol faaliyeti olabilir mi? Demokratik siyaset acısından boylesine bir yanlış olabilir mi? Sadece Yunanlılar tarafından takdir edilen acıklamalar yapıyorlar" dedi. CHP'nin kendi icindeki taciz, tecavuz ve hırsızlık iddialarıyla ilgili tartışmalara sessiz kaldığına işaret eden Celik, "Ortada taciz, tecavuz, hırsızlıkla ilgili sıkıntı varsa, iddialar varsa bu parti icindeki birtakım grupların tartışmasına donmuşse bunun karşısındaki kurumsal suskunluğun adı, ahlaksızlığa goz yummaktır. En yuksek sesle kadınların onurunu savunan, bu saldırıyı gercekleştirenleri dışlayan bir dil kullanılması gerekir. Kadın haysiyeti karşısında susanın, ondan sonra siyasette soyleyecek sozunun olmaması gerekir. Bu iddiaların gercek olması durumunda en sert bir şekilde gereğinin yapılması, ilgili kişilerin tasfiye edilmesi lazım" diye konuştu.'KURUMSAL SUSKUNLUKTAN BİR AN ONCE VAZGECMENİZ GEREKİYOR'Celik, Kılıcdaroğlu'nun "Hukumet sozculerini dinliyorum. Alice Harikalar Diyarı'nda gibi konuşuyorlar" sozune ise "Biz butun gercekleri paylaşıyoruz. Herhangi bir ruya da gormuyoruz. 'Alice Harikalar diyarında' lafına verilecek en iyi cevap, partinizin icinden gecmekte olduğu bu alaca karanlık kuşağı karşısındaki suskunluğunuzdur. Bu bir kabusa donmuş, bu kurumsal suskunluktan bir an once vazgecmeniz gerekiyor" şeklinde yanıt verdi.'İTHAL ADAY KILICDAROĞLU'NUN İDDİASIZLIĞININ ALTININ CİZİLMESİDİR'Reform gundemi ile ilgili calışmaların surduğunu de acıklayan Celik, iş dunyası ve sivil toplum orgutleri ile istişarelerin yapılmaya başlandığını belirterek, "Adalet Bakanımız, TBMM Adalet Komisyonu ve İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu uyeleri ile bir araya gelecek. Temel bakış acısı, bu ulkede ikinci sınıf vatandaş yoktur, bu ulkede herkes ev sahibidir, kiracı değildir. Bu calışmalar guclu bir şekilde yapılacak, Cumhurbaşkanımıza sunulacak ve kendileri tarafından kamuoyuna acıklanacak" bilgisini paylaştı.Acıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Sozcu Celik, AK Parti kongrelerinin, Sağlık Bakanlığı ve Bilim Kurulu'ndan gelecek karara gore tekrar başlatılabileceğini ifade etti.'CHP'DE ADAYLIK MESELELERİ BİRAZ İTHALAT-İHRACAT MESELESİNE DONMUŞ'Kılıcdaroğlu'nun Cumhurbaşkanlığı adaylığı ile ilgili cıkışının sorulması uzerine Celik, konu ile ilgili Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın herhangi bir değerlendirmesinin olmadığını ifade ederek, "CHP'de cumhurbaşkanlığı, adaylık meseleleri biraz ithalat ihracat meselesine donmuş. Her seferinde 'Nereden aday buluruz?' gibi bir yaklaşım, tartışma devam ediyor. Kılıcdaroğlu dun cok iddialı şeyler soyledi. Kendisi Cumhur İttifakı karşısındaki ittifakın en buyuk partisinin genel başkanı. Soylediği şey aday olacaksa tutarlılık anlamına gelir, ama yine ithal aday icerisine girecekse, biliyorsunuz bununla ilgili CHP'nin icerisinde de ciddi eleştiriler var, bu da Sayın Kılıcdaroğlu'nun iddiasızlığının altının cizilmesi anlamına gelir. Sayın Cumhurbaşkanımız acısından karşısında kimin aday olacağının bir onemi yok" yanıtını verdi.'ELİNDE DELİL VARSA, ACIKLASIN'Once Kılıcdaroğlu, ardından Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu'nun da dinlendiklerine yonelik iddiaları ile ilgili soruya ise Celik'in yanıtı şoyle oldu: "Boylesine bir iddia koyduktan sonra bu İcişleri Bakanımız tarafından guclu bir şekilde curutuldu. Burada Sayın Kılıcdaroğlu'nun elinde bir bilgi, belge, delil varsa, yani bu kadar onemli bir iddiayı bu kadar delilsiz bir şekilde konuşuyorsa bu, siyasi sorumsuzluk tarihine yeni bir centik atmaktır. O zaman gotursun savcılara versin, ortaya cıksın, bunları acıklasın. Boyle bir dunya yok. Burada İcişleri Bakanımızın verdiği cevaptan sonra soyleyecek hicbir şeyleri olmadığı halde 'Hayır, biz bu iddiaya devam ediyoruz' diyorlar. Burada siz butun İcişleri teşkilatına, guvenlik teşkilatına, kendi devletinizin en kıymetli kurumlarından bir tanesine iftira atıyorsunuz. Onların bu şekilde bir iftiraya maruz bırakılması siyasi sorumsuzluğun otesinde siyasi ahlak konusunda buyuk bir zaafı gosteriyor. Bu acıklamaları yaparken cok dikkatli olmalılar."'TANK PALET SATILDI İDDİASI NET BİR YALANDIR'Kılıcdaroğlu'nun Tank Paleti Fabrikası ile ilgili iddialarına ilişkin soruyu yanıtlarken, bu konuya defalarca acıklık getirmelerine karşılık 'yalan ve yıkım' siyasetinin sistematik şekilde devam ettiğini soyleyen Celik, "Tank Paleti Fabrikasıyla ilgili 'satıldı' diyor. Buradan acık ve net şekilde soyluyoruz. Bu net bir yalandır. 14 Mayıs 2019 tarihli Cumhurbaşkanlığı kararıyla, mulkiyeti Bakanlığımızda olmak uzere fabrikanın sadece işletme hakkı devredilmiştir. CHP'nin bu konudaki iddiası bir yalan siyasetidir. Fabrika satılmamıştır, sadece fabrikanın işletme hakkı devredilmiştir ve butun denetim Milli Savunma Bakanlığı'ndadır. Fabrikanın arazisi, taşınmazları, fabrikaya ait tum varlıklar devlet mulkiyetindedir. O konudaki iddiaları da tamamen yalan. Ne milli guvenliğimizi tehlikeye atan, ne milli guvenlik sırlarımızı başkasıyla paylaşan bir durum var. Sistematik olarak yalan soyleyen bir yaklaşım icerisindeler. Esas cevap vermesi gereken 'Turk ordusu satılmış' diyen milletvekiline niye sahip cıkıyorsun. Bir kere daha kınıyoruz buradan" diye konuştu.'AŞI ONERİLİYORSA VATANDAŞIMIZIN SAĞLIĞI İCİNDİR'Toplantının sonunda Covid-19 aşıları ile ilgili bazı spekulasyonların olduğunu dile getiren Omer Celik, "Bilim Kurulu, Sağlık Bakanlığımız, Turk bilim adamları, buradaki bu iddiaların karşısında bunları denetlemeyecek, bunların ne olduğunu bilemeyecek kadar yetersiz değildir. Turkiye'nin bu konudaki kapasitesi yuksektir, Turk bilim adamlarının kapasitesi yuksektir. Eğer vatandaşımıza, bir aşı oneriliyorsa bu, Covid-19 salgınıyla mucadele icerisinde vatandaşımızın sağlığının korunması icindir. Lutfen Sağlık Bakanlığı ve Bilim Kurulu tarafından yapılan acıklamalara riayet edelim" uyarısında bulundu.

Kaynak: Demiroren Haber Ajansı / Aslıhan ALTAY KARATAŞ