AK Parti Sozcusu Omer Celik, "Fransa acısından Turkiye karşıtlığı doğru bir politika değil, beraber yapılacak işleri zedeleyen ve Fransa'yı giderek marjinal bir siyasete doğru sıkıştıran bir yaklaşım." dedi.
Celik, parti genel merkezinde, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında yapılan AK Parti Merkez Karar ve Yonetim Kurulu (MKYK) ve Merkez Yurutme Kurulu (MYK) ortak toplantısı devam ederken duzenlediği basın toplantısında gazetecilere acıklamalarda bulundu, gundeme ilişkin soruları yanıtladı.

Turkiye'nin Fransa ile cok eski bir devlet geleneği ile ilişkileri olduğuna işaret eden Celik, "Cok eskiden beri muttefiklik ilişkilerimiz var fakat son zamanlarda dunya barışı, bolge barışı ile ilgili konularda uluslararası hukuka riayet etmeyle ilgili ihlaller konusunda en anormal ve en agresif davranışları maalesef Fransa'dan goruyoruz. Fransa'nın bu konularla hukuk temelinde ve makul bir siyaset temelinde yuzleşmesi gerekiyor." ifadelerini kullandı.
Fransa'nın ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un şimdiye kadar Dağlık Karabağ'ın Azerbaycan toprağı olduğuna dair bir acıklama yapmadığını belirten Omer Celik, şoyle devam etti:
"Ermenistan'ın buralardan cekilmesi gerektiği ile ilgili bir beyanını duymadık. Bu kadar zamandır Ermenistan'ın işgali altındayken evine donemeyen, yani Azerilerin durumlarına dikkat ceken bir acıklamalarını duymadık. Tamamen dar bir cevreye şirin gozukme, diasporanın radikallerine şirin gozukme kaygısıyla yapılmış, bir davranış ortaya koyulmuş bir yaklaşım olarak değerlendiriyoruz.
Tabii burada Ermenistan tarafının da şunu değerlendirmesi gerekiyor. Esasında Fransa'da benzeri ulkelerin attığı bu adımlar, Ermenistan'daki Ermenilerin de faydasına olan adımlar değildir. Unutulmaması gerekiyor ki işte basiretsiz liderlerin suruklediği maceralar, sonucta boylesine buyuk problemleri onların başına getirebiliyor. Fransa gibi ulkeler aslında Ermeni toplumunun rehin tutmaya calışıyorlar. Kendi siyasetleri icin bunun da cok dikkatli bir şekilde incelenmesi gerekiyor. Bu, bir sektore donmuş."
"Azerbaycan Turkleri zafere ulaşmıştır"
Diaspora ve Fransa'nın bir rehin politikası izlediğini bildiren Celik, "Sonucta Azerbaycanlı kardeşlerimiz zafere ulaşmıştır, Azerbaycan Ordusu, Azerbaycan Turkleri zafere ulaşmıştır, oz topraklarına kavuşmuşlardır, işgal sona ermiştir. Fransa'nın bundan sonra parlamento ile birlikte aldığı bu karar sembolik bile olsa tamamen hakkın yerine gelmesi, hukukun tahakkuk etmesi karşısında provokatif bir karardır." dedi.
Fransa'nın, Avrupa Birliği icerisinde de Turkiye karşıtlığının bayraktarlığını yurutmek gibi bir tavır icerisine girdiğini vurgulayan Omer Celik, şunları belirtti:
"Zaman zaman yabancı devletlerle yapılan goruşmelerde goruyorsunuz ki Macron'nun o devletler ile yuruttuğu diplomasinin tek bir temeli var. Turkiye'ye karşı o devletleri kışkırtmaya calışıyor ya da 'Turkiye'ye karşı beraber hareket edelim.' diyor. Şimdi, bu takıntılı bir siyasettir. Dolayısıyla Fransa gibi koklu bir devlete, Fransız diplomasisinin yeteneklerine, Fransız diplomasisinin kabiliyetlerine de yakışmayan bir dar yaklaşımda hareket ediyorlar. Bu, son derece radikal bir yaklaşımdır. Bu radikal yaklaşımdan Fransa'nın vazgecmesi, Turkiye ile makul zeminde, saygıya dayalı bir dil ile ilişki kurması gerekiyor.
Libya meselesine bakıyorsunuz, Fransızlar bazılarıyla, Macron başta olmak uzere goruşmeler yapıyorlar. Tek gundemleri Libya'da Turkiye karşıtı bir blok oluşturmak. Bakıyorsunuz, Suriye'de Suriye ile ilgili yuruttukleri diplomasinin hicbir şekilde makul bir tarafı yok. Ne Suriye halkını duşunuyor, ne bolge insanını duşunuyor, tek bir temeli var; Turkiye'ye karşı bir blok oluşturmak. Aynı şekilde Doğu Akdeniz'de aynısını yapıyor. Oturduğu yerden gemilerin hareketlerini radarlarla gozleyebileceği halde provokatif bir yaklaşım ortaya koyarak orada bayrak gostermeye kalkıyor."
Sonucta Fransız gemisinin bayrak gostermesinin bir balıkcı takasının Doğu Akdeniz'de gezmesinden bir farkı olmadığını belirten Celik, "Ama bu boylesi kotu bir devlete yakışmıyor. Muttefiklik ilişkilerine zarar veriyor. Dolayısıyla Cumhurbaşkanımız ve Turkiye ile ilgili takıntıdan Fransız diplomasisinin kurtulması gerekiyor." dedi.
"Yoğun bir bicimde Macron'nun eleştirildiğini goruyoruz"
Fransız diplomasisinin, akil insanlarının, kıymetli diplomatlarının, Fransa'nın bu yanlış dış siyasetini tekrar rayına sokma konusunda Fransa'nın yoneticilerine doğru bilgiler ve doğru telkinlerde bulunmaları gerektiğini ifade eden Omer Celik, şoyle konuştu:
"Fransa acısından Turkiye karşıtlığı doğru bir politika değil, beraber yapılacak işleri zedeleyen ve Fransa'yı giderek marjinal bir siyasete doğru sıkıştıran bir yaklaşım. Zaten bununla ilgili Fransızca dergilerde ve gazetelerde cıkan, bize ulaşan yorumlarda, analizlerde de yoğun bir bicimde Macron'nun eleştirildiğini goruyoruz. Fransa'yı dar bir siyasete mahkum ettiği, dış politikada ele aldığı her konuda iflas ettiği şeklinde.
Şimdi benzer bir konu maalesef Yunanistan tarafından gundeme getiriliyor. Yunanistan surekli olarak masa kurmaktan, diplomasiyi calıştırmaktan bahsediyor. Biz de 'Buyurun masayı kuralım, diplomasiyi calıştıralım.' Ama tam Avrupa Birliği Zirvesi oncesi Turkiye'ye karşı, Dışişleri Bakanları başta olmak uzere son derece provokatif acıklamalar yapıyorlar. Yunanistan Başbakanı Micotakis'in bir acıklaması uzerine Avrupa Birliği kurumlarının ciddi bir şekilde duşunmesi lazım."
Yunanistan Başbakanı Micotakis'in, "Turkiye ile olan ikili sorunumuzu, Avrupa Birliği sorunu haline getirdik" dediğini aktaran Celik, "Yani Yunanistan, Avrupa Birliği'ni peşine takmış Turkiye ile dengeli ilişkiler kurmak yerine maalesef dar vizyona dayanan sonucsuz ilişkiler kurma konusunda Avrupa Birliği'ni yanlış siyasetlere surukluyor. Bakın Avrupa Birliği Zirvesi oncesi 20 Ekim'den itibaren Yunanistan 11 Navtex, 12 NOTAM ilan etti, Doğu Akdeniz'de 24 askeri faaliyet gercekleştireceğini soyledi. Yani bizim sivil bir gemimizin orada gaz araştırması yapması provokasyon olarak nitelendiriliyor, 11 Navtex, 12 NOTAM ilan ediyor Yunanistan, ustelik 24 askeri faaliyet gercekleştireceğini soyluyor. Bu Avrupa Birliği tarafından makul karşılanmamalıdır. Bu yanlış saldırganlık Yunanistan'ın Avrupa Birliği'ni peşine takıp suruklediği bu siyaset, yanlış bir siyaset." ifadelerini kullandı.
Turkiye'nin askeri konularda diyalog cağrılarına Yunanistan'dan olumlu yanıt alınamadığını belirten Celik, Yunanistan'ın 9 Ekim'den beri catışmanın onlenmesi amacıyla yapılması planlanan toplantıların hicbirine katılmadığına işaret etti.
"Turkiye olmadan Avrupa'nın guvenliği olmaz"
Yunanistan'ın bu tutumuyla, "Turkiye, benim taleplerimle ilgili boş kağıda imza atsın. Ondan sonra ben buna diplomasi diyeyim, ben buna iyi niyetli yaklaşım diyeyim." demek istediğini soyleyen Celik, şunları kaydetti:
"Boyle bir şey yok, Turkiye Cumhuriyeti Devleti kendi gundemine sahip, bağımsızlığı olan, vakar sahibi bir devlettir. Muzakere masasına oturursa kazan-kazan temelinde Turk diplomatlarının kabiliyetlerini gostereceği siyasi irade Turkiye'de mevcuttur ama masaya oturmaktan kacan ve surekli şantaj siyaseti uygulayan Yunanistan tarafıdır. Dolayısıyla Yunanistan'a bir kere daha soyluyoruz; 'Komşuyuz, ve bu coğrafyada beraber yaşayacağız, bu coğrafyadan cok uzak kimselerden medet umarak Turkiye'ye herhangi bir dayatmada bulunmanız hicbir şekilde sonuc almaz.' Başkalarından medet ummak yerine Turkiye ile sağlıklı bir ilişki geliştirdiğiniz zaman cozulemeyecek problem yoktur. İşbirliği ve diyalog bu sorunun cozumunun temelidir. Avrupa Birliği acısından ise en vahim konu belki Avrupa Birliği tarihinde en vahim konu, Avrupa Birliği kuruldu kurulalı en yanlış siyaset, Turkiye'ye karşı yaptırım dilinin kullanılmasıdır.
Bakın multeci meselesi geldiği zaman Avrupalı liderler bir ay icerisinde 4 kere Turkiye'ye geldiler. Turkiye olmadan Avrupa'nın guvenliği olmaz. Sadece NATO'yu bir kenara bırakıyorum, etrafımızdaki tehditleri Turkiye'nin nasıl bertaraf ettiğini bir tarafa bırakıyorum, sadece multeci meselesinde bile Turkiye bu kadar multeciyi misafir ederek Avrupa demokrasilerini kurtarmıştır. Tabii ki Turkiye bunu Avrupa demokrasilerini kurtarmak icin yapmıyor. Turkiye, vicdan temelinde olumden kacan mazlum insanları korumak icin yapıyor ama Turkiye'nin yuruttuğu vicdan ve ahlak temelli bu siyasetin yan etkilerine baktığınızda 300-500 multeci bile Avrupa'ya gittiğinde Avrupa aşırı sağcıları, faşistleri, ırkcıları bunu oyle bir istismar ettiler ki Avrupa'nın merkez sağ ve merkez sonu bunun karşısında direnemedi, hepsi zayıfladı.
Multeci meselesi cıktıktan sonradır ki faşist partiler Avrupa'da pek cok ulkede ikinci parti haline geldiler. Hatta ilk defa İkinci Dunya Savaşı'ndan sonra Nazi bağlantılı kişilerin olduğu bir parti Alman parlamentosuna girmiştir. Hollanda'da Wilders'ın, Fransa'da Le Pen'in yukselişi Avrupa demokrasisi icin buyuk bir tehlikedir. Sadece 300-500 multeci neticesinde bu faşistler, ırkcılar bunu istismar ederek ortaya koydular. Tabii ki Avrupa merkez siyasetcileri de cok zayıf bir tavır ortaya koyarak buna direnemediler."
"Turkiye'ye yaptırım dili kullanmak tamamen bir akıl tutulmasıdır"
Turkiye'nin, bu insani ve vicdani politika cercevesinde olumden kacan mazlumlara kucak acmamış olsaydı, aynı Kavimler Gocu gibi Avrupa'nın jeopolitik haritasının alt ust olması gibi bir tablo ile karşı karşıya kalınacağına dikkati ceken Celik, şunları soyledi:
"Avrupa reel politiği alt ust olacaktı. Avrupa demokrasileri tamamen cokecekti. Hatta şunu soyleyebilirim, bugunku liderlerin coğu iktidarda olamayacaklardı. Cunku siyaset tamamen şekil değiştirmiş olacaktı. Aşırı sağcıların, ırkcıların Avrupa'da başbakan, cumhurbaşkanı olduğu bir tablo ortaya cıkacaktı. Dolayısıyla Avrupa demokrasisi, Turkiye'ye borcludur. Sadece guvenlik acısından değil, siyasi paradigma acısından da borcludur. Buna karşılık kalkıp da Turkiye'ye yaptırım dili kullanmak tamamen bir akıl tutulmasıdır."
(Surecek)
Kaynak: Anadolu Ajansı / Zafer Fatih Beyaz