Sabah yuruyuşunden sonra konuşuyoruz. Uzerinde spor kıyafetleri, evin salonundaki koltuğa yerleşiyor. Pandemiyi sakin ama bir yandan da ureterek gecirmiş. Yakında cıkacak İngilizce ve Turkce şarkıları cepte. Bir dizi surprizi de sırada. Konu muziğe gelince star kavramının bittiğini soyleyen Edis, "İki sene once sorsan 'Tek olacağım' diyebilirdim ama tek hissetmek yorucuydu. Şimdi sorarsan tek miyim, dev miyim? Hic gerek yok artık boyle şeylere" diye anlatıyor. Onunla uzun bir sohbete başlıyoruz.
Gecen hafta 30 yaşına girdin. 30'ların hayatta hep bir donum noktası olduğu soylenir. Sana ne hissettirdi?

2020 pandemiden dolayı o kadar yaşanmayan bir sene oldu ki kendimi yaş atlamış gibi hissetmiyorum. Yine de daha sakin, dingin bir hale geldim. Son donemlerim bana olgunluğa giriş gibi geliyor.
20'li yaşlarına bakınca ne goruyorsun?
Bu hayata geliş amacım; muzik yapmak, şarkı soylemek ve evrenin sırlarını sanat yoluyla aktarmaktı. Bunları gercekleştirip hayallerime fazlasıyla ulaştım. Bunun yanında son iki sene sakinlemiş olsam da buyuk bir kaos, hız ve delilikler silsilesi de vardı. Benim icin 20'ler 30'lara hazırlıktı.
Şikayet değil, secim
'Kaos ve delilikler silsilesi' dedin ama hayatın dışarıdan harika duruyordu...
Eğer kastettiğin, liste başarılarıysa evet, simgesel boyutta harikaydı. Ama "Bu işler nasıl yapılıyor", "Nasıl emekler veriliyor", "Nasıl hayal kırıklıkları yaşanıyor"... Hepsinin harika olması mumkun değil. Kimsenin de hayatının harika olduğunu sanmıyorum. Benim iş acısından bu zamana kadar hayatım yorucu gecti. Fırtınalı bir iş hayatım oldu. İş partnerlerimle sorunlar yaşadım. Davalarım oldu. Kazanmış olsam bile, haklı olduğumu bilsem bile, yorucuydu.
Pandemi donemi sana neler oğretti?
Pandemi bana aynalama yaptı.
Nelerle yuzleştin?
17 yaşımdan beri bu iş icin calışıyorum. Hayat bana "Gencliğini feda etmişsin" dedi. Ne kadar yorulduğumu, ne kadar kastığımı pandemide daha iyi anladım. Yiyeceklerim, dans derslerim, şan derslerim, yurtdışı eğitimleri... Bunların arasında kişisel hayatıma vakit ayırmadığımı fark ettim.
Nelerden vazgecmişsin şimdiye kadar?
Ozgurluğumden feragat ettim. Populer olan kimsenin de "Ben ozgurum" diyeceğini sanmıyorum. Bunu bir şikayet olarak duşunme, bu bir secim. Bir de bu zaman icinde haylaz tarafımdan vazgectim.
Onu neden bıraktın?
İşinsanı oluyorsun. Buyuk bir ekonominin ortasında ve sermayenin başındasın. Evine ekmek goturen bircok emekcinin ekmek kazandığı yersin. İnsanların duygu durumuna etki eden bir urun ve ruhsun. Aslında hem işinsanı hem 'duygu insanısın'. O noktada hayat senin keyfine gore ilerleyemiyor, kendine "Her istediğini yapma" diyorsun. Otokontrolum de bu sebeplerle daha arttı.
Hic bu işi sectiğine pişman oldun mu?
Olduğum yerden memnun olmasaydım belki pişman olurdum. Ama yaşadığım her iyi ve kotu şey beni amaca goturdu, o yuzden hic pişmanlık duymadım.
Saclarımın rengi acılırken cok canım acıdı
Gulşen'le 'Nirvana'nın klibinden...
Bu sene Gulşen'le duetiniz 'Nirvana' cok ilgi gordu...
'Nirvana'nın başarısından cok memnunum. Amacına hizmet etti.
Gulşen sana ne ifade ediyor?
Cok sevgi. Cok iyi bir kalem, cok albenili bir kadın. Hayatımda en cok gulduğum insanlardan. Ozan Colakoğlu dolayısıyla senelerdir aynı studyoda mesai yaptık. Once uzaktan selamlaştığım biri, sonra dostum oldu. İnsanlar bizim birlikte bir şey uretmemizi zaten bekliyorlardı. Biz de kulupler kapalı ama insanlar evlerinde dans etsin, onlara moral olsun istedik.
Hayatta neler sana nirvana yaşatır?
Dengeli olmak. Her şeyde dengeli olmaya calışıyorum. Bu senemin konusu bu. İş, duygu, yuk... Bunları dengeleyebilirsem o zaman rahatlayıp nirvanaya ulaşabileceğim.
Saclarını sarıya boyattın. Aynaya baktığında ilk ne hissettin?
Sınırlarım yok. Bugun sarı saclı, yarın pembe saclı olurum. O donem de bunu yapmak istedim. Oncelikle cok acılı bir işmiş. Sacların rengini acarken cok canım acıdı. Sac sağlığı acısından da surekli yapılacak bir şey değil. Şimdi eski halime dondum.
Son cıkardığın 'Perişanım'da farklı tarzlar denedin. Bu risk değil mi?
"Muzik tarzı değişti" diye bir şey yok. Donemin esintisini hissetmeye calışmak cok doğal. Calıştığım produktorlerin sayısını 3'ten 10'a cıkardım. Kendi muziğimle ve onların duzenlemeleriyle yeni tarzlar yaratıyoruz. Ben aynı zamanda bir danscıyım, bu produktorlerle dans muziğine de ulaşıyorum. Bir de kendi muziğinin taraftarı olmayı geri kafalı buluyorum. "Tarzım bu, bundan donmem" demek cok sınırlayıcı. Benim icin olay, durduğum yerde guclu gorunmek değil, hizmet... Dinleyicim ve kendim icin iyi muzik yapmak.
'Adam gibi adamım' turunden yanlış soylemlerin karşısındayım
Bu gece GQ Turkiye dergisinin Men of The Year-Yılın Muzisyeni odulunu alacaksın. Odulun teması: 'İyi gelenler'... Sana neler iyi gelir?
Ben de dinleyiciye iyi gelmişim demek ki beni odullendirmişler. İyi gelmeye calışmaya da devam edeceğim. Bana sevilmek, sevildiğini bilmek, sevmek, birlik olmak, kolektif hareket etmek iyi geliyor. İki arkadaş yerine 15 arkadaş birlikte aynı duyguyu taşımak, cok iyi şarkı yazmak, performans gostermek, birilerini mutlu etmek, karşılıksız iyilik yapmak ve guzel bir sohbet...
Odul hayatın her alanında şekilcilikten uzak duran erkeklere veriliyor. Sen nasıl bir erkeksin?
Ben toksik maskulenliğin karşısında duran bir erkeğim.
Nedir o?
Cinsiyetiyle alakalı gucunu esas alıp başkaları uzerinde yanlış hakimiyetler kurma enerjisi. Ben o şekilciliğin karşısında duran bir erkeğim. "Ben şoyle erkeğim", "Boyle kalıbım var", "Adam gibi adamım" turunden yanlış soylemlerin karşısındayım. Erkekliğini mertebe olarak gormeyen bir yapıdayım. Erkeklik durumuna da fazla anlam yukleyip kendimi avantajlı hissetmedim. O yuzden o kalıplara tutunmadım.
Hangi kalıplar?
'Erkekliğe ters' diye adlandırılan; giyim kuşam, dans, konuşma... Erkeklik catısı altına sığdırılan o kalıpların hicbirine girmedim. Cok ozgur bir birey olarak hayatıma devam ediyorum. Bu yuzden profil olarak odule de uymuşumdur diye duşunuyorum.
Sadece cinsiyet eşitliğinin değil, butun cinsel kimliklerin eşitliğinin mucadelecisiyim
Erkek şiddeti haberleri hep gundemde. Peki erkekler neden boyle?
Erkeğin bedensel gucunu hayatına bir dezavantaj olarak esas alıp ona gore hareket etmesi lazımken biz bir de ustune bu bir avantajmış gibi davranıyoruz. Oğrenilmiş davranışlar, kalıpsal yargılar var. O roller, hem erkeğe hem kadına zararlı. Cocukluktan oğretiyorlar, "Sen kadından daha guclusun", "Erkek adamsın, ağlama"... Sana zorunda olmadığın bir gucluluk zorunluluğu getiriyorlar. Ekonomik olarak da yanlış bir rol dağıtımı var. Sanki parayı senin kazanman gerekiyor gibi... Kadın gucsuzleşsin, kadın okumasın, calışmasın... Bu defa da ekonomik şiddet başlıyor. Cinsel iletişimlerde de aynı yanlışlıktan doğan şiddete tanık oluyoruz.
Cozum ne olabilir?
Kadınların oncelikle haklarını bilmelerini sağlayarak bu cinsiyete dayalı kalıplaşmış rollerin kırılmasını sağlamalıyız. Devletle el ele vererek, sivil toplum kuruluşlarının calışmalarını destekleyerek, kadının hem ekonomik hem bireysel hayatlarında guclenmesini sağlayacak politikalar oluşturmalıyız. Herhangi bir şiddet unsuruna karşı ciddi ceza ve yaptırımlarla caydırıcı işlemlerde bulunmak yapabileceğimiz şeylerden bazıları. UNFPA (Birleşmiş Milletler Nufus Fonu) sozcusuyum, bir lafımız var, "Eşit olmadığınızı sevemezsiniz". İnsanların eşit davranarak, eşit hissederek ve eşitlik bilincinde sevgiyi daha gercek haliyle tatmasını oneriyoruz. O gercek sevgiye ulaşarak, toplumsal rolleri yıkarak, gelecek nesillere ışık olabiliriz. Yeni nesilden cok umutluyum. Cinsiyet eşitliğinin hayatın temel kavramı olduğunu farkındalar. Ben de sadece cinsiyet eşitliği değil, butun cinsel yonelim, butun cinsel kimliklerin eşitliğinin de takipcisi ve mucadelecisiyim. Onlar icin de aynı şeyleri diliyorum.
Sanatcılara nasıl bir gorev duşuyor?
Cocukluğumda hayran olduğum ve kişisel olarak da sevdiğim bir kadın sanatcı daha yeni, son derece yanlış bir şarkı yaptı. Kendini kadınları savunuyormuş gibi hissederek... Boyle bilinclerin bir an once toparlanması lazım. Butun sanatcılar soylemlerine dikkat etmeli. Herhangi birinin soylediği başka bir yerde farkında olmadan şiddete donuşuyor. Biz de ağızbirliği yapmalıyız.
Vegan olmadım ama o mutfağa alışıyorum
Karantina gunlerinde vegan mı oldun?
Aslına bakarsan sut ve sut urunleri tuketmemeye zaten gayret ediyordum. Cok vegan arkadaşım var. Onlarla o mutfağa alışıyorum. Proteinin sadece hayvansal gıdalardan alınmayacağına dair de cokca bilgiye sahibim. Ama olamadım.
Neden?
Gecen yılbaşında olacaktım. Ama askerdeydim, orada mumkun değildi, olmadı.
Muzik icin star kavramı bitti
Neden son donemde Turk popunda hit cıkmıyor?
Sistemsel bir hata var.
Ne gibi?
Kolektif calışma bilinci cok az. Kısırlık bu yuzden. Sistemin de değişmesi lazım. Artık tamamen dijitalleşmiş bir platform var. Yapımcıların kendilerini guncelleyerek bu dunyaya uyum sağlamaları gerek. Star yaratma, yonetme meseleleri de artık geride kaldı. Hatta miadını doldurdu.
'Star kavramı bitti' mi diyorsun?
Ozellikle muzik icin star kavramı bitti. Buna ekiplerin kendini alıştırması zor oluyor.
O zaman şu an Turkiye'de şarkıcı olmak nasıl?
Şarkıcılar bir inip bir cıktığı icin gelgitler yaşıyor. Psikolojik olarak "Ben neredeyim", "Şu kadar buyuktum, artık kucuk muyum" gibi şeyler duşunuyor. Bu sırada arka plandaki isimlerin tık alma sayıları one cıktı. İnsanlarda hafiften bir şok başladı. Şimdi de o şok donemi yerini alışma donemine bırakıyor.
Şimdi ne olacak?
Eskiden sadece pop muzik sanatcısı dinleniyor sanıyorduk. Ama oyle değil. Herkes kendini o kadar onemsememeyi oğrenecek. Hedefi iyi şarkı yapmak olacak. Pop muzikte herkes ortak uretim yapacak. Eskisi gibi savaşlar olmayacak. Zaten muzik yapmanın enerjisi asla magazinsel olmaktan, birinin ustune basmaktan gecmemeli.
Tek olmak yorucu
Star kavramının yerini ne alacak?
Starlık artık sadece muzisyenlere ait değil. Oyuncular da var. Fenomenlerin etki alanı malum. O yuzden havaların, afra tafraların onemi kalmadı.
Gunumuz dinleyicisi ne bekliyor?
Gerceklik. Senin en savunmasız halini, kendinle dalga gectiğin anlarını gormek istiyorlar. Bu yuzden fenomenlerle daha cok ilişki kuruyorlar ya da dizilerdeki karakterlerle kendilerini butunleştiriyorlar.
Peki sen kendini nasıl tanımlıyorsun?
Ben cok arada kaldım (guluyor).
Nasıl yani?
Fenomen ve dijital dunyadaki arkadaşlarım icin starım. Eskiler icin geleceğin starıyım. Şimdikiler icin cok eskinin starıyım. Bana kalırsa, oyunumu hedefim uzerinden oynuyorum.
Yerim sağlam değil
Nedir o hedef?
Uluslararası olmak. İki sene once sorsan "Tek olacağım" diyebilirdim ama tek hissetmek yorucuydu. Şimdi sorarsan tek miyim, dev miyim? Hic gerek yok artık boyle şeylere. Şimdi bircok isimle el ele ilerliyoruz. Herkes birbirine destek. Ama yerimin sağlam olduğunu da biliyorum.
Peki yabancı album ne durumda?
Gecen sene sana dinlettiğim şarkılara 8-9 tane eklendi. Amerika'ya taşınma, oradaki produktorlerle ilerleme planları vardı ama pandemiden dolayı durdu. Bunu da cok buyutmemeli. Herkes İngilizce şarkı yapabiliyor, onemli olan sonrası... Orada elde edilecek başarı ve insanlara ulaştırmak... Ben Rusya, Uzakdoğu ve bircok ulkede muziğim yayılırken guclu bir yabancı albumle o meseleyi taclandırmak istiyorum. Biri Turkce, biri İngilizce iki albumum hazır. 2021 adına cok umutluyum.
Turkce albumde nasıl şarkılar var?
Ben de, cevrem de, yaptığım muzik de cok cabuk değişiyor. Yeni şarkılar uc sene once cıkan albumun aynı altyapılarına sahip değil. Benim onem verdiğim samimiyet, muziğim ve şarkılarımın benim hikayemi anlatması ve inanarak o şarkıyı soylemem. Ne zaman cıkacak henuz bilmiyoruz. Hislerle ilerliyoruz.
Dijital aşklara inanmıyorum
Pandemiyle aşk da şekil değiştirdi. Bu donemde 'Dokunmadan aşk olur mu' diye konuşuluyor. Sence?
Dijital aşklara inanmıyorum. Ama platonik olarak dokunmadan aşık olabilirsin yani... Neden olmasın?
Son zamanlarda şarkındaki gibi hayatında "Taş mısın tufek misin başıma" dediğin birileri var mı?
Hayır, inan yok.
Bir sure Edis olmamak bana cok iyi geldi
Yıllar once rol aldığın diziler olmuştu. Şimdi de 'Alya' isimli sekiz bolumluk bir dizide oynadın... Nasıl ikna oldun?
Bu pandemi insana neler yaptırıyor Hakan! Şaka bir yana, filmlerde ve dizilerde en cok sevdiğim tur; bilimkurgu. Bu sayede kuantum hayranı oldum. Fiziği, bilimkurgu filmlerinden oğrenmiş olabilirim. 'Alya' gibi bir dizide oynamayı zaten isterdim. Hikayesi muazzam, kendim yazsam bu kadar severdim. Bir de bu benim icin aslında bir meydan okumaydı.
Neye karşı?
Cunku oyunculuk benim icin travmatik bir şekilde bitmişti.
Neden?
Muzik icin basamak olarak kullanmıştım (guluyor). Kolay yoldan para kazanmak icin 18 yaşımda yaptığım bir şeydi. Bu sefer "Ne yapabileceğim" dedim. Cok yoğun calıştım, metot oyunculuğunu falan yalayıp yuttum. Bundan sonra da oyunculuk severek yapabileceğim bir şeye donuştu.
Şarkıcı değil de oyuncu olarak kamera onunde olmak ne hissettirdi?
Terapi gibiydi. Oyunculuk insana sanal bir hareket alanında ozgurluk tanıyor. Kendin dışında başka bir karakter olup onunla yatıp kalkıyorsun. Bir sure Edis olmamak bana cok iyi geldi.
GQ Turkiye Men of the Year odul toreni bu akşam saat 20.00'de gqturkiyecanli.com adresi uzerinden canlı yayımlanacak.
Kaynak: Hurriyet