Normal doğum miadına ulaşmış bir bebeğin (37 haftadan buyuk ) herhangi bir operatif mudahale olmaksızın vajinal yolla doğmasını anlıyoruz. Eğer vakum ya da forseps doğuma yardımcı olmak amacıyla kullanılmışsa buna mudahaleli doğum denir. Suni sancı verilmesi ve bebeği vajenden cıkışını kolaylaştırmak icin epizyotomi dediğimiz kontrollu kesinin yapılması da mudahaleli doğum olarak değerlendirilir.
Doğum eylemi ya da doğum doktorları arasında sıkca kullanıldığı adıyla “travay” servikste (rahim ağzı veya rahim boynu) acılma ile birlikte olan ve anne tarafından doğum sancısı olarak algılanan duzenli rahim kasılmalarının başlamasıdır. Gebeliğin ozellikle son trimesterinde duzensiz, Braxton-Hicks (yalancı doğum ağrıları) adı verilen kasılmalar olabilir, ancak bunun doğum eylemi olarak adlandırılabilmesi icin duzenli aralıklarla gelmesi, şiddetinin giderek artması, sancı aralarının kasılması ve beraberinde servikste (rahim boynu) acılmanın ve incelmenin başlaması gerekir.
Doğumun aktif fazını 3 evrede inceleyebilir:
1. evre, doğum eyleminin başlamasından serviksin tam acıklığa (10 cm) ulaşmasına kadar olan donemdir.
2. evre, serviksin tam acılmasından bebeğin doğumuna kadar gecen suredir.
3. evre ise, bebeğin doğumundan plasenta ve zarların atılmasına kadar gecen suredir.
Genelde doğumun yaklaştığının ilk belirtileri kasılmalar ve halk arasında "nişan gelmesi" olarak anılan durumdur. Rahim ağzı tum gebelik boyunca sumuksu bir tıkacla kapalıdır. Bu tıkac bebeği dış etkenlere karşı korur. Doğum eyleminin başlamasından hemen once rahim ağzında hafif bir acılma olur ve bu tıkac kanlı bir akıntı şeklinde vucut dışına atılır.
Su kesilmesinin acılması genellikle aktif doğum eylemi başladıktan sonra olur. Ancak, bazen sancılar yani aktif eylem başlamadan da başlayabilir. Bu durumda eğer 6-12 saatte kendiliğinden başlamazsa suni sancıyla başlatmak gerekebilir. Cunku zarlar enfeksiyondan koruyan bir bariyer gorevi de yaparlar. Eğer, kese acıldıktan sonra belli surede doğum olmazsa vajendeki mikropların enfeksiyon oluşturması riski de vardır. Zaman zaman da doğum doktorları eylemin bir safhasında (rahim ağzı acıklığı 4-5 cm’den fazla ise) su kesesini artifisyel olarak acarlar. Bu yaklaşım, doğumun hızlanmasına yardımcı olur.
Doğumun gercekleşmesinde rol oynayan 3 temel faktor vardır:
1.İtici gucler (rahim kasılmaları ve doğumun 2. evresinde ıkınma)
2.Doğum kanalı (kalca kemiklerinin durumu ve yumuşak dokular)
3.Fetus
Bu uc faktor doğumun normal olup olamayacağını belirler. Bunlardan herhangi birindeki anormallik doğumu gucleştirir ve hatta bezen imkansızlaştırır.
Pelvis (ya da kalca) kemiklerinin yapısı kişiden kişiye değişebilir. En ideali jinekoid pelvis denen ovoid bir yapıda olmasıdır. Ancak, bu normal yapının varyasyonlarında pelviste darlık soz konusu olabilir.
Normal bir pelviste doğum kanalını incelediğimizde girişte kanalın transvers (enine) capının daha geniş olduğunu goruruz. Bebeğin başının da on-arka capı daha uzundur. Dolayısıyla doğum kanalına başın girebilmesi icin bebek başının on-arka capının annenin doğum kanalı girişinde enine capa uyması gerekir. Yani, bebeğin başı annenin sağ veya sol yanına bakacak şekilde yatay ya da hafif oblik (verev) olarak pelvise girer. Doğum kanalının cıkışında ise pelvisin on-arka capları daha uzundur. Bunun sonucunda doğumun olabilmesi icin bebek doğum kanalında ilerlerken bir yandan da burgu hareketi ile başın en uzun olan on-arka capını pelvis cıkımının on-arka capına uydurması gerekir. Normalde, cıkıma geldiğinde başın arkası annenin on tarafında olmalıdır. Bu durumda cıkıma gelen bebek rahmin kasılmaları ve annenin ıkınması ile başını geriye doğru atarak cıkımdan kurtulur. Baş cıktıktan sonra en geniş kısım olan omuzların cıkması icin omuzlar da on-arka capa doner ve omuzlar doktorun da yapacağı manevralarla doğurtulur. Vucudun geri kalan kısmı coğunlukla sorunsuz doğar.








Gorulduğu gibi, bebek doğum kanalından bir tunelden gecer gibi rahatlıkla gecememekte buna karşın kendini kanala uydurabilmek icin birtakım manevralar yapmak zorundadır. Bu manevraları yapabilmesi icin itici gucun yukarıdan bebeği aşağıya doğru zorlaması, bebeğin de bu itici guc karşısında doğru yolu ve pozisyonları kendiliğinden ister istemez bulur ve gereken manevraları yapar. İtici guc eylemin 1. evresinde sadece rahim kasılmaları iken, 2. evresinde annenin ıkınması da bu guce katkı da bulunur.


Ikınma hareketi rahim ağzı tam acılmadan hic bir zaman yapılmamalıdır.
Bebek cıktıktan sonra sıra plasenta ve eklerinin cıkmasına gelmiştir ki bu evre eylemin 3. evresi veya “halas” olarak adlandırılır. Genellikle, kısa bir sure plasentanın kendiliğinden cıkması beklenir ve sonrasında gerekirse yardımcı manevralarla plasenta ve beraberinde zarların cıkması sağlanır. Bazen, plasenta kendiliğinden cıkmayabilir. Bu durumda, doktor elini uterusa sokup elle cıkartmak zorunda kalabilir. Nadiren, plasenta rahim duvarlarına iyice yapışık olabilir ki bu durumda plasenta tamamen cıkartılamayabilir. Plasenta yapışma anomalisi olarak adlandırılan bu durum riskli bir durumdur ve kanama kontrol edilemediği taktirde annenin rahminin alınmasına kadar gidebilir.
Mudahaleli Doğum
Vajinal doğum sırasında vakum ya da forseps (kaşık) doğuma yardımcı olmak amacıyla kullanılmışsa buna mudahaleli doğum denir. Suni sancı verilmesi ve bebeği vajenden cıkışını kolaylaştırmak icin epizyotomi (dikişli doğum) dediğimiz kontrollu kesinin yapılması da mudahaleli doğum olarak değerlendirilir.
Suni sancı nedir, ne zaman verilir?
Bebek normal boyutlarda doğum kanalı ya da kalca kemikleri musait olsa da annenin rahim kasılmaları yetersiz ise o zaman doğum suresinin uzamasına bağlı riskler ortaya cıkabilir. Bu durumda, annenin rahim kasılmalarını guclendirmek amacıyla halk arasında “suni sancı” denilen oksitosin hormonu serumla verilir. Bazen de doğum eylemi beklenen doğum zamanı gecmesine rağmen başlamayabilir ya da gebeliğe ait risklerden dolayı doğum sancılarının kendiliğinden başlaması beklenmeden doğumun gercekleşmesi gerekebilir. Bu durumda da oksitosin verilir. Yani, oksitosin ya da suni sancı; eylemi başlatmak ve yetersiz eyleme yardımcı olmak şeklinde 2 temel amacla kullanılır.
Oksitosin dışında su kesesinin doktor tarafından acılması da (amniyotomi) doğumun başlatılması ve eyleme yardım amacıyla kullanılır. Oksitosin, insan vucudunda yapılan bir hormondur ve bircok etkisi dışında en onemli fonksiyonu doğum sırasında rahimde kasılmaları sağlamaktır. Yanlış bir kanaat olarak suni sancının normal yolla başlayan sancılardan daha farklı olduğu duşunulur. Ancak, esasında mekanizma yetersiz olan doğal bir maddenin sentetik eşdeğerinin dışarıdan verilmesidir.
Suni sancı esasen doğal bir hormonun kullanılmasıdır ancak kullanımı sırasında belirli riskler vardır. En onemli risk, kontrolsuz veya aşırı oksitosin verilmesine bağlı rahmin aşırı kasılması ve arada olması gereken gevşeme periyotlarının olmamasıdır. Bu durum, fetusa plasentadan kan akışını engelleyeceğinden risklidir. Bu nedenle, suni sancı verilirken doktor ve hemşirelerin yakın kontrolunde uygulanması gerekir. Ayrıca, oksitosin verilmesi planlanan hastada baş-pelvis uygunsuzluğu ya da anormal geliş şekli gibi normal doğuma engel bir durumun olmaması gereklidir.

