Koronavirus hayatımıza girmeden once cekilen filmleri, dizileri izlerken siz de o gunler hic yaşanmamış gibi şaşkınlıkla bakıyor musunuz ekrana? İnsanların bir arada, yan yana, el ele olması, kanları kaynayınca birbirlerine sarılması garip gelmiyor mu bir anlık da olsa? Kaybedince anlıyoruz belki de boyle ufak şeylerin onemini. Neredeyse bir yıldır cok istesek de sımsıkı sarılamıyoruz sevdiklerimize. Bu da bizi, hem de bu cok zor gunlerde, iyice zorluyor, hatta hasta ediyor! Cunku kaygımız bir turlu dinmiyor.
Belcika'nın tanıdığı hak...

Belcika hukumeti marttaki ilk karantina surecinden dersler cıkararak ikinci kapanma donemiyle ilgili duzenlemelerle vatandaşlarına ilginc bir hak tanıdı: Sarılma arkadaşı hakkı. Yalnız yaşayanlar bu hakkı kullanmak isterse bir 'sarılma arkadaşı' belirliyor ve fiziksel temas ihtiyacını gideriyor.
[h=3]Bunlar da ilginizi cekebilir[/h]Ucakta cesur fotoğraflarını paylaşıp, ucrette anlaştığı yolcularla cinsel ilişkiye girdiSağlık Bakanı Koca, mujdeyi verdi: Koronavirus aşısı icin imzalar atıldı"İntihar etti" dediği eşi kurtulunca gercekler ortaya cıktı! Tecavuz edip başından vurmuşBu duzenlemeyi komik bulanlar olabilir. Bir kez daha duşunmelerini tavsiye ederiz. Kaliforniya Berkeley Universitesi'nde psikoloji dersleri veren Dacher Keltner bir sure once Time dergisine verdiği soyleşide şunları soyledi: "Temas ihtiyacı sadece duygusal değil. Temas eksikliği insanları psikolojik olduğu kadar fiziksel olarak da etkiler. Cildimizdeki milyarlarca hucre de bu temasla ilgili bilgileri toplar. Olumlu fiziksel temaslar, orneğin sevdiğinizle sarılmak ya da bir arkadaşınızın omzuna kolunuzu atmak stresinizi azaltır. Bu 'dostca' temaslar sinir sisteminizin o kadar buyuk bir parcasını harekete gecirir ki bağışıklık sisteminiz guclenir, sindiriminiz duzenlenir ve daha iyi uyursunuz."
Hala ikna olmadıysanız bir de şuna bakın: Carnegie Mellon Universitesi'nden psikiyatr Sheldon Cohen ve ekip arkadaşlarının 2014'te yayımladıkları araştırma, sarılmanın bağışıklık sistemini guclendirdiğini kanıtladı. Sık sarılan kişilerin diğerlerine gore viruslerin neden olduğu grip turlerinin bazılarına karşı daha dayanıklı olduğu gozlendi.
Belcika'nın 'sarılma arkadaşı hakkı' uygulamasını uzmanlara ve salgın surecinde yalnızlık cekenlere sorduk. Ancak gorduk ki sadece yalnız yaşayanlar değil bu dertten mustarip olanlar. Anne-babasıyla yaşayıp onları riske atmak istemeyen evlatlar markete bile gitse kendini odasına kapatıyor. Ciflerden biri işe gitmek zorunda kalıyorsa diğeri onu yatağa almak istemiyor. Uc gun bile olsa fiziksel teması kesiyor... Aslında bu tam anlamıyla bir ikilem. Hem birbirimiz icin tehdidiz hem de birbirimizin caresi...
İNSANIN EN GENİŞ CİNSEL ORGANI VUCUDU
Canset Tutuncuoğlu, uzman psikolog - aile danışmanı
Sarılmak, dokunmak bunların hepsi temel bir ihtiyac. Cocukluktan beri devam eden bir ihtiyac. İstediğimiz kadar yetişkin olalım, kendi kendimize yetelim, bunlar hala lazım. Yetişkin olduğumuz zaman fiziksel ihtiyaclarımızı gideriyoruz. Duygusal ihtiyaclar icin hala bir başkasıyla ilişki icinde olmamız gerekiyor. Yetişkin ilişkilerinde bu temel ihtiyaclara cinsellik de ekleniyor.
Pandemi doneminde sosyal mesafe mecburiyeti bizi cok zorladı. Bunun nedeni hayatın zorlaştığı donemlerde bir başkasına duyduğumuz ihtiyacın artması. Yani en cok ihtiyac duyduğumuz zamanda destek alabileceğimiz insanlardan uzak durmak zorunda kaldık. Cinsellik de aslında duygusal ihtiyacların zirve noktası! Opuşmek, dokunmak, okşamak, sarılmak da aslında cinselliğin kendisi; birer altbaşlık değiller. İnsanın en geniş cinsel organı vucududur. Dokunmak da cinselliğin yuzde 80'i, 90'ıdır.
Bir de madalyonun diğer yuzu var. Uzun bir sure aynı evin icinde kalan ciftlerin ilişkisi de sosyalleşememek ya da kendilerine alan yaratamamak nedeniyle zorlanıyor. Hem duygusal hem de cinsellik acısından… Cunku partnerlerin arasındaki ilişkiyi ayakta tutan bircok faktor var. Duygusal ihtiyaclarınızın partneriniz tarafından giderilmesi bir ilişkiyi yurutmek icin yeterli değil.
Sosyalleşmek hepimizin cok onemli bir ihtiyacıymış. Bunun sekteye uğraması sorunlar yarattı. Ayrıca her ne kadar ilişkilerde 'biz olmak' gibi bir kavram olsa da bunun ideali 'kendini kaybetmeden' biz olmak. Yani insanların kişisel alanları da cok onemli, kişisel yaşamları ve kendi sosyal cevresi… İlişkide olmak insanların her şeyini partneriyle paylaşacağı anlamına gelmez. ve bunlara ek olarak ilişkiyi besleyen onemli duygulardan biri de ozlemdir. Bunları yaşayamamak da bizi yaraladı.
Kaygı, durtulere sekte vurur
Tutuncuoğlu kaygı duzeyimizin de cok yuksek olduğunu soyluyor: "Bu nedenle bir evi daimi olarak partnerimizle paylaşsak bile aramıza bir mesafe girdi. Kaygı durumunda zaten cinsel istek hep olumsuz etkilenir. Partnerlerden biri iş icin dışarı cıkıyor… O partner 'riskli' oluyor. Bu durum yakınlık kavramını da baltalıyor."
SADECE TEK YAŞAYANLAR DEĞİL COCUĞU OLANLAR BİLE YALNIZ KALDI
Prof. Dr. Ustun Dokmen, psikolog - yazar
Temas ihtiyacımızın bir bolumunu 'sosyal temas' sayesinde giderebiliriz. Nedir bu? Telefon ya da goruntulu konuşma uygulamalarıyla diyalog kurmak, e-posta gondermek, birine uzaktan bile olsa el sallamak... Bunlar da bize iyi gelir. Ancak fiziksel temasa hava veya su gibi ihtiyac duyar vucudumuz. Bu, araştırmalarla sabit. Dr. René Spitz'in 1940'lardaki araştırması gibi. Bu araştırmalara gore fiziksel temas ihtiyacı hisseden cocukların dirsek ve bilekleri arasında yaralar cıkıyor. Ne merhem ne krem deva oluyor. Bu, psikosomatik bir reaksiyon. Turkiye'de cok nadir. Cunku bizde hic olmazsa biri durtukluyor. Bu da temas.
Ortadoğu toplumları ve Akdeniz coğrafyasında dokunmak yani elle temas cok yaygın. Biri kapıdan gecerken sırtına dokunuruz orneğin. Bence bunun altında ciddi bir mesaj var: "Sen benim dostumsun." ya da bir hanım eşini işe uğurlarken fark etmese elini şoyle bir yakasına vurur. Ceketten var olmayan tuyleri alır. Bence bu da bir tur sahiplenme ilanı. Bunlar iyidir.
Huzurevlerindeki uygulama onemli
Pandemiyle birlikte Batı'da insanlar yalnız kaldı. Sadece yalnız yaşayanlar değil, cocuğu olanlar bile. 30 yaşında oğlu var ama dışarıya cıktığı icin anne-babasının yanına yanaşamıyor. Anneanneye, dedeye sarılamıyor. İtalyan huzurevlerindeki uygulama da dikkat cekici. İnce bir naylonun uzerinden birbirlerine sarılıyor insanlar. Bunun sistematik hale getirilmesi cok onemli.
Danışanlarım arasından da ilginc şeyler soyleyenler oldu. "Kendi kendime sarılıyorum" diyen mesela…
Yalnız hissedince iki koluyla kendini sarmak… Ne kadar buyuk bir ihtiyac demek ki!
Psikosomatik reaksiyonlar gostermese de ulkemizde de temasa ihtiyac duyanlar var. Orneğin pandemiden once bir yetimhaneyi ziyaret ettiyseniz fark etmişsinizdir, cocuklar hemen elinize yapışır, parmaklarınızı tutar ve yarım saat bırakmaz. Bu da guven ihtiyacının gostergesidir. Huzurevlerinde İtalya'daki uygulama denenebilir. İnce bir naylonun ardından torunlar maskelerini takarak ninelerine ve dedelerine sarılabilir.
Belcika'daki Turkler anlatıyor...
SARILMA ARKADAŞIMLA DİZİ İZLİYORUZ
Gamze K. (32)
İki yıldır Belcika'dayım. Kapanma başlayınca hayatım kabusa dondu. Tip 1 diyabetim var. Yalnız kalmaktan cekinen, kaygı terapisi goren bir insan olarak beni bu ulkede tutan tek şey tanıdığım bir avuc insanın ani bir durumda yanıma koşabilmesiydi. Bu yasaklandı. Yeni başlamış bir ilişkim vardı. Kacak şekilde birbirimize gidip geldik. İki gunde bir dolaptaki yarım yoğurdu iki ev arasında taşımak bize cok şanslı olduğumuzu hissettiriyordu. Cunku diğer herkes temassızlıktan yakınmaya başlamıştı. İşim 'acil' kategorisine yukseltilince işe gitmeye mecbur kaldım. Bu da 'balayı'nın sonunu getirdi. Ayrıldık. Şimdi sarılma arkadaşı hakkının onemini daha iyi anlıyorum. Bunu bir cinsellik ihtiyacı olarak algılamayın. Bu sadece bir diğer canlının aurasını hissetmek… Ben kendime bir sarılma arkadaşı belirledim. Uzun suredir tanıdığım ancak daha once belki de yanağından dahi opmediğim bir arkadaşım. Uğruyor, dizi izliyoruz. Sapık gibi etrafında dolanıyorum.
BU, OZEL ALANA MUDAHALEDİR
Beyza Alabay (24) oğrenci
'Sarılma arkadaşı' oldukca ilginc bir hak. Olumlu duyguları one cıkaran bir isim bulunmuş ancak yakın temasa gecilen kişi sayısını sınırlandıran bir uygulama. Devletin ozel alana dolaylı olarak mudahalesi soz konusu. Kuresel salgın şartlarında hangi kavramlar, ne olcude tartışmaya acılabilir, hangileri kişi hurriyetine bırakılamaz? Bu sorulara net cevaplar veremesek de bazı sınırlarda hemfikir olmamız gerek. Bu da hem biliminsanlarının hem de siyaset biliminin sorumluluğunda. Ben bu hakkı kullanmayacağım. Ne de olsa evde kedi var!
%56: Sevdiklerine sarılmayı ozleyenlerin oranı
%69: Sevdikleriyle kalabalık bir sofranın etrafında toplanmak isteyenlerin oranı
(Bu oranlar karantinanın ilk zirve gunlerinde, 26 Nisan'da Hurriyet Pazar'da yayımlanan araştırmadan.)
Kaynak: Hurriyet