COVID-19 salgını tum dunyayı etkisi altında tutmaya devam ederken Turkiye de salgını tum şiddetiyle yaşayan ulkeler arasında bulunuyor. 26 Kasım (dun) gunluk COVID-19 vaka sayısı 29.132 olarak acıklanırken, 11 Mart’tan bu yana teşhis koyulan toplam COVID-19 hasta sayısı 474.606’yı bulmuş durumda.
Gectiğimiz haftalarda peşi sıra gelen COVID-19 aşı acıklamalarının ardından Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Serhan Sakarya, SARS-COV-2 virusunun toplumdan tamamen temizlenmesi icin nufusun yuzde 75’inin COVID-19’a karşı bağışıklık kazanması gerektiğini belirtti. Bu da 61 milyon vatandaşın COVID-19 bağışıklığı kazanması gerektiği anlamına geliyor.
[h=2]"Bağışıklık iki yolla gelişir; ya hastalığı gecirecek ya da aşı olacak"[/h]
“Bağışıklık iki yolla geliştirilebilir. Kişi ya hastalığı gecirerek bağışık olacaktır ki bu tartışılır. Ya da aşı olmalıdır. Başka bir yolu yok” diyen Prof. Dr. Sakarya, salgının yavaşlaması icin en onemli unsurun koruyucu yontemler olduğunu ancak koruyucu yontemlerin başarılı bir şekilde uygulanmadığını dedi ve sozlerine şu şekilde devam etti:
“Diğer bir yontem elbette izolasyon onlemlerini cok iyi alabilmektir. Hasta olanların, olmayanlardan ayırt edilmesi gerekiyor. Bir diğer yontem ise aşıdır. Ben pandemiden 2021 yılı sonuna kadar cıkabilme şansımız olduğunu duşunmuyorum.”
Aşı karşıtlarının, olası bir aşılama calışmasında kritik bir rol ustleneceğini ifade eden Prof. Dr. Sakarya, “Aşı olmayan kişiler, toplumun yuzde 30’unu oluşturup enfekte olduklarında, aşı olan yuzde 60’lık kesim, aşı olmayan yuzde 30’luk kesimin mikrop yukunden kurtulamıyor. Yani aşı olmuş olsalar bile hasta oluyorlar. Yani aşı, kişiyi korumamaya başlıyor” ifadelerini kullandı. Aşının kalıcı bir koruma sağlayabilmesi icin toplumun buyuk coğunluğunun bağışıklık kazanması gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Sakarya, sozlerine şu şekilde devam etti:
[h=2]"Toplumun yuzde 75'i bağışıklık kazanırsa kalan yuzde 25 hasta olmaz"[/h]
“Bu durumda, toplumun yuzde 75’i bağışıklık geliştirdiği icin enfekte olmadığı icin geri kalan yuzde 25’i hasta olmayacaktır. Cunku virus, 100 kişiden 75’inde barınamıyor ve hastalığı yayabilecek coğunluğa ulaşamıyor. Bir başka deyişle hasta olan kişilerin oranı yuzde 25'lik kitleyi aşıp yuzde 30’lar mertebesine cıktığı an ise aşı yaptıranların da yeniden hasta olma ihtimali artıyor. Yani hastalığın yayılması hızlanıyor.
Sonuc olarak pandeminin sona ermesi icin toplum nufusunun yuzde 75’inin bağışıklık geliştirmesi gerekiyor. Peki bağışıklık nasıl kazanılacak? Bir kişi ya hastalığı gecirerek bağışıklık kazanacak ki bu da tartışılır. Ya da aşı olarak bağışıklık kazanacak. Bu da ikinci bir yontem. Başka da bir yolu yok.”

COVID-19 aşı adaylarından 23 tanesinde klinik test aşamalarında sona gelindiğini belirten Prof. Dr. Sakarya, acıklamalarını şu şekilde sonlandırdı:
“Bu calışmalardan 4 tanesi RNA ve 4 tanesi de DNA aşısı olup aşı teknolojisinde ilk kez kullanılan aşılardır. Diğerleri gunumuzde kullanılmakta olan ve bilimsel calışmalar ile kanıtlanmış teknolojiler ile uretilmektedir.
Yapılan ilk calışmalar RNA aşılarına karşı gelişen bağışıklığın daha guclu olduğunu gosterse de son gunlerde yapılan yayınlarda klasik yontemler ile uretilen aşıların da genom aşılarına yakın bağışıklık sağladığını gostermektedir. Aşıların piyasaya surulmesi ile birlikte Covid-19 aşıları uzun sure konuşulacağı tartışmasız bir gercektir.”