
Hegel'in 1820'de yayımlanan "Tuze Felsefesi" modern dunyanın tuzel, ahlaksal ve torel yapısının bir cozumlemesidir. Kitabın iceriğini anlamanın en iyi yolu icindekiler tablosuna bakmaktır. İcindekiler tablosu iceriğin raslantısal bir duzenlemesi, başka turlu de olabilecek salt bir sıralaması değil, ama nesnenin kendisinin kavramsal yapısı, konunun kendisinin dizgesel ozu ya da ozetidir. Kitabın kendisinin butun bir metni yalnızca bu kavramsal iceriğin cıkarsanması, dizgenin acıklaması, yapının kendisinin aklanması icin her zaman daha da iyisi uretilebilecek bir tur plastik dokudur, değiştirilebilir, daha ote geliştirilebilir, daha iyi yazılabilir, daha duru kılınabilir.
Hegel Tuze Felsefesi' nde tuzel, ahlaksal, torel alanların kavramlarının salt tarihsel bir cozumlemesini yapmakla ilgilenmez. Modern Bireyi, Modern Yurttaş Toplumunu, modern Devleti zorunlu olarak, ussal olarak kazanacaklarını duşunduğu gercek kavramsal yapıları icinde cıkarsamaya calışır. Bu duzeye dek, Hegel'in "Tuze Felsefesi" derinliği ve ele aldığı alanın genişliği acısından Platon'un Devlet'i, Aristoteles'in Politika' sı ve Rousseau'nun Toplumsal Sozleşme' si gibi politik felsefenin birincil yapıtları ile yalnızca aynı duzlemde durmakla kalmaz, ama bu klasik cozumlemelerde eksik olan tanıtlama ve dizgesellik yanlarını da sağlar, Modern Tini kendi ussal ozune uygun ve gercek yapısı icinde sergiler.
Tuze Felsefesi'?nde Hegel bir zamanlar Batıda 'Doğal Hak' olarak bilinen Hak kavramının acınımının sunar. Hakkın doğal değil ama tinsel olması olcusunde 'Doğal Hak' anlatımı kafa karıştırıcı, aslında acıkca celişkilidir, ve bir zamanlar insanın 'doğa durumu' denilen ve gene de Hak, Ozgurluk, Barış, Sucsuzluk, Eşitlik vb. gibi kategorilerle suslenen bir kurguya goturmuştur. Tin alanı ile karşıtlık icinde Doğa alanı, tam tersine, Hak olmayanı ve Hakkı olmayanı, aslında icgudu, durtu ve itkinin fiziksel guc alanını, boylece en sonunda tin karşısında gucsuz ve haksız olanı anlatır. Sozcuğun orttuğu Kavramın ne olduğunu sorarsak, 'Doğal Hak' ile anlatılmak istenen şey doğuştan Haktır, tıpkı dışsal duyusal algı ya da deneyim yoluyla kazanılmayan ama insan doğasına ozunlu olan 'doğuştan duşunceler' gibi, ya da daha yalın olarak homo sapiensi bir 'tur' yapan duşunme yetisi gibi.
-Aziz Yadımlı-
Alıntı; "Dunyanın nasıl olması gerektiğini oğretme konusunda birkac soz daha eklersek, Felsefe sahneye her zaman cok gec cıkar. Dunyanın duşuncesi olarak, felsefe ilkin edimsellik gelişim surecini tamamlayıp işini bitirince kendini gosterir. Kavramın oğrettiği şey, zorunlu olarak Tarihin de gosterdiği aynı şey, ilkin edimsellik olgunlaşınca İdeal olanın Reel olan karşısında gorunduğu, ve İdeal olanın kendi icin bu aynı dunyayı tozunde ayrımsadığı, entellektuel bir alanın şeklinde kurduğudur. Felsefe grisini gri uzerine boyadığı zaman yaşamın bir şekli daha şimdiden yaşlanmıştır, ve gri uzerine gri ile gencleştirilemez ama ancak bilinebilir; Minerva'nın Baykuşu ucuşuna ilkin alacakaranlığın cokuşu ile başlar."
-Hegel, Tuze Felsefesi'ne Onsozden-
(Tanıtım Bulteninden)
Sayfa Sayısı: 416
Baskı Yılı: 2013
Dili: Almanca / Turkce
Yayınevi: İdea Yayınevi
Kitap Adı: Tuze Felsefesi - Hegel Yazar: Georg Hegel Cevirmen: Aziz Yardımlı Yayınevi: İdea Yayınevi İlk Baskı Yılı: 2006 Dil: Almanca - Turkce Barkod: 9789753970921