Bu kitap bilim felsefesinin Soğuk Savaş sırasında Birleşik Devletler’deki gelişiminin ilk derinlemesine incelemesidir. Mantıksal Gorguculuğun ve Marxist mantıksal gorgucu Otto Neurath tarafından yonetilen Bilimin Birliği deviminin 1930’larda bu projeler Birleşik Devletler’e goc ettiği sıralardaki politik karakterini ve 1950’lerde entellektuel, kulturel ve politik guclerin birleşik etkileri sonucunda yer alan depolitizasyonlarını inceler.

Mantıksal gorguculuk ve Viyana Cevresi uzerine araştırmacılar sık sık bunları politik olmaktan uzak salt entellektuel projeler olarak ele alırlar. Gercekte, pozitivistler hem kendi ulkelerinde hem de daha sonra sığındıkları ABD’de politik olarak etkin idiler. 1929 Manifesto’ larında belirttikleri gibi tumu de sosyalist olan Avusturya ve Almanya pozitivistlerinin programları yalnızca “anlamsız metafizik” olarak gordukleri klasik felsefeyi devirmek değildi. İnsansal herşeyi fiziğe indirgemeyi oneren programları ile, Avrupa’yı baştan sona yeniden kurmayı, Avrupa eğitiminin hedeflerini ve ders programını yeniden duzenlemeyi hedefliyor, bunun icin ikonografi, semiotik ve simgesel mantık aygıtları geliştiriyor, ve başarının temel koşulu olarak felsefe tarihinin reddedilmesi gerektiğine inanıyorlardı. Tasarladıkları “butunsel etik yeniden-yapılanma” programı etiğin kendisinin yalancı-bilim sayılması koşuluna bağlıydı. Tumu de tiranlıktan yana idi ve demokrasiye, yurttaş toplumuna, evrensel insan haklarına, ozgurluğe anlam vermelerini sağlayacak kavramları anlamsız olarak goruyor, Cevrenin onderi Moritz Schlick “ozgurluk uzerine yazmak zorunda kalmaktan utanc duyduğunu” belirtiyor, iki gorelilik kuramı icin felsefi temelleri pozitivizmde bulduğunu bildiren Albert Einstein bile “Lenin insanlığın onurudur” vb. diyordu.

Bilime ilgilerini gorelilik, olasılık, uylaşımcılık, simgecilik ve semitoik gibi terimlerde tanımlarken ve daha iyi bir toplumun kurulması icin bilimleri ve dolayısıyla bilimcileri bir Birlik altına getirmenin zorunluğunu vurgularken, mantık dedikleri şeyde “ahlak” olmadığnı, bir tur “hoşgoru ilkesi”nin gecerli olduğunu ileri surduler. Neurath’tan Carnap’a, Wittgenstein’a, Sovyetler Birliği icin duygudaşlıkları oylesine gucluydu ki, pozitivist olduklarını unutarak sık sık tarihsel materyalistler olarak davrandılar. Sonucta politik ilgileri yalnızca entellektueller arasında değil, ama J. Edgar Hoover denetimindeki FBI gibi kurumlar tarafından bile dikkatle izlenir oldu.

Kapsamlı arşiv araştırması uzerine dayanan kitap Soğuk Savaş sırasındaki Amerikan entellektuel tarihinin onemli bir bolumunu ele almaktadır. Koklerini Soğuk Savaş sırasındaki anti-komunizmden alan entellektuel ve politik guclerin beklenmedik bir bileşiminin nasıl hem universitelerin eğitim programlarını hem de giderek onde gelen felsefecilerin ustlendikleri araştırmayı bile şekillendirdiğini ortaya koyar. Kitap bilim felsefecileri ve tarihcileri, duşunce tarihcileri ve Soğuk Savaş araştırmacıları icin ilgi cekicidir.
(Tanıtım Bulteninden)

Kitap Adı: Soğuk Savaş Bilim Felsefesini Nasıl Donuşturdu Yazar: George A. Reisch Cevirmen: Meric Mete Yayınevi: İdea Yayınevi Hamur Tipi: 1. Hamur Ebat: 14x22 İlk Baskı Yılı: 2017 Baskı Sayısı: 1. Basım Medya Cinsi: Ciltsiz Barkod: 9789753971911