Felsefe Tarihinde bir donem kapanmakta, analitik “felsefe” tarih olmaktadır. Belki de Anglo-Saxon analitik gelenek felsefenin ne olduğunu, en azından bir “dil analizi” sorunu olmadığını, bir us ve duşunce sorunu olduğunu anlamanın eşiğine geldi demek daha doğru olacaktır. Preston’a gore, “analitik felsefecilerin kendileri bile analitik felsefede birşeylerin cok kotu bir bicimde ters gittiğini ve analitik felsefenin varoluşunun kendisinin tehlikede olduğunu kabul etmektedirler.” Bu gercekte felsefeci kuşaklar icin kurtuluş olarak gorulecek bir olaydır. Ve gene de henuz erkendir, cunku orneğin ABD’de cok yakınlara dek “Tum Ivy League universiteleri (yani en iyileri), tum onde gelen devlet araştırma universiteleri, tum California Universitesi kampusleri, liberal sanatlarda en iyi kolejlerinin coğu, ikinci sınıf devlet araştırma universitelerinin en iyi kampuslerinin coğu karşı durulamayacak bir yolda kendilerini ‘analitik’ olarak tanımlayan felsefe bolumleri ile ovunmektedir: Akademik olarak ve profesyonel olarak analitik felsefeden daha sağlam yerleşmiş bir ‘devim’ imgelemek guctur” (Brian Leiter). Analitik “felsefe” gercek bir entellektuel icerik uzerine olmaktan cok felsefe tarihi konusunda tam bilgisizlik uzerine beslenen bir “hegemonya” uzerine dayanabilirdi: “İngilizce konuşan dunyanın buyuk bir bolumunde, bir felsefecinin, eğer meslektaşları ne olursa olsun onu ciddi bir felsefeci olarak goreceklerse, analitik yaklaşımı paylaştığının duşunulmesi gerekiyordu.” Analitik gelenek Anglo-Saxon kulturde etik bir sorun da yarattı.

Tum analitik felsefenin felsefi duşuncede tam bir kavramsızlık, yontemsizlik ve dizgesizlik uğruna yapılmakta olması, felsefe tarihinin anlamsız metafizik olarak gorulmesi ve dolayısıyla felsefe tarihi konusunda tam bilgisizliğin yureklendirilmesi, ve ek olarak analitik felsefenin başlıca Anglo-Saxon kulture sınırlı olması olgusu karşısında, yerelliğini bir “hegemonya” ile desteklemesi anlaşılabilir birşeydir. Ama “hegemonya” felsefenin, ozgurluğun, insan değerinin bittiği yerdir. Dahası, “analitik felsefe” adının kendisi acık bir sacmalık olduğu, aslında “analitik felsefe” kendini tanımlayamadığı icin, “felsefe” adı bile bir yana atılmakta ve “in the United Kingdom, United States, Canada, Australia, New Zealand, and Scandinavia, the majority of university philosophy departments today identify themselves as ‘analytic’ departments.”

Gorguculuğu ile, ruhbilimselciliği ile ve kavramsızlığı ile, “analytic philosophy has no special subject matter. You can philosophise about Tuesday, the pound sterling and lozenges (pastil ) and philosophy itself” (J. Wisdom). Ya da, Moore ile birlikte, “the concept of the sensation of yellow” uzerine felsefe yapılabilir simgeler ile, onerme kalkulusleri ile, sintaks kuramları ile, 0/1 Boolean mantığı ile, uylaşım mantığı vb. ile. Analitik “felsefecilik” felsefeye yabancılığı ile dahacok kulturel bir fenomen olarak, ve entellektuel olmaktan cok etik bir fenomen olarak gorunur.

Gelenekcilerin ayırdedici yanlarından biri, tıpkı Viyana Cevresi pozitivistleri gibi, guclu despotik karakterler sergilemeleridir. Kimileri icin geleneğin gercek babası olan Frege bir Nazi idi (Heidegger gibi). Ama analistlerin coğunluğu, aralarında Maoistler de olmak uzere, Marxist eğilimde idiler. Russell “I believe that Communism is necessary to the world, and I believe ... Bolshevism deserves the gratitude and admiration of all the progressive part of mankind’’ diyordu. Felsefeyi, etiği, estetiği “gizemli”nin alanına suren Wittgenstein dostları arasında “Stalinist” olarak biliniyordu ve “had strong sympathy for Stalin and the Soviet Union,” oyle bir duzeyde ki Sovyet zulmu vb. soz konusu olduğunda, “Die Leidenschaft verspricht etwas” diyordu tutku birşey icin soz verir.

Analitik “felsefe”yi felsefi olarak curutmek aptalcadır cunku boyle bir “felsefe”nin varolduğunu duşunmek olanaksızdır. Kulturun tozu, sağlamlığının guvencesi “monkey see monkey do” formulu ile varlığını surduren gelenektir. Felsefenin bir gelenek değil bir us sorunu olduğunun anlaşılması analitik “gelenek” denilen şeyi tinin bir hatası olarak silinmeye goturur. Ama bir yanılsama arkada olumsuz bir kazanc bile bırakmaz.
-Aziz Yardımlı-
(Tanıtım Bulteninden)

Kitap Adı: Analitik Felsefe-Bir Yanılsamanın Tarihi Yazar: Aaron Preston Cevirmen: Meric Mete Yayınevi: İdea Yayınevi Hamur Tipi: 1. Hamur Ebat: 14x22 İlk Baskı Yılı: 2017 Baskı Sayısı: 1. Basım Medya Cinsi: Ciltsiz Barkod: 9789753971898