
Turkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Turkiye'nin İkinci Dunya Savaşı ve Soğuk Savaş sonrasında onune acılan fırsat pencerelerini değerlendiremediğini belirterek, "Ulkemize ve milletimize yeni pişmanlıklar yaşatmamakta kararlıyız. Ulkemizin, yeni donemin kurucu iradelerinden biri olması icin var gucumuzle calışıyoruz." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Kulliyesi'nde gercekleştirilen 12. Buyukelciler Konferansı'nda katılımcılara hitap etti.
Uluslararası ilişkilerde cok merkezlilik eğilimi ile bolgeselleşmenin giderek onem kazandığını belirten Erdoğan, şunları soyledi:
"Tedarik zincirlerinin yeniden paylaşıldığı, uretim ve lojistik merkezlerinin tekrar belirlendiği, yeni bolgesel ittifakların kurulduğu, siyasi ve ekonomik arenanın yeniden şekillendiği bir kavşaktayız. Bu kritik kavşakta, Turkiye'nin tarihinden, beşeri sermayesinden, jeostratejik konumundan kaynaklanan avantajlarını ne olcude kullanabileceği bugun atacağımız adımlara bağlıdır."
Turkiye'nin gerek İkinci Dunya Savaşı gerekse de Soğuk Savaş sonrasında onune acılan fırsat pencerelerini değerlendiremediğini vurgulayan Erdoğan, şoyle konuştu:
"Ulkemize ve milletimize yeni pişmanlıklar yaşatmamakta kararlıyız. Ulkemizin, yeni donemin kurucu iradelerinden biri olması icin var gucumuzle calışıyoruz. Dış politikada adımlarımızı atarken, pergelin ucunu daima milletimizin hak ve hukuk cıkarlarına sabitliyoruz. İlkelerimizden, kadim değerlerimizden taviz vermeden, milli menfaatlerimizi savunuyoruz. Koklu muttefiklik ilişkilerinin teror orgutlerinin ihtiraslarına kurban edildiği, demokrasi havarilerinin demokrasinin canına kastettiği, herkesin başının caresine baktığı bir tabloda, biz de kendi gobeğimizi kendimiz kesiyoruz."
"Tehdit, şantaj dilinin fayda sağlamayacağı anlaşılmalı"
Erdoğan, Turkiye'nin Suriye'deki harekatlarla sadece DEAŞ ve PKK/YPG'li teroristleri sınırlarından uzaklaştırmakla kalmadığını, aynı zamanda Turkiye'ye sığınan 411 bin Suriyelinin de memleketlerine geri donuşunu temin ettiğini belirterek, şunları kaydetti:
"İdlib'deki mevcudiyetimizle yeni bir insani trajedinin ve buyuk bir goc dalgasının onune gectik. 4,5 milyon multeciyi ulkemizde barındırıyoruz. Bir o kadarının da Suriye'de bakımını yapıyoruz. Dunyada bunun benzerini yapan bir başka ulke yok. Sadece Turkiye bunu yapıyor. Dunyada fakir fukara, garip gurebanın yanında olduklarını soyleyenlerin hicbirisinin attığı boyle bir adım yok. Kapitalist ekonominin temsilcileri olanların, parası pulu cok olanların, bunların hicbirinin bu tur attığı bir adım yok ama Turkiye, insani ve vicdani olarak bu adımı atmıştır, atmaya da devam ediyor. Sahadaki varlığımıza ilaveten Suriye'nin toprak butunluğu ve siyasi birliği temelinde bir siyasi cozum icin ayrıca cabalarımızı surduruyoruz."
Turkiye'nin, Irak'ta gercekleştirdiği operasyonlarla bolucu teror orgutun belini orada da kırdığını ifade eden Erdoğan, şoyle devam etti:
,"Libya'da meşru hukumetin cağrısı uzerine sağladığımız destek hem ulkenin ic savaşa suruklenmesine hem de Trablus'un duşmesine engel oldu. Bugun Libya'da siyasi cozum umutları yeniden yeşermişse, bunda Turkiye'nin zamanında yaptığı mudahalenin cok ciddi katkısı bulunuyor. Eğitimden askeri iş birliğine, enerjiden sağlığa, ekonomiden ticarete kadar her alanda Libya halkının yanında olmaya devam edeceğiz.
Doğu Akdeniz'deki her turlu gelişmenin yukunu taşıyan ulkemizin, doğal kaynaklar soz konusu olduğunda yok sayılmasına elbette rıza gosteremezdik. Yunanistan ve Guney Kıbrıs Rum yonetiminin provakasyonlarına rağmen Doğu Akdeniz meselesinde daima sabırlı ve soğukkanlı davrandık. Bu meselede haklı olmanın ulkemize sağladığı ozguvenle hareket ediyor, muzakere masasından asla kacmıyoruz. Avrupa Birliği'nin Turkiye'yi kendisinden uzaklaştıran stratejik korlukten bir an once kurtulmasını umit ediyoruz. Tehdit, şantaj dilinin hicbir fayda sağlamayacağı artık anlaşılmalıdır. Doğu Akdeniz'e kıyıdaş tum bolge ulkelerinin ve Kıbrıs Turklerinin de yer alacağı konferans onerimiz, sorunu diyalogla cozme irademizin tezahurudur."
"Turkiye, kardeşlerinin hukukunu savunmak icin de guclu olmalı"
Erdoğan, Karadeniz'de keşfedilen 405 milyar metrekupluk doğal gaz rezervinin bu doğrultudaki iradelerini daha da kuvvetlendirdiğini belirterek, "Doğu Akdeniz'deki araştırma faaliyetlerinden de yakında mujdeli haberler alacağımıza inanıyorum. Turkiye sadece kendi cıkarlarını korumak icin değil, dost ve kardeşlerinin hukukunu savunmak icin de guclu olmak zorundadır. Her zaman ifade ettiğim gibi, biz 780 bin kilometrekareden cok daha buyuk bir ulkeyiz." dedi.
Topkapı Sarayı'nın Bab-ı Humayun kapısının yanı başında "Butun mazlumlar ona sığınır" yazdığına dikkati ceken Erdoğan, "Biz boyle bir devletiz. İspanya'daki Yahudiler'den Sovyetler'deki muhaliflere, Kafkasya ve Balkanlar'daki masumlardan Afrika'daki gariplere kadar herkes başı dara duştuğunde ilk ulkemize sığınmıştır. Biz boyle bir ulkeyiz. Turkiye istese de Balkanlar'dan Turkistan'a, Afrika'dan Orta Doğu'ya uzanan gonul coğrafyasındaki kardeşlerinin sorumluluğundan kacamaz. Turkiye istese de Filistin'e, Somali'ye, Yemen'e, Bosna'ya, Afganistan'a, Pakistan'a, Arakan'a sırtını donemez." değerlendirmesinde bulundu.
Azerbaycan topraklarının işgal edilmesine sessiz kalmalarının mumkun olmadığını ve sessiz kalmadıklarını vurgulayan Erdoğan, "İşte biz şu anda Afganistan'dayız, şu anda Azerbaycan'dayız. Niye? Bunlar kardeşlerimiz, soydaşlarımız. Ermenistan'ın 28 yıllık zulmu karşısında Minsk Uclusu ne yazık ki her turlu ihtimallerle bizim Azeri kardeşlerimizi orada, Azeri Turklerin ifadesi ile 'kackın yaşattı'. Toprakları işgal altında olduğu icin onlar merkeze gelmek zorunda kaldı. 28 yıl suren bu acımasız işgale Minsk Uclusu cozum uretmedi. Hep oyalamaca, hep oyalamaca. Bunu kendileriyle konuştuğumuzda da bize hicbir zaman bir cozum uretmediler. Cunku cozum uretmek gibi bir dertleri de yoktu. Şimdi Azeri kardeşlerimiz kendi gobeklerini kendileri kesti." ifadelerini kullandı.
(Surecek)
Kaynak: Anadolu Ajansı / Ozcan Yıldırım