Sanat hayatına lisede yaptığı tablolarla başlayan 43 yaşındaki Sofia Chavez, Meksika Devlet Universitesi'nde Mimarlık Fakultesi'ni bitirdikten sonra, dunyadaki farklı kultur ve sanat zenginliklerini keşfetmek icin yıllar surecek binlerce kilometrelik bir sanat yolculuğuna cıktı.
Guney Amerika'daki bircok ulkenin ardından İtalya ve Kanada'da mimari estetik ve resim eğitimleri alan Chavez, dunyanın en tanınmış mimarları arasında sayılan Antoni Gaudi hayranı olduğu icin once İspanya'ya, mobilya tasarımı icin İskandinavya ulkelerine, kaligrafi eğitimi icin Singapur'a gitti, bu ulkelerin hem kulturlerini hem sanatlarını oğrendi.

Chavez, seyahat ettiği ulkelerde muze, sanat galerisi ve onemli mimari yapıları da inceleyerek, sanatcılardan ozel eğitimler aldı.
Hayatını "Sanat dolu yolculuklar" olarak ozetleyen Chavez, 65 ulkenin ardından geldiği Turkiye'ye yerleşerek Turk ve Meksika sanatlarını "harmanlamaya" başladı.
İstanbul'da 4 yıldır farklı sanatcılardan ebru, hat, kaligrafi, tezhip ve cilt eğitimi alan Chavez, ilgisi ve yetenekleriyle girmeye hak kazandığı Dolmabahce Sarayı Cilt Restorasyon Atolyesi'nde Ahmet Kurnaz'ın yanında sanat yolculuğuna devam ediyor.
Meksikalı sanatcı Chavez, 30 yıla yaklaşan sanat hayatında yaşadığı tecrubeleri ve Turkiye izlenimlerini AA muhabirine anlattı.
"Turkiye benim yuvam oldu"
Chavez, 20 yaşında Meksika'dan dunya sanatlarını oğrenmek icin ayrıldığını, 23 yıl boyunca 66 ulkeyi gezerek farklı sanat akımları ve tekniklerini oğrendiğini soyledi.
Gezdiği 65 ulkenin ardından sanat hayatına yon verecek ve uzun sure kalabileceği bir ulke icin araştırma yaptığını belirten Chavez, "Hayatım yollarda gecti. Sanat icin yolculuklar yaptım. Son olarak ulkemdeki problemlerden dolayı ayrılmak istiyordum. Hangi ulkenin sanatım icin daha iyi olabileceğini duşunuyordum. Turkiye'nin yeni bir hayata adım atmak icin doğru ulke olduğuna karar verdim." dedi.
Chavez, gittiği tum ulkelerdeki kultur farklılıklarının kendisini etkilediğini belirterek Turkiye icin, "Kulturlerimizin benzer olduğunu duşunuyordum buraya gelmeden once. Ama geldikten sonra aslında cok farklı olduğunu gordum. Zamanla alıştım ve her gun yeni şeyler oğreniyorum." diye konuştu.
İstanbul'a geldikten sonra buradaki kultur ve sanat ortamından cok etkilendiğini anlatan Chavez, İstanbul'un gezdiği yuzlerce şehir ve 66 ulke icinde en guzellerinden olduğunu ifade etti.
"İstanbul'da her şeyi seviyorum"
Sanatın yanında kendisini en cok şaşırtan şeyin Turk mutfağı olduğunu vurgulayan Chavez şoyle devam etti:
"İstanbul'da her şeyi seviyorum. Binalar, desenler, yemek kulturu, insanlar. Her zaman Turk kulturu hakkında yeni şeyler oğreniyorum. Bazen sevmediğim şeyler de oluyor tabii ki. Ama her zaman kulturler arası bir sentez oluyor. Turkiye artık benim yuvam oldu. O yuzden her şeyi seviyorum.
Yemek kulturune alışmakta epey zorlandım cunku siz cok yoğurt yiyorsunuz. Biz sadece hasta olduğumuzda yoğurt yiyoruz. Ama Meksika'ya gittiğimde yoğurdu, pilavı ve ciğ kofteyi ozluyorum. Ciğ kofteyi ozellikle seviyorum cunku baharatlı ve ulkemi hatırlatıyor. Cay icin de aynısını soyleyebilirim. Siz cayı cok seviyorsunuz. Biz cayı da sadece hasta olduğumuzda iciyoruz. Meksika cok sıcak bir ulke. Soğuk meyve suları iciyoruz. Gittiğim yerlerde hep şekerli cay denememi istiyorlar ama hala sevemedim, alışamadım. Cay simit ya da baklavayla guzel. Bana ilk defa Turk kahvesi denettiklerinde cok tatlı ve yanık tadı vardı. Cok sert. Cok iyi hatırlıyorum, ilk defa kahve ictiğimde rahatsızlandım sabaha kadar uyuyamadım. Yine de Meksika'ya giderken cantam ceviz, Turk kahvesi ve pastırma dolu oluyor. "
"Meksikalı kadınlar dizilerinden etkilenip Turklerle evlenmek istiyor"
Chavez, Turk dizilerinin son yıllarda ulkesinde de en cok izlenenler arasında olduğunu soyledi.
"Ulkemde herkes Turk dizileri izliyor." diyen Chavez, dizilerin etkisini şu sozlerle ifade etti: "Yemekte hep Turk dizilerinden bahsediyorlar. Mesela benim annem, "Bu diziyi gordum, Turk erkekleri cok yakışıklı" falan diyor. Bu yuzden Meksikalı kadınlar Turkiye'ye gelip bir Turkle evlenmek istiyor. Ama bence Turkiye bir diziden cok ote. Zengin kultur ve sanata sahip bir ulke. Ben bir erkekle evlenmek icin gelmedim. Benim aşkım sanat. Ben buraya sanat icin geldim ve Dolmabahce Sarayı'nı cok seviyorum. İstanbul'da insanlar hızlı yaşıyorlar. Nefes alamıyoruz. Ben buraya gelip tarihin kokusunu alıyorum kendimi daha ozgur hissediyorum. Burası beni cok mutlu ediyor. "
Turkiye'ye geldikten sonra dil eğitimi almaya başladığını soyleyen Chavez, eğitimini yarıda bıraktığını ve Turkceyi "sokakta" oğrendiğini soyledi.
Turk muziğiyle ilgili duşuncelerini de paylaşan Chavez, "Eski Turk muziğini daha cok seviyorum. Cumlelerinin daha anlamlı olduğunu duşunuyorum. Ritimleri daha guzel. Zaten bendir oğrenmeye başlamıştım ama Korona salgını yuzunden ara verdim. Meksika'da 10 sene once Tarkan cok populerdi. Onun şarkıların hatırlıyorum. "diye konuştu.
"Karşılıklı olarak birbirimize bir şeyler oğretiyoruz"
Dolmabahce Sarayı Cilt Restorasyon Atolyesi Sorumlusu Ahmet Kurnaz da Sofia'yla calışmanın keyifli olduğunu belirterek, şunları soyledi: "1988'den beri Milli Saraylar restorasyon atolyelerinde calışıyorum. Cilt ve kağıt restorasyonu uzerine calışıyorum. Gencler maalesef cok ilgi gostermiyor. Onları eğitip bunyemizde birlikte calışmak istiyoruz. Sofia gecen sene misafir olarak geldi. Onceden de bu işleri yapmış, dunyada bircok ulkeyi gezerek farklı cilt sanatlarını oğrenmiş sonra ulkemize gelmiş. Biz de elimizden geldiği kadar klasik ve Osmanlı cilt sanatını oğretmeye calışıyoruz. Cok başarılı, efendi bir sanatcı. Karşılıklı olarak birbirimize bir şeyler oğretiyoruz. Kendi ulkesinin sanatı daha farklı. Belki ikisini karma yaparak ortaya yeni urunler cıkaracağız."
Kaynak: Hurriyet