
İzmir'de meydana gelen depremle Turkiye bir kez daha deprem gerceğiyle karşı karşıya geldi. Turkiye'deki depremlerde binaların neden yıkıldığı ve ağır hasar gorduğuyle ilgili acıklamalarda bulunan Dr. Oğr. Uyesi Ahmet Utku Yazgan, "Depreme dayanıklı binaların nasıl yapılacağı biliniyor ama bilgi ve uygulama arasında derin bir ucurum var" dedi.
İzmir'de can kaybının yaşandığı depremde sekiz katlı apartmanlar saniyeler icinde yerle bir oldu, cok sayıda bina oturulamaz hale geldi. Turkiye'deki depremlerde neden insanların binaların altında kaldığını, binaların neden yıkıldığını ya da ağır hasar gorduğunu Maltepe Universitesinden Dr. Oğr. Uyesi Ahmet Utku Yazgan acıkladı. Yazgan, "Depreme dayanıklı binalar yapılamamasının uc nedeni var: İlgisizlik, cehalet ve yanlış uygulamalar. Depreme dayanıklı binaların nasıl yapılacağı biliniyor ama bilgi ve uygulama arasında derin bir ucurum var" ifadelerini kullandı.
"YAPI YONETMELİKLERİNDE KOŞULLAR BELLİ"
Turkiye'nin yuzolcumunun yuzde 92'sinin, nufusunun yuzde 95'inin deprem kuşağında bulunduğuna dikkat ceken Yazgan, sadece 1903'ten bugune kadar meydana gelen depremlerde yuz binin uzerinde insanın hayatını kaybettiğini hatırlatarak, bu sonucun muhendislikten cok ilgisizlik, cehalet ve yozlaşmış uygulamalardan kaynaklandığını belirtti.
Yazgan, "Depremle ilgili yeterli bilgimiz var. Buna rağmen olumlerde ve ekonomik kayıplarda artış olması bilgi ile uygulama arasında hala derin bir ucurum olduğunu gosteriyor. Oysa deprem bolgesinde inşa edilecek yapılar hakkında ilki 1949'da yururluğe giren ve defalarca guncellenen yonetmelikle deprem hasarının en aza indirgenmesi hedefiyle asgari koşullar belirlenmiş durumda" dedi.
"TUM AŞAMALARIN DENETLENMESİ ŞART"
Dr. Yazgan depreme dayanıklı yapıların inşasında malzeme kalitesinin de cok onemli bir kriter olduğuna dikkat cekerek, son yıllarda ozellikle hazır beton kullanımının yaygınlaşmasıyla beton basınc dayanımlarında ciddi bir iyileşme olduğunu ve kullanılan malzemenin kontrolunun sağlandığını anlattı.
Yazgan, "Tabii ki binanın projesine uygun inşa edilmesi ve tum yapı uretim aşamalarının denetlenmesi gerekiyor. Bu nedenle 1999 depreminden sonra 2001 yılında 4708 sayılı Yapı Denetim Kanunu yururluğe girmiş; Cevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yetkilendirilen yapı denetim firmaları; yapıların, proje ve uygulama aşaması denetimini yaparak, yapının ilgili mevzuata uygun bir bicimde gercekleşmesini yapı sahibi adına sağlamakla sorumlu durumda" diye konuştu.
İzmir'i etkileyen depremde yıkılan binalarla ilgili kolon kesme iddialarının gundeme geldiğine de dikkat ceken Dr. Yazgan, binaların taşıyıcı sistemine kolon kesme gibi mudahalelerin duşey taşıyıcılarda dayanıklılığı ortadan kaldırdığını ve komşu katlar arası yumuşak kat oluşturduğunu soyledi. Dr. Yazgan, bu durumda en kucuk bir sarsıntıda dahi, bina depremden kaynaklanan yatay yuklere direnemediğinden katların ust uste coktuğunu belirtti.
"ZEMİN İYİLEŞTİRİLMESİ YAPILMALI"
Yazgan, en cok tartışılan yapı-zemin etkileşimi konusunda ise, yumuşak zeminlerde az katlı binaların, cok katlı bina yapılacak ise uygun zemin iyileştirmelerinin yapılması gerektiğini vurguladı.
Mevcut yapı stokunun hızlı ve doğru şekilde depreme dayanıklı olup olmadığının tespit edilmesi gerektiğine dikkat ceken Dr. Yazgan, yapılan inceleme ve testler sonucunda binanın, deprem guvenliğine ilişkin performans duzeyini sağlamadığı tespit edilirse, binanın taşıyıcı sistemine yeni elemanlar eklenerek yapının yatay ve duşey kuvvetlere karşı dayanıklılığını artırmak gerektiğini belirtti.
Dr. Yazgan, bunun icin kolon mantolama, perde duvar uygulaması gibi calışmaların da yapılabileceğini; binaların fiziki durum değerlendirmesi yapılmadan, onarım vb. işlemlerin yapılmasının ise son derece yanlış olduğuna dikkat cekti.
Dr. Oğr. Uyesi Yazgan, "Afet Riski Altındaki Alanların Donuşturulmesi Hakkında Kanun"u hatırlatarak, "Kentsel donuşumle amac; ekonomik bir kazanc sağlamak kadar, afet riskini azaltacak depreme dayanıklı yapı stokunu artırmak olmalı" ifadelerini kullandı.
Kaynak: Demiroren Haber Ajansı