
Yazan: Gil Schwartz / Resimler: Nigel Parry
Saat bir erkeği tamamlar. Gil Schwatz, zaman aracının neden kucumsenmemesi gerektiğini acıklıyor.
Erkeklerin son 10-20 yıl icerisinde kas gucunden vazgecip, tembelleşmeye başladıklarından beri kendilerinde değiştirdikleri hicbir şey; kol saatinden vazgecmeleri kadar kotu olmaz. Bir erkeğe saati sorduğunuzda; cep telefonuna bakıp, size dijital bir cevap verebilir. İletişimi guclendiren bu dijital araclar, her ne kadar erkeklere entelektuel bir hava katsa da cinsiyet ayrımını cok da fazla gozetmeyen bu araclar, ‘cift cinsiyetli’ duygusu veriyor. Ve bu durum acayip; gercekten cok acayip…
Eskiden boyle değildi. Erkekler bir zamanlar, ic ceplerine -bir ‘rapci’nin gurur duyacağı kadar uzun zincirlerle tutturulmuş- buyuk cep saatleri takarlardı. Bunlar, kendisine yakışanı secmek icin buyuk uğraş veren erkelerin kişiliğini yansıtan, mucevherin ve işlevselliğin bir araya geldiği; buyuk ve karmaşık makinelerdi. Saat, bir ifade bicimi olmanın otesinde, sadece icinizdeki erkeğe değil, olmak istenen erkeğe yapılan bir yatırımdı. Saat aynı zamanda guzel bir takım elbise, siyah bir deri ceket, spor ayakkabı veya botlarınız gibi gosterişli bir aractı… Bazıları icin halen daha oyle.
İş hayatı zordur hepimiz biliriz… Şık bir saati olan bir erkek iş hayatında kendini daha guclu hisseder. Zor zamanlarda hepimiz boyle bir guce ihtiyac duyup, bu guce sahip olmak isteriz. Basit gibi gorunse de beğeni duyulan bir saat, zor anlarda size bu gucu verebilir.
Erkeğin kol saati, yaşam yolunu takip eder. Cocukken bu basit zaman oyuncakları ile bu gezegende erkek olarak var olduğumuzu dunyaya gosteririz. Cocukluk zamanlarında kullanılan saatler ile işlevsel bir ilişki kurulur. Bu saatlerin cok fazla ozelliği olmasa da işe yararlar. Coğumuz icin ilk saatimizin Timex olması da bunun bir gostergesi sayılabilir. Muhtemelen bu saat, ebeveynlerimiz tarafından doğum gunu, yılbaşı, birinci sınıfı gecme gibi ozel gunlerde bize hediye edilmişti ve ilk karşılaşmada bizim icin buyuleyici bir ozelliğe sahipti. Hatırlayın ilk saatinizi kolunuza taktığınızda ona ne kadar hayranlıkla bakmıştınız… Bileğinizde cok guzel duruyordu ve artık kendinizi cocuk gibi hissetmiyordunuz… Sanki koşeyi gecince, ilk kız arkadaşınızla karşılaşacaksınız gibi bir his taşıyordunuz. Lise veya universiteden mezun olduğunuz gun, bir yakınınız kolunuza yeni bir saat atadı. Belki bir Breitling ya da İyi bir İsvicre saati… Belki de ilk kez kurmak zorunda kaldınız saatinizi, modası gecmeyen bir iş gibi… Eski saatinizi ise bir cekmeye attınız, ancak yine de arada bir ruh haliniz değiştiğinde; ona bakıp eskiden nasıl bir kişi olduğunuzu duşunuyorsunuz değil mi?
Bugun, sizin kim olduğunuzu bilmiyorum; ancak saatiniz bir cep telefonu ise biraz duşunun derim. Acaba boyle bir saat kullanmakla İyi mi ediyorsunuz? Saatiniz, başarınız ile ilgili olarak ne soyluyor? En onemlisi de sahip olduğunuz saat ile bir erkek olarak, 18 yaşındaki bir gencin kavrayamayacağı bir ağırlığınızın olduğunu hissediyor musunuz? Neden onu kalp atışınıza yakın bir yerde taşımıyorsunuz? Bakın, vitrinlerdeki saatler nasıl da parlıyor! bu saatlerin boyutunu ve yapıldığı maddeyi keşfedin ve kim olabileceğinizi secebilme gucunu hissedin.
Şimdi gidin. Cunku zaman geciyor…
http://www.menshealth.com.tr/erkegin-zaman-araci
__________________