
AFAD’a gore 6,6 buyukluğunde, ABD ve ulkemizdeki pek cok uzmana goreyse 6,9 - 7 buyukluğundeki İzmir depreminde ulke olarak buyuk bir acı yaşadık. Yapılan acıklamalara gore toplamda 114 vatandaşımız hayatını kaybederken 1035 kişi ise yaralandı. 30 Ekim’de gercekleşen depremin ardından 45’i 4’un uzerinde olacak şekilde 1713 buyukluğunde artcı sarsıntı kaydedildi. Gunlerce hepimizin tek yurek olduğu, enkazın altından gelen her ufak seste umutlandığımız gunleri geride bıraktık. Arama kurtarma calışmaları sonunda bitti, ancak geride gormek istemediğimiz cok sayıda uzucu haber bıraktık.
Bu calışmaların ardından depremle ilgili bilgiler gelmeye devam ediyor. Dokuz Eylul Universitesi (DEU) Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi (DAUM) Muduru Prof. Dr. Hasan Sozbilir, İzmir’deki depremin Tuzla ve Gulbahce fayı uzerinde sıcak su kaynakları, gaz cıkışları ve sıvılaşmaya neden olduğuna dair izlere rastladıkları acıkladı.
[h=2]“Depremin Bayraklı cevresini neden etkilediğini bulduk.”[/h]
Depremin karada değil, denizin icindeki bir fayda gercekleştiğini bildiren Sozbilir, buna rağmen ozellikle Bayraklı cevresinin bu depremden cok etkilendiğini ve yapılan araştırmalar sonucunda bunun iki nedenini bulduklarını belirtti. Sozbilir’in acıklamaları şu şekilde:
“O bolgenin etkilenmesinin temel iki tane nedeni var, bir tanesi zeminin zayıf olması, diğeri de binaların depreme dayanıklı olmaması. Zeminin zayıf olması aslında yapılaşmada problem yaratacak bir şey değil. Zemini iyileştirdikten sonra yapılaşmayı gercekleştirirsek aslında pek bir problem olmazdı. İzmir başta olmak uzere Turkiye’deki butun illerde bu problem var. Cunku biz depreme dayanıklı bina konusunda binaya ne kadar onem veriyorsak zemine de o onemi vermemiz lazım.”
Sozbilir’in acıklamalara gore binaları ne kadar sağlam yaparsak yapalım, en az onlar kadar onemli olan bir şey daha var: Zemin sağlamlığı. Diğer bolgelere gore daha zayıf bir zemine sahip olan Bayraklı, Bornova gibi ilcelerde, bina yapılmadan once zemin sağlamlaştırma calışmalarının da yapılması gerekiyor. Gecmişi buyuk kayıplarla atlattık, ancak bundan sonra atacağımız yeni adımlarda boyle uzuntuleri engelleme ihtimalimiz bulunuyor.
[h=2]Deprem karada gercekleşseydi ne olurdu?[/h]
Prof. Dr. Hasan Sozbilir, depremin ardından Tuzla ve Gulbahce fayı uzerinde sıcak su kaynakları, gaz cıkışları ve sıvılaşmaya dair izlere rastladığını da soyleyerek, “Gulbahce fayı kendisi deprem uretmediği ve depremde bir etkinliği olmadığı halde değişik kesimlerinde sıvılaşmaya dair veriler gozlemliyoruz. Bu da fayın depremden hemen sonra olaya cevap verdiğini, etkileşime girdiğini gosteriyor.” dedi. “Deprem karada gercekleşseydi Bayraklı’nın bircok yerinde cok daha fazla binanın yıkımı gercekleşirdi. Şu anda depremin etkileriyle ilgili calışma yapıyoruz.” diyen Sozbilir, sozlerine “Yaptığımız incelemelerde Gulbahce fayında sıvılaşma, Tuzla fayında ozellikle Doğanbey taraflarında yeni sıcak su kaynaklarının oluşmaya başladığını, gaz, buhar cıkışlarının olduğunu gozlemledik.” şeklinde devam etti.
[h=2]Bu araştırmalar imar calışmaları icin cok onemli[/h] Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi (DAUM) Muduru Prof. Dr. Hasan Sozbilir, yaşanan deprem ve bunun sonucunda oluşan etkenlerle ilgili araştırmaların surduğunu ve bu tur araştırmaların imar calışmaları icin cok onemli olduğunu soyledi.
Buradan, İzmir depreminde hayatını kaybeden tum vatandaşlarımız, hemşerilerimize rahmet diliyoruz. 91 saat boyunca hayata tutunan Ayda bebek gibi enkaz altından canlı kurtulan tum yaralı dostlarımızın da en kısa surede iyileşmesini temenni ediyoruz. Umarız, ulkemiz veya dunyada bir daha boyle acılar gormeyiz. Unutmayın, deprem değil, ihmal oldurur.