
Araf Suresini okuyabilir ve faziletlerine nail olabilirsiniz. Araf suresinin Tefsirine, Mealine, Arapca ve Turkce okunuşuna, Turkce anlamına yazımızdan bakabilirsiniz.
[h=3]ARAF SURESİ HAKKINDA BİLGİLER[/h]Mekke doneminde inmiştir. 163-170. Âyetlerin Medine doneminde indiğini soyleyen Âlimler de vardır. 206 Âyettir. Sûre, adını 46. ve 48. Âyetlerde gecen"el-A'rÂf " kelimesinden almıştır. "el-A'rÂf ", yuksek yerler, yuksek mevkiler demektir. Sûrede temel konu olarak, ilÂhî vahyin doğruluğu ve vahye duyulan ihtiyac işlenmektedir.
[h=3]ARAF SURESİ NUZUL[/h]Mushaftaki sıralamada 7., iniş sırasına gore 39. sûredir. SÂd sûresinden sonra, Cin sûresinden once Mekke'de nÂzil olmuştur. 163-170. Âyetlerinin Medine'de indiği de rivayet edilir. Âyet sayısı itibariyle Mekke'de inen sûrelerin en uzunudur, Kur'an'da da en uzun sûrelerin ucuncusudur. Bu sebeple "es-seb'u't-tıvÂl" (yedi uzun sûre) arasında gosterilir. Ayrıca En'Âm sûresiyle birlikte "iki uzun sûre" diye de anılır (İbn Âşûr, VIII/2, s. 5-6).
[h=3]ARAF SURESİ KONUSU[/h]Uslûp ve muhteva bakımından bir onceki sûrenin (En'Âm) devamı gibi gorunen A'rÂf sûresinde de iman meseleleri, bilhassa Âhiretle ilgili hususlarla vahyin onemi, ataları koru korune taklit etmenin yanlışlığı ve zararları, muminlerle inkÂrcıların Âhiretteki durumlarının mukayesesi, Allah'ın mutlak hukumranlığı, rahmetinin genişliği gibi itikadî konular işlenir. Bunun yanında gecmiş peygamberlerin hayatlarından misaller verilerek onların iman uğrundaki mucadeleleri gozler onune serilir; sırası geldikce muşrikler uyarılır; muminlere de sabır ve sebat tavsiye edilir.
[h=3]ARAF SURESİ FAZİLETİ[/h]NesÂî'nin naklettiği bir hadise gore Resûlullah, akşam namazının ilk rek'atında FÂtiha'dan sonra bu sûrenin bir bolumunu, ikinci rek'atında da kalan bolumunu okurdu ("İftitÂh", 67).
[h=3]ARAF SURESİ ARAPCASI[/h] [h=3]ARAF SURESİ OKUNUŞU[/h]Bismillahirrahmanirrahim
1- Elif lam mim sad
2- Kitabun unzile ileyke fe la yekun fı sadrike haracum minhu li tunzira bihı ve zikra lil mu'minın
3- İttebiu ma unzile ileykum mir rabbikum ve la tettebiu min dunihı evliya' kalılem ma tezekkerun
4- Ve kem min karyetin ehleknaha fe caeha be'suna beyaten ev hum kailun
5- Fe ma kane da'vahum iz caehum be'suna illa en kalu inna kunna zalimın
6- Fe le nes'elennellezıne ursile ileyhim ve le nes'elennel murselın
7- Fe le nekussanne aleyhim bi ılmiv ve ma kunna ğaibın
8- Vel veznu yevmeizinil hakk fe men sekulet mevazınuhu fe ulaike humul muflihun
9- Ve men haffet mevazınuhu fe ulaikellezıne hasiru enfusehum bima kanu bi ayatina yazlimun
10- Ve le kad mekkennakum fil erdı ve cealna lekum fıha meayiş kalılem ma teşkurın
11- Ve le kad halaknakum summe savvernakum summe kulna lil melaiketiscudu li ademe fe secedu illa iblıs lem yekum mines sacidın
12- Kale ma meneake ella tescude iz emartuk kale ene hayrum minhhalaktenı min nariv ve halaktehu min tıyn
13- Kale fehbıt minha fe ma yekunu leke en tetekebbera fıha fahruc inneke mines sağırın
14- Kale enzırnı ila yevmi yub'asun
15- Kale inneke minel munzarın
16- Kale fe bima ağveytenı le ak'udenne lehum sıratakel mustekıym
17- Summe le atiyennehum mim beyni eydıhim ve min halfihim ve an eymanihim ve an şemailihim ve la tecidu ekserahum şakirın
18- Kalehruc minha mez'umem medhura le men tebiake minhum le emleenne cehenneme minkum ecmeıyn
19- Ve ya ademuskun ente ve zevcukel cennete fe kula min haysu şi'tuma ve la takraba hazihiş şecerate fe tekuna minez zalimın
20- Fe vesvese lehumeş şeytanu li yubdiye lehuma mavuriye anhuma min sev'atihima ve kale ma nehakuma rabbukuma an hazihiş şecerati illa en tekuna melekeyni ev tekuna minel halidın
21- Ve kasemehuma innı lekuma le minen nasıhıyn
22- Fe dellahuma bi ğurur fe lemma zakaş şecerate bedet lehuma sev'atuhuma ve tafika yahsifani aleyhima miv verakıl cenneh ve nadahuma rabbuhuma e lem enhekuma an tilkuemş şecerati ve ekul lekuma inneş şeytane lekuma aduvvum mubın
23- Kala rabbena zalemna enfusena ve il lem tağfir lena ve terhamna lenekunenne minel hasirın
24- Kalehbitu ba'dukum li ba'dın aduvv ve lekum fil erdı mustekarruv ve metaun ila hıyn
25- Kale fıha tahyevne ve fıha temutune ve menha tuhracun
26- Ya benı ademe kad enzelna aleykum libasey yuvarı sev'atikum ve rışev ve libasut takva zalike hayr zalike min ayatillahi leallehum yezzekkerun
27- Ya benı ademe la yeftinennekumuş şeytanu kema ahrace ebeveykum minel cenneti yenziu anhuma libasehuma li yuriyehuma sev'atihima innehu yerakum huve ve kabıluhu min haysu la teravnehum inna cealneş şeyatıyne evliyae lillezıne la yu'minun
28- Ve iza fealu fahışeten kalu vecedna aleyha abaena ballahu emerana biha kul innellahe la ye'muru bil fahşa' e tekulune alellahi ma la ta'lemun
29- Kul emera rabbı bil kıstı ve ekıymu vucuhekum ınde kulli mescidiv bedeekum teudun
30- Ferıkan heda ve ferıkan hakka aleyhimud dalaleh innehumut tehazuş şeyatıyne evliyae min dunillahi ve yahsebune ennehum muhtedun
31- Ya benı ademe huzu zınetekum ınde kulli mescidiv ve kulu veşrabu ve la tusrifu innehu la yuhıbbul musrifın
32- Kul men harrame zınetellahilletı ahrace li ıbadihı vet tayyibati miner rızk kul hiye lillezıne amenu fil hayatid dunya halisatey yevmel kıyameh kezalike nufassılul ayati li kavmiy ya'lemun
33- Kul innema harrame rabbiyel fevahışe ma zahera minha ve ma betane vel isme vel bağye bi ğayril hakkı ve en tuşriku billahi ma lem yunezzil bihı sultanev ve en tekulu alellahi ma la ta'lemun
34- Ve li kulli ummetin ecel fe iza cae ecluhum la yeste'hırune saatev ve la yestakdimun
35- Ya benı ademe imma ye'tiyennekum rusulum minkum yekussune aleykum ayatı fe menitteka ve asleha fe la havfun aleyhim ve la hum yahzenun
36- Vellezıne kezzebu bi ayatina vestekberu anha ulaike ashabun nar hum fıha halidun
37- Fe men azlemu mimmeniftera alellahi keziben ev kezzebe bi ayatih ulaike yenaluhum nesıybuhum minel kitab hatta iza caethum rusuluna yeteveffevnehum kalu eyne ma kuntum ted'une min dunillah kalu dallu anna ve şehidu ala enfusihim ennehum kanu kafirın
38- Kaledhulu fı umemin kad halet min kablikum minel cinni vel insi fin nar kullema dehalet ummetul leanet uhteha hatta ized daraku fıha cemıan kalet uhrahum li ulahum rabbena haulai edalluna fe atihim azaben dı'fem minen nar kale li kullin dı'fuv ve lakil la ta'lemun
39- Ve kalet ulahum li uhrahum fe ma kane lekum aleyna min fadlin fe zukul azabe bima kuntum teksibun
40- İnnellezıne kezzebu bi ayatina vestekberu anha la tufettehu lehum ebvabus semai ve la yedhulunel cennete hatta yelicel cemelu fı semmil hıyad ve kezalike neczil mucrimın
41- Lehum min cehenneme mihaduv ve min fevkıhum ğavaş ve kezalike necziz zalimın
42- Vellezıne amenu ve amilus salihati la nukellifu nefsen illa vus'aha ulaike ashabul cenneh hum fıha halidun
43- Ve neza'na ma fı sudurihim min ğıllin tecrı min tahtihimul enhar ve kalul hamdu lillahillezı hedana li haza ve ma kunna li nehtediye lev la en hedanellah le kad caet rusulu rabbina bil hakk ve nudu en tilkumul cennetu uristumuha bima kuntum ta'melun
44- Ve nada ashabul cenneti ashaben nari en kad vecedna ma veadena rabbuna hakkan fe hel vecedtum ma veade rabbukum hakka kalu neam fe ezzene muezzinum beynehum el la'netullahi alez zalimın
45- Ellezıne yesuddune an sebılillahi ve yebğuneha ıveca ve hum bil ahırati kafirun
46- Ve beynehuma hıcab ve alel a'rafi ricaluy ya'rifune kullem bisımahum ve nadev ashabel cenneti en selamun aleykum lem yedhuluha ve hum yatmeun
47- Ve iza surifet ebsaruhum tilkae ashabin nari kalu rabbena la tec'alna meal kavmiz zalimın
48- Ve nada ashabul a'rafi ricaley ya'rifunehum bisımahum kalu ma ağna ankum cem'ukum ve ma kuntum testekbirun
49- E haulaillezıne aksemtum la yenaluhumullahu bi rahmeh udhulul cennete la havfun aleykum ve la entum tahzenun
50- Ve nada ashabun nari ashabel cenneti en efıdu aleyna minel mai ev mimma razekakumullah kalu innellahe harramehuma alel kafirın
51- Ellezınettehazu dınehum lehvev ve leıbev ve ğarrathumul hayatud dunya fel yevme nensahum kema nesu likae yevmihim haza ve ma kanu bi ayatina yechadun
52- Ve le kad ci'nahum bi kitabin fassalnahu ala ılmin hudev ve rahmetel li kavmiy yu'minun
53- Hel yenzurune illa te'vıleh yevme ye'tı te'vıluhu yekulullezıne nesuhu min kablu kad caet rusulu rabbina bil hakk fe hel lena min şufeae fe yeşfeu lena ev nuraddu fe na'mele ğayrallezı kunna na'mel kad hasiru enfusehum ve dalle anhum ma kanu yefterun
54- İnne rabbekumullahullezı halekas semavati vel erda fı sitteti eyyamin summesteva alel arşi yuğşil leylen nehara yatlubuhu hasısev veş şemse vel kamera ven nucume musehharatim bi emrih ela lehul halku vel emr tebarakellahu rabbul alemın
55- Ud'u rabbekum tedarruav ve hufyeh innehu la yuhıbbul mu'tedın
56- Ve la tufsidu fil erdı ba'de ıslahıha ved'uhu havfev ve tamea inne rahmetellahi karıbum minel muhsinın
57- Ve huvellezı yursilur riyaha buşram beyne yedey rahmetih hatta iza ekallet sehaben sikalen suknahu li beledim meyyitin fe enzelna bihil mae fe ahracna bihı min kullis semerat kezalike nuhricul mevta leallekum tezekkerun
58- Vel beledut tayyibu yahrucu nebatuhu bi izni rabbih vellezı habuse la yahrucu illa nekida kezalike nusarriful ayati li kavmiy yeşkurun
59- Le kad erselna nuhan ila kavmihı fe kale ya kavmı'budullahe ma lekum min ilahin ğayruh innı ehafu aleykum azabe yevmin azıym
60- Kalel meleu min kavmihı inna li nerake fı dalalim mubın
61- Kale ya kavmi leyse bı dalaletuv ve lakinnı rasulum mir rabbil alamın
62- Ubelliğukum risalati rabbı ve ensahu lekum ve a'lemu minellahi ma la ta'lemun
63- E ve acibtum en caekum zikrum mir rabbikum ve li tetteku ve leallekum turhamun
64- Fe kezzebuhu fe enceynahu vellezıne meahu fil fulki ve ağraknellezıne kezzebu bi ayatina innehum kanu kavmen amın
65- Ve ila adin ehahum huda kale ya kavmı'budullahe malekum min ilahin ğayruh e fe la tettekun
66- Kalel meleullezıne keferu min kavmihı inna le nerake fı sefahetiv ve inna le nesunnuke minel kazibın
67- Kale ya kavmi leyse bı sefahetuv ve lakinnı rasulum mir rabbil alemın
68- Ubelliğukum risalati rabbı ve ene lekum nasıhun emın
69- E ve acibtum en caekum zikrum mir rabbikum ala raculim minkum li yunzirakum vezkuru iz cealekum hulefae mim ba'di kavmi nuhıv ve zadekum fil halkı bestah fezkuru alaellahi leallekum tuflihun
70- Kalu eci'tena li na'budellahe vahdehu ve nezera ma kane ya'budu abauna fe'tina bima teıduna in kunte mines sadikıyn
71- Kale kad vekaa aleykum mir rabbikum ricsuv ve ğadab e tucadilunenı fı esmain semmeytumuha entum ve abaukum ma nezzelellahu biha min sultan fentezıru innı meakum minel muntezırın
72- Fe enceynahu vellezıne meahu bi rametim minna ve kata'na dabirallezıne kezzebu bi ayatina ve ma kanu mu'minın
73- Ve ila semude ehahum saliha kale ya kavmi'budullahe malekum min ilahin ğayruh kad caetkum beyyinetum mir rabbikum hazihı nakatullahi lekum ayeten fe zeruha te'kul fı erdıllahi ve la temessuha vi suin fe ye'huzekum azabun elım
74- Vezkuru iz cealekum hulefae mim ba'di adiv ve bevveekum fil erdı tettehızune min suhuliha kusurav ve tenhıtunel cibale buyuta fezkuru alaellahi ve la ta'sev fil erdı mufsidın
75- Kalel meleul lezınestekberu min kavmihı lillezınes tud'ıfu li men amene minhum eta'lemune enne saliham murselum mir rabbih kalu inna bima ursile bihı mu'minun
76- Kalellezınestekberu inna billezı amentum bihı kafirun
77- Fe akarun nakate ve atev an emri rabbihim ve kalu ya salihu'tina bima teıduna in kunte minel murselın
78- Fe ehazethumur racfetu fe asbehu fı darihim casimın
79- Fe tevella anhum va kale ya kavmi le kad eblağtukum risalete rabbı ve nesahtu lekum ve lakil la tuhıbbunen nasıhıyn
80- Ve lutan iz kale li kavmihı ete'tunel fahışete ma sebekakum biha min ehadim minel alemın
81- İnnekum le te'tuner ricale şehvetem min dunin nisa' bel entum kavmum musrifun
82- Ve ma kane cevabe kavmihı illa en kalu ahricuhum min karyetikum innehum unasuy yetetahherun
83- Fe enceynahu ve ehlehu illemraetehu kanet minel ğabirın
84- Ve emtarna aleyhim metara fenzur keyfe kane akıbetul mucrimın
85- Ve ila medyene ehahum şuayba kale ya kavmı'budullahe malekum min ilahin ğayruh kad caetkum beyyinetum mir rabbikum fe evful keyle vel mızane ve la tebhasun nase eşyaehum ve la tufsidu fil erdı ba'de ıslahıha zalikum hayrul lekum in kuntum mu'minın
86- Ve la tak'udu bi kulli sıratın tuıdune ve tesuddune an sebılillahi men amene bihı ve tebğuneha ıveca vezkuru iz kuntum kalılen fe kesserakum venzuru keyfe kane akıbetul mufsidın
87- Ve in kane taifetum minkum amenu billezı ursiltu bihı ve taifetul lem yu'minu fasbiru hatta yahkumellahu beynena ve huve hayrul hakimın
88- Kalel meleullezınestekberu min kavmihı le nuhricenneke ya şuaybu vellezıne amenu meake min karyetina ev leteudunne fı milletina kale e ve lev kunna karihın
89- Kadifterayna alellahi keziben in udna fı milletikum ba'de iz neccanellahu minha ve ma yekunu lena en neude fıha illa ey yeşaellahu rabbuna vesia rabbuna kulle şey'in ılma alellahi tevekkelna rabbeneftah beynena ve beyne kavmina bil hakkı ve ente hayrul fatihıyn
90- Ve kalel meleullezıne keferu min kavmihı le initteba'tum şuayben innekum izel le hasirun
91- Fe ehazethumur racfetu fe asbehu fı darihim casimın
92- Ellezıne kezzebu şuayben ke el lem yağnev fıhellezıne kezzebu şuayben kanu humul hasirın
93- Fe tevella anhum ve akle ya kavmi le kad eblağtukum risalati rabbı ve nesahtu lekum fe keyfe asa ala kavmin kafirın
94- Ve ma erselna fı karyetim min nebiyyin illa ehazna ehleha bil be'sai ved darrai leallehum yeddaraun
95- Summe beddelna mekanes seyyietil hasenete hatta afev ve kalu kad messe abaenad darrau ves serrau fe ehaznahum bağtetev ve hum la yeş'urun
96- Ve lev enne ehlel kura amenu vettekav le fetahna aleyhim berakatim mines semai vel erdı ve lakin kezzebu fe ehaznahum bima kanu yeksibun
97- E fe emine ehlul kura ey ye'tiyehum be'suna beyatev ve hum naimun
98- E ve emine ehlul kura ey ye'tiyehum be'suna duhav ve hum yel'abun
99- E fe eminu mekrallah fe la ye'menu mekrallahi illel kavmul hasirun
100- E ve lem yehdi lillezıne yerisunel erda mim ba'di ehliha el lev neşau esabnahum bi zunubihim ve natbeu ala kulubihim fe hum la yesmeun
101- Tilkel kura nekussu aleyke min embaiha ve le kad caethum rusuluhum bil beyyinat fe ma kanu li yu'minu bima kezzebu min kabl kezalike yatbeullahu ala kulubil kafirın
102- Ve ma vecedna li ekserihim min ahd ve ev vecedna ekserahum le fasikıyn
103- Summe beasna mim ba'dihim musa bi ayatina ila fir'avne ve meleihı fe zalemu biha fenzur keyfe kane akıbetul mufsidın
104- Ve kale musa ya fir'avnu innı rasulum mir rabbil alemın
105- Hakıykun ala el la ekule alellahi illel hakk kad ci'tumu bi beyyinetim mir rabbikum fe ersil meıye benı israıl
106- Kale in kunte ci'te bi ayetin fe'ti biha in kunte mines sadikıyn
107- Fe elka asahu fe iza hiye su'banum mubın
108- Ve nezea yedehu fe iza hiye beydau lin nazırın
109- Kalel meleu min kavmi fir'avne inne haza le sahırun alım
110- Yurıdu ey yuhricekum min erdıkum fe maza te'murun
111- Kalu ercih ve ehahu ve ersil fil medaini haşirın
112- Ye'tuke bi kulli sahırin alım
113- Ve caes seharatu fir'avne kalu inne lena le ecran in kunna nahnul ğalibın
114- Kale neam ve innekum le minel mukarrabın
115- Kalu ya musa imma en tulkıye ve imma en nekune nahnul mulkıy
116- Kale elku fe lemma elkav seharu a'yunen nasi vesterhebuhum ve cau bi sıhrin azıym
117- Ve evhayna ila musa en elkı asak fe iza hiye telkafu ma ye'fikın
118- Fe vekaal hakku ve betale ma kanu ya'melun
119- Fe ğulibu hunalike venkalebu sağırın
120- Ve ulkıyes seharatu sacidın
121- Kalu amenna bi rabbil alemın
122- Rabbi musa ve harun
123- Kale fir'avnu amentum bihı kable en azene lekum inne haza le mekrum mekertumuhu fil medıneti li tuhricu minha ehleha fe sevfe ta'lemun
124- Le ukattıanne eydiyekum ve erculekum min hılafin summe le usallibennekum ecmeıyn
125- Kalu inna ila rabbina munkalibun
126- Ve ma tenkımu minna illa en amenna bi ayati rabbina lemma caetna rabbena efrığ aleyna sabrav ve teveffena muslimın
127- Ve kalel meleu min kavmi fir'avne e etezru musa ve kavmehu li yufsidu fil erdı ve yezerake ve alihetek kale senukattilu ebnaehum ve nestahyı nisaehum ve inna fevkahum kahirun
128- Kale musa li kavmihisteıynu billahi vasbiru innel erda lillah yurisuha mey yeşau min ıbadih vel akıbetu lil muttekıyn
129- Kalu uzına min kabli en te'tiyena ve mim ba'di ma ci'tena kale asa rabbukum ey yuhlike aduvvekum ve yestahlifekum fil erdı fe yenzura keyfe ta'melun
130- Ve le kad ehazna ale fir'avne bis sinıne ve naksım mines semerati leallehum yezzekkerun
131- Fe iza caethumul hasenetu kalu lena hazih ve in tusıbhum seyyietuy yettayyeru bi musa ve mem meah e la innema tairuhum ındellahi ve lakinne ekserahum la ya'lemun
132- Ve kalu mehma te'tina bihı min ayetil li tesharana biha fe ma nahnu leke bi mu'minın
133- Fe erselna aleyhimut tufane vel cerade vel kummele ved dafadia ved deme ayatim mufessalatin festekberu ve kanu kavmem mucrimın
134- Ve lemma vekaa aleyhimur riczu kalu ya mused'u lena rabbeke bima ahide ındek le in keşefte annar ricze le nu'minenne leke ve le nursilenne meake benı israıl
135- Felemma keşefna anhumur ricze ila ecelin hum baliğuhu iza hum yenkusun
136- Fentekamna minhum fe ağraknahum fil yemmi bi ennehum kezzebu bi ayatina ve kanu anha ğafilın
137- Ve evrasnel kavmellezıne kanu yustad'afune meşarikal erdı ve meğaribehelletı barakna fıha ve temmet kelimetu rabbikel husna ala benı israıle bima saberu ve demmerna ma kane yesneu fir'avnu ve kavmuhu ve ma kanu ya'rişun
138- Ve cavezna bi benı israilel bahra fe etev ala kavmiy ya'kufune ala asnamil lehum kalu ya musec'al lena ilahen kema lehum aliheh kale innekum kavmun techelun
139- İnne haulai mutebberum ma hum fıhi ve batılum ma kanu ya'melun
140- Kale eğayrallahi ebğıykum ilahev ve huve feddalekum alel alemın
141- Ve iz enceynakum min ali fir'avne yesumunekum suel azab yukattilune ebnaekum ve yestahyune nisaekum ve fı zalikum belaum mir rabbikum azıym
142- Ve vaadna musa selasıne leyletev ve etmemnaha bi aşrin fe temme mıkatu rabbihı erbeıyne leyleh ve kale musa li ehıyhi harunahlufnı fı kavmı ve aslıh ve la tettebı' sebılel mufsidın
143- Ve lemma cae musa li mıkatina ve kelemehu rabbuhu kale rabbi erinı enzir ileyk kale len teranı ve lakininzur ilel cebeli fe inistekarra mekanehu fe sevfe teranı felemma tecella rabbuhu lil cebeli cealehu dekkev ve harra musa saıka felemma efaka kale subhaneke tubtu ileyke ve ene evvelul mu'minın
144- Kale ya musa innistafeytuke alen nasi bi risalatı ve bi kelamı fe huz ma ateytuke ve kum mineş şakirın
145- Ve ketebna lehufil elvahı min kulli şey'im mev'ızatev ve tefsıylel li kulli şey' fe huzha bi kuvvetiv ve'mur kavmeke ye'huzha bi ahseniha seurıkum daral fasikıyn
146- Seasrifu an ayatiyellezıne yetekebberune fil erdı bi ğayril hakk ve iy yerav kulle ayetil la yu'minu biha ve iy yerav sebıler ruşdi la yettehızuhu sebıla ve iy yerav sebılel ğayyi yettehızuhu sebıla zalike bi ennehum kezzebu bi ayatina ve kanu anha ğafilın
147- Vellezıne kezzebu bi ayatina ve likail ahırati habitat a'maluhum hel yuczevne illa ma kanu ya'melun
148- Vettehaze kavmu musa mim ba'dihı min huliyyihim ıclen cesedel lehu huvar e lem yerav ennehu la yukellimuhum ve la yehdıhim sebıla ittehazuhu ve kanu zalimın
149- Ve lemma sukıta fı eydıhim ve raev ennehul kad dallu kalu leil lem yerhamna rabbuna ve yağfir lena lenekunenne minel hasirın
150- Ve lemma racea musa ila kavmihı ğadbane esifen kale bi'sema haleftumunı mim ba'dı e aciltum emra rabbikum ve elkal elvaha ve ehaze bi ra'si ehıyhi yecurruhu ileyh kalebne umme innel kavmestad'afunı ve kadu yaktulunenı fe la tuşmit biyel a'dae ve la tec'alnı meal kavmiz zalimın
151- Kale rabbığfir lı ve li ehıy ve edhılna fı rahmetike ve ente erhamur rahımın
152- İnnellezınet tehazul ıcle seyenaluhum ğadabum mir rabbihim ve zilletun fil hayatid dunya ve kezalike neczil mufterın
153- Vellezıne amilus seyyiati summe tabu mim ba'diha ve amenu inne rabbeke mim ba'diha le ğafurur rahıym
154- Ve lemma sekete am musel ğadabu ehazel elvah ve fı nushatiha hudev ve rahmetul lillezıne hum li rabbihim yerhebun
155- Vahtara musa kavmehu seb'ıyne raculel li mıkatina felemma ehazethumur racfetu kale rabbi lev şi'te ehlektehum min kablu ve iyyay e tuhlikuna bima feales sufehau minna in hiye illa fitnetuk tudıllu biha men teşau ve tehdı men teşa' ente veliyyuna fağfir lena verhamna ve nete hayrul ğafirın
156- Vektub lena fı hazihid dunya hazenetev ve fil ahırati inna hudna ileyk kale azabı usıybu bihı men eşa' ve rahmetı vesiat kulle şey' fe seektubuha lillezıne yettekune ve yu'tunez zekate vellezıne hum bi ayatina yu'minun
157- Ellezıne yettebiuner rasulen nebiyyel ummiyyellezı yecidune mektuben ındehum fit tevrati vel incıli ye'muruhum bil ma'rufi ve yenhahum anil munkeri ve yuhıllu lehumut tayyibati ve yuharrimu aleyhimul habaise ve yedau anhum ısrahum vel ağlalelletı kanet aleyhim fellezıne amenu bihı ve azzeruhu ve nesaruhu vetteveun nurallezı unzile meahu ulaike humul muflihun
158- Kul ya eyyuhen nasu innı rasulullahi ileykum cemıanillezı lehu mulkus semavati vel ard la ilahe illa huve yuhyı ve yumıtu fe aminu billahi ve rasulihin nebiyyil ummiyyellezı yu'minu billahi ve kelimetihı vettebiuhu leallekum tehtedun
159- Ve min kavmi musa ummetuy yehdune bil hakkı ve bihı ya'dilun
160- Ve katta'nahumusnetey aşrate esbatan umema ve evhayna ila musa izisteskahu kavmuhu enıdrib bi asakel hacer fembeceset minhusneta aşrate ayna kad alime kullu unasim meşrabehum ve zallelna aleyhimul ğamame ve enzelna aleyhimul menne ves selva kulu min tayyibati ma razaknakum ve ma zalemuna ve lakin kanu enfusehum yazlimun
161- Ve iz kıyle lehumuskunu hazihil kayete ve kulu minha haysu şi'tum ve kulu hıttatuv vedhulul babe succeden nağfirlekum hatıy'atikum senezıdul muhsinın
162- Fe beddelellezıne zalemu minhum kavlen ğayrallezı kıyle lehum fe erselna aleyhim riczem mines semai bima kanu yazlimun
163- Ves'elhum anil karyetilletı kanet hadıratel bahr iz ya'dune fis sebti iz te'tıhim hıytanuhum yevme sevtihim şurraav ve yevme la yesbitune la te'tıhim kezalike nebluhum bima kanu yefsukun
164- Ve iz kalet ummetum minhum lime teızune kavmenillahu muhlikuhum ev muazzibuhum azaben şedıda kalu ma'ziraten illa rabbikum ve leallehum yettekun
165- Felemma nesu ma zukkiru bihı enceynellezıne yenhevne anis sui ve ehaznellezıne zalemu bi azabim beısim bima kanu yefsukun
166- Felemma atev amma nuhu anhu kulna lehum kunu kıradetem hasiın
167- Ve iz teezzene rabbuke le yeb'asenne aleyhim ila yevmil kıyameti mey yesumuhum suel azab inne rabbeke le serıul ıkab ve innehu le ğafurur rahıym
168- Ve katta'nahum fil erdı umema minhumus salihune ve minhum dune zalike ve belevnahum bil hasenati ves seyyiati leallehum yarciun
169- Fe halefe mim ba'dihim hayfuv verisul kitabe ye'huzune arada hazel edna ve yekulune se yuğferulena ve iy ye'tihim aradum misluhu ye'huzuh e lem yu'haz aleyhim mısakul kitabi el la yekulu alellahi illel hakka ve derasu ma fıh ved darul ahıratu hayrul lillezıne yettekun e fela ta'kılun
170- Vellezıne yumessikune bil kitabi ve ekamus salah inna la nudıy'u ecral muslihıyn
171- Ve iz netaknel cebel fevkahum keennehu zulletuv ve zannu ennehu vakıum bihım huzu ma ateynakum bi kuvvetiv vezkuru ma fıhi leallekum tettekun
172- Ve iz ehaze rabbuke mim benı ademe min zuhurihim zurriyyetehum ve eşhedehum ala enfusihim elestu bi rabbikum kalu bela şehidna en tekulu yevmel kıyameti inna kunna an haza ğafilın
173- Ev tekulu innema eşrake abauna min kablu ve kunna zurriyyetem mim ba'dihim e fetuhlikuna bima fealel mubtılun
174- Ve kezalike nufessılul ayati ve leallehum yarciun
175- Vetlu aleyhim nebeellezı ateynahu ayatina feneseleha minha fe etbeahuş şeytanu fe kane minel ğavın
176- Ve lev şi'na le rafa'nahu biha ve lakinnehu ahlede ilel erdı vettebea hevah fe meseluhu ke meselil kelb in tahmil aleyhi yelhes ev tetrukhu yelhes zalike meselul kavmillezıne kezzebu bi ayatina faksusıl kasasa leallehum yetefekkerun
177- Sae meselenil kavmullezıne kezzebu bi ayatina ve enfusehum kanu yazlimun
178- Mey yehdillahu fe huvel muhtedı ve mey yudlil fe ulaike humul hasirun
179- Ve le kad zera'na li cehenneme kesıram minel cinni vel insi lehum kulubul la yefkahune biha ve lehum a'yunul la yubsırune biha ve lehum azanul la yesmeune biha ulaike kel en'ami bel hum edall ulaike humul ğafilun
180- Ve lillahil esmaul husna fed'uhu biha ve zerullezıne yulhıdune fı esmail seyuczevne ma kanu ya'melun
181- Ve mimmen halakna ummetuy yehdune bil hakku ve bihı ya'dilun
182- Vellezine kezzebu bi ayatina senestedricuhum min haysu la ya'lemun
183- Ve umlı lehum inne keydı metın
184- E ve lem yetefekkeru ma bi sahıbihim min cinneh in huve illa nezırum mubın
185- E ve lem yenzuru fı melekutis semavati vel erdı ve ma halekallahu min şey'iv ve en asa ey yekune kadıkterabe eceluhum fe bi eyyi hadısim ba'dehu yu'minun
186- Mey yudlilillahu fe la hadiye leh ve yezeruhum fı tuğyanihim ya'mehun
187- Yes'eluneke anis saati eyyane mursaha kul innema ılmuha ınde rabbı la yucellıha lil vaktiha illa hu sekulet fis semavati vel ard la te'tıkum illa bağteh yes'eluneke keenneke hafiyyun anha kul innema ılmuha ındellahi ve lakinne ekseran nasi la ya'lemun
188- Kul la emliku li nefsı nef'av ve la darran illa ma şaellah ve lev kuntu a'lemul ğaybe lesteksertu minel hayr ve ma messeniyes suu in ene illa nezıruv ve beşırul li kavmiy yu'minun
189- Huvellezı halekakum min nefsiv vahıdetiv ve ceale minha zevceha li yeskune ileyha felemma teğaşşaha hamelet hamlen hafıfen fe merrat bih felemma eskalet deavellahe rabbehuma lein ateytina salihal lenekunenne mineş şakirın
190- Felemma atahuma salihan ceala lehu şurakae fıma atahuma fe tealellahu amma yuşrikun
191- E yuşrikune ma la yahluku şey'ev ve hum yuhlekun
192- Ve la yestetuy'une lehum nasra v ve la enfusehum yensurun
193- Ve in ted'uhum ilel huda la yettebiukum sevaun aleykum e deavtumuhum em entum samitun
194- İnnellezıne ted'une min dunillahi ıbadun emsalukum fed'uhum felyestecıbu lekum in kuntum sadikıyn
195- E lehum erculuy yemşune biha em lehum eydiy yebtışune biha em lehum a'yunuy yubsırune biha em lehum azanuy yesmeune biha kulid'u şurakaekum summe kıduni fela tunzırun
196- İnne veliyyiyallahullezı nezzelel kitabe ve huve yetevelles salihıyn
197- Vellezıne ted'une min dunihı la yestetıy'une nasrakum ve la enfusehum yensurun
198- Ve in ted'uhum ilel huda la yesmeu ve terahum yenzurune ileyke ve hum la yubsırun
199- Huzil afve ve'mur bil urfi ve a'rıd anil cahilın
200- Ve imma yenzeğanneke mineş şeytani nezğun festeız billah innehu semiun alım
201- İnnellezınettekav iza messehum taifum mineş şeytani tezekkeru fe izahum mubsırun
202- Ve ıhvanuhum yemuddunehum fil ğayyi summe la yuksırun
203- Ve iza lem te'tihim bi ayatin kalu lev lectebeyteha kul innema ettebiu ma yuha ileyye mir rabbı haza besairu mir rabbikum ve hudev ve rahmetul li kavmiy yu'minun
204- Ve iza kuriel kur'anu festemiu lehu ve ensıtu leallekum turhamun
205- Vezkur rabbeke fı nefsike tedardruav ve hıyfetev ve dunel cehri minel ğafilın
206- İnnellezıne ınde rabbike la yestekbirune an ıbadetihı ve yusebbihune hu ve lehu yescudun
[h=3]ARAF SURESİ TURKCE MEALİ[/h]RahmÂn ve Rahîm olan Allah´ın adıyla
Elif LÂm Mîm SÂd. (1) Bu, sana, kendisiyle (insanları) uyarman icin ve mu'minlere oğut olarak indirilmiş bir kitaptır. Artık ondan dolayı goğsunde bir sıkıntı olmasın. (2) Rabbinizden size indirilene uyun. Onu bırakıp başka dostlara uymayın. Ne kadar da az oğut alıyorsunuz! (3) Nice memleketleri helak ettik. Onlara azabımız gece uykusuna dalmışken, yahut gunduz istirahat halinde iken gelmişti. (4) Azabımız kendilerine geldiğinde, "(Biz bunu hak ettik.) Gercekten biz zalimler olmuştuk" demekten başka soyleyecekleri kalmamıştı. (5) Kendilerine peygamber gonderilenlere mutlaka soracağız.Peygamberlere de elbette soracağız. (6) Andolsun, onlara (yaptıklarını) tam bir bilgi ile anlatacağız. Cunku biz onlardan uzak değiliz. (7) O gun amellerin tartılması da haktır. Kimlerin sevabı ağır basarsa işte onlar kurtuluşa erenlerdir. (8) Ama kimlerin sevabı da hafif gelirse işte onlar Âyetlerimize haksızlık etmiş olmaları sebebiyle kendilerini ziyana sokanlardır. (9) Andolsun, size yeryuzunde imkan ve iktidar verdik. Sizin icin orada bircok gecim imkanları da yarattık. Ama siz ne kadar az şukrediyorsunuz! (10) Andolsun, sizi yarattık. Sonra size şekil verdik. Sonra da meleklere, "Adem icin saygı ile eğilin" dedik. İblisten başka hepsi saygı ile eğildiler. O, saygı ile eğilenlerden olmadı. (11)
Allah, "Sana emrettiğim zaman seni saygı ile eğilmekten ne alıkoydu?" dedi. (O da) "Ben ondan hayırlıyım. Cunku beni ateşten yarattın. Onu ise camurdan yarattın" dedi. (12) Allah, "Şimdi in aşağı oradan. Cunku senin orada buyukluk taslamak haddine değil! Hemen cık! Cunku sen aşağılıklardansın" dedi. (13) Şeytan dedi ki: "(Oyle ise) bana insanların tekrar diriltilecekleri gune kadar sure ver." (14) Allah da, "Sen sure verilenlerdensin" dedi. (15) Şeytan dedi ki: "(Oyle ise) beni azdırmana karşılık, yemin ederim ki, ben de onları saptırmak icin senin dosdoğru yolunun uzerinde elbette oturacağım." (16) "Sonra (pusu kurup) onlara onlerinden, arkalarından, sağlarından ve sollarından sokulacağım ve sen onların coğunu şukreden (kimse)ler bulamayacaksın." (17) Allah dedi ki: "Yerilmiş ve kovulmuş olarak cık oradan. Andolsun, onlardan sana kim uyarsa sizin, hepinizi cehenneme doldururum." (18) "Ey Âdem! Sen ve eşin cennette kalın. Dilediğiniz yerden yiyin. Fakat şu ağaca yaklaşmayın. Yoksa zalimlerden olursunuz." (19) Derken şeytan, kendilerinden gizlenmiş olan avret yerlerini onlara acmak icin kendilerine vesvese verdi ve dedi ki

Dediler ki: "Rabbimiz! Biz kendimize zulum ettik. Eğer bizi bağışlamaz ve bize acımazsan mutlaka ziyan edenlerden oluruz." (23) Allah dedi ki: "Birbirinizin duşmanı olarak inin (oradan). Size yeryuzunde bir zamana kadar yerleşme ve yararlanma vardır." (24) Allah dedi ki: "Orada yaşayacaksınız, orada oleceksiniz ve oradan (mahşere) cıkarılacaksınız." (25) Ey Âdemoğulları! Size avret yerlerinizi ortecek giysi ve suslenecek elbise verdik. Takva (Allah'a karşı gelmekten sakınma) elbisesi var ya, işte o daha hayırlıdır. Bu (giysiler), Allah'ın rahmetinin alametlerindendir. Belki oğut alırlar (diye onları insanlara verdik). (26) Ey Âdemoğulları! Avret yerlerini kendilerine acmak icin, elbiselerini soyarak ana babanızı cennetten cıkardığı gibi, şeytan sizi de saptırmasın. Cunku o ve kabilesi, onları goremeyeceğiniz yerden sizi gorurler. Şuphesiz biz şeytanları, iman etmeyenlerin dostları kılmışızdır. (27) Cirkin bir iş işledikleri vakit, "Biz atalarımızı bunun uzerinde bulduk, Allah da bize bunu emretti" derler. De ki: "Şuphesiz, Allah cirkin işleri emretmez. Siz bilmediğiniz şeyleri Allah'ın uzerine mi atıyorsunuz?" (28) De ki: "Rabbim adaleti emretti. Her secde yerinde yuzlerinizi (ona) doğrultun. Dini Allah'a has kılarak ona ibadet edin. Sizi başlangıcta yarattığı gibi (yine ona) doneceksiniz." (29) Allah bir kısmına hidayet etti, bir kısmına da sapıklık layık oldu. Cunku onlar Allah'ı bırakıp şeytanları dost edinmişlerdi. Kendilerinin de doğru yolda olduklarını sanıyorlardı. (30)
Ey Ademoğulları! Her mescitde ziynetinizi takının (guzel ve temiz giyinin). Yiyin icin fakat israf etmeyin. Cunku o, israf edenleri sevmez. (31) De ki: "Allah'ın, kulları icin yarattığı zîneti ve temiz rızkı kim haram kılmış?" De ki: "Bunlar, dunya hayatında mu'minler icindir. Kıyamet gununde ise yalnız onlara ozgudur. İşte bilen bir topluluk icin Âyetleri, ayrı ayrı acıklıyoruz." (32) De ki: "Rabbim ancak, acık ve gizli cirkin işleri, gunahı, haksız saldırıyı, hakkında hicbir delil indirmediği herhangi bir şeyi Allah'a ortak koşmanızı ve Allah'a karşı bilmediğiniz şeyleri soylemenizi haram kılmıştır." (33) Her milletin belli bir eceli vardır. Onların eceli geldi mi, ne bir an geri kalabilirler, ne de one gecebilirler. (34) Ey Âdemoğulları! İcinizden size benim Âyetlerimi anlatan Peygamberler gelir de her kim Allah'a karşı gelmekten sakınır ve halini duzeltirse, artık onlara korku yoktur. Onlar uzulecek de değillerdir. (35) Âyetlerimizi yalanlayanlar ve onlara uymayı kibirlerine yediremeyenlere gelince işte onlar cehennemliklerdir. Onlar orada ebedi kalacaklardır. (36) Kim, Allah'a karşı yalan uyduran veya onun Âyetlerini yalanlayanlardan daha zalimdir? İşte onlara kitaptan (kendileri icin yazılmış omur ve rızıklardan) payları erişir. Sonunda kendilerine melek elcilerimiz, canlarını almak icin geldiğinde, "Hani Allah'ı bırakıp tapınmakta olduğunuz şeyler nerede?" derler. Onlar da, "Bizi yuzustu bırakıp kayboldular" derler ve kÂfir olduklarına dair kendi aleyhlerine şahitlik ederler. (37)
Allah şoyle der: "Sizden once gelip gecmiş cin ve insan toplulukları ile birlikte ateşe girin." Her topluluk (arkasından gidip sapıklığa duştuğu) yoldaşına lanet eder. Nihayet hepsi orada toplandığı zaman peşlerinden gidenler, kendilerine onculuk edenler icin, "Ey Rabbimiz! Şunlar bizi saptırdılar. Onlara bir kat daha ateş azabı ver" derler. Allah der ki: "Her biriniz icin bir kat daha fazla azap vardır. Fakat bilmiyorsunuz." (38) Oncekiler sonrakilere, "Sizin bize karşı bir ustunluğunuz yoktur. Artık kazanmış olduğunuz şeylere karşılık, azabı tadın" derler. (39) Âyetlerimizi yalanlayanlar ve o Âyetlere uymayı kibirlerine yediremeyenler var ya, onlara goklerin kapıları acılmaz. Onlar, deve iğne deliğinden gecinceye kadar cennete de giremezler! Biz sucluları işte boyle cezalandırırız. (40) Onlar icin cehennem ateşinden doşek, ustlerinde de cehennem ateşinden ortuler var. İşte biz zalimleri boyle cezalandırırız. (41) İman edip salih ameller işleyenlere gelince -ki biz kişiye ancak gucunun yettiğini yukleriz- işte onlar cennetliklerdir. Onlar orada ebedi kalıcıdırlar. (42) Biz onların kalplerinde kin namına ne varsa sokup attık. Altlarından da ırmaklar akar. "Hamd, bizi buna eriştiren Allah'a mahsustur. Eğer Allah'ın bizi eriştirmesi olmasaydı, biz hidayete ermiş olamazdık. Andolsun Rabbimizin peygamberleri bize hakkı getirmişler" derler. Onlara, "İşte yaptığınız (iyi işler) sayesinde kendisine varis kılındığınız cennet!" diye seslenilir. (43)
Cennetlikler cehennemliklere, "Rabbimizin bize va'dettiğini biz gercek bulduk. Siz de Rabbinizin va'd ettiğini gercek buldunuz mu?" diye seslenirler. Onlar, "Evet" derler. O zaman aralarında bir duyurucu, "Allah'ın laneti zalimlere!" diye seslenir. (44) Onlar Allah yolundan alıkoyan ve onu, eğri ve celişkili gostermek isteyenlerdir. Onlar ahireti de inkar edenlerdir. (45) İkisi (cennet ve cehennem) arasında bir sur A'rÂf uzerinde de bir takım adamlar vardır. Cennet ve cehennemliklerin hepsini simalarından tanımaktadırlar. Cennetliklere, "Selam olsun size!" diye seslenirler. Onlar henuz cennete girmemişlerdir, ama bunu ummaktadırlar. (46) Gozleri cehennemlikler tarafına cevrildiği zaman, "Ey Rabbimiz! Bizi zalim toplumla beraber kılma" derler. (47) A'rÂftakiler simalarından tanıdıkları bir takım adamlara da seslenir ve şoyle derler: "Ne cokluğunuz, ne de taslamakta olduğunuz kibir size bir yarar sağladı!" (48) "Sizin, 'Allah bunları rahmete erdirmez' diye yemin ettikleriniz şunlar mı?" (Sonra cennetliklere donerek) "Haydi, girin cennete. Size korku yok. Siz uzulecek de değilsiniz" derler. (49) Cehennemlikler de cennetliklere, "Ne olur, sudan veya Allah'ın size verdiği rızıktan biraz da bizim uzerimize akıtın" diye cağrışırlar. Onlar, "Şuphesiz, Allah bunları kafirlere haram kılmıştır" derler. (50) Onlar dinlerini oyun ve eğlence edinmişler ve dunya hayatı da kendilerini aldatmıştı. İşte onlar bu gunlerine kavuşacaklarını nasıl unuttular ve Âyetlerimizi nasıl inkar edip durdularsa biz de onları bugun oyle unuturuz. (51)
Andolsun biz onlara, bilerek acıkladığımız bir kitabı, inanan bir toplum icin bir yol gosterici ve rahmet olarak getirdik. (52) Onlar ise ancak, ("Gorelim bakalım!" diyerek) Kur'an'ın bildirdiği sonucu (te'vilini) bekliyorlar. Onun bildirdiği sonuc gelip cattığı gun, onceden onu unutmuş olanlar derler ki: "Gercekten Rabbimizin peygamberleri hakkı getirmişler. Şimdi bizim icin şefaatcılar var mı ki bize şefaat etseler veya (dunyaya) dondurulsek de yaptıklarımızdan başkasını yapsak?" Gercekten onlar kendilerine yazık etmişlerdir. (İlah diye) uydurdukları (putlar) da onları yuzustu bırakarak uzaklaşıp kaybolmuşlardır. (53) Şuphesiz sizin Rabbiniz, gokleri ve yeri altı gun icinde (altı evrede) yaratan ve Arş'a kurulan, geceyi, kendisini durmadan takip eden gunduze katan, guneşi, ayı ve butun yıldızları da buyruğuna tabi olarak yaratan Allah'tır. Dikkat edin, yaratmak da, emretmek de yalnız O'na mahsustur. Âlemlerin Rabbi olan Allah'ın şanı yucedir. (54) Rabbinize alcak gonulluce ve icin icin dua edin. Cunku O, haddi aşanları sevmez. (55) Duzene sokulduktan sonra yeryuzunde bozgunculuk yapmayın. Allah'a (azabından) korkarak ve (rahmetini) umarak dua edin. Şuphesiz, Allah'ın rahmeti iyilik edenlere cok yakındır. (56) O, ruzgarları rahmetinin onunde mujde olarak gonderendir. Nihayet ruzgarlar ağır bulutları yuklendiği vakit, onları olu bir belde (yi diriltmek) icin sevk ederiz de oraya suyu indiririz. Derken onunla turlu turlu meyveleri cıkarırız. İşte oluleri de oyle cıkaracağız. Ola ki ibretle duşunursunuz. (57)
(Toprağı) iyi ve elverişli beldenin bitkisi, Rabbinin izniyle bol ve bereketli cıkar. (Toprağı) kotu ve elverişsiz olandan ise, faydasız bitkiden başkası cıkmaz. Şukredecek bir toplum icin biz Âyetleri işte boyle değişik bicimlerde acıklıyoruz. (58) Andolsun, Nûh'u kendi kavmine peygamber olarak gonderdik de, "Ey kavmim! Allah'a kulluk edin. Sizin icin O'ndan başka hicbir ilah yoktur. Şuphesiz ben sizin adınıza buyuk bir gunun azabından korkuyorum" dedi. (59) Kavminin ileri gelenleri, "Biz seni acıkca bir sapıklık icinde goruyoruz" dediler. (60) (Nûh onlara) şoyle dedi: "Ey kavmim! Bende herhangi bir sapıklık yok. Aksine ben, Âlemlerin Rabbi tarafından gonderilmiş bir peygamberim." (61) "Ben size Rabbimin vahyettiklerini tebliğ ediyorum ve size nasihat ediyorum. Sizin bilmediğiniz şeyleri de Allah tarafından gelen vahiy ile biliyorum." (62) Sizi uyarması ve sizin de Allah'a karşı gelmekten sakınıp rahmete ulaşmanız icin, icinizden bir adam aracılığı ile Rabbinizden size bir zikir (vahiy ve oğut) gelmesine şaştınız mı? (63) Derken kavmi onu yalanladı. Biz de onu ve gemide onunla beraber bulunanları kurtardık. Âyetlerimizi yalanlayanları da suda boğduk. Cunku onlar (vicdanları hakka kapalı) kor bir kavim idiler. (64) Âd kavmine de kardeşleri Hûd'u peygamber olarak gonderdik. Onlara, "Ey kavmim! Allah'a kulluk edin. Sizin icin ondan başka hicbir ilah yoktur. Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız?" dedi. (65) Kavminin ileri gelenlerinden inkar edenler dediler ki: "Şuphesiz, biz seni akıl kıtlığı icinde goruyoruz. Biz senin mutlaka yalancılardan biri olduğuna inanıyoruz." (66) Hûd şoyle dedi: "Ey kavmim! Bende akıl kıtlığı yok. Aksine ben Âlemlerin Rabbi tarafından gonderilmiş bir peygamberim." (67)
"Rabbimin vahyettiklerini size tebliğ ediyorum. Ben sizin icin guvenilir bir nasihatcıyım." (68) "Sizi uyarması icin icinizden bir adam aracılığıyla Rabbinizden size bir zikir (vahy ve oğut) gelmesine şaştınız mı? Hatırlayın ki, Allah sizi Nûh kavminden sonra onların yerine getirdi ve sizi yaratılış itibariyle daha guclu kıldı. Allah'ın nimetlerini hatırlayın ki kurtuluşa eresiniz." (69) Onlar, "Sen bize tek Allah'a ibadet edelim, atalarımızın ibadet edegeldiklerini bırakalım diye mi geldin? Eğer doğru soyleyenlerden isen haydi bizi tehdit ettiğin azabı bize getir" dediler. (70) Hûd, "Artık size Rabbinizden bir azap ve ofke inmiştir. Allah'ın, haklarında hicbir delil indirmediği, yalnızca sizin ve babalarınızın uydurduğu bir takım isimler (duzmece tanrılar) hakkında mı benimle tartışıyorsunuz? Oyleyse (başınıza geleceği) bekleyin! Ben de sizinle beraber bekleyenlerdenim!" dedi. (71) Bunun uzerine biz onu ve beraberindekileri tarafımızdan bir rahmetle kurtardık. Âyetlerimizi yalanlayan ve iman etmemiş olanların ise kokunu kestik. (72) Semûd kavmine de kardeşleri Salih'i Peygamber olarak gonderdik. Dedi ki: "Ey kavmim! Allah'a kulluk edin. Sizin icin ondan başka bir ilah yoktur. Gercekten size Rabbinizden (benim peygamber olduğumu gosterecek) acık bir delil geldi. İşte size bir mucize olarak Allah'ın şu devesi... Bırakın onu da Allah'ın mulkunde yesin, icsin. Sakın ona bir kotuluk etmeyin. Yoksa sizi elem dolu bir azap yakalar." (73)
"Hatırlayın ki Allah Âd kavminden sonra, sizi onların yerine getirdi ve sizi yeryuzunde yerleştirdi. Yerin ovalarında koşkler kuruyor, dağları oyup evler yapıyorsunuz. Artık Allah'ın nimetlerini anın da yeryuzunde bozgunculuk yaparak karışıklık cıkarmayın." (74) Kavminin buyukluk taslayan ileri gelenleri, kucuk gorulup ezilen inanmışlara, "Siz, Salih'in, Rabbi tarafından gonderilmiş bir peygamber olduğunu (sahiden) biliyor musunuz?" dediler. Onlar da, "Biz şuphesiz onunla gonderilene inananlarız" dediler. (75) Buyukluk taslayanlar, "Şuphesiz biz sizin inandığınız şeyi inkar edenleriz." dediler. (76) Nihayet deveyi kestiler, Rablerinin emrine karşı geldiler ve "Ey Salih! Sen eğer (dediğin gibi) peygamberlerden isen, haydi bizi tehdit ettiğin azabı getir" dediler. (77) Derken, onları o kuvvetli sarsıntı yakaladı da yurtlarında yuzustu hareketsiz coke kaldılar. (78) Artık Salih onlardan yuz cevirdi ve "Andolsun, ben size Rabbimin vahyettiklerini tebliğ ettim ve size nasihatta bulundum. Fakat siz nasihat edenleri sevmiyorsunuz" dedi. (79) Lût'u da Peygamber olarak gonderdik. Hani o kavmine şoyle demişti: "Sizden once Âlemlerden hicbir kimsenin yapmadığı cirkin işi mi yapıyorsunuz?" (80) "Hakikaten siz kadınları bırakıp, şehvetle erkeklere yaklaşıyorsunuz. Hayır, siz haddi aşan bir toplumsunuz." (81)
Kavminin cevabı ise sadece, "Cıkarın bunları memleketinizden! Guya onlar kendilerini fazla temiz tutan insanlar!..." demek oldu. (82) Bunun uzerine biz de onu ve karısı dışında aile fertlerini kurtardık. Karısı ise azab icinde kalanlardan oldu. (83) Onların ustune bir azap yağmuru yağdırdık." Bak, sucluların akıbeti nasıl oldu. (84) Medyen halkına da kardeşleri Şuayb'ı peygamber olarak gonderdik. Dedi ki: "Ey kavmim! Allah'a kulluk edin. Sizin icin ondan başka hicbir ilah yoktur. Rabbinizden size acık bir delil gelmiştir. Artık olcuyu ve tartıyı tam yapın. İnsanların mallarını eksiltmeyin. Duzene sokulduktan sonra yeryuzunde bozgunculuk etmeyin. İnananlar iseniz bunlar sizin icin hayırlıdır." (85) "Bir de, tehdit ederek Allah'ın yolundan O'na iman edenleri cevirmek, Allah'ın yolunu eğri ve celişkili gostermek uzere her yol ustune oturmayın. Hatırlayın ki, siz az (ve gucsuz) idiniz de o sizi coğalttı. Bakın, bozguncuların sonu nasıl oldu!?" (86) . "Eğer icinizden bir kısmı benimle gonderilen gerceğe inanmış, bir kısmı da inanmamışsa, artık Allah aramızda hukmunu verinceye kadar sabredin. O, hukum verenlerin en hayırlısıdır." (87)
Şuayb'ın kavminden buyukluk taslayan ileri gelenler dediler ki: "Ey Şuayb! Andolsun, ya kesinlikle bizim dinimize donersiniz ya da mutlaka seni ve seninle birlikte inananları memleketimizden cıkarırız." Şuayb, "İstemesek de mi?" dedi. (88) "Allah bizi sizin dininizden kurtardıktan sonra eğer ona donersek mutlaka Allah'a karşı yalan uydurmuş oluruz. Rabbimiz Allah'ın dilemesi olmadıkca sizin dininize donmemiz bizim icin olacak şey değildir. Rabbimiz her şeyi ilmiyle kuşatmıştır. Biz yalnız Allah'a tevekkul ettik. Ey Rabbimiz! Bizimle kavmimiz arasında gercekle hukmet. Cunku sen hukmedenlerin en hayırlısısın." (89) Şuayb'ın kavminden inkar eden ileri gelenler dediler ki: "(Ey ahali!) Andolsun ki eğer Şuayb'a uyarsanız o takdirde mutlaka siz zarar edenler olursunuz." (90) Derken, onları o korkunc sarsıntı yakaladı da yurtlarında yuzustu hareketsiz coke kaldılar. (91) Şuayb'ı yalanlayanlar sanki orada hic yaşamamışlardı. Şuayb'ı yalanlayanlar var ya, asıl ziyana uğrayanlar onlar oldu. (92) (Şuayb) onlardan yuzcevirdi ve dedi ki: "Ey kavmim! Andolsun, ben size Rabbimin vahyettiklerini ulaştırdım. Size nasihat de ettim. Şimdi ben, inkarcı bir topluluğa nasıl uzulurum?" (93) Biz hicbir memlekete bir peygamber gondermedik ki (karşı cıkmaktan vazgecip) yalvarıp yakarsınlar diye ora halkını yoksulluk ve sıkıntıya uğratmış olmayalım. (94) Sonra kotuluğun (sıkıntı ve darlığın) yerine iyiliği (bolluk ve genişliği) getirdik. Nihayet coğaldılar ve (nankorluk edip): "Atalarımız da darlığa uğramış ve bolluğa kavuşmuşlardı" dediler. Biz de, farkında değillerken onları ansızın yakaladık. (95)
Eğer, o memleketlerin halkları iman etseler ve Allah'a karşı gelmekten sakınsalardı, elbette onların ustune gokten ve yerden nice bereketler (in kapılarını) acardık. Fakat onlar yalanladılar, biz de kendilerini işledikleri gunahlarından dolayı yakalayıverdik. (96) Memleketlerin halkları geceleyin uyurken kendilerine azabımızın gelmesinden emin mi oldular? (97) Ya da o memleketlerin halkları kuşluk vakti gulup oynarken kendilerine azabımızın gelmesinden emin mi oldular? (98) Yoksa Allah'ın tuzağından emin mi oldular? Ziyana uğrayan kavimden başkası Allah'ın tuzağından emin olamaz. (99) Onceki sahiplerinden sonra yeryuzune varis olanlara şu gercek apacık belli olmadı mı ki, biz dileseydik onları da (oncekiler gibi) gunahları yuzunden cezalandırırdık. Biz onların kalplerini muhurleriz de onlar hakkı işitmezler. (100) İşte memleketler! Onların haberlerinden bir kısmını sana anlatıyoruz. Andolsun, peygamberleri onlara apacık deliller getirmişti. Fakat onlar daha once yalanladıklarına inanacak değillerdi. Allah kafirlerin kalplerini işte boyle muhurler. (101) Biz onların coğunda, sozunde durma diye bir şey bulmadık. Ama gercekten onların coklarını yoldan cıkmış kimseler bulduk. (102) Sonra onların ardından MûsÂ'yı, apacık mucizelerimizle Firavun'a ve onun ileri gelen adamlarına peygamber olarak gonderdik de onları (mucizeleri) inkar ettiler. Bak, bozguncuların sonu nasıl oldu. (103) Mûs dedi ki: "Ey Firavun! Şuphesiz ki ben Âlemlerin Rabbi tarafından gonderilmiş bir peygamberim." (104)
Bana, Allah'a karşı sadece gerceği soylemem yaraşır. Ben size Rabbinizden acık bir delil (mucize) getirdim. Artık İsrailoğullarını benimle gonder. (105) Firavun, "Eğer acık bir delil getirdiysen haydi goster onu bakalım, şayet doğru soyleyenlerden isen" dedi. (106) Bunun uzerine Mûs asasını yere attı. Bir de ne gorsunler, apacık bir ejderha. (107) Elini (koynundan) cıkardı. Bir de ne gorsunler o, bakanlar icin, bembeyaz olmuş. (108) Firavun'un kavminden ileri gelenler dediler ki: "Şuphesiz bu adam usta bir sihirbazdır." (109) "Sizi yerinizden cıkarmak istiyor." Firavun ileri gelenlere, "Oyle ise siz ne duşunuyorsunuz?" dedi. (110) Onlar şoyle dediler: "MûsÂ'yı ve kardeşini (bir sure) beklet (haklarında bir işlem yapma) ve şehirlere toplayıcılar yolla." (111) "Butun usta sihirbazları (toplayıp) sana getirsinler." (112) Sihirbazlar Firavun'a geldiler. "Galip gelenler biz olursak mutlaka bize bir mukafat vardır, değil mi?" dediler. (113) Firavun, "Evet. Ustelik siz (ucretle de kalmayacaksınız) mutlaka benim en yakınlarımdan olacaksınız" dedi. (114) (Sihirbazlar), "Ey MûsÂ!" Ya once sen at, ya da once atanlar biz olalım" dediler. (115) (MûsÂ), "Siz atın" dedi. Bunun uzerine onlar (ellerindekini) atınca insanların gozlerini buyulediler ve onlara korku saldılar. Buyuk bir sihir yaptılar. (116) Biz de MûsÂ'ya, "Elindeki değneğini at" diye vahyettik. Bir de ne gorsunler o, onların uydurduklarını yakalayıp yutuyor. (117) Boylece hak yerini buldu ve onların yapmış oldukları şeylerin hepsi boşa cıktı. (118) Artık orada yenilmişler ve kucuk duşmuşlerdi. (119) Sihirbazlar ise secdeye kapandılar. (120)
"Âlemlerin Rabbine iman ettik" dediler. (121) "Mûs ve HÂrûn'un Rabbine." (122) Firavun, "Ben size izin vermeden ona iman ettiniz ha!" dedi. "Şuphesiz bu halkını oradan cıkarmak icin şehirde kurduğunuz bir tuzaktır. Goreceksiniz!" (123) "Mutlaka sizin ellerinizi ve ayaklarınızı caprazlama keseceğim, sonra da (ibret olsun diye) sizin tumunuzu elbette asacağım." (124) Dediler ki: "Biz mutlaka Rabbimize doneceğiz." (125) "Sen sırf, Rabbimizin Âyetleri bize geldiğinde iman ettiğimiz icin bize hınc duyuyorsun. Ey Rabbimiz! Uzerimize sabır yağdır ve musluman olarak bizim canımızı al." (126) Firavun'un kavminden ileri gelenler dediler ki: "Sen (sihirbazları cezalandıracaksın da) MûsÂ'yı ve kavmini, bu ulkede fesat cıkarsınlar, seni ve ilahlarını terk etsinler diye bırakacak mısın?" Firavun, "Biz onların oğullarını oldureceğiz, kadınlarını sağ bırakacağız. Biz onların uzerinde ezici bir guce sahibiz?" dedi. (127) Mûs kavmine, "Allah'tan yardım isteyin ve sabredin. Şuphesiz yeryuzu Allah'ındır. Ona, kullarından dilediğini mirascı kılar. Sonuc Allah'a karşı gelmekten sakınanlarındır" dedi. (128) Dediler ki: "Sen bize gelmeden once de bize işkence edildi, geldikten sonra da." MûsÂ, "Umulur ki, Rabbiniz duşmanınızı helak edecek ve sizi bu yerde (Mısır'da) egemen kılıp, nasıl davranacağınıza bakacaktır" dedi. (129) Andolsun biz, Firavun ailesini, oğut alsınlar diye yıllarca suren kıtlık ve urun eksikliği ile cezalandırdık. (130)
Fakat onlara iyilik geldiği zaman, "Bu bizimdir, (biz calışıp kazandık)" derler. Eğer başlarına bir kotuluk gelirse Mûs ve beraberindekilerin uğursuzluğuna yorarlardı. İyi bilin ki onların uğursuzluk sebebi ancak Allah katında (yazılı)dır. Fakat cokları bilmezler. (131) Dediler ki: "Bizi buyulemek icin her ne getirirsen getir, biz sana inanacak değiliz." (132) Biz de, her biri ayrı ayrı birer mucize olmak uzere başlarına tufan, cekirge, urun guvesi (haşerÂt), kurbağalar ve kan gonderdik. (Hicbirinden ders almadılar.) Buyukluk tasladılar ve suclu bir kavim oldular. (133) Uzerlerine azap cokunce, "Ey MûsÂ! Rabbinin sana verdiği soz uyarınca bizim icin dua et. Eğer azabı uzerimizden kaldırırsan, mutlaka sana inanacağız ve İsrailoğullarını seninle birlikte elbette gondereceğiz" dediler. (134) Fakat erişecekleri bir sureye kadar biz azabı uzerlerinden kaldırınca hemen yeminlerini bozarlar. (135) Bu yuzden onlardan intikam aldık. Âyetlerimizi yalanlamaları ve onları umursamamaları sebebiyle kendilerini denizde boğduk. (136) Hor gorulup ezilmekte olan kavmi (İsrailoğullarını), toprağına bolluk ve bereket verdiğimiz yerin doğu ve batı taraflarına mirascı kıldık. Rabbinin İsrailoğullarına verdiği guzel soz, onların sabretmeleri karşılığında gercekleşti. Firavun ve kavminin yaptıklarını ve (ozenle kurup) yukselttiklerini yerle bir ettik. (137)
İsrailoğullarını denizden gecirdik. Derken, kendilerine ait putlara tapan bir kavme rastladılar. İsrailoğulları, "Ey MûsÂ! Onların kendilerine ait ilahları (putları) olduğu gibi sen de bize ait bir ilah yapsana" dediler. Mûsa şoyle dedi: "Şuphesiz siz cahillik eden bir kavimsiniz." (138) Şuphesiz bunların (din diye) icinde bulundukları şey yok olmaya mahkumdur. Yapmakta olduklarının hepsi batıldır." (139) "Sizi Âlemlere ustun kılmış iken, Allah'tan başka ilah mı araştırayım size?" (140) Hani sizi Firavun ailesinden kurtarmıştık. Onlar size en kotu işkenceyi uyguluyorlardı. Oğullarınızı olduruyor, kadınlarınızı sağ bırakıyorlardı. Bunda size Rabbiniz tarafından buyuk bir imtihan vardı. (141) MûsÂ'ya otuz gece sure belirledik, buna on (gece) daha kattık. Boylece Rabbinin belirlediği vakit kırk geceye tamamlandı. Mûs kardeşi HÂrûn'a, "Kavmim arasında benim yerime gec ve yapıcı ol. Sakın bozguncuların yoluna uyma" dedi. (142) Mûsa, belirlediğimiz yere (Tûr'a) gelip Rabbi de ona konuşunca, "Rabbim! Bana (kendini) goster, sana bakayım" dedi. Allah da, "Beni (dunyada) katiyen goremezsin. Fakat (şu) dağa bak, eğer o yerinde durursa sen de beni gorebilirsin." dedi. Rabbi dağa tecelli edince onu darmadağın ediverdi. Mûs da baygın duştu. Ayılınca, "Seni eksikliklerden uzak tutarım Allah'ım! Sana tovbe ettim. Ben inananların ilkiyim" dedi. (143)
(Allah) "Ey MûsÂ! Vahiylerim ve konuşmamla seni insanlar uzerine seckin kıldım. Oyleyse sana verdiğimi al ve şukredenlerden ol" dedi. (144) Mûs icin, Tevrat levhalarında her şeye dair bir oğut ve her şeyin bir acıklamasını yazdık ve ona şoyle dedik: "Şimdi onları kuvvetle tut, kavmine de emret. Onları en guzeliyle alsınlar (uygulasınlar). Yakında size fasıkların yurdunu gostereceğim." (145) Yeryuzunde haksız yere buyukluk taslayanları Âyetlerimden uzaklaştıracağım. (Onlar) her Âyeti gorseler de ona iman etmezler. Doğru yolu gorseler onu yol edinmezler. Ama sapıklık yolunu gorseler onu (hemen)yol edinirler. Bu, onların, Âyetlerimizi yalanlamaları ve onlardan hep gafil olmaları sebebiyledir. (146) Âyetlerimizi ve ahirete kavuşmayı yalanlayanların amelleri boşa cıkmıştır. Onlar ancak yapmakta olduklarının cezasını cekerler. (147) MûsÂ'nın kavmi onun (Tur'a gitmesinin) ardından, ziynet eşyalarından, boğurmesi olan bir buzağı heykeli (yaparak ilah) edindiler. Onun kendileriyle konuşmadığını ve onlara hicbir yol gostermediğini gormediler mi? (Boyle iken) onu (ilah) edindiler de zalim kimseler oldular. (148) İsrailoğulları (yaptıklarına) pişman olup, gercekten sapmış olduklarını gorunce, "Eğer Rabbimiz bize acımaz ve bizi bağışlamazsa, mutlaka ziyana uğrayanlardan oluruz" dediler. (149)
MûsÂ, kavmine kızgın ve uzgun olarak donduğunde, "Benden sonra arkamdan ne kotu işler yaptınız! Rabbinizin emrini beklemeyip acele mi ettiniz?" dedi. (Of