
“Hic kimse ozgur değildir. Herkes kendi zihninin esiridir.”
Daha karanlık, belki biraz da mavi; ama asla yeteri kadar aydınlık değil. Siyah Kuğu serisiyle karanlıkta kalmış kapılardan birini aralayan Beyza Aksoy, Acık Yaralar ve Dikiş İzleri ile cok daha fazlasının anahtarlarını elinde tutuyor.
Once hayaller olur. Ve unutmayın, karanlığın icindekileri bir kez gorduğunuzde bir daha asla eskisi gibi olamazsınız.
“Pencereleri kapatsan da dışarıdaki kotuluğun iceriye sızacak bir yol bulduğunu biliyorum ama yine de ışıkları sondurup onlarla korebe oynayabilirsin,” diye mırıldandım. “Direksiyon başında sinirlendiğinde hızı artırabilirsin, dışarıda koşmaya başlayabilirsin ama ofkeni sindirmeyi oğrenmezsen kafanın icindeki o bir metrekarelik alanda felc gecirirsin.” Cantamı cıkardım ve kucağıma aldım.
“Bir de...” Paketten bir tane cıkardım. “Yaralarını kapatmak yerine acıkta bırakırsan insanların ellerine kolayca mikrop kapmanı sağlayacak yegÂne silahı vermiş olursun. Zehirli iğneyi. İğne asla zehre batırılmamıştır, onu tutan insanlar zehirlidirler.” Cantamın fermuarını kapattım. “Sonra dikiş izi kalır. O iz gecmiyor.”
(Tanıtım Bulteninden)
Kitap Adı: Acık Yaralar ve Dikiş İzleri Yazar: Beyza Aksoy Yayınevi: Epsilon Yayınevi Hamur Tipi: 2. Hamur Sayfa Sayısı: 512 Ebat: 13,5 x 21,5 İlk Baskı Yılı: 2020 Baskı Sayısı: 1. Basım Dil: Turkce Barkod: 9786051736921