Yunus Emre oğude uyar ve Hacı Bektaş’tan buğday ister. Buğday mı istersin ilim mi sorusunu en nihayetinde, ilim, irfan diyerek yanıtlar.
Buğday ters yuz edilen bir şey değildir hikÂyede. İlme giden ilk kapıdır kıymet bilene…
Anadolu’da ne zaman yerde bir ekmek gorulse, opup de başına koyarak yuksekce bir yere kaldırır insanlar onu.
Yukseğe konan şey, yalnızca nimet değildir; buğdaydan devşirilen alın teriyle hazırlanan kutsal da bir emektir.
Buğdayın bol olduğu zamanlarda neşemiz de cok olurdu. Urunun az olduğu zamanlarda ise gozyaşı dolu kederlerimiz…
Koy insanın toprakla ilişkisi, doğrudan kendi aralarındaki iletişime de etki ederdi. Yoklukta kavgalar ve kahırlar artardı. Coklukta ise masum taşra kahkahaları…
Tapduk Emre’nin dediği; bazen koylu harmanı savururdu, bazen de buğday derdine duşunce, harman koyluyu savurdu…
O gunden bugune kalemden damlayıp kÂğıda akan sozcuklerde de yer bulduğu uzere topraktan biten buğday ile gecim derdine kahırdan biten koylunun oykusu başlar.
Yağmur damlasının buğday tanesine kok vermesi mutluluktur. Buğday tarlasının yağmura hasret beklerken, uzerine duşen gozyaşı ise huzundur.
Neşe de huzun de bir arada olunca bu kitaba serilen yazı harmanının adı Buğday Damlası oluverdi.
Kitabın adının oluşmasından tutun da kapak gorseline kadar emeği gecen benimle goruş paylaşan arkadaş ve dostlarım sağolsun.
Yazdıklarımı okuduktan sonra onlardan ovgu ile soz ederek “marifet iltifata tabiidir,” sozundeki derinliği ve ozguveni bana yaşatan herkes var olsun.

(Tanıtım Bulteninden)



Kitap Adı: Buğday Damlası Yazar: A. Coşkun Ongun Yayınevi: Adalet Yayınları Hamur Tipi: 1. Hamur Ebat: 13,5 x 19,5 İlk Baskı Yılı: 2017 Baskı Sayısı: 1. Basım Medya Cinsi: Ciltsiz Barkod: 9786053002260