Yeni eğitim sistemi pek cok anne babanın kafasında soru işaretleri oluşmasına neden oluyor. Bir yandan 66 aylık bir cocuğun okula hazır olup olmaması tartışılırken diğer yandan aralarında ay farkı olan cocukların aynı sınıfta verimli eğitim alıp alamayacakları akılları kurcalıyor. KadıkoyŞifa Ataşehir Hastanesi Uzman Klinik Psikoloğu Merve Buyukkucak cocuğunuzun yeni eğitim sistemine hazır olup olmadığı hakkında karar verirken, hangi kriterlere dikkat edilmesi gerektiğini anlatıyor.
Okulların acılma tarihinin yaklaşmasıyla birlikte bircok aileyi bir heyecan sarmış durumda. Gozlerinde hic buyumeyen minik yavrularının artık buyuduğunu ve ilkokula başlayıp “okullu” olduğunu gorecekleri o heyecanlı gun neredeyse kapıda. Ancak bircok aileyi de bu heyecanın yanı sıra, değişen yeni sistemle birlikte buyuk bir kaygı sardı. Bilindiği uzere yeni sisteme gore Eylul 2012 itibariyle 66 ayını doldurmuş cocuklar yasal olarak ilkokula başlamaya hazır kabul ediliyor. Ancak cocuklarının henuz okula başlamaya hazır olmadığını hisseden aileler buyuk bir telaş icinde. Bu telaş yerli mi yoksa yersiz mi diye duşunulduğunde okula “hazır” olma kavramını detaylı olarak anlama gerekliliği karşımıza cıkıyor.
Okula hazır olmak cok yonlu bir kavramdır!
Okula başlamaya hazır olmak denince bircok insanın aklına cocuğun zihinsel becerilerinin yeterince gelişmiş olması gerekliliği geliyor. HÂlbuki okula hazır olmak cok yonlu bir kavram olup, zihinsel gelişimin yanı sıra bedensel, sosyal, duygusal gelişimi ve oz bakım becerilerini de icerisinde barındırır. Zira gelişim kendi başına fiziksel, zihinsel, sosyal, duygusal ve dil gelişimi olarak bircok alt başlığı iceren bir olgudur. Dolayısıyla bir cocuğun okula başlamaya hazır olup olmadığını değerlendirirken tum bu gelişim alanlarında nerede durduğuna bakmak gerekir. Bu noktada her cocuk ozelinde anne-babaların, anaokulu oğretmenlerinin ve psikologların gozlemlerine ek olarak, ilgili uzmanlar aracılığıyla soz konusu cocuğun gelişim ozelliklerini ve okula uygunluğunu olcen ceşitli objektif değerlendirmelere başvurmak gereklidir.
66 aylık bir cocuğun bu gelişim basamakları acısından okula başlamaya hazır olup olmaması ile ilgili soru işaretlerinin yanı sıra belki de en cok kaygı uyandıran noktalardan biri bircok okulda fiziksel koşullar ve kontenjan meseleleri yuzunden aynı sınıf icerisinde oğrenciler arasında oluşabilecek ay ve yaş farklarıdır. Buna gore 1.sınıfa başlayacak en kucuk cocuk ile eski sisteme gore en buyuk cocuk arasındaki maksimum farkın aşağı yukarı 15–18 ay civarında olabilme ihtimali doğmaktadır ki, bu yaş donemleri duşunulduğunde bu kadar fark gelişimsel anlamda cocuklar acısından buyuk farklar anlamına gelir. Bu nedenle sınıf arkadaşlarına gore oğrenmede, okula adapte olmada zorluklar yaşayan ve gorece geride kaldığını hisseden cocukların okula ve oğrenmeye karşı daha ilk yıllardan olumsuz bir tutum geliştirme, okuldan soğuma ihtimalleri aileleri oldukca panikletmekte. Ancak bu noktada okul oncesi eğitim alabilmiş cocukların gorece daha avantajlı olduğunu soylemek mumkun.
Okul oncesi eğitim avantaj sağlıyor!
Bilindiği uzere okul oncesi donem (0-6 yaş), cocuğun gelişimsel anlamda en değerli, gelişiminin, kazanımlarının, oğrenmesinin en hızlı ve en kritik olduğu donemdir. Bu donemde sistemli, kurallı ve soz konusu kuralların tutarlı bir şekilde uygulandığı, aile dışında bir ortama atılan ilk adımı temsil eden anaokulu eğitimi kritik bir onem taşımaktadır. Bu eğitim suresince cocukların sayısal ve sozel becerilerinin gelişmesinin yanı sıra giyinme, soyunma, yemek ve temizlik gibi oz bakım becerileri de gelişim gosterir. İlkokul oncesinde en az 1 yıl okul oncesi eğitim almış cocuklar bu nedenle her anlamda ilkokula başlamaya okul oncesi eğitim almamış cocuklara oranla daha hazır olacaktır.
Duygusal gelişim okula hazır olma konusunda onem taşıyor!
Tum bunlar kadar cocuğun duygusal gelişim duzeyi de okula başlarken goz onunde bulundurulması gereken gelişim alanlarından biridir. Duygusal hazır oluşla duşunmemiz gereken daha cok bir şeyler ters gittiğinde baş edebilme, ihtiyac duyduğunda yetişkinlerden yardım isteyebilme, eşyalarının sorumluluğunu ustlenebilme, duzgun ve anlamlı konuşabilme gibi becerilerdir. Ozellikle gittiği anaokulunun oğretmeni ya da psikoloğu tarafından bu gelişimsel duzlemlerde olumlu olarak değerlendirilen ve harfleri, sayıları oğrenmiş olma gibi zihinsel acıdan ileri gelişim ozelliklerine sahip cocukların kendinden ayca buyuk olan sınıf arkadaşları ile birlikte oldukları bir sisteme adapte olabilme ihtimalleri elbette ki daha yuksek olacaktır.
Gelişimin hızının ve yonunun her cocukta farklılık gosterebildiği, her cocuğun kendine gore bircok farklılıkları olduğu bilindiğinden, elbette ki hem ebeveynler, hem eğitimciler hem de gelişim uzmanları acısından her cocuğu kendi icerisinde ozel olarak değerlendirmek cok onemlidir. İlkokula başlama deneyimi orgun eğitimle formal anlamda ilk karşılaşma olarak kabul edilebileceğinden cocuğun okulla ve eğitimle ilgili duygularını belirlemede buyuk pay sahibidir. O nedenledir ki bircoğumuz icin ilkokul oğretmenimizin yeri her zaman ayrıdır. İşte bu nedenle, her ne kadar hazırlıksız yakalansalar da değişen bu sistem icerisinde cocukların guvenle bu adımı atmalarında ailelere de buyuk iş duşmekte, gelişimsel anlamda ilgili uzmanlardan olumlu geribildirimler almalarına rağmen kaygısını kontrol etmekte zorlanan ebeveynlerin cocuklarının da endişeli ve olumsuz duygularla eğitim hayatına başlama olasılıklarının yuksek olduğunu akıllarından cıkarmamalılar.
__________________
Cocugunuz Yeni Egitim Sistemine Hazır mı? [GYT]
Kadınca0 Mesaj
●29 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Hayatın İçinden
- Kadınca
- Cocugunuz Yeni Egitim Sistemine Hazır mı? [GYT]