Anne babanın cocuğa karşı tutumu, cocuğun ileride nasıl bir kişi olacağını belirliyor ve onun kişilik, zihinsel ve sosyal gelişimi uzerinde oldukca etkili. ‘aşırı baskıcı ve otoriter’, ‘dengesiz ve kararsız’, ‘izin verici’ (aşırı hoşgorulu), ‘ilgisiz ve kayıtsız’, ‘aşırı koruyucu ve mudahele edici’, ‘mukemmelliyetci’ ve ‘demoktratik’ olmak uzere yedi tip anne baba tutumu mevcut. Zeynep Goktuna
Uzman Psikolog
OTORİTER VE BASKICI
Geleneksel aile yapılarında gorulen bu tutumda, denetim yuksek, duyarlılıksa duşuktur. Cocuğun kişilik ozellikleri, ilgi ve gereksinimleri dikkate alınmaz. Kuralları anne ve babanın koyduğu ve iletişimin tek yonlu olduğu tek disiplin anlayışı vardır. Cocuğa hic bir acıklama yapılmadan konulan kurallara itaat etmesi beklenir. Eğitimde kullanılan yontem cezadır. Ceza ya sevgiden mahrum bırakarak ya da fiziksel ceza (şiddet) olarak uygulanır. Burada cezanın amacı, yeni bir davranış kazandırmak değil, istenmeyen davranışı ortadan kaldırmaktır. Cocuğun yaptığı her şey goze batar ve cocuk surekli cezalandırılır. Cocuk yaptığı şeyler olumlu bile olsa, ceza almak korkusuyla bunları soyleyemez. Cunku sergilediği olumlu davranışlar gormezlikten gelinip eleştirilirken, yaptığı hatalar ortaya cıkarılır. Şımaracak korkusuyla sevgi, şevkat ve sıcaklık gosterilmez.
OVB anne baba tutumunda, anne babalar cocukları kendi kalıplarına gore yetiştirirlerken, cocuğun isteklerini bastırırlar. Anne baba ve cocuk arasındaki sozel iletişim yok denecek kadar azdır. Cocuk anneyle babanın konuşmalarına katılamaz. Babayla cocuk arasındaki iletişime coğu kez anne tampon olur. Cocuk arkadaşlarının evine gidemez, hicbir sırrı olamaz ve bireyselleşme hakkı yoktur. Bu tutuma maruz kalan cocuklarda sık sık ağlama nobetleri gorulur. OVB kısaca, cocuğa olur olmaz kurallar koymak ve onu yaşanmaz kurallarla yetiştirmektir.
OVB anne baba tutumuyla buyutulen cocuklar, kotu muameleye maruz kalmaktan korktukları icin anne babaya karşı edilgendir fakat icten ice onlara karşı duşmanlık duyguları geliştirirler. Bu cocuklar bir nevi ‘duygusal istismar’ yaşadıkları icin, acılarını kendilerine zarar vererek (orneğin kolunu bacağını keserek) gosterebilirler. Surekli kusurları arandığı icin her zaman streslidirler ve stresliyken daha cok hata yaparlar. Anne babalarının kotu davranışlarına maruz kaldıkları icin kendilerine iyi davranan kişilere bile şuphe ile bakarlar. Onay gormedikleri icin kendilerini değersiz hissederler. Anneye ve babaya karşı geliştirdikleri bastırılmış duygu ve duşuncelerini, kendinden gucsuzlere saldırgan davranışlar sergileyerek dışa vururlar. Kendine guven duymayan, cekingen kişiler olarak hayatlarını surdururler. Her hata yaptıklarında cezalandırıldıkları icin, ‘hata yapanlar mutlaka cezalandırılmalıdır’ goruşunu benimser ve en kucuk hatada bile hoşgorusuz davranırlar. Bu tutumla yetişen cocuklar, kendi ailelerinde soz hakkı alamadıkları icin, sosyal yaşamlarında da duygu ve duşuncelerini ifade etmekte zorlanır ve başkaları tarafından denetlenebildikleri işlerde calışmayı secerler. OVB anne baba tutumu ile yetişen cocuklar kısaca, hayatlarında kendi istedikleri gibi değil, olması gerektiği gibi davranır ve başkalarının kendileriyle ilgili duygu ve duşuncelerine olması gerekenden cok daha fazla onem veren bireyler olarak yetişirler.
DENGESİZ VE KARARSIZ
Bu tutum, anne baba arasındaki goruş ayrılığı, anne babanın ruhsal durumlarının değişkenlik gostermesi, doğuş sırası ve cinsiyet gibi etkenlerin sonucunda cocuklara eşit davranılmamasıyla oluşur. DVK anne baba tutumunda anne babadan biri merhametli ve aşırı hoşgorulu, diğeri ise sert ve otoriterdir. Orneğin cocuğun bir davranışını anne onaylarken baba onaylamaz ve bu durum sık sık yaşanır. Bu tutumda, anne baba aynı davranışlara farklı zamanlarda farklı tepkiler verebilir. Anne kızgın olduğunda herhangi bir şeye izin vermezken, anne sakin oldugunda o şeye izin vermesi bu tutuma ornektir. Bu ailelerde ebeveynlerin tutumu aşırı hoşgoru ve sert cezalandırma arasında gidip gelir. Disiplinin ne zaman uygulanacağı belirsizdir. Cocuk hangi davranışın nerede ve nezaman istenmediğini kestiremez.
DVK anne baba tutumuyla buyutulen cocuklar, kendilerini hicbir ortamda rahat savunamazlar, goruşlerini acıkca soyleyemezler, ic catışmalar yaşarlar ve once anne babaya sonra da diğer insanlara guvenmemeyi oğrenirler. Her şeyden ve herkesten şuphelenen, dengesiz ve kararsız yetişkinler olarak yaşamlarını surdururler.
İZİN VERİCİ (AŞIRI HOŞGORULU)
Bu tutum, tek cocuklu ve orta yaşın uzerinde cocuk sahibi olan ailelerde sıklıkla gorulur. İzin verici anne baba tutumu, cocuğa aşırı sevgi verildiği, yaptırımın olmadığı, kuralların sınırlarla belirlenmediği, cocuğun her istediğinin anında yerine getirildiği, cocuk merkezli anne baba tutumudur. Evin reisi cocuktur ve kuralları cocuk belirler. Cocuk yanlış bir davranış yaptığında “bir daha yaparsan karışmam” diye cezaların ertelendiğini yaşayarak oğrenmiştir. Cocuğa tanınan haklar sınırsız, gorev ve beklentiler en az duzeydedir. Bu aşırı hoşgoru cocuğun aileye hukmetmesine ve cok az saygı gostermesine neden olur.
İzin verici anne baba tutumuyla yetişen cocuklar, kuralsızlığa alıştıkları icin sınırlarını bilemez, isteklerini erteleyemez, istekleri ertelendiğinde hırcınlaşır ve anne babayı tehdit ederler. Her istediğini ailesine yaptırmayı alışkanlık haline getiren cocuk, bu tavrı arkadaşlarından da bekler, okul cevresinde ve arkadaş ortamında uyum problemi yaşar. İzin verici anne baba tutumuyla yetiştirilen cocuklar; her istediklerini elde ettikleri icin doyumsuz olur, eleştiri kabul etmez, gururlu, kibirli, sabırsız bireyler olarak yaşamlarını surdururler.
İLGİSİZ VE KAYITSIZ
Bu tutum, istenmeyen bir cocuk dunyaya geldiğinde, anne baba olmayı tam olarak benimseyememiş ebeveynlerde, cok cocuklu, kalabalık yaşayan, eğitim seviyesi duşuk ailelerde gorulur. İVK tutumunu benimsemiş babaların cocuğuna ve ev yaşamına ilgi duymayan, annelerin ise evle ilgilenmekten hoşlanmayan, eğitime onem vermeyen, cocuklarına karşı mesafeli ve uzak duran ve annelik gorevlerini benimseyen kişiler olduğu gorulur. İVK anne baba tutumunda ‘saldım cayıra mevlam kayıra’ anlayışı hakimken, hoşgoru ve boşvermek birbirine karıştırılır. Bu ailelerde ya sadece anne ya sadece baba ya da her ikisi de cocuklarının ilgi ve gereksinimlerine tepkisizdir. Ebeveynler cocuklarının ruhsal durumları ve okul başarısıyla ilgilenmez, cocuklarına yeteri kadar zaman ayırmaz ve cocukları icin hicbir konuda gerekli caba harcamazlar.
Bu tutumla yetişen cocuklarda dikkat cekmek amacıyla huysuzluk nobetleri, kaba ve mustehcen dil kullanma, gosteriş ve ilgi merakı, okuldan kacma, sınıfta gurultu yapma, soz almadan konuşma gibi davranış bozuklukları gorulebilir. Bu tutumu benimsemiş ailelerde yetiştirilen cocuklar, bir gruba ait olma duygusuyla yanlış arkadaşlıklar kurabilir ve zararlı alışkanlıklar edinebilir. Okula karşı ilgisizlik, kural tanımama, zamanı iyi değerlendirememe, suca eğilimli olma, başına buyruk yaşamayı isteme, hatta okulu bırakıp erken yaşta calışmaya başlama gibi hayatlarını olumsuz yonde etkileyecek tutum ve davranışlar oldukca sık gorulur.
AŞIRI KORUYUCU VE MUDAHELE EDİCİ
Ailelerinde kayıp yaşamış, gec cocuk sahibi olmuş, cocuklarından bir ya da birkacı hasta olan, kendi ailelerinden ilgi gormemiş, evlilik hayatlarında problemler yaşayan, ya kendisinde ya eşinde ya da her ikisinde birden ruhsal problemler gorulen ailelerde bu tutum sıklıkla karşımıza cıkar. Anne babaların cocukları icin geliştirdikleri aşırı kaygı, cocuklarını aşırı korumaya yonlendirir. Bu koruyuculuk daha cok anne ve cocuk arasındaki ilişkide yaşanır. Bu tutumda, cocuk ihtiyaclarını karşılayabilecek yaşa gelmiş olsa bile, anne baba cocuğun tum ihtiyaclarını karşılamaya devam eder, cocuğun başına kotu bir şey gelecek kaygısı ile kendi başına bir şey yapmasına izin vermez. Kişisel bakımdan tutun da sosyal becerilerine kadar cocuğun tum ihtiyacları karşılanır. Bu tutumda, anne baba hayatlarını cocuk uzerinden yaşar, cocuğa bağımlılık geliştir. Cocuğa aşırı sevgi verilir fakat sorumluluk verilmez. Anne baba cocuğun sorumluluklarını kendileri yerine getirir. Cocuğa kazandırılmak istenen davranışlar, duygu somurusu veya aşırı şevkat yontemiyle kazandırılmaya calışılır, cocuk şımardıkca şımarır. Okul cantasını hazırlamak, giysilerini secmek ve giydirmek, odevlerini yapmak aşırı koruma davranışına ornek olarak sunulabilir.
Bu tutumla yetiştirilmiş cocuklar, zorluklar karşısında ne yapacağını bilemeyen, her olayda annesine ve babasına dayanan, aileye bağımlı, kendisini himayesi altına alabilecek herkese karşı bağımlılık geliştiren ve bu himayeyi ileride de eşinden bekleyen, cevresindeki kişilerin ona hizmet etmesini isteyen, sorumluluk duygusuz gelişmemiş, urkek, cekingen ‘hic buyumeyen yetişkin cocuk’ olarak kalırlar.
MUKEMMELLİYETCİ
Bu tutumda, ebeveynler kendi gercekleştiremedikleri yaşantıları, cocuklarının gercekleştirmesini ister ve her şeyin en iyisini cocuğundan bekler. Cocuk, kapasitesinin cok uzerinde eğitimlere tabii tutulur, cocukca davranışların hepsi yasaklanır, arkadaş secimlerini ebeveynler yapar.
Mukemmelliyetci anne baba tutumuyla yetişen cocukların fikirleri genellikle cok katı olur, onlar icin ya bir şey cok olumlu ya da cok olumsuzdur. Bu tutumda, cocuk kendi icguduleri ile ailenin beklentileri arasında sıkışıp kalır, bu ic catışma cocuğun ailesine karşı sevgi ve nefret arası duygular beslemesine neden olur. Bu tutumla yetiştirilen cocuklar, her şeyin en iyisini yapmak ve en ustun olmak isterler. Eğer istedikleri seviyeyi yakalayamazlarsa hayal kırıklığına uğrarlar ve calışmayı tamamiyle bırakabilirler.
DEMOKRATİK
Bu tutumda anne babaların cocuklarını koşulsuz bir sevgiyle kabul ettikleri ve cocuğun ilgilerini goz onunde bulundurarak, yeteneklerini geliştirecek ortam hazırladıkları gorulur. Demokratik anne baba tutumunu benimsemiş olan ailelerde, aile huzurludur. Aile bireyleri birbirlerine duygu ve duşuncelerini rahatca ifade edebilir, birbirlerine karşı hisleri konusunda net ve acık olur, bir problemle karşı karşıya kaldıklarında o problemi hep birlikte cozmeye calışır, evle ilgili alınması gereken bir kararda cocukların da soz hakkı olduğunu savunur. Herkesin eşit soz hakkı vardır. Cocuğun bağımsız bir birey olduğu kabul edilir ve cocuk konuşmaya teşvik edilir. Cocuk alacağı kararlarda serbest bırakılır, aile icerisinde kabul goren ve gormeyen davranışlar ve sınırların bellidir. Cocuk bu sınırlar dahilinde ozgurdur. Anne ve baba cocuklarına iyi model olur ve cocuklarında gormek istemedikleri davranışları kendileri de yapmaz.
Demokratik anne baba tutumuyla yetişen cocuklar, sınırlarını bilen, kendi inandıklarını sonuna kadar savunabilen, otoriteye koru korune bağlı olmayan, ilişki kurabilen, fikirlere saygı duyan ve hoşgorulu bireyler olarak hayata atılır ve kendileriyle barışık bireyler olarak yetişirler.
COCUĞA NASIL DAVRANMAMALI?
Eğer cocuğa “şoyle yapma boyle yap” gibi sozlerle oğutler verirsek, “uzuleceğine otur da dersini calış” gibi ifadeler kullanarak yonlendirirsek, “zaten sen hep kolaya kacarsın” gibi sozlerle yargılarsak, “cocuk gibi davranıyorsun” diyerek eleştirirsek, “gerizekalı” “aptal” dersek, sorgular ve suclar gibi sorular sorarsak, “aslında ben senin neden boyle yaptığını biliyorum” şeklinde tanı koyarsak, “aslında senin derdin başka” gibi sozlerle tahlil edersek, “aman boşver, duzelir, canını sıkma” gibi sozlerle teselli edersek, cocuk bizlerle konuşmak istediğinde, onu dinlemeyip başka bir konudan laf acarsak; cocuk anlaşılmadığını ve sevilmediğini duşunebilir, gucenip icine kapanabilir, benlik saygısı zedelenebilir, hayata karşı olumsuz bakış acısı geliştirip kendine ve cevresine saygı duymayaya başlayabilir, inadına hareket edebilir, karşılık verebilir, kızgınlık, ofke, guvensizlik duyguları geliştirebilir, yalan soyleyebilir, kendini ifade etmemeye başlayabilir ve kendini başarısız hissedebilir.
DOĞRU DAVRANIŞ ŞEKLİ
Demokratik tutumun en ideal anne baba tutumu olduğunun altını cizen Uzman Psikolog Zeynep Goktuna, cocuğa olumsuz duygular yaşatmamak icin, cocuğa anlaşıldığını, kabul edildiğini, koşulsuzca sevildiğini gostermenin gerekli olduğunu soyluyor. “Cocuğa zaman ayırmalı, cocukla konuşmak icin farklı sohbet konuları yaratmalı, sık sık soz hakkı vermeli, cocukla konuşurken cocuğun gozlerinin icine bakmalı, onu can kulağı ile dinlemeli, fikirlerine değer verdiğimizi hissettirmeliyiz” diyen Goktuna, cocuğun kabiliyetlerini fark etmenin de onemli olduğunu ifade ediyor ve sozlerini şoyle surduruyor:
“Cocuğa yaşına uygun sorumluluklar vermeli, onu takdir etmeli, başkalarının yanında kucuk duşurmemeli, başka cocuklarla kıyaslamamalı, eleştirmemeli ve yargılayıcı olmaktan cekinmeliyiz. Onu cocuğa topluluk icerisinde soz alması icin cesaretlendirmeliyiz. Cocuğun istek ve ihtiyaclarına duyarlı olmalı, başarması icin fırsat vermeli, inanclarına ve fikirlerine saygı gostermeli, doğru yaptığı şeyler icin ovmeli, daha iyiyi hedeflemesi icin cesaretlendirmeliyiz.”
“Sadece cocuğa birşeyler soyleyerek, nasihatlar vererek, soz dinleterek kurulan tek yonlu bir iletişim, iletişim değildir” diyen Goktuna, sozlerini Mevlana’dan bir alıntıyla bitiriyor: “İletişim aynı dili konuşmak değil, aynı duyguları paylaşmaktır.”
Kaynak : Sağlık ve Yaşam Dergisi .
__________________
Kişiliğin En Buyuk Mimarları Anne Ve Baba
Kadınca0 Mesaj
●20 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Hayatın İçinden
- Kadınca
- Kişiliğin En Buyuk Mimarları Anne Ve Baba