İnsan adıyla cağrılır, adıyla tanınır. Dinimizde isim vermeye buyuk onem verilmiştir. Yukarıdaki hadis-i şerifte gorulduğu uzere Efendimiz s.a.v. isim konusuna cok dikkat etmiştir. Sadece Cahiliye devrinden kalma kotu isimleri değil, hayvan, eşya ve mekanlarla ilgili kotu isimleri de değiştirmiştir.
İslÂm oncesi Arap toplumunda insanlar kendilerini putların kulları olarak goruyordu. Abduluzz (Uzza putunun kulu), Abduşşems (Guneş’in kulu) gibi bircok isim vardı. Ayrıca mana olarak kotu, kucuk duşurucu ve İslÂm acısından kerahet barındıran isimler de vardı. Bunlar değiştirilmiştir. Diğer taraftan farklı dillerdeki isimler mana olarak guzel ise, olduğu gibi bırakılmıştır.
Sahabeden Ebu Vehb el-Cuşemî r.a. anlatıyor:
“Rasulullah s.a.v. buyurdu:
– Peygamberlerin isimleriyle isimlenin. Allah’ın en cok sevdiği isimler Abdullah ve Abdurrahman’dır. En sadık olanları da HÂris ve HemmÂm isimleridir. En cirkinleri de Harb ve Murre isimleridir.” (Ebu Davud; Nesaî

Abdullah ve Abdurrahman isimlerinin Allah’ın en cok sevdiği isimler olmasının hikmeti, bu isimlerin kulluğu hatırlatması ve Allah’ın kapsayıcı isimlerini icinde barındırmasıdır. Cunku ‘Allah’ lafzı Allah TealÂ’nın zat ismidir, butun isim ve sıfatları icinde toplar. ‘RahmÂn’ ise Allah’ın cemal sıfatlarındandır ve insanların yaşamak icin muhtac oldukları butun donanımı, rızıkları veren manasındadır.
Yine ‘HÂris’ ve ‘HemmÂm’ icin Efendimiz s.a.v.’in buyurduğu ‘en sadık’ ifadesi, bu kelimelerin turetildiği kokun mana yonuyle sadakati ifade etmesindendir. ‘HÂris’ ‘calışan, kazanan’; ‘HemmÂm’ ise ‘irade eden’ demektir.
Buradan kıyasla muslumanlar guzel manalı kelimelerden yeni isimler yapmışlardır. Bu tur isimler evlat icin anne baba tarafından yapılan bir dua gibidir. Nitekim guzel isimli bir cocuğa buyukler “Allah ismiyle musemma kılsın.” diye dua ederler. Yani ismindeki guzellik onun huyunda, hayatında gercekleşsin diye niyaz ederler.
Hadis-i şerifte gecen ‘Murre’, ‘acı’ demektir, ‘Harb’ ise ‘savaş’ demektir. Dolayısıyla bu isimler manası bakımından iyi gorulmemiştir.
Rivayet edildiği edildiğine gore Hz. Peygamber s.a.v. bir torunun doğduğunu duyunca Hz. Fatıma r.anha’nın evine gitti ve,
– Oğlumu bana getirin, buyurdu. Getirdiklerinde,
– Adını ne koydunuz, diye sordu. Hz. Ali r.a.:
– Harb ismini koyduk, dedi. Hz. Peygamber s.a.v. bu ismi beğenmedi.
– Onun adı Hasan olsun, dedi. Kunyesini de Ebu Muhammed koydu.
Sonra da kulağına ezan ve kamet okudu. Doğumunun yedinci gunu akika olarak iki koc kestirdi, sunnet ettirdi. Sonra da sacını kestirdi ve sacının ağırlığınca gumuş sadaka verdi.
Efendimiz s.a.v. doğan cocuklara guzel isim vererek bu uygulamanın herkesce benimsenmesini, sahiplenilmesini, sunnet haline getirilmesini istemiştir.
Esma bint Ebu Bekir r.anhuma anlatıyor:
Mekke’de Abdullah ibn Zubeyr’e hamile kalmıştım. Doğum yaklaşmıştı ki (hicret icin) Mekke’den Medine’ye yoneldim. Kuba’da konakladım. Onu orada doğurdum. Bebeği alıp Allah Rasulu s.a.v.’e goturdum. Allah Rasulu s.a.v. bir hurma istedi, ağzında ciğneyerek ezdikten sonra cocuğun ağzına bıraktı. Abdullah’ın midesine inen ilk şey Allah Rasulu s.a.v.’in mubarek tukrukleriydi. Sonra o hurma ile cocuğun damağını oğdu, ona “Mubarek olsun” diye dua etti ve Abdullah ismini verdi. Medine’de musluman bir aileden doğan ilk cocuk buydu. Muslumanlar onun doğumuna cok sevindiler. Cunku “Yahudiler size sihir yaptı, asla cocuk doğuramayacaksınız!” diye bir soylenti vardı.” (Buharî; Muslim)
Bir diğer rivayet de şoyledir:
Ashaptan Ebu Musa el-Eş’arî r.a. anlatıyor:
Bir oğlum olmuştu. Hemen alıp Rasulullah’a goturdum. İbrahim ismini verip bir hurma ile tahnikte bulundu. Sonra da “mubarek olsun” diye dua buyurdu ve cocuğu bana geri verdi. (Buharî; Muslim)
Bir diğer rivayette de Enes b. Malik r.a. şoyle anlatıyor:
Abdullah ibn Ebu Talha’yı (Enes b. Malik’in anne tarafından kardeşi) doğduğu zaman Rasulullah s.a.v.’e goturdum. Bebek bir bez icerisindeydi. Vardığımda Allah Rasulu s.a.v. devesine katran suruyordu:
– Yanında hurma getirdin mi, diye sordu.
– Evet, dedim ve birkac tane hurma verdim. Onları ağzında ciğnedi sonra cocuğun ağzını actı, hafifce tukruğunu bıraktı. Bebek yalanmaya başladı. Bunun uzerine Rasulullah s.a.v.:
– Ensar’ın hurma sevgisine bakın, diye latife yaptı. (Buharî; Muslim; Ebu Davud)
Tarih boyunca muslumanlar isim konusuna cok onem vermişlerdir. Daha İslÂm’ın ilk yıllarından itibaren her musluman toplum isimlerini İslÂm boyasıyla boyamışlar, İslÂm damgasını vurmuşlardır. Oyle ki bugun tarih ve nesep araştırma alanında isimler uzerinden kesin bir şekilde musluman yahut gayri muslim hukmu verilebilmektedir.
İsimler ummet icinde birliği sağlayan hususlardandır. Din kardeşliği acısından onemli bir role sahiptir. Biz dunyanın her yerinde kardeşlerimizi isimlerinden tanırız. Mesela Ahmet dediğimiz zaman ırkı, rengi ne olursa olsun karşımızda bir musluman olduğunu biliriz.
Yazımızın başındaki hadis-i şerifte buyrulduğu gibi “kıyamet gunu” isimlerimizle cağrılacağız. Oyleyse muslumanca bir isim koyalım. Umulur ki dunya hayatında da ismimizle musemma oluruz.
__________________