Hiperaktif Cocuklar İcin Evde ve Okulda Neler Yapılabilir?

Hiperaktif cocularla neler yapılabileceği konusunda ayrıntılı bilgiler iceren bir yazı.




1. HIPERAKTIVITE TANIMI


Ergenliğe kadar uzanan cocukluk cağının tumunde gelip gecici veya uzun sureli bir ozellik olarak aşırı hareketlilik gorulebilir. Hiperaktivite veya hiperkinezi de denen bu uyum sorunu icinde organik kaynaklı MB.D (Minimal Brain Dysfunction) ozel ve Onemli bir yer tutar (Aydoğmuş. 1984. s.514).


Minimal Brain Dysfunction kelimelerinin baş harflerinden oluşan MBD. doğuştan hafif motor koordinasyon kusuru olan ya da hareke! sistemi koordinasyonu erken yaşlarda gecikerek olgunlaşan cocukları ifade ederken kullanılmaktadır. Zeka problemi olmayan bu cocuklar, sarsak, beceriksiz, aşırı hareketli, dikkati zayıf cocuklardır (Madi. 1989. s.51).


Ozellikle okul cağma gelince daha kola}" tanınan bu cocuklar, okul oncesinde de yaşıtlarından cok değişik bir gorunum icindedirler. Anneler bu cocukları '"Duz duvara tırmanan" cocuklar olarak nitelendirirler. Bir dakika oturmadan anneyi gun boyu ardından koştururlar. Koltukların ustunden atlar. dolaplara tırmanırlar. Boyundan buyuk işlere kalkışırlar. Duşseler de. yaralansalar da taşkınlıkları surer gider. Kuşkusuz boyle bir cocukla gun bo_ u uğraşmak zorunda kalan anne yorulur, katlanışı (sabrı) tukenir. Sen tepkiler ve cezalarla cocuğu dizginlemeye calışır. Anne-cocuk ilişkisi gittikce bozulur, ama, cocuk durulacağı yerde daha cok azar. Boylece, anne ile cocuk, kısır bir dongu icine girerler. Kimi anne bu tur cocukların daha bebekliklerinde kıpır kıpır ve tedirgin olduklarını anımsarlar (Yorukoğlu. 1983. s.265).


Hiperaktivite. dikkat suresinin kısalığı, engelleme) e yonelik denelim eksikliği nedeniyle davranışlarda veya bilişle onaya cıkan ataklık e huzursuzluktur (Haris, 1994. s.8).


II- HİPERAKTİVİTENİN GOSTERGELERİ

Hiperaktivite genellikle 6-8 yaşları arasında fark edilir. Tedavide onemli olan erken tanınmasıdır.


Erken Semptomları: Devamlı huzursuzluk, sebebsiz bağırma. uykusuzluk, memnun olmama
telaşlı, hareketli, karmaşık duzeni cocuktaki aşırı hareketliliğin ve tedirginliğin başlıca sebebidir. Butun cocuklarda kısa sureli, gelip gecici aşırı hareketlilikler gorulebilirse de şiddetli ve uzun sureli olanlara onem vermek ve tedavi ettirmek gereklidir (Ay doğmuş. 1983. s.9).


Ergenlik doneminde Hiperaktivite bozukluğu olan cocukların bu donemi daha zor gecirdikleri belirtilmiştir. Anne-baba cocuk arasında en sık karşılaşılan sorunlar genellikle şu konularda yaşanmaktadır.


• Ders calışma odevlerini yapma
Evde yapılması gereken işlere yardımcı olma. sorumluluklar yerine getirme
• İyi arkadaş secme
• Boş zamanlarını yaşma uygun yerlerde gecirme
• Diğer aile bireylerine saygılı davranma, onların ozgurluklerine engel olmama,
• Ev dışında olduğu zamanlarda sorumlu bir bicimde davranma
• Eve belirtilen zamanlarda donme
• Sigara alkol kullanma


Bu konulardaki catışmaların temelinde herkesin tahmin edebileceği gibi. gencin kendi istediği gibi davranma isteği, anne babanın ise otorite'yi surdurme ve kontrolu bırakmaması beklentileri yatmaktadır (Aydın ve Ercan. 1999. s. 165-Î66).


Başlangıcı genellikle 3 yaş dolaylarında olmakla birlikte tanı duzenli oğrenim icin gerekli dikkat suresi ve yoğunlaşmasının gelişmesinin beklendiği ilkokul yıllarında konulmaktadır. Populasyonun yaklaşık %3 ile 6 sında gozlenir. Erkek/Kız oranı 3/1 dir.


III- HİPERAKTİVİTENİN ETİYOLOJİSİ (NEDENLERİ)


1- Genetik Nedenler: Hiperaktif cocukların ailelerinde anti-sosyal kişilik bozukluğu, histeri, alkolizm ve madde bağımlılığının daha sık olduğu ortaya konmaktadır.
Cok duşuk doğum ağırlıklı cocukların ve daha seyrek olarak genetik kokenli tiroid bozuklukları gibi durumlarla da hiperaktivite gorulmektedir.

2- Beyin Hasan: Perinatal donemde gizli yada acık minimal derece de santral sinir sistemi hasarı olduğu belirtilmektedir. Premature doğum oranında sık olduğu ve prenatal donemde gelişmekte olan sinir sisteminde fiziksel hasarın bulunduğu belirtilmiştir.

3- Norofızyoloji ve beyin goruntuleme calışmaları: İnsan beyni belirli donemlerde hızla buyur. Bunlar 3-10 ay. 2-4 yaş. 6-8 yaş ve 14-16 yaşlar arasındaki donemlerdir. Olgunlaşma geriliği olan cocuklarda gecici bulgulara rastlanır.

4- Gıda ve katkı maddeleri: Her ne kadar boya maddeleri ve gıda katkılarının, şekerlerin yada kurşunun bu bozukluğa neden olabileceği one surulsede. bununla ilgili bilimsel kanıtlar yoktur.

5- Psikososyal etkenler: Bozukluğu olan cocukların sıklıkla parcalanmış ailelerden geldiği, anne-babanın surekli gecimsizliği ve ana-babada psikiyatri bozukluklar ile tek yada ilk cocuk olma oranının kontrollerden daha fazla olduğu bildirilmektedir. Eğilim yaratan nedenler arasında cocuğun huyu. genetik ailesel nedenler ve toplumun davranış ve başarı ile ilgili beklentileri vardır.


6- Risklerin belirlenmesi: Annenin gebelik oncesinde yada gebelik sırasında tıbbi durumu, duygusal zorluğu, sigara alkol kullanımı yada doğum komplikasyonları risk oluşturan nedenler arasındadır. Cocuğun oykusunde kala travmalarının sıklığı ile dikkat eksikliği tanısı arasında belirgin ilişki olduğu one
surulmektedir (Haris, 1994. s.5).


IV. AKADEMİK PROBLEMLER VE OĞRENME GUCLUĞİ


Hiperaktif cocuklarda okulda en az diğer arkadaşları kadar başarılı olabilirler. Bir cocuğun hiperaktif olması asla onun yeterince zeki olmadığı anlamına gelmez. Bu cocuklar duzensizve dikkatsiz olabilirler, fakat bu onların oğrenme yeteneklerinin olmayışından değil, hiperaktiviteden kaynaklanmaktadır. Goz onunde tutulması gereken nokta, hiperaktif cocukların onemli bir kısmının
oğrenme gucluğu cektiğidir. Hiperaklif cocuklar genel zeka testlerinde normal kontrol grubundan onemsiz derecede duşuk puan almışlardır (Haris 1994. s.6).


Oysa Oğrenme Yetersizliği ile Hiperaktivite zaman zaman karıştırılmakta oğrencilerin başarısızlığı oğrenme yetersizliği olarak ele alınmaktadır. Oysaki bu ayırımın iyi yapılması cok onemlidir.


Oncelikle hiperaktivite ile oğrenme yetersizliği durumlarının benzerliklerinin farklılıklarının ele alınması gereklidir. Başlangıcta minimal beyin hasarı adı altında yer alan ozelliklerin gunumuzde oğrenme yetersizliğine ait ozellikleri oluşturduğu gorulmektedir. 1987"de oğrenme yetersizliği uzerinde yapılan ulusal bir konferansta dikkat eksikliğinin oğrenmede bir takım problemlere neden olabileceği fakat dikkat eksikliğinin kendi başına oğrenme yetersizliğine neden oluşturmayacağı belirtilmiştir. Ote yandan oğrenme yetersizliğinin dikkat eksikliğinden dolayı ortaya cıktığı inancının da arttığı gorulmuştur. Gercekte birbirinden hayli farklı olan oğrenme yetersizliği ile hiperaktivite kavramları Bruck'a gore de son derece icicedir ve oğrenme yetersizliği olan cocuklar aşırı hareketliliğin yol actığı sıkıntılar yuzunden sosyal ve duygusal guclukler yaşamaktadırlar. Lerner'a (1993) gore hiperaktivitenin bircok ozellikleri oğrenme yetersizliği olanlarda gorulmesine karşılık hiperaktivite bir oğrenme yetersizliği değildir. Bu iki durumun hangi oranda bir arada bulunduklarına ilişkin değişik bulgular vardır, Silver'a gore oğrenme yetersizliğine sahip olan grubun, yanlızca %20"sinde hiperaktivite varken Vvong'a (91) gore ise oğrenme yetersizliği olanların °o30 ile %4u'mda Hiperaktivite vardır (Şenel. 1996. s.276-277-278).


VI- Hiperaktif Cocukların Tedavisi ve Yardım Yolları


Teorik olarak Minimal Beyin Disfonksiyonu nun tedavisi iki ana grupta ele alınmaktadır. Bunlar :


A. İlac tedavisi.


B. Eğitsel tedavi


olarak tanımlanmaktadır.


Gunumuze kadar tedavi konusunda biriken deneyimler gostermiştir ki: Tek başına ilac tedavisi tek başına eğitsel tedaviden daha yararlıdır: ancak ilac tedavisi + eğitsel tedavi tek başına ilac tedavisinden de daha yararlıdır. Bu durumda ideal tedavi yaklaşımının ilac tedavisi - eğitsel tedavi olması gerekmekte) se de. eğitsel tedavinin kısa tarifinin "her ilkokula bir ozel MBD sınıfı ve bu sınıfın başında MBD'li cocukların eğitiminde uzmanlaşmış bir oğretmen' olduğu dikkate alındığında, bircok diğer ulkede olduğu gibi. ulkemizde de bu uygulamanın imkansızlığı ortaya cıkmaktadır. Dolayısıyla ulkemizde, bir cok batı ulkesinde olduğu gibi. uygulanan ilac tedavisidir.


İlac tedavisinin birinci prensibi sedatif ilacların Minimal Beyin Disfonksiyonu nda kontraindike (paradoks etki gostermeleri sebebiyle) oluşudur. İkinci prensip de uyarıcı ilacların da paradoks etki gostermeleri ve dolayısıyla bu sendromun tedavisinde en etkili ilac grubunu oluşturmalarıdır. Gunumuze kadar Minimal'Beyin Disfonksiyonunda etkili olan beş ilac belirlenmiştir. Bu ilaclar farmakolojik olarak birbirinden ayrı gruplara mensup olup. tesir mekanizmaları halen tartışmalıdır. Bu beş ilacı en tesirlisinden en tesirsizine doğru sırala} arak ozetleyecek olursak :

Amphetamine'ler, Thioridazine, Imipramine. Carbamazepine. Diphenhydramine. Bu beş ilactan biri tek başına mutad dozlarda uygulandığında MBD semptomlarının oldukca kısa surede kaybolduğu gorulur, ancak ilac tedavisine en az iki yıl devam edilmesi gerekir. Bazı vakalarda ilac kesildikten sonra semptomların daha hafif olarak geri geldiği gorulur. 6 ay daha devam edilmesi gerekebilir (Polvan, 1986, s.23, 24. 25) .


Kullanılan bu ilaclar bağımlılık yapmaz fakat bir lakım yan etkilere yol acabilir (baş ağrısı, uykusuzluk, iştah kaybı, depresyon vb.) İlaclar hiperaktif cocuk icin tek tedavi yontemi olamaz. Cocuğun davranışlarını kontrol etmesine yardımcı olurken, oğretmenler danışmanlar ve ailenin diğer bireyleriyle yapılacak işbirliği icerisinde uygulanacak tedaviler cok onemlidir (Yazgan. 1998, s.8).


İlac tedavisi bazen eğitimden once. bazen eğitimle birlikte, ender olarak bazen de eğitimden sonra başlar, ilginc olan nokta şu ki. MBD'den dolayı aşın hareketli olan cocuklar, uyarıcı ilaclardan yararlanmaktadır. İlac kullanılmasında amac. cocuğun aşırı hareketlerini yavaşlatmak ve dikkat suresini uzatmaktır.


Aşırı hareketli cocuğa, ne tanısı konurken ne tedavisi programlanırken ne de tedavi surdurulurken hekim de eğitimci de aile de tek basma yararlı olamaz. Tanının konulması, tedavinin belirlenmesi ve surdurulmesi, bir ekip calışmasını gerektirir (Madi, 1989. s: 51).


Erken tedavi bu cocuklar icin oldukca iyi sonuclar vermekte ve gelecekte onemli gorevlerde yer almalarına yardımcı olmaktadır. Burada uzmana, aileye ve oğretmene onemli sorumluluklar duşmektedir. Bu sorumluluklar uzerinde durmakta yarar vardır.


A-Hiperaktif Cocukların Tedavisinde Uzmana Duşen Gorevler


Bu cocuklar hareketlerini denetleyemezler. Bu yuzden oğrenme problemleri kacınılmazdır. Fazla gorsel uyarıcıların hareketi arttırdığı, yeni acayip karmaşık uyarıcılar ise hareketi azaltıp dikkatin yoğunlaşmasına neden olduğu gozlenmiştir.


Hiperaktif cocuklara ceşitli kısıtlamalar getirilmeden hazırlık evresinden gecirilmelidir. İlk once dikkatin dağılmasını onleyici bir cevrenin yaratılması gerekir. Ayrıca gevşeme ve empulslerin denetim altına alınmalarım sağlayacak alıştırmalar yaptırılmalıdır (Davaslıgil. 1990. s: 15).
Bu arada terapistin (uzmanın) dikkat etmesi gereken bazı noktalar vardır.

1. Terapist gercek nesneler ve guncel gerceklerle meşgul olur. Terapist cocuğun gozunde genellikle kendisi cocuksu hareketler yaparak gercekci olur. Aynı zamanda terapist diğer yetişkinlerden daha guclu ve kabullenici olmalıdır. Cocuk genellikle kendi etrafındaki davranış orneklerin anlayamaz.

2. Terapist direkt konuşarak cocukla diyalog kurar ve karşılıklı konuşma aktif hale gelir. Duyguların ve duşuncelerin ifadesi mantıklıdır. Terapist cocuktan davranışlarının sebebini dolaylı yoldan oğrenir. Buyuklerle kıyaslanınca cocuğun bilgi aktarımı daha duzensiz ve hafiftir. Mr.Brody cocuklara guvenmenin, onları desteklemenin, oğut vermenin gecerli teknikler olduğunu duşunuyor, ama cocukların bazen bu guveni ve desteği bozabileceği ve kotuye kullanabilecekleri konusunda da uyarıyor.

3. Terapist yararlı savunma ve mudafalara engel olmaz. Terapist eğitici cabalar icinde calışmalıdır, cunku cocuğun savunma mekanizması terapisti yanıltabilir. Ayrıca cocuğun terapi sırasında savunma mekanizması (zayıf ise) kuvvetlenmeli. sert savunma davranışları da azalmalıdır. Terapist kuvvetli, yararlı savunmalara engel olmamalıdır ama patolojik (hastalık derecesinde saldırgan ve agresif) davranışlarla ilgilenmeli bunların uzerine calışmalıdır.

4. Terapist dinamik ile ilgilenir; genetik veya madde ile değil. Gecmiş deneyimler araştırılmamış ve uzerinde durulmamışsa terapist hiperaktif cocuğun gecmiş yaşantılarını da araştırmalı ve gozonune almalıdır (Schaefer. 1983. s.328-329).


Belki de. başarılı yontem oz-telkin'dir. Bu yontemde, hiperaktif cocuklar. bilişsel davranışları uzerinde, sozel kontrol etmeleri icin. eğitilmektedirler. Rus fizyoloji uzmanı Luria tarafından ortaya atılan bir teoriden kaynaklanmıştır (1961). Bu teoriye gore. konuşma, normal bir cocukta, hareketleri hızlandırma) a hizmet etmektedir. Bu yontem belirli aşamalara bolunebilir. Once uzman kişi. verilen bir işi yaparken, aynı zamanda ne yaptığını da sozle anlatır. Daha sonra cocuk, bu uzman kişinin denetimi altında verilen bir işi yapar. (Aynı zamanda bu kişi cocuğun davranışları uzerinde, acıklama yapar.). Daha sonraki aşamada.
cocuk yuksek sesle ne yaptığın) acıklarken, verilen işi yerine getirmeye calışır. Son aşamada ise cocuk, fısıltı halinde ve gittikce daha sessiz olarak icinden tekrarlamak suretiyle, kendi kendine komut vererek odevi tamamlar. Cocuğa, sık sık. cok iyi bir iş yaptığını kendi kendisine soyleyerek, yaptığı iş karşılığında kendini boylece odullendirmesi oğretilir. (Mechenbaum'un hiperaktivite tedavisinde, onemli sonuclar sağlandığı bunun okul ici etkinliklerde de. olumlu ve kalıcı etkilere sahip olacak kadar yararlı olduğu konusunda veriler, gun gectiktce artmaktadır (Romney. 1988, s: 45).


Orneğin, bir projede hiperaktif cocuklar kendi kendilerine yonerge vermeleri icin eğitilmişlerdir. Eğitilmeden once bu cocukların hızlı ve dikkatsizce hareket etmeleri nedeniyle ceşitli gorevleri surdururken yanlış yaptıkları saptanmıştır. Bu yontemle yapılan eğitimde deneyci şekilleri boyamak, cızgeleri kopya etmek gibi ceşitli işleri yaparken, cocukların nasıl hareke! etmeleri gerektiğini kendi davranışlarıyla bizzat gostermiştir. Ayrıca deneyci her bir işi yaparken, nasıl yapması gerektiğini sozel olarak da belirtmiştir. Yuksek sesle duşunme orneğini cocuklara gostererek, dikkatli calışmalarını da soze! olarak pekiştirmiştir. "Şimdi ne yapmam gerekiyor? Evet. ceşitli cizgilerle resmi kopya etmemi istiyorsunuz. Şimdi ben resmi yavaş ve dikkatli cizmeliyim. Yavaş yavaş cizgiyi aşağıya doğru, evet tamam şimdi sağa doğru, sonra biraz aşağı ve sağa. tamam, şu ana kadar iyiydim"'. Bu şekilde orneği de gorerek, cocuklar kendi kendilerine uyarmayı oğrenmişlerdir. Bu calışmanın sonunda bu tur alıştırmalara tabi olan cocukların, tabi olmayanlara oranla daha fazla metodik davrandıkları saptanmıştır. Bireyin kendisine yonergeler vermesi sonucunda davranışının bir yuzunde gorulen olumlu etkinin diğer yuzlerine de yayıldığı ve sureklilik kazandığı. Baum'un bulguları tarafından kanıtlanmaktadır (Davaslıgil. 1998, s: 69).


Tedavide buna alternatif olan başka bir yontem, hiperaktif cocuğun sakinleşmesi icin. rahatlama tekniğinin kullanılmasıdır. Kas gelişmesi olarak bilinen bir yontem uygulanarak cok daha rahat bu ruhsal duruma ulaşabilir. Bu teknik, sistematik bir şekilde, ceşitli kasların uyarılması ve gevşetilmesini kapsar. Rahatlamaya ulaşmanın başka bir yolu da. kişiye psikofizyolojik durumu hakkında bilgi vermek, kendi kontrollerini gercekleştirmelerini salğamaktır (Romney, 1988. s: 45).


Cocuğun kendini denetim altına almasında yararlı olan bir diğer faaliyet ruıu de zamanla artan faaliyetlere dayanan bir gorevi surdurmektir. Dikkati cabuk dağılan cocuğun dikkatini yoğunlaştırmak icin akıldan cıkarılmaması gereken nokta surekli olarak, verilen gorevin karmaşıklığının artırılmasıdır (Davaslıgil. 1990, s: 16).


Douglas"in hiperaktif cocuklar icin tanımladığı kendini yonlendirme programının prensiplerine gore secilen alıştırmalar, sadece dikkatli bakma. dinleme, hareket etme doğrultusunda cozulebilen ve bir plan veya strateji geliştirmeyi gerektiren alıştırmalardır. Cocuğa kendi problem cizme metodunun bazı zorluklara sebep olduğu ve ona daha iyi yollar oğretileceği acıklanıl'. Alıştırmaya başlamadan once alıştırmanın gerektirdiklerini ve nasıl cozeceğini sesli olarak soylemesi istenir. Daha sonra terapist bu tur davranışları sergileyerek, hedef ve stratejilerini sozelleştirerek bir problemin cozumunde model olur. Orneğin terapist bir yap-boz bulmacası yapıyorsa, parcalan renklerine, duz oluşlarına gore nasıl organize ettiklerini yuksek sesle anlatır. Eğer bir labirentle calışıyorsa secim noktalarında durma ve bir sonraki adımı planlama ihtiyacını vurgular (Cognitive-Behavior Modification. 1977).


Bazı alıştırmalarda cocuk ve terapist sırayla birbirlerine izlemeleri gereken yonergeleri verirler. Orneğin bir alıştırmada, cocuk veya terapist bir diğerinin gormeyeceği şekilde bir panonun arkasında renkli bloklarla bir şekil oluşturul'. Yaptığı her aşamayı yuksek sesle anlatması gerekir. Diğer kişinin gorevi bu yonergeler doğrultusunda aynı şekli oluşturmaktır. Terapist cocuk icin model olurken, bilincli olarak yanlışlar yapar ve sakin bir şekilde bu hataları nasıl duzelteceğini duşunur.


Kullanılan alıştırmalar ceşitli oyunlar, problemler, bulmacalar, ev problemleri ve projeleri ve akademik odevler şeklindedir. Bunların yanısıra kuklalarla veya bir yaşıtla oynama durumları da yaratılmaktadır. Ayrıca bu cocukların durtusel eğilimlerini sozel olarak kontrol ettiği farkedildiği an. onun kendisiyle gittikce daha alcak sesle konuşmasına yardımcı olunur, en sonunda


»ozelleştirme tamamen sessiz hale gelir. Aynı zamanda kazandığı bu becerileri ve stratejileri oyunda, evde. okulda uygulaması istenir. Stratejilerin terapi ortamı dışına genelleştirilmesinde aile ve oğretmene yardımcı terapistler olarak onemli roller duşmektedir. Aile ve oğretmenin etkin modeller ve pekiştiriciler olabilmeleri icin her turlu yardım yapılır (Cognitive-Behavior Modifîcation. 1977).


Barkley, Copeland ve Sivage (1980). 6 kişilik bir hiperaktif cocuk gurubunu, oz-telkin ve oz-denetim tekniklerini kullanarak, 6 hafta boyunca. tedavi altına almışlardır. Sonuctan, o derece etkilenmişlerdi ki; bu tekniğin, sınıl' ortamında doğan, okul veya sosyal cevre ile ilgili problemlerin cozumu icin olduğu kadar, sınıf oğretmenlerinin asgari duzeydeki denetimleri ile. cocukların kendi davranışları uzerindeki denetimlerinde de. son derece yararlı olabileceğini sonucuna varmışlar. Kendall ve Zupon (3981) da, ister bireysel, ister gurup calışması şeklinde olsun, oztelkin tekniğinin aynı olcude etkili olabildiğini bulmuşlardır (Romney, 198S. s. 46).


İstendik davranışlar kazındın lirken bir yandan istenmeyen davranışların ortadan kaldırılmasına dayanan davranış değiştirme tekniklerinin yanında bilişsel-davranış değiştirme teknikleri ile de bu cocuklarda problem cozme ve kendilerini ayarlama davranışları geliştirmeye calışılmaktadır. Kişinin boylece davranışını kontrol etmeyi oğrenmesi amaclanmaktadır.

Bir diğer mudahale yontemi de dikkat eksikliği problemi olan cocukların anne babalarına verilecek aile eğitimi ile onların cocuklarının davranış problemleriyle baş edip. kontrol etmelerinde gerekli becerileri onlara kazandırmaktır (Wong, 1991) .

B- Hiperaktif Cocuğa Evde Nasıl Yaklaşmalı (Anne-Babaya Duşen Gorevler)


Coğu anne-baba cocuklarına hiperaktivite tanısı konduğunda hayrete duşer, cunku bu cocukların evde aileleri tarafından gozlemlenen herhangi bir problemleri yoktur. Gercekten de bu cocuklar evde hicbir dikkat bozukluğu bulgusu gostermeden saatlerce televizyon seyredebilir veya video oyunları


oynayabilirler. O halde boyle bir cocukta nasıl hiperaktivite olabilir? Cevap basittir. Video oyunları ve televizyon cocukların dikkatlerini odaklamalarına yardım edecek şekilde inan gonderir, yani bu cocuklar televizyon seyrederken veya video oyunu oynarken pasif konumdadırlar ve dikkatlerim dışarıdan gelen uyarılar sayesinde toplayabilirler. Başka bir deyişle bu tur işler sırasındaki dikkat suresi hiperaktivite tanısı koymada onemli bir olcut değildir. Hiperaktif bir cocuk hem anne-baba. hem de ailenin diğer bireyleri icin buyuk bir sıkıntı kaynağı olabilir. Tedavi edilmeyen hiperaktif bir cocuk aile icin rahatsızlık kaynağı olmaya devam edecektir (Yazgan. 1998, s: 4).


Oncelikle durum aileye anlatılmalı ve tedavinin etkin olabilmesi icin aile duzeninin ve aile desteğinin cok onemli olduğu vurgulanmalıdır.


Bu konuda bir cok aile eğitim programları geliştirilmiştir. Bunlardan bir tanesi Barkley ve meslektaşlarının geliştirdikleri aile eğitim programıdır.


Bir Ebeveyn Eğitini Programı :


Yaygın ebeveyn eğitim programlarına bir ornek olarak. Barkley ve meslektaşlarının Massachussets Univ. Sağlık Merkezinde uyguladıkları eğitim orgut yaklaşımları kısaca gozden gecirilebilir.


Programda. 3-11 yaş donemindeki uyumsuz ve meydan okuyan cocukların yonetimine onem verilmektedir.


Program, anne babalara, duzenlenen haftalık toplantılarla verilen eğitimlerden oluşan 10 basamaktan oluşmaktadır.

1) Hiperaktivitenin doğası, yonu. tahminler ve etiology'si hakkında ebeveynler direkt bilgi, okuma ve hareketlerle bilgilendirilmektedir.

2) Ters davranışlar / meydan okuma ozellikle cocuk kimliği, ebeveyn kimliği, ortam sonucu ve baskıcı aile ortamlarında tartışılmaktadır (incelenir). Ortam değişkeni ve geri besleme koşulları hiperaktivite ile ilgilidir diye tanımlanır.

3) Ebeveynler cocukların davranışlarına karşı hazır bulunmak ve uygunsuz davranışlarını bastırarak, uyumlu davranışlarını arttırmak icin eğitilmektedir. Ebeveynlerin cocukların davranışlarında daha etkili bir rol oynamaları ve pozitif yonlendirmeleri icin bu adım onemlidir.

4) Olumlu ebeveyn dikkati, cocuğun oyun ozgurluğune ve basit isteklerine musamaa gosterir. Ebeveynlerin bir sonraki eğitimi, cocuklarına iyimserlikle kabullenebilecek komutlar verilmesi yontemi ile ilgilidir. Orneğin, komutların (emirlerin) sorulara cevrilerek yumuşatılması. ("Neden şimdi oyuncaklarını toplamıyorsun?" gibi) ve gorev listesinin karışıklığının azaltılması oğretilmektedir. Onlara, evdeki komutların kabulunun guclendirilebilmesi icin kısa komutlar kullanmaları oğutlenmektedir.

5) Ebeveynler, cocukların ev ile ilgili sorumluluklarının tamamlayıcısı olarak ev ekonomisini belirli noktalarını oğretmektedirler.

6) Aileye ev ekonomisi sistemi gosterilir ve boş vakitleri değerlendirme. kural ve ricaların uysalca kabullenilmemesinin sonucları ve pahası konusunda eğitilmektedirler.

7) Ebeveynlerin cocuk yonetiminde kullandığı teknikler gozden gecirilir. ozellikle cezalandırma teknikleri. Gerektiğinde evdeki şartlara ara verilmesi konusunda teşvik edilmektedirler.

8) Yonetim şartları, halka acık mekanlardaki yapılan yaramazlıkları da kapsayacak şekilde genişletilmektedir. (Restoran, mağaza gibi)

9) Ebeveynlere ani olaylar icin etkili yonetim teknikleri verilmektedir.

Ebeveynlerde, gelecekte bu kazandıkları yetenekleri nasıl kullanabilecekleri konusunda genel bir değerlendirme yapılmaktadır. (Nelson-Wicks, 1997. s:231)


2- Ebevyn İcin Davranış Değiştirme Yontemi


Davranışı değiştirmek icin belirli basamakları izlemek gereklidir. İlk basamak, değiştirmek istediğiniz davranışı secmektir. Değiştirilecek davranış diğerleri tarafından da anlaşılabilecek şekilde acık ve net bir bicimde tanımlanmalıdır. Cocuğunuzun '"tutumunu"" değiştirmek istediğinizi soylemeniz ya da onu "daha nazik yapmak" "ya da ev ve okul gorevlerinde sorumluluk hissetmesini sağlamak'" istemeniz yeterli değildir.


Bir zaman periyodunda davranışın bir bolumu ya da ufak bir davranış grubu uzerinde calışılması tavsiye edilir. Sabırsız olmamalı ya da gercekci olmayan beklentilere kapılmamalıdır.


Arzu Edilen Davranışı Geliştirmek İcin yontemler


En onemli şey duzeltmek istediğimiz davranış icin odul ya da pekiştirecleri uygulamaktır. Pekiştirecler ilk başta gosterilmelidir ve davranışla birleşmelidir. Sonuc olarak %100 pekiştirme kısmi pekiştirmeye donuşturulmelidir.


1. Adım- Değiştirmek istediğiniz davranışı secin : Orneğin 7 yaşındaki cocuğunuzun, aile yarım saatlik bir televizyon programını izlerken size engellemesini ve sessizce oturmasını istiyorsunuz.

2. Adım- Uygun bir pekiştirec secin : Bir cocuğu odullendirmek icin sınırsız sayıda secenek vardır. Bazı cocuklar kucuk şekerlemelerle bile odullendirilebilir. Defterlere yapıştırılan renkli cıkartmalar da bir odul olabilir. Bazı cocuklar ne isterlerse yapabilecekleri serbest 15 dakika ile odullendirilebiliıier.

3. Adım- Kuralları koyun : Ne yapılmasını istediğinizi dikkatlice acıklayın. Cocuğunuza televizyondan programın başlamasından ilk reklamların başlangıcına kadar sizi engellemesini beklediğinizi soyleyin. Program tekrar başladığında bir sonraki reklamlara kadar tekrar sessiz durması gerektiğini soyleyin. Odadan ayrılabileceğini, ama sizi rahatsız etmemesini soyleyin. Bu ceşit kurallar bir cok davranış icin koyulabilir. Copu dışarı cıkarmak, okul odevini tamamlamak gibi.

4. Adım. Cocuğunuzu kurallar ve pekiştirec arasındaki ilişkiyi acıklayın: Pekiştireciniz cıkartma ise. ilk once bir kutu renkli parlak cıkartma ve cocuğun bu cıkartmaları koyabileceği bir defler almalısınız. Cocuğunuz her başarılı olduğunda, engellenmediğinde beraberce kutudan bir cıkartma alıp defterce koyacağınızı cocuğunuza acık bir şekilde anlatmalısınız. Ne yaptığınız ve ne icin yaptığınız cok acık olmalı.

5. Adım. Bundan sonra ne olacağını acıklayın : Bir cok cocuk icin cıkartma alıp yapıştırmak yeterli bir oduldur. Ama belki de siz bunu değiştirebilirsiniz ve cocuğunuzun defterinde her 20 cıkartma olduğunda biraz daha buyuk bir odul icin hak kazanmasına izin verebilirsiniz. Cocuğunuza defterine her 20 cıkartma topladığında onu mağazaya goturup ufak bir hediye alacağınızı soyleyin. Cocuğunuzun her zaman başarılı olamayacağını, hala sizi televizyon seyrederken engelleyebileceğini unutmayın.


İlk aşamalarda cocuğunuzun başarın olması icin her turlu caba} ı gostermeniz onemlidir. Orneğin cocuğunuz sizi televizyon seyrederken engelleyecek ve odul alma şansım da kaybedecek. Bu durumda ona sarılıp, hil­elinizle cantaya gosterebilir ve sessiz durması gerektiğini hatırlatabilirsiniz. Sonucta. istenilen cocuğun bunu kendi başına yapmasıdır, ancak ilk once başardığında kazanabileceğinden emin olmasını sağlamalıyız. Eğer hata yaparsa. sizi engellerse ve bir sure icin cıkartma kazanamazsa gereksiz yere telaş edilmemelidir. Cocuğa cıkartma kazanamadığım hatırlatmak gerekli değildir. Devamlı olarak ne kadar iyi yaptığı ve bu ilerlemesinden ne kadar memnun olduğunuzu hatırlatmalı ve başarısızlıklarım onemsememelisiniz.


6. Adını-Proseduru değiştirmek : Erec cıkartma ekibi somut pekiştireclere olan ihtiyac azalan ve bunun yerine fiziksel varlığı olmayan oduller gecer. Bunlar sizin ovgunuz ve cocuğun bir işi yapmaktan dolayı
hissettiği memnuniyettir. Bu duruma gelmek uzun zaman alabilir. Bazı aileler cıkartmalarla bazı başarılar elde ettiklerinde, daha az dikkat etmeye başlarlar c proseduru dikkatli bir bicimde izlemeyi ihmal ederler. Coğunlukla istenmeyen davranışların yeniden başlaması bununla ilişkilidir. Bu durumda bir adım geriye atıp uyguladığınız davranış değiştirme programını gozden gecirmeniz gerekir. Dikkat edip etmediğinize, programı olması gerektiği gibi uygulayıp uygulamadığınıza bakın. Bu durumda bir cok ebeveyn ve oğretmen davranışın yinelenmesini yanlış yorumlamaktadır. "'Bu yontemin sadece bir şiire icin işe yaradığını" duşunmektedirler. Yontemler her zaman calışır. Prosedurler dikkatlice uygulandığı surece etkili olur.


Cocuğunuzun davranışından memnun kaldığınızda somut pekiştirecleri yavaş yavaş ortadan kaldırmanın yolunu bulmalısınız. Daha buyuk cıkartmalar alın. Bu cıkartmaları kucuk olanların yerine koyun fakat bu seter her reklam arasında değilde. yarım saat sonra bir cıkartma verin. Bu yolla pekiştireci daha az sıklıkla vermiş olursunuz. Biraz daha buyuk cıkartma verdiğiniz icin cocuk kendisini kandırılmış hissetmez. Bu yontemi izlediğinizde bir hafta gibi bir sure sonra cocuğunuza odulu gunden gune verebilirsiniz. Bunu izleyen haftalarda da ovgu gibi somut olmayan oduller olumlu davranışın devam etmesinde yeterli olacaktır.


Eğer uygunsuz davranış artarsa ya da olumlu davranışta azalma olursa davranış değiştirme surecinin onceki basamaklarına geri donmekte tereddut etmeyin ve gerekli olduğu aşamalarda daha tutarlı ve daha somut oduiieı koyun (Friedman & Doyal, 1992, s. 69)

bu konu alıntıdır
__________________