
[h=1]Korluk[/h]
Adı bilinmeyen bir ulkenin adı bilinmeyen bir kentinde, arabasının direksiyonunda trafik ışığının yeşile donmesini bekleyen bir adam ansızın kor olur. Ancak karanlıklara değil, bembeyaz bir boşluğa gomulur. Arkasından, korluk salgını butun kente, hatta butun ulkeye yayılır. Ne yonetim kalır ulkede, ne de duzen; butun korler karantinaya alınır. Hayal bile edilemeyecek bir kaos, pislik, aclık ve zorbalık hukum surmektedir artık. Yaşam durmuştur, insanların tek cabası, ne pahasına olursa olsun hayatta kalmaktır. Roman, kentteki akıl hastanesinde karantinaya alınan, oradan kurtulunca da birbirinden ayrılmayan, biri cocuk yedi kişiye odaklanır. Aralarında, butun kentte gozleri goren tek kişi olan ve gruptakilere rehberlik eden bir kadın da vardır. Bu yedi kişi, cehenneme donen bu kentte, hayatta kalabilmek icin inanılmaz bir mucadele verir. Saramago’nun muthiş bir gozlem gucuyle betimlediği bu kaotik dunya, insanın karanlık yuzunun simgesi.
Korluk, urkutucu bir roman, beklenmedik bir felaketi yaşayan bir toplumun nasıl coktuğunun, nasıl bencilleştiğinin ve değer yargılarını yitirdiğinin hikÂyesi. Konusunun urkutuculuğune rağmen olağanustu bir şiirsellikle anlatılmış bu unutulmaz roman, usta yazarın belki de en etkileyici yapıtı.
[h=1]Bilinmeyen Adanın Oykusu[/h]
“Bir adam kralın kapısını calmış ve ona demiş ki, Bana bir tekne ver.”
Bilinmeyen adaların kalmadığına inanılan bir donemde bilinmeyen ada arama cesaretine sahip bir adamla boyle bir cesareti gorup hayatını değiştirebileceğine inanan bir kadının buyuk usta Saramago’nun eşsiz anlatısında edebiyat tarihine gecen yolculukları boyle başlar. Emrah İmre’nin Portekizceden cevirisi ve Birol Bayram’ın desenleriyle okurun minor başyapıtlarından olacaktır Bilinmeyen Adanın Oykusu.
“(...) ben bilinmeyen adayı bulmak istiyorum, o adaya ayak bastığımda kim olduğumu oğrenmek istiyorum, Bilmiyor musun ki, Kendinden dışarı cıkıp kendine bakmadıkca kim olduğunu asla bilemezsin, (...)”
“Saramago gorunuşte sade bir oykuyu basit bir dille ve masum karakterlerle aktarıyor; okurlar, hayalperestler ve Âşıklar psikolojik, romantik ve toplumsal altmetinleri fark edecektir.”
- Publishers Weekly -
[h=1]Olum Bir Varmış Bir Yokmuş[/h]
Adı bilinmeyen bir ulkede, dunya kuruldu kurulalı gorulmemiş bir olay gercekleşir: Olum, o gune kadar yerine getirdiği gorevinden vazgecer ve hic kimse olmez. Bir anda ulkeye dalga dalga yayılan sevinc cok gecmeden yerini hayalkırıklığı ve kaosa bırakır.
İnsanların olmemesi zamanın durduğu anlamına gelmemektedir, ezeli bir yaşlılıktır artık onları bekleyen. Hukumetten kiliseye, sağlık kurumlarından ailelere, şirketlerden mafyaya kadar herkes olumun ortadan kalkmasının getirdiği sonuclarla mucadele etmek zorundadır. Ancak olum, beklenmedik bir kimlikle ve umulmadık duygularla insanların arasına geri doner.
Olum ve olumsuzluk karşısında insanın şaşkınlığını, celişkili tepkilerini ve ahlaki cokuşunu, edebi, toplumsal ve felsefi anlamda derinlikli bir bicimde işleyen José Saramago, gecici olanla ebedi olanı birbirinden ayıran kısa mesafenin meseli sayılacak Olum Bir Varmış Bir Yokmuş’u, başladığı gibi bitiriyor: “Ertesi gun hic kimse olmedi.”
[h=1]Toprağın Uyanışı[/h]
José Saramago’nun cocukluk deneyimlerinden taşıdığı izlerle tartışmasız en kişisel, en mahrem yapıtı. Hayal dunyasının yatağını oluşturan anıların kok tuttuğu amansız bir coğrafyanın insanlarını anlatıyor. Yirminci yuzyılın başında Portekiz’in guneyindeki Alentejo eyaletinde yaşayan Mau-Tempo ailesinin uc kuşak suren hikÂyesi boyunca, hayat mucadelesi veren yoksul ve topraksız koylulerin maruz kaldıkları somuruye ve uğradıkları onca zulum ve işkenceye rağmen hic kaybetmedikleri isyan ve direniş ruhuna tanıklık ediyoruz.
Saramago’nun deyimiyle “yaşam karşısında takınılan doğal ağırbaşlılık” Alentejo’nun ucsuz bucaksız duzluklerindeki cetin koşullar icinde başlı başına bir erdeme donuşuyor.
[h=1]Defterler[/h]
“22 Kasım 2007 gecesi, sabahın dordunde ‘oldum’ ve yalnızca dokuz saat sonra ‘yeniden dirildim.’ Tam bir organik cokuş, beden fonksiyonlarında beni hayatın son eşiğine, o vedalar icin cok gec olan yere goturen bir duruş. Hicbir şey hatırlamıyorum. Pilar oradaydı, yengem María da oradaydı, ikisi de, devinimsiz, tum guclerin terk ettiği ve ruhu cekilip gitmiş gibi gorunen, yaşıyor olmaktan cok care bulunamaz bir kadavraya donmuş bir bedenin onunde. O saatlerin nasıl olduğunu bugun bana anlatanlar onlar. Ana, torunum, sonraki gunun akşamı geldi. Baba ve buyukbaba, hÂl kendi solumasının ruzgÂrıyla tukenmekle tehdit eden bir mumun alevi gibi solgundu. Sonra bedenimin kitaplarla, şoyle soyleyelim, başka ciceklerle cevrili halde kutuphaneye konulacağını anladım. Kactım. Yavaş, cok yavaş bir kendine geliş yılı, doktorların soyledikleri gibi, bana sağlığımı, enerjimi, duşunce cevikliğini geri verdi, bana aynı zamanda evrensel bir care olan işi de geri verdi. Olume değil, yaşama doğru kendi ‘Fil Yolculuğumu’ yaptım, ve buradayım. Emrinize amade.”
“Saramago’nun Defterler’i huzunlu bir kitap değil [...] ofkeli bir kitap değil, sadece, bir veda.”
Pilar del Río (eşi)
(Tanıtım Bulteninden)
Kitap Adı: Saramago Set 1-5 Kitap Takım Yazar: Jose Saramago Yayınevi: Kırmızı Kedi Hamur Tipi: 2. Hamur İlk Baskı Yılı: 2018 Baskı Sayısı: 1. Basım Dil: Turkce Barkod: 3990000027927
[h=5]Oduller[/h] Nobel Edebiyat Odulu