
Gazi Universitesi profesorunden deprem bolgesinde onemli acıklamalar
Gazi Universitesi Deprem Muhendisliği Uygulama ve Araştırma Merkezi Muduru Prof. Dr. A. Samet Arslan: "2000 yılından once yapılmış olan yapı stoğumuzun durumu vahim"
"5,9'a kadar artcı sarsıntıların olabileceğini ongormek lazım. Bu nedenle ağır hasarlı binalara kesinlikle girilmemeli. Orta hasarlı binalara da aynı şekilde girilmemesi gerekiyor. Hafif hasarlıları da uzmanlar gezmeden gormeden gerekli onlemler alınmadan girilmemeli"
"750 bin, 1 milyon liraya satın aldığınız daireye lutfen 5 bin lira 10 bin lira verin oturduğunuz binanın ne kadar sağlam olup olmadığını oğrenin"
İZMİR - İzmir'de deprem bolgesinde incelemelerde bulunan Gazi Universitesi Deprem Muhendisliği Uygulama ve Araştırma Merkezi Muduru Prof. Dr. A. Samet Arslan, "Turkiye'nin genelinde her gun her an deprem beklentisi icerisinde olmamız lazım. Bunu bir kultur olarak algılamamız gerekiyor. Yani 'bu yıl deprem var, ertesi yıl deprem yok' gibi duşunmemeliyiz. İnşallah hayatta olursak 5-6 yıl icerisinde aynen boyle bir roportaj yapmak durumunda kalacağız" diyerek, tedbirli olunması gerektiğini vurguladı.
Gazi Universitesinden yer bilimleri, deprem muhendisliği, betonarme yapılar, beton ve yapı malzemeleri ve zemin mekaniği konularında uzmanlardan oluşan heyet, İzmir'deki deprem bolgesinde incelemelerde bulundu. Muhendislik Fakultesi İnşaat Muhendisliği Bolum Başkanı ve Deprem Muhendisliği Uygulama ve Araştırma Merkez Muduru Prof. Dr. Samet Arslan başkanlığında kurulan inceleme heyetinde yer alan Prof. Dr. Sabahattin Aykac, Prof. Dr. S. Oğuzhan Akbaş ve Doc. Dr. Bulent Ozmen, enkaza donen ve hasarlı binalarda detaylı incelemelerde yaptı. Deprem sonrası tamamen yıkılan Doğanlar Apartmanı onunde yaptığı izlenimleri basına aktaran Gazi Universitesi Deprem Muhendisliği Uygulama ve Araştırma Merkezi Muduru Prof. Dr. A. Samet Arslan, onemli değerlendirmelerde bulundu. Arslan, "Turkiye'nin genelinde her gun her an deprem beklentisi icerisinde olmamız lazım. Aslında bunu bir kultur olarak algılamamız gerekiyor. Yani 'bu yıl deprem var, ertesi yıl deprem yok' gibi duşunmemeliyiz. İnşallah hayatta olursak 5-6 yıl icerisinde aynen boyle bir roportaj yapmak durumunda kalacağız. Bu kadar sık deprem oluyor Turkiye'de. Bu aralık maksimum 7 yıl aralığındadır. Yine bunları konuşacağız. Hangi hataları yaptık, hangi dersleri cıkardığımızı konuşacağız. Tabii ki bu surecte olumlu anlamda ilerledik. Depremin ilk gunu Ankara'da masa başında fotoğraf ve goruntulerle bazı şeyleri tahmin etmeye calıştık ama buraya gelip gorduğum manzara daha farklı. Ankara'daki fikrim ile buradaki fikrim cok farklı. Sabah Seferihisar tarafına gittim. Oradaki binalarda hic hasar yok neredeyse. Deprem dalgası guneybatıdan gelmesine rağmen o bolgelerde bir şey yok ama Bayraklı'ya geldiğim zaman cok enteresan bir manzara var. Neden diye merak ettiğimizde ortaya cıkan durum şu: burada kil, silt ve kumdan oluşan bir zemin var. En yakın kaya 80 ila 90 metre civarında başlıyor, yukarısı kil, silt ve kum. Yani bildiğiniz balcık aslında. Dolayısıyla buradaki binaların hasar gormesi hic surpriz değil. Hasarların şekli bile belli. Hasar gorup de ayakta kalan binalara baktığımızda hemen hemen hepsine zemin kat hasarlar var. Zemin kat hasarları yukarılara hic sirayet etmemiş. Aslında bina tam sarsıntıya, titreşime gecmemiş bile. Tabandan kesme suretiyle hasar oluşmuş, hicbirisinde bodrum yok. Cunku yer altı su seviyesi burada yuksek. Tabii bir sorun da binan beton kalitesizliği. Standartlarda ongorduğumuz beton kalitesinden cok altlarda bir kalite var" dedi.
"Hasarlı binalara girilmemeli"
İzmir'in tarihinde cok sayıda depremin olduğuna işaret eden Arslan, konuşmasına şoyle devam etti: "Şiddetli olan 3-4 tanesi var. Bu da son periyodu oldu. O depremlerden 5-6 ay hatta 9 aya kadar suren artcı sarsıntılar olmuş. Dolayısıyla Ege Bolgesinin fay yapısı diğer bolgelerden biraz daha ayrışıyor. Daha sık aralıklarda ama orta şiddette sık depremlerin olduğu bir bolge. Bu deprem burada her zaman beklenir. 5.9'a kadar artcı sarsıntıların olabileceğini ongormek lazım. Bu nedenle ağır hasarlı binalara kesinlikle girilmemeli. Orta hasarlı binalara da aynı şekilde girilmemesi gerekiyor. Hafif hasarlıları da uzmanlar gezmeden gormeden gerekli onlemler alınmadan girilmemeli. Orta şiddetteki ve ortanın altındaki artcı sarsıntılar devam edebilir. Bunlar korkutmasın. Sağlam binalara bir etki yapmaz ama bu depremden hasar gormuş binalarda cok ciddi etkiler yapabilir. Orneğin bardağı ağzına kadar doldurursunuz en sonunda da bir damla koyduğunuz zaman nasıl ki bardak taşıyorsa o bir damla bardağın dolmasına yeter. İşte burada da bir enerji birikimi olursa hasar gormuş binalarda kucucuk bir enerji transferi ve yerden gelecek sarsıntı o binanın tamamen yıkılmasına sebep olabilir. Bu yuzden tedbirli olunmalı. Yeni binaların sıkıntısı yok ama 2000 yılından once yapılmış binalarda dikkatli olmamız gerekiyor"
"2000 yılı oncesi yapı stoğunun durumu vahim"
Bundan onceki depremlerden alınan ciddi derslerin olduğunu belirten Arslan, 2000 yılından once yapılan yapı stoğuna dikkat cekti. Arslan, "Korfez depreminden alınmış cok ciddi dersler var. Her ne kadar ders almadık diye soyleyen cok insan varsa da en basiti işte goruyorsunuz burada yıkım ekibinin durumunu iğneyle kuyu kazıyorlar. Eskiden Mehmetcik geliyordu. Bu işten tam anlamayan insanlar can siparene calışıyordu. Şimdi burada son teknoloji cihazlarla calışılıyor. Tıbbı mudahale bile gocuğun altında yapılıyor. Ancak şunu vurgulamak gerekiyor, 2000 yılından once yapılmış olan yapı stoğumuzun durumu vahim, cok kotu. Cıplak bir gozlemle yapılacak bir analizle bir binanın depreme dayanıklı olup olmadığını ortaya koyabilmek mumkun. 750 bin, 1 milyon liraya satın aldığınız daireye lutfen 5 bin lira 10 bin lira verin oturduğunuz binanın ne kadar sağlam olup olmadığını oğrenin en azından. Maalesef burada tabi olay başka turlu başımıza cıkıyor. Sağlam raporu aldığınızda sevinip cebinize koyuyorsunuz ama 'bu bina yetersizdir' dendiği zaman sizi şu korku basıyor: 'Eyvah ben bunu devlet birimlerine bildirirsem binamı gelir yıkarlar ve ben binasız kalırım. En iyisi ben sesimi cıkarmayım. Bu raporu da kimseye vermeyeyim' diyorlar. İşte buradaki iki apartman bu şekilde yıkıldı" diye konuştu.
Kaynak: İhlas Haber Ajansı / ONDER AYDIN