Yasin Suresi icindekilerle insanlara pek cok iyilik guzellik ve hikmet sunar ve insnaları buna davet eder. Peki, Yasin Suresi anlamı? Yasin Suresi anlamı nedir? Yasin Suresi Meali nedir? Yasin Suresi okunuşu nasıldır?
[h=3]YASİN SURESİ ANLAMI[/h]YĂ‚ Sîn.
(Ey Muhammed!) Hikmet dolu Kur'an'a andolsun ki,
Sen elbette (peygamber) gonderilenlerdensin.
Dosdoğru bir yol uzeresin.
Kur'an, mutlak guc sahibi, cok merhametli Allah tarafından indirilmiştir.
Ataları uyarılmamış, bu yuzden de gaflet icinde olan bir kavmi uyarman icin indirilmiştir.
Andolsun, onların coğu uzerine o soz (azap) hak olmuştur. Artık onlar iman etmezler.
Onların boyunlarına demir halkalar gecirdik, o halkalar cenelerine dayanmıştır. Bu sebeple kafaları yukarıya kalkık durumdadır.
Biz, onların onlerine bir set, arkalarına da bir set cekip gozlerini perdeledik. Artık gormezler.
Onları uyarsan da, uyarmasan da onlar icin birdir, inanmazlar.
Sen ancak Zikr'e (Kur'an'a) uyanı ve gormediği hĂ‚lde RahmĂ‚n'dan korkan kimseyi uyarırsın. İşte onu bir bağışlanma ve guzel bir mukĂ‚fatla mujdele.
Şuphesiz biz, oluleri mutlaka diriltiriz. Onların yaptıklarını ve bıraktıkları eserlerini yazarız. Biz, her şeyi apacık bir kitapta (Levh-i Mahfuz'da) bir bir kaydetmişizdir.
[h=3]YASİN SURESİ OKUNUŞU[/h]YĂ‚sîn.
Vel Kur'Ă‚n-il hakîm.
İnneke leminel murselîn.
AlĂ‚ sırĂ‚tın mustakîm.
Tenzîlel azîzirrahîm.
Litunzira kavmen mĂ‚ unzire Ă‚bĂ‚uhum fehum ğĂ‚filûn.
Lekad hakkaIkavIu alĂ‚ ekserihim fehum lĂ‚ yu'minûn.
İnnĂ‚ ceaInĂ‚ fî a'nĂ‚kihim agIĂ‚Ien fehiye ilel ezkĂ‚ni fehum mukmehûn.
Ve ceaInĂ‚ min beyni eydîhim sedden ve min h'eIfihim sedden feağşeynĂ‚hum fehum lĂ‚ yubsirûn
Ve sevĂ‚un aleyhim eenzertehum em lem tunzirhum lĂ‚ yu'minûn
İnnemĂ‚ tunziru menittebezzikra ve haşiyerrahmĂ‚ne bilğaybi febeşşirhu bimağfiretiv ve ecrin kerîm
İnnĂ‚ nahnu nuhyil mevtĂ‚ ve nektubu mĂ‚ kaddemû ve Ă‚sĂ‚rehum ve kulle şey'in ahsaynĂ‚hu fî imĂ‚min mubîn
Vadrib lehum meseIen ashĂ‚bel karyeh. İz cĂ‚ehel murselûn
İz erselnĂ‚ iIeyhi musneyni fekezzebûhumĂ‚ fe azzeznĂ‚ bisĂ‚Iisin fekĂ‚Iû innĂ‚ iIeykum murselûn
KĂ‚lû mĂ‚ entum illĂ‚ beşerun mislunĂ‚ vemĂ‚ enzeIerrahmĂ‚nu min şey'in in entum illĂ‚ tekzibûn
KĂ‚lû rabbunĂ‚ ya'lemu innĂ‚ iIeykum lemurselûn
VemĂ‚ aIeynĂ‚ illel belĂ‚gul mubîn
KĂ‚Iû innĂ‚ tetayyernĂ‚ bikum Iein Iem tentehû Ie nercumennekum veIe yemessennekum minnĂ‚ azĂ‚bun eIîm
KĂ‚Iû tĂ‚irukum meakum ein zûkkirtum beI entum kavmun musrifûn
VecĂ‚e min aksaImedineti racuIun yes'Ă‚ kĂ‚Ie yĂ‚ kavmittebiuI murseIîn
İttebiû men IĂ‚ yeseIukum ecran ve hum muhtedûn
VemĂ‚ Iiye IĂ‚ a'buduIIezî fetarenî ve iIeyhi turceûn
Eettehizu min dûnihî Ă‚Iiheten in yuridnirrahmĂ‚nu bi-durrin IĂ‚ tuğni annî şefĂ‚atuhum şey'en veIĂ‚ yunkizûn
İnnî izen Iefî daIĂ‚Iin mubîn
İnnî Ă‚mentu birabbikum fesmeûn
KîIedhuIiI cenneh, kĂ‚Ie yĂ‚Ieyte kavmî yĂ‚'Iemûn
BimĂ‚ gafereIî rabbî ve ceaIenî mineI mukremîn
VemĂ‚ enzeInĂ‚ aIĂ‚ kavmihî min badihî min cundin minessemĂ‚i vemĂ‚ kunnĂ‚ munziIîn
İn kĂ‚net iIIĂ‚ sayhaten vĂ‚hideten feizĂ‚hum hĂ‚midûn
YĂ‚ hasreten aIeI ibĂ‚di mĂ‚ ye'tîhim min resûIin iIIĂ‚ kĂ‚nûbihî yestehziûn
EIem yerev kem ehIeknĂ‚ kabIehum mineI kurûni ennehum iIeyhim IĂ‚ yerciûn
Ve in kuIIun IemmĂ‚ cemî'un IedeynĂ‚ muhdarûn
Ve Ă‚yetun IehumuI arduI meytetu ahyeynĂ‚hĂ‚ ve ahrecnĂ‚ minhĂ‚ habben fe minhu ye'kuIûn
Ve ceaInĂ‚ fîhĂ‚ cennĂ‚tin min nahîIiv ve a'nĂ‚b ve feccernĂ‚ fîha mineI uyûn
Liye'kuIû min semerihî vemĂ‚ amiIethu eydîhim efeIĂ‚ yeşkurûn
SubhĂ‚neIIezî haIekaI ezvĂ‚ce kuIIehĂ‚ mimmĂ‚ tunbituI ardu ve min enfusihim ve mimmĂ‚ IĂ‚ ya'Iemûn
Ve Ă‚yetun IehumuIIeyu nesIehu minhunnehĂ‚re fe izĂ‚hum muzIimûn
Veşşemsu tecrî Iimustekarrin IehĂ‚ zĂ‚Iike takdîruI azîziI aIîm
VeIkamere kaddernĂ‚hu menĂ‚ziIe hattĂ‚ Ă‚dekeI urcûniI kadîm
Leşşemsû yenbegî IehĂ‚ en tudrikeI kamere veIeIIeyIu sĂ‚bikunnehĂ‚r ve kuIIun fî feIekin yesbehûn
Ve Ă‚yetuI Iehum ennĂ‚ hameInĂ‚ zurriyyetehum fiI fuIkiI meşhûn
Ve haIĂ‚knĂ‚ Iehum min misIihî mĂ‚ yarkebûn
Ve in neşe' nugrıkhum feIĂ‚ sarîha Iehum veIĂ‚hum yunkazûn
İllĂ‚ rahmeten minnĂ‚ ve metĂ‚an iIĂ‚ hîn
Ve izĂ‚ kîIe Iehumuttekû mĂ‚ beyne eydîkum vemĂ‚ haIfekum IeaIIekum turhamûn
VemĂ‚ te'tîhim min Ă‚yetin min Ă‚yĂ‚ti rabbihim iIIĂ‚ kĂ‚nû anhĂ‚ mu'ridîn
Ve izĂ‚ kîIe Iehum enfikû mim mĂ‚ rezakakumuIIĂ‚hu, kĂ‚IeIIezîne keferû, IiIIezîne Ă‚menû enut'ımu menIev yeşĂ‚uIIĂ‚hu et'ameh, in entum iIIĂ‚ fî daIĂ‚Iin mubîn
Ve yekûIûne metĂ‚ hĂ‚zeI va'du in kuntum sĂ‚dikîn
MĂ‚ yenzurûne iIIĂ‚ sayhaten vĂ‚hideten te'huzuhum vehum yehissimûn
FeIĂ‚ yestetîûne tavsıyeten veIĂ‚ iIĂ‚ ehIihim yerciûn
Ve nufiha fîssûri feizĂ‚hum mineI ecdĂ‚si iIĂ‚ rabbihim yensiIûn
KĂ‚Iû yĂ‚ veyIenĂ‚ men beasena min merkadina hĂ‚zĂ‚ mĂ‚ veaderrahmĂ‚nu ve sadekaI murseIûn
İn kĂ‚net iIIĂ‚ sayhaten vĂ‚hideten feizĂ‚ hum cemî'un IedeynĂ‚ muhdarûn
Felyevme lĂ‚ tuzlemu nefsun şey'en velĂ‚ tuczevne illĂ‚ mĂ‚ kuntum ta'melûn(e)
İnne ashĂ‚beI cennetiI yevme fîşuğuIin fĂ‚kihûn
Hum ve ezvĂ‚cuhum fî zıIĂ‚Iin aIeI erĂ‚iki muttekiûn
Lehum fîhĂ‚ fĂ‚kihetun ve Iehum mĂ‚ yeddeûn
SeIĂ‚mun kavIen min rabbin rahîm
VemtĂ‚zuI yevme eyyuheI mucrimûn
EIem a'hed iIeykum yĂ‚ benî Ă‚deme en IĂ‚ tĂ‚'buduşşeytĂ‚n innehû Iekum aduvvun mubîn
Ve enî'budûnî, hĂ‚zĂ‚ sırĂ‚tun mustekîm
Ve Iekad edaIIe minkum cibiIIen kesîran efeIem tekûnû ta'kıIûn
HĂ‚zihî cehennemuIIetî kuntum tûadûn
lsIevheI yevme bimĂ‚ kuntum tekfurûn
EIyevme nahtimu aIĂ‚ efvĂ‚hihim ve tukeIIimunĂ‚ eydîhim ve teşhedu ercuIuhum bimĂ‚ kĂ‚nû yeksibûn
VeIev neşĂ‚u IetamesnĂ‚ aIĂ‚ a'yunihim festebekus sırĂ‚ta fe ennĂ‚ yubsirûn
VeIev neşĂ‚u IemesahnĂ‚hum aIĂ‚ mekĂ‚netihim femestetĂ‚û mudıyyev veIĂ‚ yerciûn
Ve men nuammirhu nunekkishu fiIhaIkı, efeIĂ‚ ya'kiIûn
Ve mĂ‚ aIIemnĂ‚huşşi'ra vemĂ‚ yenbegî Ieh in huve iIIĂ‚ zikrun ve kur'Ă‚nun mubîn
Liyunzira men kĂ‚ne hayyen ve yehıkkaI kavIu aIeI kĂ‚firîn
EveIem yerav ennĂ‚ haIaknĂ‚ Iehum mimmĂ‚ amiIet eydîna en Ă‚men fehum IehĂ‚ mĂ‚Iikûn
Ve zeIIeInĂ‚hĂ‚ Iehum feminhĂ‚ rekûbuhum ve minhĂ‚ ye'kuIûn
Ve Iehum fîhĂ‚ menĂ‚fiu ve meşĂ‚ribu efeIĂ‚ yeşkurûn
Vettehazû min dûniIIĂ‚hi Ă‚Iiheten IeaIIehum yunsarûn
LĂ‚ yestetîûne nasrahum ve hum Iehum cundun muhdarûn
FeIĂ‚ yahzunke kavIuhum. İnnĂ‚ na'Iemu mĂ‚ yusirrûne vemĂ‚ yu'Iinûn
EveIem yeraI insĂ‚nu ennĂ‚ haIaknĂ‚hu min nutfetin feizĂ‚ huve hasîmun mubîn
Ve darebe IenĂ‚ meseIen ve nesiye haIkah kaIe men yuhyiI izĂ‚me ve hiye ramîm
KuI yuhyiheIIezî enşeehĂ‚ evveIe merrah ve huve bikuIIi haIkın aIîm
EIIezî ceaIe Iekum mineşşeceriI ahdari nĂ‚ren feizĂ‚ entum minhu tûkidûn
EveIeyseIIezî haIakassemĂ‚vati veI arda bikĂ‚dirin aIĂ‚ ey yahIuka misIehum, beIĂ‚ ve huveI haIIĂ‚kuI aIîm
İnnema emruhû izĂ‚ erĂ‚de şey'en en yekûIe Iehû kun, feyekûn
FesubhaneIIezî biyedihî meIekûtu kuIIi şey'in ve iIeyhi turceûn.
[h=3]YASİN SURESİ YAZILIŞI[/h] [h=3]YASİN SURESİ HAKKINDA[/h]Adını ilk Ă‚yetini oluşturan iki harften almıştır. Hz. Peygamber tarafından bu adla anılmış, BuhĂ‚rî ve Tirmizî'nin hadis kitaplarında da bu isim kullanılmıştır. Sûre, Kur'an'ın kalbi diye nitelendiren hadis rivayetine dayanılarak "kalbu'l-Kur'Ă‚n" diye de adlandırılmış, ancak bu yaygınlık kazanmamıştır ( lûsî, XXII, 522-523; İbnşûr, XXII, 191). Sûrenin Mekke doneminin ortalarında nĂ‚zil olduğu kabul edilmektedir. İnsanların yaptıkları işlerin ve bıraktıkları izlerin kayda gecirildiğini bildiren 12. Ă‚yetin yorumu meyanında rivayet edilen bir hadis dolayısıyla (Tirmizî, "Tefsîr", 36) bu Ă‚yetin Medine'de indiği soylenmişse de bu kanaat benimsenmemiştir ( lûsî, XXII, 523; İbnşûr, XXII, 191, 204-205). Sûre seksen uc Ă‚yet olup fĂ‚sılası "?? ?" harfleridir.
YĂ‚sîn sûresinde İslĂ‚m akaidinin uc esasını teşkil eden tevhid, nubuvvet ve Ă‚hiret konuları tabiatın mukemmel kuruluşu ve işleyişinden deliller getirilerek anlatılır; bu arada iman-kufur mucadelesi cercevesinde gecmiş kavimlerden ibret verici ornekler zikredilir. Dort bolum halinde incelenmesi mumkun olan sûrenin birinci bolumunde ana konu Hz. Peygamber'in nubuvvetinin ispatı ve Kur'an'ın vahiy urunu oluşudur. Sûrenin ilk Ă‚yetini teşkil eden "yĂ‚sîn" buyuk bir ihtimalle Hz. Muhammed'e bir hitaptır ( lûsî, XXII, 525; krş. Taberî, XXII, 178). Ardından Kur'an'a yemin edilerek Muhammed'in Allah'a ulaştıran yol (sır'at-ı mustakim) uzerinde bulunan peygamberlerden olduğu, Kur'an'ın da gafletten bir turlu kurtulamayan kitleleri uyarmak amacıyla Allah tarafından indirildiği ifade edilir. Ancak gonullerini ilĂ‚hî gerceklere acmayan, CenĂ‚b-ı Hakk'ı anıp kalpleri urpermeyen ve iradelerini hak dine yonlendirmeyen insanların butun uyarılara rağmen iman etmeyecekleri bildirilir; mukelleflerin işledikleri fiillerin her şeyi iceren bir kutukte kaydedildiği belirtilir (Ă‚yet 1-12). Sûrenin ikinci bolumu kendilerine Hak dinin tebliğcilerinin gonderildiği bir yerleşim yeri halkının (ashĂ‚bu'l-karye) kıssası hakkındadır. Bu yerleşim yerine once iki tebliğci gelmiş, ardından bunları destekleyen ucuncusu gonderilmiştir. Ancak şehir halkı elcilere yalancı demiş, kendilerine uğursuzluk getirdiklerini ileri surmuş, tebliğden vazgecmedikleri takdirde işkenceyle olduruleceklerini soylemiştir. O sırada şehrin uzak yerlerinden gelen bir kişi halkı iman etmeye teşvik ederken kendisi de iman etmiş, fakat inkĂ‚rcılar tarafından oldurulmuş, nihayet o yerleşim yerinin halkı korkunc bir sesle helĂ‚k edilmiştir (Ă‚yet 13-32). Mufessirler soz konusu şehrin Antakya, elcilerin havĂ‚riler, halkın Romalılar, uzaktan gelen kişinin de Habîb en-NeccĂ‚r olabileceğini kaydetmişse de gerek Hıristiyanlığın yayılışı gerekse Antakya'nın tarihi bakımından bu acıklamalar isabetli gorulmemiştir (bk. ASH BU'l-KARYE; HABÎB en-NECC R). Kur'an'da mevcut kıssaların coğunda olduğu gibi yerleri ve hitap edilen insanları bilinmeyen bu kıssadan da amac tarihî bilgi vermek değil kıssadan hisse alınmasını sağlamaktır.