Gercek Gıda Seti
Yeni İnsan Yayınevi olarak okurlarımıza iceriğini guncellediğimiz Gercek Gıda Seti’ni sunuyoruz.

Gercek Gıda Setinde dort kitap bulunmakta. Abdullah Aysu’nun “Kooperatifler: Yemek Yemek Politik Bir İştir”, Gurkan Akguneş’in “Organik Gerceği”, Carlo Petrini’nin “Terra Madre” ve Tayfun Ozkaya’nın “Nasıl Bir Organik Tarım?” kitapları guncellediğimiz sette yer alıyor. Gıdanın ticarileşmesi artık gıda guvenliğini tehdit ediyor. Ozellikle gıda ithalatı başlı başına oncelikle ciftciyi sonrasında tuketiciyi dort bir yanından cevirip sarmalıyor. Artık market raflarında cicili bicili ambalajlarla kaplanmış, icinde ne barındırdığı belirsiz, farklı kıtalardan dev gemilerle taşınmış urunlerle karşı karşıyayız. Gıda ithalatı bir tek mevzuya odaklanmış durumdadır; duşuk maliyetler. Kayıplarımız ve geri dondurulemez varlıklarımız icin tek bir can simidi kaldı; şehirli tuketicilerin secimleri ve tuketmekten ileri gelen gucleri. Ticaretin serbestliğiyle, yerel gıda uretiminin varoluşu birbirine taban tabana zıt. İpin ucu tuketicilerin ellerinde.

Terra Madre
Terra Madre “arabanın arka tekeri” olarak nitelendirilen mutevazı ve marjinal bir kesimin kendi onemini anlayıp birlik olma hayalinin sayfalara dokulmuş halidir. Bu insanların onemi hep goz ardı edildi. Bu insanlar zamanın gerisinde kalan, dunyanın geri kalmış bir parcası, hatta “az gelişmiş” olarak goruldu. Kucuk ciftciler ve surdurulebilir gıda ureticileri neredeyse serseri olarak kabul edildi. Ama bu olumsuz yargı, temelinde ciddi bir hatayı barındırır, ustelik dunya ekonomik ve politik sistemi icin olumcul bir hata olma riskini taşır. Onlar omurlerini mucadele icinde geciren, hic boş vakti olmayan insanlar. Bulundukları yerden uzaklaşamazlar, hak ettiklerini her zaman kazanamazlar, didinirler, cabalarlar ve doğayla konuşurlar, onu uretken kılarlar, kendi toplumları ve diğerleri icin gıda uretirler. Bu insanlarla farklı ve değerli bir bicimde yeniden ilişki kuran gıda toplulukları kırsal ve kentsel ilişkinin yeniden tanımlanması icin iyi birer laboratuvardır. Belki de boylece tekrar “satmak” icin değil, “yemek” icin gıda uretimine başlanabilir. Hatta yeniden gercek gıda nicelikten, verimlilikten, homojenlikten, taşınabilir olmaktan daha onemli hale gelebilir. Gıda toplulukları yerel ağlardan oluşan bir sistem oluşturmanın ilk adımıdır. Gıdanın yeniden “lezzetli, temiz ve adil” olduğu insani ve surdurulebilir bir sistem. Ancak bu yolla hayatlarımıza yeniden “egemen” olabiliriz. Gıda, hayatlarımızı geri almanın anahtarıdır. Butun dunyaya yayılan bu hareketin “cocukca” olduğunu duşunenler Slow Food’a bakıp dillerini ısırsınlar. Bu uzun bir yol ancak yavaşlık değeri bize bir kerede elde edemeyeceğimizi, daha onemli olan şeyin niyetler, acılmaya olan uyum, hafıza ve bakım olduğunu anlatır. Carlo Petrini’nin cağrısına milyonlar el veriyor. Bir el de sen uzat.

Organik Gerceği
“Gıdanız ilacınız, ilacınız gıdanız olsun…” Hipokrat’ın cağlar oncesi dile getirdiği bu soz bu kitabı ozetleyecek en doğru ifade olsa gerek. Cunku aclığa care olarak lanse edilen “yeşil devrim”le endustrileşerek pakete giren gıdalar doğallığını yitirdi. Artık neredeyse her oğunde tarım ilacları, kimyasal gubreler, katkı maddeleri, hormonlar, antibiyotikler ve GDO ile bulaşık urunler tuketiyoruz. Soframıza gelen hemen hemen her urunde turlu hilelerle karşılaşıyoruz. Zeytini zehirli tekstil boyasıyla anar olduk, balı mısır şurubuyla. Cilek yerken “hormon”dan korkar hale geldik, bebek maması alırken GDO’dan. Her gun birilerinin daha kansere yakalandığını duyduğumuz bu gunlerde herkes ne yiyip ne ictiği konusunda diken ustunde. Peki tehlikenin ne kadar farkındayız? Hekimler bile artık, doğallığını kaybeden urunler icin kotu kalpli cadının Pamuk Prenses’e verdiği “zehirli elma” benzetmesini yapıyorken, ‘Cadı’nın tuzağına duşmemek icin organik dunyanın kapılarını aralayalım dedik… Organiğe dair tum soruların yanıtları elinizin altında…

Kooperatifler
Kooperatifler ve kooperatifcilik, dayanışma icinde ureteceğimiz bir yaşamın anahtarıdır. Bu nedenle, bilincli olarak engellenir, unutturulur, ici boşaltılır ve karalanır. Soframıza gelen gıdalar da dayanışma icinde ureteceğimiz ve tuketeceğimiz doğanın armağanlarıdır. Onlar da aynı nedenlerle, kirletilir, aracılar uzerinden ulaştırılarak yabancılaştırılır ve yine bilincli olarak endustrileştirilir. Bilge koylu uretiminin engellenmesi icin kapalı kapılar ardında binbir turlu tezgÂh kurulur. Yemek yemek de kooperatif kurmak da politik bir iştir. Abdullah Aysu, ulkemizin kooperatif gecmişini cok iyi cozumlemiş ve okur icin puf noktası diyeceğimiz, acılım anlarını gayet net bir bicimde yazıya dokmuştur. Okurken şaşıracak, sinirlenecek ve başka turlu olsaydı, gercekten başka bir hayat yaşayacağımızı icselleştireceksiniz. Tohumdan catala alternatif bir sistemin yolu, uretirken de tuketirken de kooperatifler uzerinden dayanışmaktan geciyor. Koylu ve kentli kurdukları hiyerarşi icermeyen yapılarla bunu mumkun kılabilirler. Abdullah Aysu, elinizdeki kitapta, ulkenin ceşitli yerlerinde yaşanmış deneyimleri ozetledikten sonra, ne yapmalı, nasıl yapmalı başlığı altında onerilerini de tek tek sıralıyor. Bugun kırsal uretim ya da kentsel gıda tuketimi uzerine duşunen, harekete gecen, kitap yazan, soz soyleyen her bireyi bu oneriler uzerine tartışmaya ve el birliği ile başka bir dunyanın mumkun olduğunu ispatlamaya davet ediyoruz.

(Tanıtım Bulteninden)


Kitap Adı: Gercek Gıda Seti-4 Kitap Takım Yazar: Kolektif Yayınevi: Yeni İnsan Yayınevi Sayfa Sayısı: 400 Ebat: 13,5 x 21 İlk Baskı Yılı: 2020 Baskı Sayısı: 1. Basım Dil: Turkce Barkod: 2789788619083