Cuma gunu Diego Maradona'nın 60'ıncı yaş gunuydu. Pek coğumuzun futbolun başıboş serserisi ve dehasının bugunu gorebileceğine dair şuphelerimiz vardı.
Umutsuzluğun en derin, en karanlık cukurlarına inmeden once, en yuksek zirvelere ulaşan bir hayat yıldızlıkla gelen ovgulerle ve ona bahşedilen tanrısal statuyle baş edemiyordu. Ancak gorunuşe gore onsuz da hayatta kalamıyordu.
Diego'yu doğru anlamak icin Arjantin'in gizemini cozebilmek lazım. Diego gibilerin kendisini layık gorduğu buyukluk duzeyine taşıyabilecek Mesihler olmasına ihtiyac duyan bir ulkedir Arjantin.

İnanılmaz paradokslarla dolu bir hikayeye sahip Maradona'yı takdir etmek icin de, inişleri ve cıkışları hakkında anekdotları, destansı başarıları ve hatalarını da bilmek lazım.
[h=3]Peki, gercek Maradona hangisi?[/h]Diego, Buenos Aires'in gecekondu kasabası Villa Fiorito'dan cıkan son derece yetenekli bir sokak cocuğu ve halkın adamı mı?
Yoksa Maradona bir tanrı, bir efsane ya da bir intikamcı olarak insanların hayallerinin, ozlemlerinin ve Arjantin'in dunyanın en iyi ulkesi olduğuna dair kanaatlerin somutlaşmış hali mi?
[h=3]Liderliği ailede oğrendi[/h]Sekiz cocuğundan beşincisi olan Diego'nun başarısı babası icin "mangalın kralı" olmanın yanı sıra bir daha hic calışmaması anlamına geliyordu.
Diego da 15 yaşında zaten ailenin reisi haline gelmişti ve babasına onun yanında olmasını soyledi.
Diego, erken yaşlarından itibaren liderliğin ileriye doğru atılacak doğal bir adım olduğunu oğrendi. Bilhassa da ihtiyac duyulan anlarda.
[h=3]Maradona soz konusu olduğunda hicbir şey basit değildi[/h]Argentinos takımından arkadaşı Ruben Favret, bir hazırlık macı icin Brezilya'ya gittikleri bir hikayesini şoyle anlatıyor:
"Renkli televizyon donemiydi. Donuşte hepimiz bir TV almak istiyorduk. Ama ikramiyelerimiz odenmemişti. 18 yaşındaki Diego, herkes icin ayağa kalktı ve Consoli'ye (Argentinos kulubunun başkanı) odeme yapılmaması durumunda sahaya cıkmayacağını soyledi."
Bu donemi Boca Juniors forması giyeceği donem izledi. 4 milyon dolarlık transfer ucreti ve bazı Boca oyuncular ile ceklerin teminat olarak gosterilmesiyle transfer gercekleşti. Maradona soz konusu olduğunda hicbir şey basit ya da acık değildi.




Ancak daha sonra formasını giydiği Barcelona, onun en iyi donemine asla şahit olamadı. 2 yıl top koşturduğu Barcelona'da bu surenin yarısında Maradona ya hastaydı ya sakatlanmıştı.
Athletic Club'dan Andoni Goicoechea'nın korkunc mudahelesi sonrasında korkunc bir ayak bileği sakatlığı yaşadı.
Daha sonra Athletic Club ile oynadıkları Copa del Rey finalinde cıkan buyuk kavganın baş kahramanı olunca kulupteki kaderi neredeyse kesinleşmişti.
Aslında o noktada iflasın eşiğine gelmişti ve yeni mali teşviklerle bir hamle gerekliydi. Ayrıca, kendisini yabancı hissettirildiği Katalonya'daki hayata da asla uyum sağlayamamıştı.




[h=3]Yeni gerceklik: Kokain[/h]İki ayın ardından da İtalya'nın Napoli kulubune transfer oldu. Ki burada da kariyerinin en başarılı donemini gecirdi.
Kalabalık, gurultulu ve ozel hayatın esamesinin okunmadığı mafyatik şehirde Fioritolu cocuk Diego, artık Maradona markasını yaratmaya başladı.
Burada bu boğucu hayatının farkına varmıştı. Bir cocuktan daha fazlasıydı artık.
Kokain ise orada onun yeni gercekliği oldu. Uyuşturucu tercihi, onu dunyadaki en iyi futbolcu olduğunu surekli olarak kanıtlamak zorunda olmanın zorlu gerceklerinden uzaklaştırdı.
[h=3]'Tanrı'nın Eli' savaşın intikamını aldı[/h]Tum bunların ortasında, oyle bir an geldi ki, şohretinin yalnızca buyuk bir futbolcu olduğundan daha ileriye taşıdı.
1986 Meksika Dunya Kupası'nda 'Tanrı'nın Eli' olmasaydı, dort yıl once Birleşik Krallık'a karşı kaybedilen Falklands Savaşı'nın intikamı nasıl alınabilirdi ki?
Bu mac, ulkesinin gozunde ona olumsuzluk bahşetti.




[h=3]Kimse sefaletlerini sergilemekten hoşlanmaz[/h]Son projem futbolculuğunda emekliliğine kadar bir donemi kapsayan Diego hakkında bir biyografi.
Gerisi cok kişisel ve tatsız. Yazmak icin her şeyin başladığı yere, Villa Fiorito'ya geri gitmem gerekiyordu.
Beni kimse oraya goturmeyecekti. 2020'nin başlarında Buenos Aires'teki son gunumdu. Ancak nihayet Buenos Aires'ten beni oraya goturebilecek bir taksici oldu ve onu guc bela ikna ettim.
Gergin bir sessizlik icinde seyahat ettik. Etrafı yarı citlerle, duz olmayan kaldırımlarla ve bakıma muhtac bitkilerle cevrilmiş kucuk kutular şeklindeki evler gorunmeye başladı.
Evlerin onune konan cop konteynerlerinin arasında cocuklar yalın ayak top oynuyorlardı.
Sokak daraldı ve duz olmayan bir toprak yola donuştu. Sağa donduk. Kaldırıma yığılmış moloz yığınlarından kacınmak icin dar yolun ortasından bir adam yuruyordu.
Taksi şoforu mahcup bir ses tonuyla, "Diego'nun ilk evi şurada, 200 metre ileride" dedi. Evin onune gelince arabayı durdurdu ama motoru calışır vaziyette tuttu.
Butun bitkiler orman gibi olmuştu. Oğleden sonraydı. Beyaz yelek giymiş bir adam sallanan sandalyesinden hızlıca ayaklandı.
"N'apıyorsunuz?" diye sordu.
Arabayı vitese takıp hızla kalkarken "Hicbir şey, efendim. Arkadaşım sadece burayı gormek istedi..." diye cevapladı taksi şoforu. Solda tek kalesi olan toprak bir saha gordum.
Oraya doğru giderken bolgenin tarihini ve en unlu sakinini gosteren tek bir işaret dahi yoktu.
Ve burayı turistik bir cazibe merkezine cevirmeye dair hicbir niyet de yok. Kimse sefaletlerini sergilemekten hoşlanmaz.
Burası Diego'nun eviydi. Cocuk Maradona'nın icinde buyuduğu yer.
Aslında bugunlerde o cocuktan geriye kalanları bulmak zor. Şimdi Arjantin ligi takımı Gimansia de la Plata'nın teknik direktoru. Maradona, buyuk sahneyi asla terk edemedi.
[h=3]Teknik direktorluk kariyeri parlak gecmiyor[/h]Bir futbolcu olarak emekli olduktan sonraki hayatı icin en hafif tabirle 'karmaşık' denebilir.
En az 11 cocuğu oldu. Yakın arkadaşı ve menajeri olan Guillermo Coppola ile bittiği gibi eski karısı Claudia Villafane ile olan ilişkisi de mahkemede son buldu.




2008-2010 yılında calıştırdığı Arjantin milli takımından sonra birkac kulubun daha başına gecti. Ancak futbolculuk doneminde elde ettiği hicbir başarıyı kuluplerin başında hoca olarak elde edemedi.
Uc yıl once kokaini tamamen bıraktığını soyledi Maradona. Aldığı tıbbi ilaclarla sakin kalabiliyor.
[h=3]Kendini şanslı sayabilir[/h]Luks hayatı sevmekten dolayı aldığı kilolar, yaşadığı sakatlıklar, bu sebepten gecirdiği operasyonlar onun fiziksel zorluklarını acıklıyor.
Eylemlerinden dolayı duyduğu pişmanlıkları itiraf eden Maradona, hayatın sonuna kadar yaşanması gereken bir şey olduğunu da her zaman anlamıştı.
Şimdi 60 yaşında, cok daha yaşlı birinin deneyimlerinin birikimiyle, hayatta olduğu icin kendini şanslı sayabilir.
Ve şanslı olduğu bu her gununu de kutlayacak.