Turkiye Cumhuriyeti'nin kurulduğu ilk yıllarda Başoğretmen Mustafa Kemal Ataturk tarafından ilan edilen Harf Devrimi nedir? Harf Devrimi hangi tarihte kabul edilmiştir? İşte Harf Devrimi ile ilgili detaylar haberimizde...
[h=3]1 KASIM HARF DEVRİMİ NEDİR?[/h]Harf Devrimi, Turkiye'de 1 Kasım 1928 tarihinde 1353 sayılı "Yeni Turk harflerinin kabul ve tatbiki hakkında Kanun"un kabul edilmesi ve yeni alfabenin yerleştirilmesi surecine genel olarak verilen isimdir. Kanun, 3 Kasım 1928 gunu Resmî Gazete'de yayımlanarak yururluğe girmiştir. Bu yasanın kabuluyle o gune kadar kullanılan Arap harfleri esaslı Osmanlı alfabesinin resmiyeti son buldu ve Latin harflerini esas alan Turk alfabesi yururluğe kondu.

Turk alfabesinin iceriği, Latin harflerini yazı sistemlerinde kullanan diğer ulkelerin alfabeleriyle birebir aynı olmayıp Turk dilinin seslerini karşılamaları amacıyla turetilmiş harfleri bulundurmaktadır (C, Ş, Ğ, I, İ, O, U). Bunun yanı sıra Turk alfabesindeki harflerin okunuşları Batı dillerindeki harflerin okunuşlarından farklıdır.
[h=3]LATİN HARFLERİNİ BENİMSEME GEREKCELERİ[/h]Batı kulturune duyulan hayranlık veya Avrupa'nın ustunluğune olan inanc, Latin alfabesinin kazandığı prestijin temeliydi. 1850-60'lardan itibaren Turk aydın sınıfının tumu Fransızca biliyor ve bazen kendi aralarındaki yazışmalarda Fransızca kullanacak kadar bu dili benimsiyordu. Telgrafın yaygınlaşmasıyla birlikte, Turkcenin Latin alfabesiyle ve Fransız imlasına gore yazılan bir bicimi de gunluk yaşamın bir parcası haline geldi. Beyoğlu, Selanik, İzmir gibi kozmopolit cevrelerde dukkÂn tabelaları ve ticari reklamlarda coğu zaman bu yazı kullanılıyordu.
İkinci Meşrutiyet doneminde, Turk ulusal kimliğini İslamiyet'ten bağımsız olarak tanımlama cabaları, ozellikle İttihat ve Terakki'ye yakın aydınlar arasında ağırlık kazandı. Arap yazısı İslam kulturunun ayrılmaz bir parcası sayıldığı icin bu yazının terk edilmesi aynı zamanda Turk ulusal kimliğinin laikleşmesi ve kendi oz benliğini ortaya cıkarması anlamına gelecekti.
19. yuzyılın son ceyreğinde İstanbul ve Anadolu'da Rum ve Ermeni harfleriyle basılan gazete ve kitaplar onemli bir sayı tutmaya başlamıştı. Bu yayınların kazandığı populerlik, Turkcenin Arap yazısından başka yazıyla da yazılabileceği duşuncesinin benimsenmesine yardımcı oldu. 1908-1911'de Latin temelli Arnavut alfabesinin kabulu ve 1922'de Azerbaycan'ın Latin alfabesini kabulu Turkiye'de buyuk yankı uyandırdı.
Sovyetler Birliği'ndeki Turk devletleri Latin alfabesini kullanıyordu. Turkiye, Turk dunyası ile yakınlaşmak, ortak bir alfabeyi kullanmak icin Latin alfabesine gecti. Fakat daha sonra SSCB, Stalin doneminde Turkiye ile Sovyetler Birliği'ne bağlı Turk cumhuriyetleri arasındaki bağı koparmak icin Turk devletlerini Kiril alfabesine gecirtmiştir. 1991'de SSCB'nin dağılması uzerine Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Ozbekistan ve Turkmenistan olmak uzere 5 bağımsız Turk devleti kuruldu. Bunlar arasından Azerbaycan, Ozbekistan ve Turkmenistan tekrar Latin alfabesine gecerken Kazakistan ve Kırgızistan ile Rusya'ya bağlı Başkurtistan, Cuvaşistan, Tataristan, Tuva gibi Turk cumhuriyetleri Kiril alfabesini kullanmaya devam etti. Ozetle, Turkiye'de yapılan harf devrimi, diğer Turk cumhuriyetlerine yakınlaşmayı, Turk dillerine uyumlu bir yazı sistemi oluşturulup ortak bir alfabe kullanılmasını amaclamıştır.[5]
Arap alfabesinin Turkceyi tam olarak ifade edememesi. Arap alfabesinde bulunan Vav (?) harfi V, O, O, U, U; Ye (?) harfi Y, I, İ; Kef (??) harfi ise K, G, N, nadiren de Y sesini verebilmektedir. Bu durum karışıklık cıkarmaktaydı.
[h=3]ATATURK VE HARF REFORMU[/h]Mustafa Kemal de bu konuyla 1905-1907 tarihleri arasında Suriye'deyken ilgilenmeye başladı. 1922 yılında Ataturk Halide Edib Adıvar'la yine bu konu hakkında konuşmuş ve boylesi bir değişikliğin sert onlemler gerektireceğini soylemişti.
Eylul 1922'de Huseyin Cahit'in İstanbul basın yayın uyelerinin katıldığı bir toplantıda Ataturk'e sorduğu "Neden Latin harflerini kabul etmiyoruz?" sorusuna, Ataturk "Henuz zamanı değil." yanıtını vermişti. 1923'teki İzmir İktisat Kongresi'nde de aynı yolda bir oneri sunulmuş, ancak oneri kongre başkanı KÂzım Karabekir tarafından "İslam'ın butunluğune zarar vereceği" gerekcesiyle reddedilmişti. Ancak tartışma basında geniş yer bulmuştu.
28 Mayıs 1928'de TBMM, 1 Haziran'dan itibaren resmî daire ve kuruluşlarda uluslararası rakamların kullanılmasına yonelik bir yasa cıkarttı. Yasaya onemli bir tepki gelmedi. Yaklaşık olarak bu yasayla aynı zamanda da harf reformu icin bir komisyon kuruldu.
Komisyonun tartıştığı konulardan biri eski yazıdaki kaf ve kef harflerinin yeni Turkce alfabede q ve k harfleriyle karşılanması onerisiydi. Ancak bu oneri Ataturk tarafından reddedildi ve q harfi alfabeden cıkartıldı. Yeni alfabenin hayata gecirilmesi icin 5 ila 15 senelik geciş surecleri ongoren komisyonda bulunan Falih Rıfkı Atay'ın aktardığına gore Ataturk, "Bu ya uc ayda olur ya da hic olmaz." diyerek zaman kaybedilmemesini istedi. Alfabe tamamlandıktan sonra 9 Ağustos 1928'de Ataturk, harfleri Cumhuriyet Halk Partisinin Gulhane'deki galasına katılanlara tanıttı. 11 Ağustos'ta Cumhurbaşkanlığı hizmetlileri ve milletvekillerine, 15 Ağustos'ta da universite oğretim uyeleri ve edebiyatcılara yeni alfabe tanıtıldı. Ağustos ve Eylul aylarında da Ataturk farklı illerde yeni alfabeyi halka tanıttı. Bu surecin sonunda komisyonun onerileriyle, kimi ekleri ana sozcuğe birleştirme amaclı kullanılan kısa cizginin atılması ve duzeltme işaretinin eklenmesi gibi değişiklikler yapıldı.
8-25 Ekim tarihleri arasında resmî gorevlilerin hepsi yeni harfleri kullanımla ilgili bir sınavdan gecirildi.