
İcinden gectiğimiz bu donem, oğretmenlerimiz icin bir milat desek, abartmış olmayız. Korona salgını ve hayatımıza uzaktan eğitimin girmesiyle birlikte teknolojiyle ilk kez tanışan pek cok oğretmenimiz oldu ve hicbiri, yılların tecrubesine rağmen başlangıcta kaygı duyduklarını saklamıyor. Kimi oğrencilerine sarılamadığı icin uzgun, kimi uzaktan eğitimden memnun. Gece 24.00'te velilerle toplantı yapan dahi var... Sekiz oğretmenimizle konuştuk, uzaktan eğitim deneyimlerini dinledik.
YABANCILAŞAN BİR NESİLDEN KORKUYORUM
Kadın, 29, Turkce oğretmeni
Kor bir oğretmenim. Oğrencilerim 9-12 yaş grubunda. Gecen yıl uzaktan eğitime gectiğimizde, oğrencileri tanıyordum, aramızda bir guven duygusu vardı. Bu sene beşinci sınıfları okutmaya başladım, uzaktan eğitimin oğrencilerimizle bağ kurmayı zorlaştırdığını gordum. Bu donemde akademik oğretimden ziyade sosyal ve duygusal bağın sekteye uğraması goze carpıyor.
EBA ders icerikleri, herkes gorebiliyormuş gibi hazırlanmış. Farklılığı olan oğrenci ve oğretmenler olarak ne yapacağımızı bilemedik. Kor, işitmeyen, ekonomik zorluğu olan, otizmli, koylerde yaşayan, dikkat dağınıklığı olan oğrencilerin beş gun alacakları yuz yuze eğitime bir alternatif yok. Eğitimleri sekteye uğradığı icin iclerine kapanmış durumdalar. Yabancılaşan bir cocuk neslinden korkuyorum.
Bu donem, destek eğitime de hic değinilmiyor. Destek eğitim, farklılıkları nedeniyle, 'kaynaştırma' olarak nitelenen oğrencilerin oğretmenleriyle bire bir ders calıştıkları bir uygulamaydı. Şu anda bu uygulama yok, bir acıklama da yok. İnternet yoksunluğu, bilgisayar/tablet yoksunluğu gibi sorunlar da cabası. Cocuk derse gecikmeli bir şekilde girdiğinde "Ne anlattınız?" yerine "Yoklama aldınız mı?" diye soruyor. Yoklama almayacak olsam derse hic gelmeyecek cocuklar var. Ders sırasında bulaşık yıkamaya giden, arkadan anne veya babasının son ses izlediği televizyonun sesini duyduğum oğrencilerim de var.
İMKANI OLUP DERSE KATILMAYAN VAR
Kadın, 38, sınıf oğretmeni
45 oğrencimin 11'i Suriyeli. En fazla ucu uzaktan eğitime katılıyor. Diğerleri icin bu donem kayıp. Turkler arasında da evde interneti olmayan, kardeşleri nedeniyle derse katılamayan var. Velim "Bir telefonum var, abisi giriyor, bu giremiyor" dediğinde icim acıyor.
Bir sınıf oğretmenimiz doğum iznine ayrıldı, ucretli oğrenmen de bulunamayınca, bana 45 oğrenci daha verildi. 90 oğrenciyle uzaktan eğitim yapmam lazım ama duşunun, bu cocukları hic tanımıyorum. Oğrenci kamerayı kapatıyor, seslenip "Kızım sen soyle" diyorum; ortada yok. Bir oğrencinin de ders sırasında Super Mario oynadığını gormuştum. İmkanı olmasına rağmen derse katılmayan da var.
Evde iki kucuk cocuğum var. Biri rahatsız. 10'ar dakikalık arada onların karnını doyurmaya calışıyorum. Toplu taşımaya bineceği icin şu an eve bakıcı da alamıyorum.
50 YAŞINDAN SONRA NE COK ŞEY OĞRENDİM
Kadın, 50, tarih oğretmeni
Oğrencilerim 15-18 yaş aralığında. Onlarla goz teması kurmak onemli. Başlangıcta, kendimi rahat hissetmedim. Karşı taraf beni dinliyor mu, anlamıyordum. Hem bilgisayara hem oğrenciye hakim olmaya calışmak da zordu. 50 yaşından sonra ne cok şey oğrendim. Sunumum onumde, ekrana gorseller getiriyorum... Bu şekilde ders anlatmak daha kaliteli. Buna rağmen, verimli olduğunu duşunmuyorum. Dinliyormuş gibi yapıp başka başka şeyler yapabiliyorlar.
Derste adeta bir Cem Yılmaz'ım, şov yapıyorum ve oğrenciyi kendime bağlıyorum. Ama bu, en fazla 10 dakika suruyor; sonra oğrenci kopuyor.
"Devir değişiyor, oğretmenler de artık sanal olacak" diyorduk ama bu soylemden vazgectik.
Eğitim yuz yuze olmayınca oğrenci orada oğrenci olarak oturmuyor. Bedeni var ama ruhu yok. Bu donem kayıp bir donem. Verdiğimiz emeğin haddi hesabı yok ama geri donuşu de ne yazık ki yok. Ustelik cocuklarımı, sınıfımı cok da ozluyorum.
GOZUNU TELEFONLA ACMIŞ, SINIFA GİRMEK İSTEMİYOR
Kadın, 28, okul oncesi oğretmeni
Donem başında 3-4 yaş grubundaki cocuklarla uzaktan eğitime başladık. Hepsi aynı anda konuşmaya calışıyor, birbirlerini asla dinlemiyorlardı. Bu yaş grubunda sınıftaki koordinasyonu ekranda sağlamak cok zor. Coğu okul oncesi kurum gibi biz de beş gun yuz yuze eğitime gectik.
24 aylıkken okula başlamış cocuklar, arkadaşlarıyla bir araya geldiğinde onlardan ayrılmak istemiyor. Okula hic gitmemiş, eğitimle bilgisayar/tablet uzerinden tanışmış cocuklarsa okula telefon veya tabletle girmek istiyor. Anne-babası, "Tablet yanımızda ama şu an veremeyiz" deyip cocuğu okula girmeye ikna etmeye calışıyor. Gozunu telefona acmış cocuklar, sınıfa girmek istemiyor, bireysel kalmak istiyor.
Uzaktan eğitim başlamadan once, okulda cocukları teknolojiyi kullanmaya hazırlamalı, gerekli donanımı sağlayıp ornek calışmaları yine birlikte okulda yapmalı, internet uzerinden eğitim kurallarını birlikte tartışmalıydık. Her cocuk, okulda edindiklerini eve taşıma konusunda oldukca istekli.
Bu sureci birlikte deneyimlemiş olsaydık cok daha verimli bir uzaktan eğitim sureci olurdu, cocuklar soz alırken daha titiz davranırdı.
GECE YARISI VELİLERLE TOPLANTI YAPIYORUM
Erkek, 53, sınıf oğretmeni
Gecen sene dorduncu sınıfları okuturken pandemi başladı, ben de hemen Zoom'da eğitime gectim. İlk gunu unutamıyorum. Velilerimi goremiyor ama orada olduklarını duyuyordum. Dikizleniyor gibi hissetsem de zamanla alıştım. O donem idare "EBA'dan başka bir şey kullanmayın" diyordu ama biz EBA'ya giremiyorduk ki… Bir saat ya bağlanıyor ya bağlanamıyordum, ben bağlansam veli bağlanamıyordu.
Oğretmenlerimizdeki en buyuk eksiklik teknolojiyi kullanamamaları ve bu konuda eğitim almamaları. Oğretmen Ağı'ndayım, ACEV'in Baba Destek Programı'nı yapıyor, Turkiye Eğitim Vakfı'nın eğitimlerine gidiyordum. Bunlar bana cok şey kattı. Benim neslim teknolojiyle cok barışık değil. Bir oğretmen arkadaşım cağırdı, "Bilgisayarım calışmıyor" dedi, baktım, fişini takmamış. Bu arkadaşımın akademik başarısı cok fazla ama...
Birinci sınıfları okutuyorum. Cocukların bir sonraki derse istekli gelmelerini sağlamak icin videolar ve animasyonlarla dersi desteklemek gerektiğini gordum. Bugun bir cocuğum, "Oğretmenim, dersten sıkıldım ama oyunlar guzeldi, eğlendim" dedi.
Okula gelmeyen cocukların sosyal gelişimi eksik kalıyor. Eşim de oğretmen, o da bana kamerayı da sesi de acmayan oğrencilerden bahsetti. Bu durumda oğretmen kendi kendine konuşuyor gibi oluyor.
Bence ileride yuz yuze ve uzaktan eğitim birlikte yurumeli. Cocuklarda bir eksiklik gorduğumde gece 24.00'te velilerle toplantı yapıyorum. Aksayan yonler var mı, eğitimi nasıl buluyorlar, cocuklar memnun mu; bunları konuşmak eğitimin kalitesi icin onemli.
UZAKTAN EĞİTİMDEN COK MEMNUNDUM...
Kadın, 52, sınıf oğretmeni
Gecen sene kendimize EBA uzerinde yer bulamayınca, uzaktan eğitim yapamadım, cocuklara PDF'ler, videolar yolladım. Bu sene ucuncu sınıfları okutuyorum. Zoom'da bir veli toplantısı yaptım, "Cocukların kahvaltısını yaptırın, okul kıyafeti giysinler, pijamalarıyla olmasınlar" dedim. Ben de her sabah ustumu giyiyorum, makyajımı yapıyorum, beni okuldaki gibi gormelerini onemsiyorum. Uzaktan eğitimi sevdim. Derslerimiz cok guzel geciyordu. Ama yuz yuze eğitime gectik. Bir grup, pazartesi-salı, bir grup perşembe-cuma geliyor. Carşamba, tum sınıf uzaktan eğitimde. Kadıkoy'de ve şanslı bir bolgedeyim. Teknolojik imkansızlığı olan oğrencim yok.
SARILAMADIĞIM İCİN İCİM GİTTİ...
Erkek, 43, sınıf oğretmeni
Pandemi surecinde hem katılımcı hem duzenleyici olarak Zoom'da, bircok etkinliğe katılmıştım. Bu nedenle uzaktan eğitime başlarken hic tedirgin olmadım. Sınıfı ikiye bolduk, bir grup pazartesi salı, diğer grup perşembe cuma geliyor. Carşamba gunleri, uzaktan eğitim yapılıyor; bu derse ailesinin okula gelmesini istemediği oğrencilerim de katılıyor.
Uzaktan eğitime katılmayan iki-uc oğrencim olduğu gibi, kardeşi nedeniyle derse katılamayan oğrencim de var. Onlardan biri, gecen gun, "Derse 10.00'a kadar katılacağım, sonra telefonu ağabeyim kullanacak" dedi. Dersimiz 30 dakika ama 15'inci dakikadan sonra dikkatlerinin dağıldığını fark ediyorum; yatanlar kalkanlar oluyor. Dersleri oyunlaştırarak cocukların dikkatini topladığımı duşunuyorum ama ne yaparsak yapalım, uzaktan eğitim, yuz yuze eğitim gibi olmuyor.
Cocuklar salgının farkında değil. Okuldayken onları surekli maske ve mesafe konusunda uyarıyorum. Bu kadar uyarıya rağmen, biri geldi, sarıldı. Ellerimi kaldırdım, "Oğlum kurallarımız vardı" dedim. Ama ona sarılamadığım icin icim gitti.
BEN OKULDA DERS ANLATIRKEN EVDEKİLER BİZİ EKRANDAN İZLİYOR
Kadın, 45, sınıf oğretmeni
Bu sene birinci sınıflara giriyorum. Ozel okul olduğumuz icin yuz yuze ve cevrimici dersleri aynı anda yapıyorum. Bu şekilde cocuklarla aramızda bir bağ kurduk, okuma-yazmalarını yakından takip etme olanağı buldum. Ben sınıfta ders anlatırken evdekiler de bizi izliyor.
Kardeşinden dolayı dersi dikkatli dinleyemeyen oluyor. Gecen sene, uc kardeş olup aynı evin icinde yeterli materyal olmadığı icin derse giremeyen oğrencim olmuştu. Evde bir bilgisayar ve uc kardeş var; ucu de derse girmek istiyor. Oğrencim mecburen derse cep telefonundan girdi; onu yerde, eğilerek beni dinlemeye calışırken goruyordum.
Bu sene beş oğrencimizi velisi gondermiyor. O cocuklar cok uzuluyor. Buyuk ihtimalle akranlarıyla da bir araya gelemiyorlar. Nasıl konuşacağını, ne konuşacaklarını bilmiyor durumdalar. Cocukların akranlarıyla bir arada olması onemli. Yuz yuze eğitime gelen oğrencilerim de zaten okuldan eve donmek istemiyor, evde olmak onları o kadar sıkmış ki…
Benim icin 'soğuk' demeleri haksızlıktı
Sene başında toplu mesaj grubunda bir veli, benim icin "Oğretmeni cok gergin gormuyor musunuz? Ders anlatmaktan cok fırca atıyor" gibi bir şey soylemişti. Cocuklar birinci sınıf.... Elinde yarım ekmekle, yatarak dinleyen, başka şeyle uğraşan... Dikkatlerini toplamak icin sesimi biraz yukseltmek zorunda kalıyordum. Sonra velilerle bir tanışma gunu organize ettik. O gune kadar aylarca evden cıkmamıştım. Korkumu yenememiştim. O velimizin eşi, mudure "Oğretmenimiz bana cok soğuk geldi" demiş. Maskeli ve sosyal mesafeliyken sıcak gorunmek cok zor ve o insanlarda, bu anlayış yoktu. Beni soğuklukla itham etmeleri haksızlıktı, cok uzulmuştum.
Kaynak: Hurriyet