Gebelikte kan uyuşmazlığında ne yapılmalı,


Hamilelik doneminde kan uyuşmazlığının ne olduğu ve yapılması gerekenleri Osmaniye Kadın Doğum Hastanesi uzmanları anlatıyor.

“Kan uyuşmazlığı” aslında karı koca arasında olmasına karşın, gebelik doneminde anne ile karnındaki bebeği arasında problem yaratabilen bir durumdur.

Hangi kan grupları arasında ve nasıl bir uyuşmazlık olduğundan bahsetmeden once kan gruplarını tanımlamak gerekir. Kanımızda oksijen taşımakla gorevli alyuvarlarda bulunan yuzey proteinleri klasik olarak dort ana kan grupta toplanabilirler “A”, “B”, “AB” ve “O” grubu .. Bir de “Rh” soz konusudur. Birey, “D” proteinine sahipse Rh pozitif (+), değilse Rh negatif (-) olarak ifade edilir. Rh (-) kişilerin vucudunda D proteini hic yoktur ve bağışıklık sistemi icin tamamen yabancı bir maddedir.

Normal koşullarda hamilelik doneminde anne ve bebeğin kanları birbirine karışmadan plasenta (cocuğun eşi) aracılığıyla oksijen, karbondioksit ve besi oğelerinin karşılıklı alışverişi gercekleştirilir. Anne Rh (-), bebek Rh (+) ise ilk gebelikte herhangi bir sorun olmaz. Bebek doğarken zedelenen damarlardan bir miktar bebek kanı, Rh (-) annenin kanına karışabilir. Boylece annenin bağışıklık sistemi tamamen yabancısı olduğu bir proteinle, “D” proteini ile tanışır ve ona karşı antikor denilen bağışıklık silahları geliştirir. O maddeyi tanımadığı icin yok etmek ister.

Beyaz kan hucrelerinin D proteinini yok etmek uzere urettiği -o maddeye ozgu- sıvısal maddeleri (antikorlar) kullanarak hedefine ulaşır.

Annenin kanında bir tane bile bebek kan hucresi kalmaz, tumu yok edilir. Bu savaş sona erdiğinde geriye “anti-D antikorları” adı verilen sıvısal maddeler ve bunları gereksinim duyulduğunda her an yeniden uretebilecek akıllı beyaz kan hucreleri kalır. İkinci gebelikte cocuk eğer yine Rh (+) kana sahipse annenin kanında hazır bulunan bu sıvısal maddeler (antikorlar) kolayca plasenta (eş) engelini aşarak anne karnındaki bebeğin kanına karışırlar.

Bebek kırmızı kan hucreleri yok edilmeye başlanır. Cocuğun kemik iliği, karaciğer ve dalağı yok edilen kırmızı kan hucrelerinin yenilerini uretir ve eksilen kanı yerine koyar. Bu aşırı kırmızı kan hucresi yıkımı ve yapımı surecinde “bilirubin” adı verilen ve fazlası zararlı olan bir madde acığa cıkar, bebekten anneye gecer, annenin karaciğeri tarafından yok edilir. Bebeğin karaciğeri henuz bu maddenin tumunu zehirsizleştirebilecek kadar gelişmemiştir.

Eğer uretilen kırmızı kan hucresi miktarı yok edilenden az olursa sonucta bebek ağır bir kansızlığa maruz kalır, hatta olebilir. Eğer arada bir denge varsa bebek bir olcude kansızlıkla doğar veya sağlıklı olarak dunyaya gelir. Sorun asıl o zaman belirginleşir. Cunku kan hucreleri hala parcalanmakta, yenileri yapılırken gereken maddeler anneden temin edilememekte, cocuk kendi depolarını kullanmaktadır.

Ustelik acığa cıkan sarı boyar madde niteliğindeki “bilirubin” bebeğin karaciğeri tarafından yeterince vucuttan uzaklaştırılamamaktadır. Kanda belli bir duzeyi aşan “bilirubin” goz aklarına, cilde ve sonunda asıl zararını gosterdiği beyin ve sinir sistemine yerleşerek yaşamı tehdit etmektedir. Yenidoğan sarılığının ağır şekillerinde, tedavi edilmeyen cocuklarda adalelerin sertleşmesi, zeka geriliği gibi kimi geri donuşumsuz sinir sistemi bozuklukları meydana gelmektedir. Yenidoğan sarılığı olan bebeklerde sarı boyar madde “bilirubin”i vucuttan daha kolay uzaklaştırmak icin belli bir dalga boyundaki ultra viyole (kızıl berisi) ışınları kullanılmaktadır.

Bebeklerin uygun sıcaklık ortamı sağlayan kuvoz ya da yataklarda ultra viyole ışığıyla tedavisine “fototerapi” denir. Yeterli olmadığında bebeğim gobek kordonundan takılan bir sistemle, uygun bir Rh (-) kanla “kan değişimi” işlemi gercekleştirilerek yaşamsal tehlike atlatılır. Gec kalınan durumlarda araz kalması olasıdır. Korluk, şaşılık, sağırlık, felc gibi ..

Dolayısıyla Rh (-) anneler icin koruyucu bazı onlemler alınması mutlaka gereklidir. Bir anne adayı eğer Rh (-) kana sahipse, ilk doğum, kurtaj ya da duşuğunden hemen sonra, bebeğinden kendisine o anda gecmiş olabilecek Rh (+) bebek kan hucrelerine karşı annenin bağışıklık sisteminde tepki oluşmadan once girişimde bulunulmalıdır. Bunun icin ozel olarak hazırlanmış bir serum vardır: “Anti-D İmmun Globulin”. Bu madde doğumdan (ya da duşuk veya kurtajdan) hemen sonra anneye kaba etten iğne şeklinde yapılmalıdır.

“Anti-D İmmun Globulin” kana karışır, bebekten gecmiş olan Rh (+) kan hucrelerini derhal yok eder. Annenin bağışıklık sistemi ne olduğu anlamadan işlem tamalanır. Bir sure sonra “Anti-D İmmun Globulin” doğal omrunu tamamlar ve kanda yok olur. Oysa anne kendisi “antikor” geliştirmiş olsaydı bu sıvısal madde uzun sure kanda kalacak, gerekirse onu yeniden uretebilme yeteneği olan beyaz kan hucreleri tarafından eksikliği tamamlanacaktı.

Pasif olarak verilmiş olan “Anti-D” icin eksikliğin tamamlanması diye bir konu soz konusu değildir. Zamanla yok olan “Anti-D İmmun Globulin” bu sayede annenin sonraki hamileliklerinde cocuk icin bir sorun oluşturamaz. Yalnız unutulmaması gereken bir konu bu immun globulinin herbir gebeliğin son bulumunda yeniden uygulanmasının gerekliliğidir. Kan uyuşmazlığı genel olarak ilk bebekte sorun oluşturmaz. Sonraki Rh (-) cocuk icin zaten bir problem yoktur. Rh uygunsuzluğu kadar ağır seyretmese de “kan grupları” arasında da uygunsuzluk soz konusu olabilir. Genellikle annenin “O” bebğin “A”, “B” veya “AB” olduğu durumlarda meydana gelir. Farklı mekanizmalarla ama aynı aynı prensiplere dayanan surecler yaşanır. Fakat daha seyrek olarak yaşamı tehdit eden boyutlara ulaşır. Sonuc olarak Rh (-) olan annelerin Rh (+) doğabilecek cocukları icin onceden hazırlıklı olunmalıdır. Eğer anne ve baba her ikisi de Rh (-) iseler genetik kurallarına gore Rh (+) bebekleri olamaz. Eğer anne Rh (-), bab Rh (+) ise cocuk Rh (-) de olabilir, Rh (+) de. Bu genel bilgi de goz onunde bulundurulmalı, doğum sonrası bebek kan grubu tayin edilmelidir. Anne Rh (-), bebek de Rh (-) ise uygunsuzluk yoktur, anneye anti-D immun globulin yapmak gerekmez. Annenin Rh (+) olduğu durumlarda cocuğun Rh’ı ne olursa olsun Rh uygunsuzluğu olmaz. Eğer anne ve baba her ikisi de “O” grubu kana sahiplerse cocukları mutlaka “O” grubu olur. Bu durumda anne ve bebek arasında grup uygunsuzluğu olamayacağı acıktır. Anne “O”, baba “A” ise cocuk “O” veya “A”; anne “O”, baba “B” ise cocuk “O” veya “B”; anne “O” baba “AB” ise cocuk “A” veya “B” olur ama “O” veya “AB” olamaz. Annenin “A” ya da “B” olduğu, cocuğun “B” ya da “A” olduğu durumlarda uyuşmazlık nadirdir, hafif seyreder. Ayrıca bazı alt kan grubu uygunsuzluklarında, hatta hicbir uygunsuzluğun olmadığı kimi sıra dışı durumlarda kan uyuşmazlığıyla benzer klinik tablolar gorulebilir, yenidoğan sarılığı meydana gelebilir.

Sağlıklı bir bebek dunyaya getirmek icin gebelikte sağlıklı ve duzenli izlem on koşuldur. Anne baba adayları, kadın hastalıkları ve doğum uzmanı ile cocuk sağlığı ve hastalıkları uzmanı arasında işbirliği bu surecin temelini oluşturmaktadır. Uygun bir gebelik yonetimi ve doğuma uzman gozetiminde hazırlık, kan uyuşmazlığı gibi yaşamsal bir sorunun bile kolaylıkla halledilmesini sağlayacaktır.

Rabbim tum anne adaylarına sağlıklı evlatlar nasip etsin inşallah..