İzmir Yuksek Teknoloji Enstitusunde (İYTE) yurutulen projeyle jeotermal sulardaki karbondioksidin yakalanıp yeniden suya verilmesi sayesinde kabuklaşma sorununa cozum uretilip enerji verimliğinin artırılması hedefleniyor.
Jeotermal suyun gectiği kuyu, boru hattı, ısı değiştiricileri gibi yerlerde akışkanın icerisindeki element ve bileşiklerin uygun koşullarda cokelerek mineral ve katı bileşikler oluşturması, kabuklaşmaya yol acıyor.
Jeotermal suyun kullanımında soruna neden olan durumun cozumu icin İYTE Uluslararası Su Kaynakları Bolumu Oğretim Uyesi Prof. Dr. Alper Baba onculuğundeki ekip calışma başlattı.

Patent başvurusu gercekleşen projeye ilişkin denemeler Canakkale'deki Tuzla Jeotermal Santrali'nde yapılıyor.
Proje sayesinde enerji verimliğinin artırılması ve karbondioksidin cevreye etkisinin azaltılması amaclanıyor.
Prof. Dr. Alper Baba, AA muhabirine, jeotermal enerjinin diğer kaynaklara gore daha cevreci, ucuz ve surdurulebilir bir enerji kaynağı olduğunu soyledi.
Soz konusu enerjinin buna karşın icerdiği yuksek sera gazları ve element derişimleri nedeniyle termal ve kimyasal kirletici ozellikleri olduğunu aktaran Baba, jeotermal enerji kaynakları anlamında zengin olan Turkiye'nin enerji uretiminde ve doğrudan kullanımda ciddi kabuklaşma ve karbondioksit problemi ile karşı karşıya olduğunu belirtti.
Prof. Dr. Alper Baba, jeotermal sistemlerde suyu yuzeye taşıyan yapıların zamanla oluşan kabuklaşma nedeniyle olumsuzluklarla karşılaştığını ifade ederek literaturde kabuklaşması problemine ilişkin henuz cevre dostu ve sisteme zararsız kesin bir cozum bulunamadığını anlattı.
Yuruttukleri calışmayla sudan ayrılan ve bulunduğu bolgedeki kaynakları olumsuz olarak etkileyen karbondioksidin toplanarak sistemdeki suya yeniden verilmesinin hedeflendiğini aktaran Prof. Dr. Alper Baba, şunları kaydetti:
"Ozellikle Batı Anadolu'daki Buyuk Menderes cevresinde jeotermal sularda karbondioksit yuksek. Bu karbondioksit ozellikle iklim değişikliği acısından onemli bir etki. Son donemlerde karbondioksidin geri kazanılmasına yonelik ciddi calIşmalar başladı. Şu anda Buyuk Menderes'teki 4 santralde karbondioksit sistemden alınıyor kuru buz haline getiriliyor ve iceceklerde kullanılıp satılıyor. Karbondioksit aynı zamanda yine dijital tarımda yoğun bir şekilde kullanılıyor. Bizim yaptığımız ise farklı bir calışma. Dunyada bu konudaki ilk calışma ve patent başvurusu da gercekleşti."
Cevreyi koruyup enerji verimliliğini artırıyor
Prof. Dr. Baba, kabuklaşmanın jeotermaldeki en onemli sorunlardan biri olduğunu dile getirerek, calışmanın hem hem ekonomi hem de cevreye yarar anlamında cok onemli olduğunu ifade etti.
Alper Baba, sistemin avantajlarını şu şekilde anlattı:
"Burada amac sistemden cıkan karbondioksidin yakalanması ve bunun sistemin farklı yerlerine tekrar geri verilmesi. Jeotermalin şoyle bir ozelliği var yuksek sıcaklık iceren bu akışkan zamanla sıcaklık ve basıncın değişmesiyle sistemde kabuk oluşturuyor. Bu borularda tıkanmalara neden oluyor ve enerji verimliliğini ciddi anlamda etkiliyor. Dolayısıyla muhendislik acısından problem. Fakat bu karbondioksidi eğer alıp tekrar sisteme verdiğiniz zaman bu kabuklaşmayı minimize ediyorsunuz. Bununla ilgili calışmayı şu anda Canakkale'de gercekleşiyoruz. Bu da cok başarılı bir sistem boylece ozellikle ithal kimyasallara verilen ucretlerde ciddi bir duşuş soz konusu olacaktır. Avantajları cok fazla bir kere karbondioksiti dışarı vermiyorsunuz boylece hem cevreyi korumuş oluyorsunuz aynı zamanda kabuklaşmayı onluyorsunuz ve enerji verimliliğini artırıyorsunuz."
Projenin jeotermalin her aşamasında kullanılabileceğini belirten Baba, bu yontemle alınan karbondioksidin ileriki aşamada yangın sondurme başta olmak uzere farklı alanlarda kullanılabileceğini sozlerine ekledi.
Kaynak: Anadolu Ajansı / Numan Erolmez